Cin Ve Şeytanlar İle İlgili Kur’an Nasları 3 Konu İle İlgili Rivayetler 5


Her İnsanın Yanında Bir Şeytanın Olması



Yüklə 473,09 Kb.
səhifə11/15
tarix12.01.2019
ölçüsü473,09 Kb.
#95567
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15

Her İnsanın Yanında Bir Şeytanın Olması

Yüce Allah, İnsanı, yol gösteren bir melekle desteklediği gibi onun yanma kendisine vesvese veren, kötülüğü süslü gösteren, münkeri teşvik eden ve fitneye çağıran bir de şey­tan vermiştir. Bu konuda, peygamber ile diğer insanlar aynı­dır.

Böylece Biz, her peygambere insan ve cin şeytan­larını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirle­rine yaldızlı sözler fısıldarlar.”187

Hz. Aişe (r. anhâ)’ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) geceleyin yanımdan çıkıp gitmişti. Bende onu kıskandım. Az sonra geri gelerek benim ne yaptı­ğımı görünce:

Ey Aişe! Sana ne oldu. Yoksa kıskandın mı?” dedi. Bende.

“Benim gibisi, senin gibi bir zatı hiç kıskanmaz mı?’ de­dim. O da:

Sana şeytanın mı geldi?” dedi. Bende:

“Ey Allah’ın resulü! Benimle birlikte şeytan mı var?” diye sordum. Oda:

Evet” dedi. Ben tekrar:

“Her insanın beraberinde gerçekten şeytan var mı?” dedim. O da:

Evet” dedi. Ben tekrar:

“Senin beraberinde de şeytan var mı?” dedim. O da:

Evet. Fakat Rabbim ona karşı bana yardım etti de o şeytan Müslüman oldu” dedi.”188

Abdullah İbn Mes’ud’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.):

Sizden hiçbir kimse yoktur ki, cinlerden (= şeytanlardan) bir kişi onunla görevlendirilmiş olma­sın” buyurdu. Yanında bulunan kimseler:

“Ey Allah’ın resulü! Senin (yanında da bir cin) var mı?” dediler. O da:

Evet. Ben(im yanımda da bir cin var)” dedi. Fakat ona karşı Allah bana yardım etti ve o cin (=şeytan) Müslüman oldu. O, bana ancak hayrı telkin ediyor” dedi.”189



Allah’ın Hidayetinden Yüz Çevirmek, Şeytana İmkan Tanımaktır

Şeytan, insana, ancak Allah’ın hidayetinden yüz çevir­diği ve belirlenen yoldan saptığı zaman musallat olur. İnsan kendisi için çizilen yoldan ayrıldığı zaman yüce Allah şeytanı ona musallat etmekle onu cezalandırır. Böylece o şeytan, o kimseyi, her iş ve sözde bozgunculuğa ve kötülük yönüne sevk eder. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

Kim Rahmân’ı zikretmekten (= Kur’an’dan) gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. Şüphesiz bu şeytanlar, onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda oldukla­rını sanırlar. Nihayet o kimse, kıyamet günü Bize ge­lince, arkadaşı olan şeytana: “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın!” der. Zulmettiğiniz için bugün (piş­manlık) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü hepiniz, azab da ortaksınız.”190

Sapıklığa ve azgınlığa devam edildikçe, şeytan, insana musallat olmaya ve tam istila etmeye devam eder. Öyle ki insan, artık İblis’in bir askeri veya şeytanlar topluluğunun bir üyesi haline gelir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmakta­dır:

Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Al­lah’ı anmayı unutturdu. İşte onlar, şeytanın yandaşları­dır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadır­lar.”191

İnsan bu seviyeye varıp bu dereceye düşünce, ruhi çö­küntüde ve nefsin değerli şeylerini inkârda en aşağı seviyeye varmış demektir. Bu aşağı seviyede ölçüler bozulur, değerler sarsılır, hakikatler birbirine karışır, batılın hakimiyeti yükselir, orman kanunu egemen olur, insanlar yırtıcı hayvanlar gibi düşmanlık peşine düşüp boğuşur. İlahi iradenin meydana getirdiği en mükemmel yaratık olan insan, kötülük ve anarşi­nin bir aleti ve yıkma ile tahrip etmenin bir etkeni haline gelir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

(Resulüm!) Görmedin mi? Biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârlığa) sevk eden şeytanları gönderdik.”192

Hatta insan, şeytanın bile kendisinden kaçtığı bir du­ruma düşer:

