BöLÜm I aydin iLİ ve ekonomiSİ


Yatırım Kararını Etkileyen Faktörler



Yüklə 2,24 Mb.
səhifə20/38
tarix09.02.2018
ölçüsü2,24 Mb.
#42475
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   38

4.2.7 Yatırım Kararını Etkileyen Faktörler

Yukarıdaki bölümlerde belirtildiği gibi, yatırım kararları hem makro, hem de işletme bazında en önemli karar grubunu temsil etmektedir.


İşletmeler açısından bakıldığında, yatırım kararı alınırken temel iki amaçtan hareket edildiği görülmektedir. Bunlardan birincisi, gelir elde etmek, ikincisi de ihtiyaçları gidermektir (Uslu, 1998 : 12).
İşletmeleri ya da müteşebbisleri yatırım yapmaya yönelten temel amaç ise kârdır. Ancak, kârın elde edilmesi ya da yükseltilmesi amacının yanında işletmenin özelliğine ve yapısına bağlı olarak bir çok neden, yatırım yapma ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır (Büker ve Aşıkoğlu, 1999 : 19).
Müteşebbis bu amaçlar doğrultusunda yatırım kararı almadan önce bu konuda bir fikir geliştirir. Bu fikir müteşebbisin bilgi, tecrübe ve atılım gücüne bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Gelişen bu düşünce başlangıçta maliyet, risk, yatırımın büyüklüğü ya da küçüklüğü gibi sonuçlardan ziyade yatırımcının yatırım isteğinden kaynaklanmaktadır (Tatar, 1993 : 21).
Müteşebbisler ya da işletmeler yatırım kararlarını alırlarken bazı iç ve dış faktörlerden etkilenmektedirler. Bu faktörler yatırım kararlarını alırken yatırımın gerçekleştirilmesinde birinci dereceden olumsuz ya da olumlu etkili olmaktadır.

4.2.7.1 Yatırımın Amacı ve Yönetim Felsefesi

İşletmelerin ya da müteşebbislerin yatırım kararlarını etkileyen iç faktörlerin başında, amaç ve politikalar yer almaktadır.


Çünkü, yatırımlar belirli bir amaca ulaşmak için yapıldığından bu amacın tespiti proje seçiminde önemli yer tutmaktadır. Ortaya konan amaç sayesinde, gerekli plan, politika ve yöntemlere başvurulmakta ve riske girilmektedir. Başka bir deyişle, yatırımlar işletmenin planlarına önderlik etmektedirler (Uslu, 1998 : 25).
İşletmeler amaçları yatırım kararlarını değişik şekillerde etkileyebilmektedir.
Örneğin, yatırım sahipleri planlarını pür kâr açısından hareket ettikleri takdirde, en yüksek kârı sağlayan spekülatif yatırımları tercih etme yoluna gitmektedirler (Uslu, 1998 :25).
Eğer yatırım sahipleri amaç olarak varlığını uzun süre devam ettirmeyi seçmiş ise, böyle bir amacı gerçekleştirmek için, riski az yatırım projelerine eğilecektir. Eğer ki amaç büyüme ise, bu durumda yüksek riskli projeler seçilecektir (Bayar, 2000 : 29).
Aydın İli’nde gerçekleştirilen yatırımların çeşitliliğine bakıldığında İl’deki yatırımcıların muhafazakar bir yapıda olduğu söylemek mümkündür. Bundan önceki bir çok bölümde değinildiği gibi Aydın’lı tasarruf sahipleri kaynaklarını daha ziyade obligasyon, mevduat ve gayrimenkul gibi muhafazakar yapıda ki yatırım araçlarında değerlendirmektedir. Aydın’lı müteşebbislerin gerçekleştirdiği yatırımlar da daha ziyade riski az olan tekstil, madencilik ve gıda sektörlerinde yatırım faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Müteşebbis ya da yöneticilerin sahip oldukları felsefe, yatırım kararlarını etkileyen diğer bir faktördür. Örneğin, pazarlama ve büyüme konusunda atılgan bir yapıya sahip bir yönetici üretim sürecindeki makine ve donanımın değiştirilmesine taraf olmamaktadır. Çünkü, bu durum üretimi yavaşlatmakta ve maliyetleri de artırmaktadır. Eğer ki yönetimin felsefesi bulunduğu sektörlerle ve zamanla uyuşmuyorsa, işletmeler zorluklarla karşılaşabilmektedir. Örneğin, hızlı değişmelerin görüldüğü kimya, elektronik ya da dayanıklı tüketim malları endüstrilerinde eldeki makine ve donatımla “üretime devam et” felsefesi izleyen işletmelerin uzun ömürlü olmadığı görülmektedir (Büker ve Aşıkoğlu, 1999 : 26).

4.2.7.2 Ekonomik Faktörler

Yatırım kararını etkileyen ekonomik faktörler, gerçekleştirilecek yatırım projesine göre değişmekte ve sayısı da o oranda artmaktadır. Bunlar, yatırımı finanse edecek fonlardan, üretime ve satışa, rakip firmalardan, gelecekte karşılaşılabilecek muhtemel risklere ve devletin uyguladığı politikalara göre değişmektedir (Uslu, 1998 : 26).


Bunlardan ilki ve de en önemlisi, yatırım için gerekli fonlardır. Yatırımlara sağlanacak fonlar uzun devre esasına dayanması gerekmektedir. Çünkü, bu fonların geri gelmesi uzun bir süre almaktadır. Bu yüzden bu kaynakların, uzun vadeli krediler ve mevcut işletmeler için hisse senedi ihracı ya da dağıtılmayan kârlar yoluyla elde edilmesi makûldür (Bayar, 2000: 30).
Burada bir başka önemli konu da sermaye terkibidir. Yukarıda bahsedildiği gibi, yatırımcı öz ve yabancı sermaye kaynaklarını kullanacaktır. Genelde bu iki sermayenin eşit olarak, yatırıma finanse edilmesi düşünülmektedir. Esasen sermaye dağılımının rasyonel dengesi cari faiz hadlerine göre kurulması gereklidir. Çünkü, sermaye miktar ve terkibi araştırması ve finansman yüklerini etkileyecek ve sonuç olarak işletmenin maliyet ve gelir serileri buna göre şekillenecektir (Tatar, 1993 : 22).
Sermaye denildiğinde “sermayenin hasılası/getirisi” ve “sermayenin maliyeti/götürüsü” gelmektedir. İktisâdiliğin temeli, sermaye getirisinin, sermayenin götürüsünden fazla olmasıdır. Bu kritere göre yapılabilir olmayan hiçbir projenin uygulanmaması gerekmektedir. Aksi takdirde, yatırım yapıldıkça o ülkede sermaye birikimi değil, sermaye aşınması ortaya çıkmaktadır. Komünist doktrin, bu kriteri reddettiği için, yüksek kültür ve medeniyete sahip olmasına rağmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Varşova Paktı Ülkeleri, yaptıkları “gayri iktisadî” yatırımlar sonucunda yok olmuşlardır (Cansen, www.hurriyetim.com.tr, 05.10.2003, 18:25).
Bilindiği gibi işletmenin yapmış olduğu planlar, ürettiği mal ve hizmetin satış potansiyelinin tahmini ekseninde şekillenmektedir.
Gerçekleştirilecek yatırımlarda da, satış tahminine göre planlanarak yeni, yenileme, genişletme ve modernleştirme yatırımlarından herhangi biri ya da birkaçı seçilmektedir. Diğer bir deyişle müteşebbisler ya da işletme yöneticileri, alacakları yatırım kararında pazarın durumunu ve satış potansiyelini öncelikle dikkate almak zorundadırlar (Uslu, 1998 : 26).
İşletmeler ya da müteşebbisler yapacakları satış tahminlerini beş yıllık gelecek göz önünde tutarak yapmalıdırlar. Bunun yanında satışların mevsimlik olup olmadıkları dikkate alınmalıdır. Bu tahminler gerçekleştirildikten sonra üretim politikası şekillendirilmelidir. Böylece, işletme üretim kapasitesini talebin en yüksek olduğu devrelere göre ayarlayabilecektir (Büker ve Aşıkoğlu, 1999 : 27).
Diğer önemli bir ekonomik faktörde üretim biçimidir. Üretim biçiminin işletmenin ürettiği mal ve hizmete uygunluğu yatırım kararlarını direkt olarak etkilemektedir.
Üretim şekilleri bilindiği gibi, üç temel biçimde şekillenmektedir. Bunlar, siparişe bağlı üretim, kitle halinde üretim ve seri üretim biçimleridir.
Sipariş üzerine üretim yapılabilmesi için kalifiye elemana ve organizasyona ihtiyaç bulunmaktadır. Kitle üretimi ise, teknoloji yoğun bir üretim şeklidir ve makine, robot vb. ile yapılan bu üretim şeklinde otomasyona ihtiyaç duyulmaktadır (Uslu, 1998 : 27).
Otomasyona gidildiği takdirde, başlangıçtaki yatırım tutarı yüksek olacaktır. Ancak, kalifiye işçiye olan ihtiyaç azalacağından, ödenen işçilik ücreti düşük gerçekleşecektir (Bayar, 2000 : 32).
Bir başka deyişle, teknoloji yoğun bir üretim biçiminin seçilmesi durumunda başlangıçta, büyük miktarda sermaye karşılık rantabl üretim imkanı mümkün iken, emek yoğun teknoloji seçilmesi durumunda ise, daha az sermaye ile gerçekleştirilmesi, fakat ileride sorunu ve maliyeti yüksek bir proje ile karşılaşılması doğal olacaktır (Uslu, 1998 : 27).
Geleceğin belirsizliği ve bunu getireceği riskler, işletme kararlarının bütününde göz önünde tutulması gereken bir olgudur. Yatırımın yapılıp yapılmamasında göz önünde tutulan ve geleceği ilgilendiren her faktör, önceden kesinlikle bilinmeyen ve sadece tahmin edilebilen olgulardır. Örneğin, işletme giderleri, satış hasılatı, faiz oranları, sermaye bulma olanakları, sermayenin maliyeti gibi tahmin edilen rakamların gelecekte değişime uğraması muhtemeldir. Bu durum yapılacak projenin belirsizliği durumunu ortaya çıkarmaktadır (Bayar, 2000 : 33).
Geleceğin nasıl sonuçlanacağı ve ne oranda amaca ulaşılacağı kesin olarak bilmeden girişimde bulunmak ve gelir sağlamak riske girmekle mümkün olmaktadır. Genel olarak, riskli yatırım projeleri verimi yüksek projeler olarak görülmekte, riski az projelerde verimi umulandan az olan projeler olarak kabul edilmektedir (Uslu, 1998 : 27).
Belirsizlik, yatırım ile elde edilecek varlığın özelliklerine ve yatırım için gerekli geri ödeme döneminin uzunluğuna bağlı olarak değişebilmektedir (Gönenli, 1969 : 18).
Belirsizlik içerisinde karşılaşılması muhtemel risklerin teşhis edilmesi ve sonuçlarının ne oranda katlanılabileceğinin iyi hesaplanması gerekmektedir. Bu konuda tecrübe ve önseziler geçerli olabileceği gibi bilimsel metotlarında kullanılması gerekmektedir (Tatar, 1993 : 23).
Zaman ise, yatırım kararını işletmenin uzun devreli planın parçası olarak ve üretilmesi planlanmış malların üretilmesinde kullanılacak sermaye mallarının seçiminin zamanı olarak iki yoldan etkilemektedir (Bayar, 2000 : 33).
Genel olarak uzun süre politikalarının belirlenmesinde daha az ayrıntıya girilirken, kısa süreli planlamalarda daha fazla ayrıntıya girilmektedir. Örneğin, genel amaçlı projeler için 3-5 yıl öncesinde planlar yapılırken, özel amaçlı projeler, daha kısa sürelerde ele alınmaktadır (Uslu, 1998 : 27).
Genel olarak ekonomistler, rekabetçi bir ekonomik ortamın ekonomik gelişme ve yüksek yatırım için yardım edici olduğunu ileri sürmektedirler. Bu görüş, işletmelerin kârlarını artırmak isterlerken üretim giderlerini düşürecekleri iddiasına dayanmaktadır. Şiddetli rekabetin olduğu bir ortamda, işletmeler gider azaltıcı her yeniliği izlemek zaruretindedirler. Dolayısıyla, işletmeler yatırım yapma durumunda kalmaktadırlar.
Literatürdeki bazı görüşlere göre, bir işletmenin yenilik ve yeni yatırımlara girme yeteneği büyük ölçüde müteşebbislik, yöneticilik kapasitesine ve finansal güce bağlı olmaktadır. Bu görüşe göre, piyasada en iyi durumda olan işletme monopolist işletme değil, en iyi müteşebbislik niteliklerine ve yeni teknikleri getirecek finansal güce sahip olan işletmedir (Bayar, 2000 : 34).
Enflasyon bilindiği gibi, fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak ve hızlı olarak yükselmesi hadisesidir. Başka bir deyişle, paranın gerçek satın alma gücünün her yıl azalmasıdır (Dünya Yayıncılık Ekonomi Sözlüğü, 1998 : 107).
Enflasyon, her kesimi etkilediği gibi sermayesi olan müteşebbisi de etkilemektedir. Nitekim, eldeki para, her yıl değerini kaybederken, sabit varlıklara bağlanmış değerler, bazen olumsuz, bazen de değerini koruyarak az ya da çok etkilenmektedir (Uslu, 1998 : 28).
Enflasyon içindeki bir ekonomide, işletmeler kâr paylarını enflasyon etkisindeki paranın değer düşüşleri ile orantılı olarak arttırmamakta ya da fiyatları artan sermaye donatımını yenilemek için gerekli fonları kolaylıkla bulamamaktadırlar (Bayar, 2000 : 35).
Yatırım kararını etkileyen bir diğer etkende nakit akışlarıdır. Müteşebbis yatırım kararını verirken feda edeceği ekonomik değerlerin geri dönmesini hesaplamaktadır. Özellikle sabit varlıklara yapılan yatırımların geri alınması birinci derecede önem kazanmaktadır. Çünkü, tesisin en az ekonomik ömrü içerisinde yatırımın geri dönmesi gerekmektedir. Aksi halde, yatırım başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

