Türkiye 2000’li yılların başlarından bu yana övgüyü hak eden ekonomik ve sosyal kalkınma sonuçları elde etmiştir ve bu performansı ülkeyi dünyanın 17. büyük ekonomisi haline getirerek küresel mevcudiyetini daha da sağlamlaştırmıştır. Makroekonomik istikrar, finansal sektör reformu, Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaşan ekonomik bağlar ve ekonominin önemli bir bölümünün tarım ekonomisinden imalat ve hizmetler ekonomisine dönüşümü, Türkiye’nin büyüme performansına katkıda bulunan faktörler olmuştur. Yapılan geniş kapsamlı reformlar dinamik bir özel sektörü desteklemiş, ülkeyi dış ticarete açmış, önemli altyapı yatırımlarını teşvik etmiş ve bir yandan gelirleri yükseltirken aynı zamanda sosyal göstergelerin OECD normlarına daha fazla yakınlaşmasını sağlamıştır. Türkiye’nin kişi başına düşen milli geliri 2001 yılında 3.115 $ iken, 2015 itibariyle 11.000 $’a yükselmiştir: yoksulluk insidansı yarıdan daha aza inmiş, aşırı yoksulluk ise daha da çarpıcı bir şekilde azalmıştır. Türkiye’nin kalkınma başarıları haklı bir şekilde takdir görmüştür ve birçok ülke Türkiye’nin kalkınma modelini ilham kaynağı olarak görmektedir.