(Bu Yahudilerin durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını tatmış olanların du­rumu gibidir. Onlara acıklı bir azap vardır. Münafıkla­rın durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan, insana: “(Rabbini) inkâr et” der. İnsan inkâr edince de: “Ben senden uzağım. Çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.”193

Şeytanın Düşmanlığından Sakındırma

Şüphesiz ki şeytan, yeryüzünde kötülüğü temsil etmekte ve insanı Allah’ın hidayetinden uzaklaştırıp hak ile doğruluk yolundan saptırmakla onun hayatını sürekli tahrip etmek için çalışmaktadır. Bunun için yüce Allah, insanları, şeytanın hile ve tuzaklarından sakındırmış, düşmanlığını bildirmiş ve egemenliğinin zayıflaması ve kötülüklerinin önlenmesi için bütün imkanlarla karşı koymaya davet etmiştir.

Şeytan, sizin düşmanınızdır. Siz de onu düşman kabul edin. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.”194

Kur’an-ı Kerim, şeytanın Hz. Âdem (a.s.)’a olan düşman­lığını bize bu doğrultuda anlatmıştır. Bu olay, bize, en büyük ders olmalıdır. Hz. Adem’i yasak ağaçtan yemeğe teşvik ede­rek onu kandırmayı başarmış, hile ve yalanıyla cennetten çıkarıl­masına sebep olmuş ve Allah’a muhalif davranmaya ve yasağını çiğnemeye sevk etmiştir. Bu olayı yüce Allah anlattıktan sonra bize şöyle hitap etmektedir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

Ey Adem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz Biz, şeytanları, inanmayanların dost­ları kıldık.”195

Yüce Allah, insanlara, yine şeytanın insanları saptırmak ve dalalete götürmek için dosdoğru yol üzerinde gözetleyece­ğine dair Hz. Adem’e ve oğullarına karşı üstlendiği düş­manca görevi şöyle anlatmaktadır:

(Şeytan) dedi ki: “Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!” dedi. Allah: “(Defol) git! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Hem de tam bir ceza. insanlardan gücünün yettiği kimseleri davetinle şaşırt. Süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ. Mallarına, evlâtlarına ortak ol. Kendilerine vaatlerde bulun.” Şeytan, insanlara, aldat­madan başka bir şey vaat etmez. Doğrusu Benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olma­yacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter” buyur­du.”196

Yüce Allah, A’raf suresinde konu ile ilgili olarak ise şöyle buyurmaktadır.

İblis: ‘Öyle ise beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!’ dedi.”197

İblis’in bu düşüncesi, (ilk planda) zanna dayanmış olma­sına rağmen pratikte gerçekleşmiştir:

And olsun ki İblis, insanlar hakkındaki (bu) tahmi­nini doğruya çıkardı. İnanan bir zümrenin dışında hepsi ona uydular.”198

Yüce Allah, Nisa suresinde ise bu konuda şöyle buyur­maktadır.

O (müşrik)ler, Allah’ı bırakıp yalnızca bir takım dişi (isimli put)lara tapıyorlar. Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar. Allah ise şeytanı lânetlemiştir O da: ‘Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim. Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını putlar için) nişanlayacaklar. Şüphesiz onlara emredeceğim de Al­lah’ın yarattığını değiştirecekler’ demiştir. Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir zi­yana düşmüştür. Çünkü Şeytan, insanlara söz verir ve onları ümitlendirir. Halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.”199

Yüce Allah, bize, şeytanın kötü düşünceler vermek için sürekli gayret gösterdiğini ve insan nefsinde kötülük ve batıl etkileri sürekli güçlendirmeye çalıştığını belirtmektedir:

Şeytan, sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şey­lere teşvik eder.”200

Yani şeytan, insanın nefsine, infakın malı giderdiğini vesveseyle söylemekte, cimriliği, mala karşı hırslı olmayı ve zekat vermemeyi emretmektedir. Dolayısıyla şeytandan sakınmak, kötülük ve zararlarından korunmak vacip olmak­tadır.

Şeytanın ardına düşmeyin; şüphesiz o sizin için apaçık bir düşmandır. O size ancak kötülüğü, çirkini ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emre­der.”201

Ey İman edenler! Şeytanın ardına düşmeyin. Kim şeytanın ardına düşerse, muhakkak ki o, çirkin şeyleri ve kötülüğü emreder.”202

Şeytana uymaktan sakındırma konusunda Kuran’ın en açık ifadelerinden birisi de, En’âm süresindeki şu ayettir:

Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün: “Ey cinler (= şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraş­tınız” der. Onların, insanlardan olan dostları ise: “Ey Rabbİmiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık’ derler.”203

Yüce Allah, mahşer günü cinlere: “İnsanları çokça kan­dırıp aldattınız” diyecek.

İnsanlardan cinlere uyanlar da: “Ey Rabbimiz! Birbiri­mizden faydalandık” diyecekler.

Cinler, insanları yönetip egemenlikleri altına alınca on­ları istedikleri gibi kullanıp yararlanmışlardır. Çünkü egemen­lik lezzeti ve yöneticilik zevki cinlerin elinde idi!

İnsanlar da, şehvetleri kendilerine süslediği veya göster­diği için cinlerden faydalanmışlardır. Bu karşılıklı yararlanma kendileri için kararlaştırılan ecel vakti gelinceye kadar devam etmiştir.

Yüce Allah, kıyamet (sahnelerinin anlatıldığı) sahnelerin birinde, günahkar kimseleri, diğer insanlardan ayırtmakta ve şeytanlara itaat edip kulluk yaptıkları için onları kınamakta­dır:

Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın. Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır demedim mi? Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur demedim mi? Şeytan sizden pek çok topluluğu kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?”204

Başka bir kıyamet sahnesinde ise şeytan, kendisine uyan kimselere karşı yaptığı bir konuşmada onları kınamakta ve kendisine uydukları için onları kötülemektedir. Yüce Allah, bu konuyu şöyle anlatmaktadır:

(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: ‘Şüphesiz Allah size gerçek olanı vaat etti, ben de size vaat ettim ama size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşku­suz daha Önce ben, beni (Allah’a) ortak koşmanızı reddettim. Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.”205

İbn Kesîr bu konu ile ilgili olarak der ki: “Allah, kullar arasında hüküm verip müminleri cennete ve suçluları da ce­henneme koyduktan sonra İblis’in kendisine uyanlara yapacağı hitabı haber vermektedir. O gün mensuplarının üzüntü­sünü artırmak, kederlerini çoğaltmak ve pişmanlıklarına pişmanlık katmak için kalkıp:

Allah, size, peygamberleri aracılığıyla hak vaatte bu­lundu. Onlara uyduğunuzda kurtuluşu ve selameti sîze vereceğini söyledi. O’nun bu vaadi, gerçekti ve verdiği haber de doğru idi. Ben de size söz verdim. Fakat yüce Allah’ın, “(Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; hal­buki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir206buyurduğu gibi, yalancı çık­tım’ der.

Daha sonra şeytan, konuşmasına şöyle devam eder: “Benim üzerinizde bir otoritem yoktu”207 Yani sizi davet ettiğim hususlarda bir delilim ve bir kanıtım yoktu. Sadece sizi davet ettim ve siz de bu davete katıldınız. Halbuki pey­gamberler, getirdikleri ve size bildirdikleri şeyler için delil ve kanıtlar getirmişti. Fakat onlara uymadınız. Dolayısıyla da bu duruma düştünüz. O halde beni değil, bugün kendinizi suçlayın. Çünkü delillere muhalefet eden ve batıl için yaptığım sade davete uyup gelen sizlersiniz. Bu sebeple de suç, sa­dece sizindir. Bugün içinde bulunduğunuz durumdan sizi kurtaracak veya size bir fayda verecek değilim. Siz de beni içinde bulunduğum azabtan kurtaracak veya yardım edecek değilsiniz. Beni daha evvel ortak yaptığınız şeyi zaten tanımıyordum.

Katâde’de konu ile ilgili olarak şöyle der: Bunun anlamı; ‘Beni daha evvel hangi sebepten ortak yaptığınızı zaten bilmiyordum’ demektir.

Taberî’de der ki: “Bunun anlamı; ‘Ben Allah’a ortak ol­mayı zaten kabul etmedim’ demektir.”

Doğrusu da budur. İnsan, arkadaşı olan şeytanla ahiret günü Allah’ın huzurunda duracağı zaman: “Allahım! Bana zikr (=Kur’an ya da peygamberlerin risaleti) geldikten sonra bu şeytan beni saptırdı” der.

“Arkadaşı olan şeytan da: “Rabbimiz! Onu saptırmadım. O zaten büyük bir sapıklık içindeydi” der.

Bu karşılıklı suçlamalar üzerine Yüce Allah şöyle buyu­rur:

Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarı göndermiştim! Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim.”208


Yüklə 473,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin