Yatırım politikasını etkileyen ekonomik faktörlerin, ekonomik olanlardan ayrımı hayli güç olmakla beraber, ekonomik olanlara göre farklı özellikler taşımaktadır. Bu faktörlerin ölçülmesi çok zordur. Çoğu kez etkileri de uzun dönemli olarak ortaya çıkmaktadır.
En açık şekliyle ekonomik olmayan faktör, donatımın esenlikle çalışmasıdır. Gerçekleştirilecek projenin sağlıklı bir şekilde çalışması ya da kazalardan korunmak için alınacak tedbirlerle huzurun sağlanabilmesi ayrıca işletmenin demode olmuş makine ve donatım yerine otomatik makinelerle donatılıp, iş güvenliğini ön planda tutan otomasyon sistemlerine kavuşturulmasıyla mümkün olacaktır (Uslu, 1998 : 28).
Yukarıda saydığımız faktörün dışında, aşağıdaki faktörleri de göz önünde tutmak gereklidir; (Bayar, 2000 : 40)
-
İlâve kurma ve dağıtım giderleri, donatımda önceden düşünülmeyen ilâveler, su ve elektrik donatımında aşırı yüklenmeler, trafik, hammadde işlenmesi, enerji, atık suların çevreye zarar vermeyecek şekilde arıtılması gibi durumlar önceden öngörülemeyen giderleri ortaya çıkartabilmektedir.
-
Yapıların, artan yükleri ve titreşimleri taşıyabilecek ve beklenmeyen duman ve gürültüye karşı koyabilecek biçimde değişiklikler yapmak gerekebilir.
-
Üretim süreçlerini ya da makineleri hazırlama zamanı, aylak zamanın artması, döküntü oranı ve insan gücü ihtiyacı tahmin edilenden çok olabilmektedir.
-
Yeni yatırım nedeniyle ihtiyaç duyulan çalışma sermayesi beklenenden fazla olabilmektedir.
4.2.8 Yatırım Kararlarının Alınması İçin Gerekli Veriler
Müteşebbis ya da işletmeler verecekleri yatırım kararları için bazı bilgi ve verilere ihtiyaç duymaktadırlar. Bu verilerin başında, yatırım harcamaların tutarları, yatırımın işletmeye sağlayacağı yararların zaman içerisinde dağılımı, yatırımın ekonomik ömrü ve yatırımın ekonomik ömrü sonundaki kalıntı değeri gelmektedir. Bu veriler, aynı zamanda yatırımcılara bilimsel olarak karar vermelerini sağlamaktadır.
Yatırım harcamaları genel olarak iki ana grup altında toplanmaktadır. Bunlar, sabit sermaye ve işletme sermayesidir.
Sabit sermaye yatırımları, arazi-arsa, altyapı, inşaat işleri, makine-teçhizat, demirbaş, taşıtlar, işgücü yetiştirme, know-how maliyeti ve beklenmeyen (öngörülemeyen) giderleri kapsamaktadır.
İşletmeler ya da müteşebbisler yatırımın finansmanı için yabancı kaynak kullanıyorlarsa, tesis döneminde ödenen faizleri de maliyete eklenmesi gerekmektedir.
Yatırım harcamaları hesaplanırken, sabit sermaye yatırımlarının yanı sıra işletme sermayesinin de hesaplanması gerekmektedir. Çünkü, üretimin gerçekleştirilmesi için kaynakların bir kısmının da işletme sermayesine bağlanması gerekmektedir. Şöyle ki, işçi ücretleri ve üretimin gerektirdiği diğer ödemelerin yapılabilmesi için para bulundurmadan, hammadde malzeme, yarı işlenmiş ve mamûllere yatırım yapmadan, müşterilere kaynak bağlanmadan, üretim ve satış yapma olanağı bulunmamaktadır. Bu sebeple yatırım tutarı, işletme sermayesini de kapsamaktadır (Akgüç, 1998 : 327).
Yatırım harcamaları tutarı hesaplanırken, net işletme sermayesi dikkate alınması gerekir.
Net işletme sermayesi ihtiyacı hesaplanırken de, toplam satışlara göre değil, marjinal satışlara göre hesap edilmesi gerekmektedir. Çünkü, bir işletmenin satışları, cari varlıkları ile cari borçları arasında etkin bir ilişki varsayımı altında, satışların artması durumunda, yeni satış düzeyini desteklemek için ek işletme sermayesi yatırımlarının da arttırılması gerekmektedir (Bekçioğlu, 1983 : 31).
Yatırım kararı verilirken ihtiyaç duyulan verilerden bir tanesi de yıllar itibariyle yatırımın sağlayacağı faydaların tespit edilmesidir. Genellikle yatırımın sağlayacağı fayda, ekonomik, teknik vb. gibi nedenlerle yıllar itibariyle farklılık göstermektedir.
Yıllar itibariyle sağlanacak bu fayda, işletmelerin elindeki verilerin doğrultusunda para birimi üzerinden olmaktadır.
Ancak, yapılan bu saptamanın işletmeler tarafından hatasız bir şekilde yapılması gerekmektedir. Çünkü, yatırımların kârlılık analizleri, yıllara göre para akış bilgilerinin doğruluğuna bağlı olmaktadır (Bekçioğlu, 1983 : 29).
Yatırım için gerekli bir başka veri de yatırımın ekonomik ömrüdür.
Bir yatırımın ömründen söz edildiğinde, en başta onun fiziksel ömrü, yani satın alınma amacını oluşturan teknik işi başarmada işletmeye yararlı olacağı yılların sayısı anlaşılmaktadır.
Yatırımın fiziksel ömrü ile ekonomik ömrü arasında farklılık olabilmektedir. Yatırımın fiziksel ömrü, teknik iş ve faaliyetlerin yerine getirilerek fiilen üretim yapabileceği süreyi ifade etmektedir (Akgüç, 1998 : 329).
Ekonomik ömür ise, bir iktisadi kıymetin ekonomik olarak kullanılabileceği veya belli sayıdaki üretimin elde edilebileceği tahmin edilen dönemdir (www.gelirler.gov.tr, 23.09.2003, 22:45).
İşletmenin yapmış oldukları yatırımlar, fizikî olarak kullanılabilir olsa dahi, teknolojik değişmelerin neticesinde, yeni marka ve rakiplerin çıkması durumunda ya da tüketicilerin beğeni ve ihtiyaçlarının değişmesi sonucunda fizikî ömürlerini tamamlamadan yukarıda sayılan sebeplerden ötürü ekonomik olarak kullanılamaz hale gelebilmekte ve dolayısıyla işletmenin verimsiz çalışmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple, yatırım teklifleri değerlendirilirken, özellikle teknolojik gelişmelerin ve buluşların hızlı olduğu sektörlerde, yatırımın fizikî ömrü dışında, daha kısa olan ekonomik ömrünün hesaplanması gerekmektedir (Akgüç, 1998 : 329).
Bazı yatırımlarda da, yatırımların ekonomik ömrü sonundaki kalıntı değeri, alınacak yatırım kararında etkili olmaktadır. Bu tür yatırımlarda kalıntı değerinin dikkatle hesaplanması gerekmektedir. Kalıntı değerinin sağlayacağı nakit girişi, yatırımın sonucunda son yıldaki nakit girişine eklenmelidir (Akgüç, 1998 : 329).
Dostları ilə paylaş: |