Yapılması düşünülen her yatırım için yukarı ki paragrafta söylediğimiz nedenden ötürü, bir nakit akış bütçesi hazırlanması zaruriyeti vardır. Nakit akış bütçesi bilindiği gibi, işletmeden içeriye ve dışarıya nakit akışını gösteren bir tablodur.


Nakit akış bütçesinin analizi yatırım kararını iki biçimde etkilemektedir. Bunlardan birincisi, yatırımın yapılma zamanında bir değişiklik yapmak gerekli ise bu durumu işaret etmektedir. İkinci olarak da, nakit akış bütçesi alternatif yatırımlar için nakit akımlarının zamanını göstermektedir. Bu durumda ömürlerinin ilk yıllarında yüksek nakit girişleri gösteren yatırımlar daha tercih edilebilir olmaktadır. Değişik ömürlü bütçeler karşılaştırıldığında ise nakit bütçesi, daha kısa ömürlü projelerin gelirlerinin tekrar yatırıma ayrıldığını görülmektedir (Bayar, 2000 : 36).
Vergilerin ise yatırım kararlarına etkisi birkaç yönden irdelenebilir. Bu etkenlerden birincisi, mükellefin elindeki sermayenin bir kısmını devlete vergi olarak verilmesi zorunluluğudur. Bu yolla, mükellefin yatırım yapma ve harcama yapma kapasitesi daralmış olmaktadır. Verginin ikinci etkisi de, yatırımlarda, yatırım için harcanan sermayenin, ancak, belirli bir oranın her yıl aşınma ve yıpranma payı olarak gelirden düşülmesine izin verilmesi olarak görülmektedir. Böylece, sabit üretim aracı olarak harcanmış parasal olarak bir birimin gelir vergisine tabi gelirden ancak, belirli bir kısmı düşülecektir. Paranın zaman değeri göz önünde tutulacak olursa, yatırımın maliyeti, aynı miktarın bir defada gider olarak yazılması halinden daha yüksek olmaktadır (Büker ve Aşıkoğlu, 1999 : 30).
Hükümetlerin uygulamaya koydukları teşvik tedbirleri de müteşebbislerin ya da işletmelerin yatırım kararlarını etkilemektedir.
Esasen, bütün dünyada hükümetler asli görevlerinin yerine getirmenin yanı sıra ekonomik hayata ve kalkınmada önemli bir payı bulunmakta olan hür teşebbüse destekleme yoluna gitmektedirler.
Hükümet bu desteği çeşitli enstrümanlarla sağlamaktadırlar. Bu destekler vergi ve vergi dışı destekler olarak iki temel ayrıma tabi tutulabilir. Yatırımların projelere yönelmesini sağlayan teşviklerden; organize sanayi bölgeleri, altyapı tesisleri, kuruluş formalitelerinin basitleştirilmesi, ucuz kredi sağlanması ve vergi politikaları gibi icraatlar yatırımları etkilemektedir.
Ancak, hükümetlerin teşvik uygulayacağı bölgeleri ve sektörleri çok iyi seçmesi gereklidir. Aydın İli ile Denizli İli arasındaki sanayileşme düzeyindeki büyük farkın altında yatan sebeplerden bir tanesi de bu durumdur. Geçmiş yıllarda Denizli İli’ne uygulanan teşvikler ve Aydın İli’nin aynı teşviklerden yararlanamaması sebebiyle Aydın İli sanayileşme hamlesini gerçekleştirememiştir. Tabii ki bu durum dominant bir etken olmamasına rağmen sermayenin Denizli İli’ne kaymasını hızlandırmıştır. Sanayiden sağlanan bu kazançlar tekrar üretime döndürülmüş ve sağlanan teşviklerle beraber Denizli İli bugün için Türkiye’nin sayılı sanayileşmiş kentleri arasına girmiştir.


Yüklə 2,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin