Harezm (Hive) Halk Cumhuriyeti / Yrd. Doç. Dr. Füsun Kara [s.808-812]
Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
Bolşevikler iktidara geldikleri zaman Çarlık Rusyası’nı halklar hapishanesi olarak nitelendirmişlerdi. Gerçekten de Çarlık sistemi Rusya’da yaşayan milletlerin bilhassa Türklerin hak ve hukuklarını tanımayarak onları sürekli olarak baskı altında tutmuştur. Bolşevikler Çarın tahtını sahiplendiklerinde ise Rusya’daki Türklerin kısa bir süre için de olsa rahat nefes almalarını sağlamış, onlara kendi devletlerini kurma hakkı tanımıştır. Bu durumdan istifade eden Türkler, 1917-1924 yılları arasında Buhara Halk Cumhuriyeti, Hokand Millî Hükûmeti, Harezm Halk Cumhuriyeti ve Alaş-Orda Millî Hükûmeti’ni kurdular. Daha sonra ise Sovyetler’in gerçek emelleri ortaya çıkmış, millî hükümetleri kuran halkların üstüne Kızılordu’yu göndererek bu hükûmetleri ortadan kaldırmışlardır.
Harezm (Hive) Hanlığı
Dünyanın en eski kültür merkezlerinden biri olan Harezm, Ceyhun (Amuderya) nehrinin döküldüğü Aral Gölü’nün güneyinde ve bu nehrin her iki tarafında uzanan toprakların adıdır. Amuderya nehrinin yüzlerce kola ayrıldığı yer olan Harezm bereketli topraklarının yanı sıra Çin, İran, Hindistan, Sibirya toprakları, Rusya ve İskandinav ülkelerinin tam ortasında bu ülkelerin birbirleriyle olan bağlantısını sağlayan yolların kavşak noktasında olmasından dolayı da tarihin ilk dönemlerinden itibaren kalabalık insan topluluklarını sinesinde barındırmıştır. Tarihte Hive Hanlığı olarak da bilinen hanlığın başkenti Hive, diğer belli başlı şehirleri ise Kat, Kongrad, Ürgenç, Gazavat ve Hazerasp idi.
Harezm, Türkleşme sürecini XI-XVI. yüzyıllar arasında tamamlamış ve 1502 yılından sonra da Buhara Özbeklerinin idaresine geçmiştir. Özbeklerden ayrılan bir kol olan Yadigâr’ın oğlu İlbars’ın idaresindeki kabile Vezir ve Ürgenç şehirlerinde etkili olmuş ve Yadigârî kabilelerinden olan Ebulakîler ve Eminekîler de Harezm’in diğer bölgelerinde hakimiyet sağlamışlardı. 1510 tarihinde Şeybanî’nin öldürülmesinden sonra Harezm, Şah İsmail’in eline geçmiş, ancak Safevîlerin hakimiyeti fazla uzun sürmemiştir. 1511 yılına ülke Özbek hanlarının idaresi altında tek başına müstakil bir devlet haline gelmiştir.
Ancak yönetimdeki Özbek hanedanının yerli Türk ahaliyi yönetime karıştırmadığı bilinmektedir. İlbars Han’ın Yadigâr Şeybanlılar denilen sülâlesi, 1740 yılında Nadir Şah tarafından tahttan indirilene kadar yönetimde kalmış ve ülke bu süre içerisinde Buhara Özbekleri, Kalmuklar ve İranlılar tarafından zaman zaman istilâ edilmiştir. Rusların 1717’de Hive’yi ilk işgal teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Nadir Şah’ın Yadigâr Şeybânlıların son hükümdarı olan İlbars Hanı tahttan indirmesinden sonra ülke bir süre 1740-1747 yılları arasında İran’ın hakimiyeti altında kalmış, 1747’de Gaib, Harezm Hanı olarak ilân edilmiştir.1 1763 tarihinde Timur-Gazi Han’ın öldürülmesinden sonra Mangit, Kıpçak ve Konğırat boyları arasında saltanat kavgası başlamıştır. Bu çekişmelerden sonra Harezm’de Mangit Hanedanı devri kapanarak Kongırat Hanedanı devri açılmıştır.2
Türkistan’da ilk Rus istilâsı başladığı zaman ise Hive’nin başında Seyyid Muhammed Rahim Han (1858-1865) bulunuyordu. Hanlığın en kuvvetli iki grubunu teşkil eden Özbekler ile Yamud Türkmenleri arasında 1857’de başlayan mücadele, Seyyid Muhammed’in taraf tutması yüzünden 1860 yılına kadar devam etmiştir.3 Ruslar Hokand ve Buhara Hanlıklarını istila ettikten sonra 1873 yılında Harezm’i ele geçirmek için General Kaufman kumandasında yürüyüşe geçtiler. Hivelilerin Rus birliklerine karşı kahramanca mukavemeti Kaufman’ın Hive şehrini ele geçirmesini ve Rusya’nın egemenliği altına girmesini önleyememiştir.4 Hive Hanı Muhammed Rahim’in barış isteğini rededen Ruslar, Hive şehrini zaptettiler. Bu işgalin sonunda 12 Ağustos 1873’de Hive Hanı Hive Devleti ve Türkleri için çok ağır olan antlaşmayı imzalamak zorunda kaldı. Hive Hanlığı’nın Rusya’nın hakimiyeti altına girmesini ifade eden 18 maddelik bu antlaşmaya göre:5 Hive Hanı Seyyid Muhammed Rahim Bahadır kendisini Rus İmparatorunun vassalı ilân ediyordu. Harbin sorumlusu Hiveliler olarak gösterilmiş, Rusya’ya 2.200.000 ruble tazminat ödemek zorunda bırakılmıştı. Rusya, Hive toprakları üzerinde önemli gördüğü yerlerde askerî üsler kurabilecekti. Hive Hanı, Rusya’yı Türkistan’ın hakimi olduğunu kabul edecekti. Rus ticaret kervanları Hive topraklarında serbestçe dolaşacak ve onların emniyetinden, Hive Hükûmeti sorumlu olacaktı. Hive vatandaşları ile Rus vatandaşları arasında ortaya çıkabilecek ihtilâfları halletmek için başkanı Rus olan ortak Hive Rus mahkemesi kurulacak ve bu mahkemenin kararlarına itiraz edilmeyecekti. Rus tüccarları hiçbir vergi vermeden malllarını Hive’de satacak ve istedikleri yerlerde özel depolar yapabileceklerdi.
Rus birliklerinin Hanlık topraklarına girmesinden sonra, Rusya’nın Hive topraklarından Amu Derya’nın sağ kıyısı boyunca işgal ettiği toprakların idaresi için Rus ordusu yönetimi altında Amu Derya şubesi kuruldu. Burada üslenmiş Rus ordu ve memurları vasıtasıyla, Hanlık kontrol altına alındı.6 Hive Hanlığı’nda 1910 yılında Hive Hanı Muhammed Rahim Han’ın vefatı üzerine yerine oğlu İsfendiyar Han tahta çıktı.7 Hive Hanları, Rus egemenliği altında da, Buhara ve Hokand Hanlığı’na nazaran daha milliyetçi oldular. Mehmet Rahim Han, Türkistan hanlarının en değerlisi, akıllısı ve münevveri idi.8
1912 yılında Hive Hanlığı’ndaki Türkmenler İsfendiyar Han’a karşı silahlı ayaklanma başlattılar. Bunun başlıca sebebi Hive Hanlığı’nda yaşayan Özbekler ile Türkmenler arasında sulama ziraatının can damarını teşkil eden suyun taksiminde yapılan haksızlıklardı. Bu durumdan mağdur olan Türkmenler Hanlığa karşı isyan ettiler. İsyancıların lideri sonradan Türkmenistan’da büyük üne kavuşan ve Türkmen bozkırlarında Kızılkum ve Karakum’da Sovyetler’e karşı mücadele eden Cüneyd Han’dı. Türkmenlerle Özbekler arasındaki çarpışmalar 1916 yılına kadar aralıklı olarak devam etmiştir.9
Hive Hanlığı’nda XIX. yüzyıl sonundan itibaren Cedidçilik Hareketi ilerleme kaydetti. Hive Hanları ileri görüşlü oldukları için bu akımları engellememişlerdir. Hive reformistleri kendi şairlerinin şiirleri ile halkı, memleketi modernleştirme istikametinde etkilemeye çalıştılar: Bolşevik ihtilalinden sonra İsfendiyar Han Genç Hivelilerin hükûmet idaresinde reform yapma ve bir meclis kurma teklifini kabul etti.10 Meclisin açılması kısa bir zamanda gerçekleşti.
1919 yılında Cüneyd Han’ın yaptığı ihtilâl sonunda Hive Hanı İsfendiyar Han öldürülerek yerine Abdullah Han geçirildi. Bu dönemde Ruslarla anlaşmak zorunda kalan Cüneyd Han, bir barış andlaşması yapmıştır. Bu andlaşma ile Ruslar Harezm’de komünist düşüncelere uygun bir zemin hazırlamaya çalışmışlardır. Ancak Hive’de hiçbir yerli komünist olmadığından bu fikirlerin tatbiki hayli zaman almış, sonunda, Hive’deki Rus askerler Cüneyd Han’dan kaçan Özbeklerle bir “Hive İhtilâl Taburu” kurarak Hive’de bir Sovyet Hükûmeti kurulmasını talep etmişlerdir. Hive İhtilâl Taburu’nun yardım istemesi üzerine Sovyetler Türkistan’daki Kızılordu birliklerinden bir kısmını Hive’ye sevk ettiler. 25 Aralık 1919 ile 27 Ocak 1920 arasında Kızılordu birlikleri Hive’yi işgal ettiler.11
Harezm Halk Cumhuriyeti
1 Şubat 1920 yılında Harezm’de hanlık sistemi kaldırılarak yerine Hive İhtilâl Komitesi tarafından Harezm Halk Cumhuriyeti ilân edildi.12 Harezm Cumhuriyeti’nin ilanından sonra başkent Hive’de 8 Mart 1920 tarihinden itibaren taşbasımlı bir gazete Merkez İcra Komitesi ile Harezm’deki Komünist Parti Obkomu’nun bir yayın organı olan İnkılâb Güneşi Gazetesi yayınlanmaya başladı.13 Özbekçe olarak haftada iki kez yayınlanan bu gazete Harezm’de komünizmin yayılması için faaliyet gösteriyordu.
27-30 Nisan 1920 tarihinde Hive şehrinde ülke çapında 1. Halk Kongresi yapıldı.14 Kongre kararı ile Harezm Halk Cumhuriyeti Hükûmet heyetine;
Hacı Yusuf Pehlivanniyaz: Cumhurbaşkanı,
Baba Ahund Selimoğlu: Başbakan,
Molla Oraz Hoca Muhammed: Dışişleri Bakanı,
Cuma Niyaz Sultanmurat: İçişleri Bakanı,
Molla Begcan. Eğitim Bakanı,
Hasanoğlu: Millî Savunma Bakanı,
Nur Muhammed Babaoğlu: İktisad Bakanı,
Mirşerefoğlu: Başkumandan olarak seçildi.15 Genç Hivelilerin oluşturmuş olduğu Harezm Halk Cumhuriyeti hükûmet üyeleri kendi millî ordularını oluşturdular. Bu maksatla harb okulları açılarak idare işleri Türkiyeli zabitlerden Rıdvan ve Hüseyin Efendilerin rehberliğine verildi.16
13 Eylül 1920’de yeni cumhuriyet ve Sovyet Rusya arasında askerî, siyasî ve ekonomik bir andlaşma yapıldı.17 Andlaşmayı RSFSR’den Çeçerin ve Karahan, Harezm’den ise Molla Ahmed Selim, Molla Oraz Hoca Muhammed ve Molla Nur Muhammed Baba imzaladılar.18 Andlaşmanın giriş kısmında ve ilk fıkrasında Hive’nin istiklâli Sovyet Rusya tarafından tanınmakta ancak daha sonraki fıkralardaki kayıtlar, tanınmış görünen istiklâlin önemini ortadan kaldırmakta idi. Ayrıca bu andlaşma ile bir taraftan eskiden Rusların ve Rus şirket ve müesseselerinin Hive’de sahip oldukları imtiyaz hakları da ortadan kaldırılmakta ve bunların mal ve mülkleri Hive Hükûmeti’ne devredilmekle birlikte bu antlaşmanın daha sonraki fıkraları da karşılıklı olmak kaydı ile Sovyet Rusya’ya Hive’nin bütün sahalarına nüfuz etme imkânları ve geniş imtiyazlar sağlamıştı.19 Bu andlaşmanın yanı sıra 15 maddelik ayrı bir andlaşma daha aynı kişiler tarafından imzalanmıştır. Andlaşmayla birlikte Hive Hükûmeti Sovyet Rusya’nın gümrük sınırı içine alınmakta, ekonomisi Rusya’nın iktisadî planına tabi kılınmakta ve bu ülke dış ülkelerden tamamiyle tecrit edilmekte idi. Bu fıkralara göre, Harezm Cumhuriyeti Sovyet Rusya temsilcilerinin rehberliği ve kontrolü olmadan Sovyetler dışındaki ülkelerle ticarî münasebetlerde bulunma haklarından mahrum bırakılmıştı. Daha sonra ise Hive’nin iktisadî problemlerinin, Taşkent Sovyet Merkezi’nin idaresindeki Türkistan Sovyet Cumhuriyeti ile ortak olarak planlanmasına karar verildi.20
Sovyet Rusya Harezm Halk Cumhuriyeti ile yaptığı bu andlaşmalarla Harezm’in bütün kaderini elinde tutma hakkını elde etmiş ve Cumhuriyeti sıkı takibat altına almıştır. Zeki Velidî Togan hatıralarında Cumhurbaşkanı Pehlivanniyaz’ın Harezm’e gitttiğinde kendisine Ruslar bizi gittikçe fazla sıkıştırıyorlar ve hiçbir konuda itimat edilecek gibi değiller, şahsen bana ne tavsiye edersiniz, diye sorduğunu kendisinin de ona ilk etapta oturduğu han sarayının bir gün kendisine hapishane olabileceğini, muhasara olduğu takdirde Rusların eline geçmemek için saray duvarına bitişik binalardan birine gizli yol açtırmasını canını kurtardıktan sonra ne yapacağını düşünmesi gerektiğini söylemiştir.21
Harezm’de halk cumhuriyeti kuruluşunun ilk dönemlerinde Sovyet Rusya, Harezm’i ve Buhara’yı Sovyet Türkistanı’yla birleştirmekten söz etmedi. Bu politika ile Rusya, dışarıya karşı Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetlerinin bağımsız oldukları izlenimini uyandırmaya çalıştı. 1922 sonlarına gelindiğinde Sovyet Rusya, Buhara, Harezm ve Türkistan Sovyet Cumhuriyetleri arasında iktisadî münasebetleri düzenlemek için bir Orta Asya İktisat Konseyi’nin meydana getirilmesine karar verdi. 1923 yılında toplanan Orta Asya Cumhuriyetlerinin ilk iktisat konseyinde bu hükûmetlerin iktisadî siyasetlerini ve planlamalarını birleştirmeleri, Buhara ve Harezm’in Sovyetler Birliği para sistemini kabul etmesi ve bu iki ülkenin ulaştırma ve posta telgraf sistemlerinin Sovyet Türkistan’yla birleştirilmesi hususları kararlaştırıldı.22
Sovyet Rusya’nın Harezm’deki temsilciliği herşeyden önce Harezm Halk Cumhuriyeti’nde Komünist Parti’yi oluşturmaya çalıştı. Harezm Kızılordu tarafından işgal edilene kadar bu bölgede hiçbir yerli komünist bulunmamakta idi. İhtilâl döneminde Hive’de sadece bir siyasi parti vardı ki bunlar da Genç Hivelilerdi. 1917 yılı ortasında hanlıkta bir meclis kurmak için çalışan bu Genç Hivelilerin de komünist düşünce ile uzaktan yakından bir ilgileri bulunmamakta idi. Harezm’deki milliyetçi liderler ve siyaset adamları Sovyet Rusya ile iyi münasebetlerde bulunma hususundaki iyi niyetlerine rağmen, çeşitli sebeplerle bulundukları mevkilerden uzaklaştırılarak Harezm’deki siyasi ve idari hayatın en can alıcı noktalarına komünistler getiriliyorlardı.
28 Mayıs 1920’de Hive’de toplanan I. Harezm Parti Konferansı’nda Harezm’de Komünist Parti’nin kurulduğu açıklandı.23 Böylece Harezm’i Sovyetleştirme cereyanı başlıyordu. Harezm Komünist Partisi millî duygularla devleti idare eden hükûmet aleyhinde faaliyetlere sokuluyordu. Halk Cumhuriyeti’nin Hükûmeti ile Sovyet Rusya’nın bu cumhuriyetteki temsilcileri arasında hiçbir zaman dostluk meydana gelmedi. Harezm Millî Hükûmeti devleti millî menfaatler doğrultusunda idare etmek için çalışırken Sovyet Rusya ise Harezm’de komünist rejimi yaymak için faaliyet gösteriyordu.24 Ruslar, Harezm’de II. Halk Kongresi için yapılan seçimden önce, Fergana’daki Sovyet ordularının kumandanı M. W. Sofonov Mart 1921’de Harezm’e askerî diktatör olarak tayin etti.25 Sofonov, 6 Mart 1921’de devlet başkanı Pehlivanniyaz’ı ve hükûmet üyelerini tutuklattıktan sonra Taşhavuzlu Koçkarov adlı birinin idaresi altında yedi kişilik bir komite teşkili ile Sovyet kurultayını çağırdılar. 1921 yılı Mayısı’nda toplanan II. Halk Kongresi’nin kararı ile yeni bir hükûmet kuruldu.26 15 Mayıs 1921 tarihinde yapılan kurultayda:
Ata Mahdum: Cumhurbaşkanı,
Temur Hoca İbin Yamin: Başbakan,
Ermetoğlu: İçişleri Nazırı,
Mollabegcan: Cumhurbaşkanı Başkâtibi,
Mirşerefov: Harbiye Nazırı olarak seçildi.27 Yeni hükûmet seçildikten sonra Sovyet Rusya askerî diktatör Sofonov’u geri çağırarak yerine Bik’i28 RSFSC’nin Harezm’deki temsilcisi olarak tayin etti. Bundan sonra Harezm Hükûmeti Türkistanlıların elinden çıkarak tamamiyle Rusların kontrolü altına girdi. Sovyet Rusya Harezm Halk Cumhuriyeti ile yapmış olduğu andlaşmayı lağvetti.29
1921 yılı Ekim ayında yeni kurulan Harezm Hükûmeti’nin birçok üyesi inkılap aleyhtarı hareketlere katılma suçu ile hapsedildiler ve bunlardan bazıları idam edildiler. 1922 yılında hükûmete ve Komünist Parti’ye düşman oldukları iddia edilerek idareci ve siyaset adamları arasında geniş çapta temizleme yapıldı.30 Ata Mahdum 1922’de hapishaneden kaçarak Sovyetler aleyhinde dövüşmekte olan mücahitlere katıldı. Ata Mahdum’un tevkifinden sonra hükûmet Harezmli komünistlere verildi.31 17 Ekim 1923’te Halk Cumhuriyeti tabiri Harezm Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti şekline dönüştürüldü.32
Harezm’de Komünist Parti’nin tüm çabalarına rağmen Sovyet Ruslara karşı ayaklanma devam etti. Cüneyd Han Karakum’a çekildi ve buradan Sovyet birliklerine karşı direnme hareketini teşkilatlandırdı. Cüneyd Han’ın hareketine 1922 yılında, hapishaneden kaçmış olan Ata Mahdum ve içişleri bakanı Niyaz katıldılar. Mücahitler, Hive’de, Ocak 1924’te, 10-15 bin kişinin katıldığı, bir ayaklanma tertip ettiler. 10 Ocak 1924’te, Cüneyd Han Hiveyi kuşattı. Fakat, daha önce 6 Ocak 1924’te Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin Orta Asya bürosu, Anti-Sovyet ayaklanmanın bastırılması için Hive’ye birlik gönderilmesi talimatını verdi. 4 Şubat 1924’te 82. Süvari Alayı Hive’ye yetişti.33
1924 yılı Temmuz ayında Harezm Komünist Partisi Merkez Komitesi, Taşkent’teki Rusya Komünist Partisi Orta Asya bürosunun baskısı altında, Harezm Cumhuriyeti’ni parçalanmak suretiyle Türkistan’da kurulacak kabile cumhuriyetleri arasında taksimi ve dolayısiyle Sovyetler Birliği’ne ilhakı lehinde karar almıştır. 1924 yılı Ekim’in 27’sinde tamamiyle Sovyet Rusya kontrolünde toplanan beşinci Harezm Kurultayı’nda, Harezm Cumhuriyeti’nin lağvına ve Sovyetler Birliği’ne ilhakına karar verildi.34 Harezm, Türkmenistan, Özbekistan ve Karakalpakistan arasında taksim edildi.
1 Mehmet Alpargu, Onaltıncı Yüzyılda Türk Dünyası-ı, Özbek ve Kazak Hanlıkları, Ankara, 1994, s. 76-77; Z. Velidî Togan, “Harizm”, İslâm Ansiklopedisi, C. 5/1, s. 240-256.
2 Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Millî Mücadeleleri Tarihi, Ankara, 1995, s. 29.
3 Mehmet Saray, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasî Münasebetler, (1775-1875), Ankara, 1994, s. 96; E. Schuyler, Turkestan, I-II, London, 1876, s. 333-362.
4 A. Mac Gahan, Hive Seyahatnamesi ve Tarihî Musavver (Çev. Kolağası Ahmed), Haz: İsmail Aka, Dr. Mehmet Ersan, İzmir, 1995, s. 253-254; Mehmet Saray, a.g.e., s. 96.
5 Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet Saray, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasî Münasebetler (1775-1875), Ankara, 1994, s. 96; S. Becker, Russia’s Protectorates in Central Asia: Bukhara and Khiva, 1865-1924, Cambridge, 1968, s. 316-318; Eugene Schuyler, Turkestan, I-II, London, 1876, s. 333-362; Ali Suavi, Hive Hanlığı ve Türkistan’da Rus Yayılması, Haz: M. Abdülhalik Çay, İstanbul, 1977, s. 103; Rıza Nur, Türk Tarihi, C. 4, İstanbul, 1979, s. 362-363.
6 Baymirza Hayit, a.g.e., s. 175.
7 Abdullah Receb Baysun, Türkistan Millî Hareketleri, İstanbul, 1945, s. 9.
8 A. Z. Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s. 259.
9 İbrahim Yarkın, “Hive Hanlığı’nın Ortadan Kaldırılarak Harezm Halk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve Sovyetler Birliği’ne İlhakı”, Türk Kültürü, Ankara, 1971, s. 99, s. 238.
10 Baymirza Hayit, “Buhara ve Hiva Mustakıllığının Bitirilişi Tarihiga Dair Ba’zi Eskertmeler”, Millî Türkistan, 1967, S. 120, s. 17-18.
11 A. Sheehy, “The End of the Khanate of Khiva”, Central Asian Rewiew, 1967, s. 1, s. 12-13.
12 Xenia J. Eudın-R. C. North, Soviet Russia and the East, 1920-1927, California, 1957, s. 32; Edward Allworth, Central Asia: A Century of Russian Rule, London, 1967, s. 242; İsmail Kayabalı- Cemender Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğünün Tarihi ve Bugünkü Durumu, Ankara, 1978, s. 82; Baymirza Hayit, Sovyetler Birliği’ndeki Türklüğün ve İslamın Bazı Meseleleri, İstanbul, 1987, s. 165; I.A. Zavki, “Türkistannın Milli Hükümatlari”, Millî Türkistan, 1974, s. 133, s. 15; T. Harazimli, “Hârazim Halk Cumhuriyetinin 50 Yıllığı”, Millî Türkistan, 1970, C. 17, 26; Z. Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s. 424.
13 A. Bennigsen- C. L. Quelquejay, La Presse et le Mouvement Natıonal Chez Lez Musulmans De Russıe Avant 1920, Paris, 1964, s. 275.
14 Ann Sheehy, “The Khorezm Communist Party 1920-1924”; Central Asian Review, 1968, s. 4, s. 309.
15 A. Zavki, “Türkistannın Millî Hükûmatlari”, Millî Türkistan, 1974, s. 133, s. 16.
16 T. Harazimli, a.g.m., s. 26.
17 Xenia J. Eudin- R. C. North, a.g.e., s. 32; Edward Allworth, a.g.e., s. 243; Ann Sheehy, a.g.m., 15-16.
18 T. Harazimli, a.g.m., s. 26.
19 İbrahim Yarkın, a.g.m., s. 242; Edward Allworth, a.g.e., s. 243.
20 T. Harazimli, a.g.m., s. 26.
21 Z. Velidî Togan, Hatıralar, Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Türklerinin Millî Varlık ve Kültür Mücadeleleri, İstanbul, 1969.
22 İbrahim Yarkın, a.g.m., s. 242-243.
23 Harezm Komünist Partisi Petroaleksandrovsk (Törtköl)’de teşkilâtlandırıldı. Harezm Komünist Partisi 1920-1924 yılları arasında faaliyetlerini kesintisiz olarak sürdürmüştür. 1923 yılına gelindiğinde Harezm Komünist Partisi’nin 547 üyesi vardı. Üyelerinin %77’si çiftçi geriye kalanı işçi, zanaatçı ve diğerlerinden oluşuyordu. Parti üyelerinin 375’i Özbek diğerleri Türkmen, Kazak ve Karakalpak idi (Ann Sheehy, “The Khorezm. Communist Party”, s. 308).
24 Baymirza Hayit, Sovyetler Birliği’ndeki Türklüğün ve İslâmın Bazı Meseleleri, İstanbul, 1987, s. 165.
25 Edward Allworth, a.g.e., s. 247.
26 Z. Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s. 424.
27 T. Harazimli, a.g.m., s. 26.
28 Z. Velidî Togan, a.g.e., s. 424.
29 T. Harazimli, a.g.m., s. 26.
30 İ. Yarkın, a.g.m., s. 248.
31 Xenia Eudın-R. C. North, a.g.e., s. 33.
32 Ann Sheehy, a.g.m., s. 310.
33 Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Millî Mücadeleleri Tarihi, Ankara, 1995, s. 273.
34 İbrahim Yarkın, a.g.m., s, 245.
Harezm Sovyet Halk Cumhuriyeti (1920-1924): Kazanılmış Kimlik, Sorunlu Meşruiyet / Dr. Dov. Yaroshevski [s.813-819]
Tev AVIV Üniversitesi / İsrail
Harezm Sovyet Halk Cumhuriyeti (bundan sonra Harezm Cumhuriyeti olarak adlandırılacaktır) 30 Nisan 1920 tarihinde kuruldu ve 20 Eylül 1924 tarihinde dağıldı.1 HSHC Ocak 1920’de Bağımsız Hive Hanlığı2 topraklarının ülkedeki mevcut rejimden hoşnut olmayan bazı Hivelilerin da yardımıyla Sovyet birlikleri tarafından işgal edilmesiyle ortaya çıkmıştır. HSHC’nin varolduğu dönem boyunca, cumhuriyetçi rejim işgalci Sovyet güçleriyle çatışma halinde oldu, yerel direnme güçleriyle savaştı, birçok siyasi ve ekenomik krizler yaşadı ve Ocak 1924’te ülke nüfusunun çoğunluğunun katıldığı bir isyan sonunda çökmenin eşiğine geldi.3 Fakat, HSHC’nin dağılmasına aslında dış etkenler sebep oldu: Moskova ve Taşkent’teki Rus Komünist Partisi’nin (Bolşeviklerin) merkez karar kurullarının kararıyla Harezm Cumhuriyeti dağılmıştı ve cumhuriyetin nüfusu ve toprakları, yeni oluşan Özbek ve Türkmen Sovyet Cumhuriyetleriyle HSHC yönetiminin isteği dışında birleştirildi.4
1923 yılında ünlü Sovyet anayasası uzmanlarının fikrine göre, HSHC bir nevi “dönüşüme dönüşüm”dü.5 Sovyet dokrininin görüşüne göreyse, Erken Sovyet siyasi sözlüğünde “Sovyet Halk Cumhuriyeti” olarak nitelendirilen, HSHC, sosyalist bir cumhuriyete dönüşme (ve bir sonraki adımda da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’yle birleşme) yolundaki bir cumhuriyetti. Fakat, HSCH’ nde uygulanan politikalar açısından yaklaştığımızda, bu çeşit bir ülkede zorla kabul ettirilen toplumsal kimlik anlayışı, tartışma konusuydu. Bütün yerel modernistler ve komünistler ülke yönetimi konusunda kendi fikirlerine sahiptiler, bu çeşit görüş çatışmaları her iki taraf açısından önemli ölçüde manevra şansı yarattığı gibi, büyük oranda belirsizliğe de yol açıyordu. Bir taraf açısından teolojik sabit bir hikaye olarak görülen bu konu, bir diğeri tarafından sonu olmayan bir hikaye olarak algılanmaktaydı.
Fakat özellikle, ülkenin dönüşümsel karakteri üzerindeki bu görüşler çatışması, HSHC’nde nasıl şekillendi? Bu soruyu cevaplamak amacıyla, HSHC’ndeki kimlik problemi ve meşruiyet krizi üzerinde durmalıyım. Bunu yaparken ilk olarak, bu konuları geniş bir tarihsel çerçevede inceleyip, sonrasında herbirini detaylı olarak tartışacağım.
HSHC’nin kimlik problemi ve meşruiyet krizini sınıflandırmak için 4 ana referans noktasının farkında olmamız gerekmektedir. Bunlardan ilki, HSHC’nin kuruluşunun eski bir rejimden gelen bir mutluluğu -sembolik siyasi ve sosyal- kastettiği gerçeğidir. Bu da monarşinin yıkılması, Hanlık ailesinin Sovyet Rusya’ya sürgüne gönderilmesi, biraz korkuyla olmasına rağmen alt sınıfın güçlendirilmesi ve Batı kurumlarının ve yönetim şekillerinin Sovyet kisvesi altında imrendirilmesiyle yapılmıştır.6
İkinci referans noktası, 1910-1924 yılları arasında gerçekleşen ve Hive’nin siyasi ve sosyal haritasının dönüşümüne önemli ölçüde katkıda bulunan siyasi olaylarla ilintilidir. Ülkenin sosyo-politik merkeziyetçiliğinde en önemli etkenler, 1915-1919 yılları arasında göçebe toplumun (Türkmen kabilelerinin) Hive yönetimine karşı ayaklanması ve bu ayaklanmanın şaşırtıcı başarısı ve 1918-1919 yıllarında bu isyanın lideri Cüneyd Han’ın ülkedeki yükselişi ve iktidara yürüyüşüdür. Rus işgalinden önce, göçebe Türkmen azınlık Hanlık içinde, güçlü bir askeri sınıf işlevi görüyordu; Rus idaresi altında ise Türkmenler sosyal statülerini kaybettiler, fakat 1918-1919 yılları arasında tekrar eski ayrıcalıklı konumlarına geri döndüler. Hive’nin Sovyet güçleri tarafından işgalinden sonra Türkmenlerin durumu tekrar kötüleşti. Cüneyd Han çöle geri çekildi fakat cumhuriyetin varolduğu bütün dönem boyunca, cumhuriyete ve onun koruyucusu Sovyet işgalci güçlerine karşı direnişini devam ettirdi.7 Bu nedenle Cüneyd Han’ın devlet adamlığına ve kişiliğine değinmek, 1920-1924 arasında HSHC’nin meşruiyetini ve kimlik krizini iyi anlama açısından önem taşır.
Etkili bir grup olan modernistlerin 1910-1921 arasında güçlerinin aşamalı olarak artması ve bu gücü kaybetmeleri konusu ise, HSHC’ndeki meşruiyet ve kimlik politikalarının anlaşılması kadar merkezi ve önemli bir konudur.8 Ülkenin ileri gelenlerinden Hüseyin Bek’in9 önderliğinde bu grup Nisan 1917’de Hive Hanlığı’nda anayasal monarşiyi ilan etti ve bir meclis kurdu. Han’ın çevresindeki tutucu güçler tarafından mağlup edildiler, dağıtıldılar birçoğu da idam edildi. Modernistler ancak 1920’de Hive’ye Sovyet işgalci güçleriyle beraber geri dönebildiler ve cumhuriyetin temellerini attılar. Bir yıllık iktidardan sonra radikal komünist bir darbeyle yönetimden kovuldular; fakat çok daha düşük seviyedeki mevkilere rağmen ülkede faaliyetlerini devam ettirmekte ve Harezm’de komünist yanlısı hükümetlerin çatısı altında ülkenin siyasi şekillenmesinde de etkiliydiler.
1918-1924 yılları arasında Harezm’e emperyalist Sovyet devrimcilerinin müdahalelerinin kendine özgü karakterinden üçüncü referans noktası olarak söz edilebilir. 1918-1919 yıllarındaki Taşkent komünist rejimi döneminde, Cüneyd Han’ın Hive diktatörlüğü bağımsız bir devlet olarak tanındı ve (iki devlet arasında sınır çatışmaları mutad bir hadise olmasına rağmen) bir barış anlaşması imzalandı. 1919’un sonunda Moskova’nın merkezi otoritesinin tekrar kurulması arayışları neticesinde, Sovyet orduları Hive sınırını geçtiler ve Cüneyd Han’ın ordularını bozguna uğrattılar.10 Bu işgal Hive’deki Sovyet yanlısı rejimin kuruluşunun ilk kısmını oluşturuyordu, ikinci kısım ise Moskova ve Taşkent tarafında 1920-1924 yılları arasında Harezm Cumhuriyeti’nin yaratılması ve kuruluşunun ilan edilmesi olarak nitelendirilebilir.
Ve sonuçta, dördüncü referans noktası da, Harezm’in kuruluşu sırasında cumhuriyet kavramı hakkındaki yaklaşımların özgünlüğü olmalıdır. Hive modernistlerine göre bu fikir, ilk ve öncelikli olarak monarşik despotizmin bitişine, egemenliğin halkın eline geçmesine, meclisin (parlamento) toplanmasına, seçim ve kamu haklarından ülkenin bütün nüfusunun faydalanmasına işaret etmektedir. Bu yaklaşım ilk olarak 1917 anayasal bildirgede açıklanmıştır.11 Sovyet yanlısı rejim 1920’de tekrar yönetime geçtiğinde, cumhuriyeti Şiva’nın tekrar yapılanmasında ilk koşul olaak gördü.12
Fakat siyasi bir ideal olarak cumhuriyet, Harezm’deki gelişmeler hakkındaki Sovyet anlayışında her nasılsa ikincil bir yer aldı. Sovyet görüşü için iyi olan, programın yazarı Grjgorii Broido’dan öğrenilebileceği gibi radikal sosyal devrimin yerleşmesiydi. 1920 Martı’nın başlarında sıradışı bir görevin başkanı olarak Hive’ye gitmek üzere Moskova’dan ayrılmadan önce, Broido görevin amaçlarını Halkın Dışişleri Komiserliği (Bakanlığı) görevlisine aşağıdaki şekilde açıklamıştı:
Şimdi Hive’ye gidiyorum…yanıma Hive Cumhuriyeti bayrağını ve amblemini alıyorum. Bunlar özel emir üzerine hazırlandı. (burada amblemin detayı tanımlanıyor) Sovyetler’e bağlı Hive İşçi Cumhuriyeti’ni kuracağız, “Halk Mahkemeleri”ni oluşturacağız, Han’ı (boğazını) keseceğiz ve Hive burjuvasinin işini bitireceğiz.13
Shalva Eliava; Broido’nun üstü ve Türkistan komisyonu’nun başkanı şu şekilde devam eder:
“Her şekilde işimize başladık ve onu bitirmek zorundayız. Ve tabii ki çöküşe gitmek için, 89 ve 93 devrimlerini sırasıyla yerine getireceğiz… vb.”14
Radikal olarak birbirinden farklı bu görüşler ve anlayışlar arasında gidip gelmek ağır bir görev olmalıydı. Bu nedenle, ülke üzerindeki mücadele bir fikir ayrılığı yarattı ve her iki tarafın siyasi aktörlerini ülkenin harita üzerindeki nihai sınırları üzerinde uzlaşmaya zorladı.
Harezm Cumhuriyeti için toplumsal kimliğin oluşturulması, vatandaşlık, İslami kurumların işleyişi, eğitimli personelin yetiştirilmesi ve Harezm Cumhuriyetçi Hükümet’in egemenlik sahasının hazırlanması gibi temalar üzerine odaklanıldı. Bu çabanın esas merkezinde de vatandaşlık konusu vardı, çünkü vatandaşlık, özellikle Harezm polikasında üyeliğin sınırlarını belirleyen kavramdı.
İkinci önemli etkense İslami kurumları dikkate alınarak (Şiva’daki geleneksel toplumun dayanağı) yeni devlet tarafından yerine getirilen değişimin genişliği ve yönüydü. Devletin yapısı büyük ölçüde onu yönetenler tarafından tanımlandığı için, eğitimli personelin yetiştirilmesi de HSHC’nde düşünülmekteydi. Ve sonuç olarak, geçmişte Hive Hanlığı’nın Rus İmparatorluğu’na sömürge anlamında bağımlılığını akılda tutarak Sovyet Rusya’ya karşı Harezm Cumhuriyeti’nin kendine has bir egemenlik tahsis etmesi toplumsal kimliği şekillendiren en önemli etkenlerden biri olarak görüldü.15
Vatandaşlık
Kimin Vatandaş olarak adlandırılacağı ve kimin bunun dışında bırakılacağı sorusu devamlı olarak modernistler, komünistler ve Sovyet temsilcileri tarafından tartışıldı. Nisan 1920’deki cumhuriyetin kuruluşundan sonra, sadece önceki hükümdarlık yönetiminin üyeleri ve yüksek rütbeli bürokratları vatandaşlıktan yoksun bırakıldı ve vatandaşlık nüfusun bütün sosyal tabakalarını kapsadı. Mart 1921’de, radikal komünistlerin yönetimi ele geçirmesinden sonra, vatandaşlık hakkı kesin ve şiddetli bir biçimde Devrimci Komite tarafından değiştirildi; din adamları ve tüccarlar vatandaşlığa kabul edilmedi. Hivelilerin şikayetleri Sovyet merkez otoritenin müdahale etmesine ve vatandaşlık konusunda önceki kuralların uygulanmasına sebep oldu; bu denge de aşağı yukarı iki yıl korundu. Fakat bundan sonra, 1923 yazında Harezm Komünist Parti konferansı “Demokratik Hükümet şekli”nin bitirilmesini talep etti. Bu da seçim haklarının kısıtlanması ve orta tabakanın siyasi katılımdan dışlanması anlamını taşıyordu.16 Komünist baskı altında cumhuriyetin yeni anayasası Ekim 1923’te ilan edildi. Cumhuriyetin ismi “Sovyet Halk Cumhuriyeti”nden “Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti”ne çevrildi.
Bu siyasi dönüşümün temel sonuçlarından birisi de vatandaşlık kavramının tekrar kısıtlanması ve din adamlarının, tüccarların ve ağaların vatandaşlıktan mahrum bırakılması oldu. Sadece, Ocak 1924’te Hive halkının ayaklanmasından sonra, cumhuriyetçi otoriteler ve Sovyet hükümet temsilcileri dışlananların siyasi haklarını iade edeceklerine söz verdiler.17
İslâmi Kurumlar
Geleneksel Müslüman toplumlarda, İslami kurumların statüsüne müdahalede bulunma veya onu yoketmeye çalışmak kesinlikle tehlikeli bir girişimdir.
Bu nedenle, bu gibi ülkelerde devlet kendini genellikle muhafazakar reformlarla sınırlı tutar. Bu bağlamda da vakıf kurumuna yönelik çok ihtiyatlı bir yaklaşım göze çarpıyordu. Vakıf kurumlarının gelirleri devlet kontrolü altına alınırdı ve bu gelirler eğitim ihtiyaçları ve dini kurumların, öğrencilerin ve öğretmenlerin etkin bir şekilde desteklenmesinde ve sınırlı bir şekilde sosyal refahın sağlanmasında kullanılırdı. Bu çeşit reformların daha azı öncelikli olarak modernistler tarafından İslamın ve iki güçlü Sufi düzeninin -Kübreviye ve Nakşibendi- hala çok güçlü olduğu Harezm’de uygulandı.18 Tamamiyle farklı bir yaklaşım ise Sovyetler tarafından önerildi. En sonunda nihai olarak vakıfların kapatılmasını amaçlayarak, Sovyet Dışişleri Bakanlığı, Buhara ve Harezm Cumhuriyetlerindeki Vakıf Ofisleri’nin, sosyal refah ve fakirlerin desteklenmesinden sorumlu bir çeşit bakanlığa dönüşümünü önermiştir.19 Vakıf gelirleri ve Vakıf’tan faydalanacaklar konusu için Sovyet ve Harezm tarafları arasında 1920-1924 yıllarında yaşanan mücadelenin uzun bir listesi mevcuttur.20 1920 yazı gibi erken bir tarihte Han ailesinin ve üst düzey memurların vakıf arazilerinin gelirleri Eğitim Nezareti’ne (Bakanlığına) verilmesi yerine Kızılordu’nun emrine geçirilmiştir. Hükümetin ve Moskova’daki Harezm Elçisinin bu durumu protestoları ise görülmezden gelinmiştir.21
1921 yazında, temsilciler tarafından desteklenen komünist hükümet toprak vergisi ödemesini ülkedeki bütün köylüler için zorunlu hale getirdi; fakat diğer yandan vakıf arazisinin kiralanması için yapılan ödeme vakıf sahibi tarafından gerçekleştirilen gönüllü bir işti. Bu tür bir önlemin sosyal ve siyasi amacı; vakıf gelirlerinin din eğitimi veren yüksek öğrenim kurumlarının desteklenmesi amacına yönelik devamlı akışını önlemek, vakıf gelirlerinin geleneksel alıcılarını nafakasız bırakmak ve sonuçta da Müslüman din adamlarından oluşan sosyal grubu tamamıyla ortadan kaldırmaktı. Bu önleme karşı direniş arttı ve 1921 sonbaharında cumhuriyetçi otoriteler söz konusu yasayı iptal etmek durumunda kaldılar. İki yıl boyunca ülkedeki barış korundu.
Fakat daha sonra, Ekim 1923’te, ülke Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını aldığında ve din adamları ve tüccarlar vatandaşlıktan çıkartıldıklarında, Vakıflar tekrar sahibinin özel işi haline geldi. Sonuç olarak, Ocak 1924’te başlayan isyan sonunda Vakıflar hakkındaki kararlar Harezm’deki Sovyet temsilcilerinin açıkladığı bir bildirgeyle tekrar iptal edildi.
Nitelikli Personel
Orta Asya’da 1917-1924 arasındaki devrim dönemi boyunca, iktidar mücadelesine giren taraflar, bu yeni oluşan ülkeleri yönetecek yerel insan gücünün büyük eksikliğinden önemli ölçüde haberdardılar. Buhara Cumhuriyeti’nde, üniversite kurmak için çeşitli öneriler getirilmişti fakat sonuçta öğrencileri eğitim için Almanya’ya göndermek yönünde karar alındı.22 Harezm’de modernistler askeri bir okul kurmayı tercih ettiler. Nitelikli personel ihtiyacını Nisan 1917 gibi erken bir zamanda, anayasal monarşi döneminde fark etmişlerdi. Hüseyin Bek kendi hükümetinde Avrupai yaşam tarzı hakkında bilgisi olan kimse olmadığı için Rus Müslüman Komiserliği’ne telgraf çekti ve seçim ve finans alanında görev alacak uzmanların acilen Hive’ye gönderilmesini istedi.23 Fakat daha sonra modernist rejim han tarafından dağıtıldı ve bu nedenle istenen uzmanlar Hive’ye ulaşamadı. Fakat modern kadro sorunu ve kendi ordusunu kurma kararı Nisan 1920’de cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte açığa çıktı. Bu nedenle, askeri okul kurma fikri giderek yaygınlaştı. Ulusal askeri kadroların oluşturulması amacıyla, Harezmli modernistler önceden savaş tutsağı olmuş ve o zamanlar Rus Orta Asyası’nda bulunan Türk görevlilerini kullanmaya karar verdiler. Cumhuriyetin ilanından sonra, modernistlerin Harezm’de tekrar iktidara dönmeleriyle, Türk eğitmenleri olan askeri okul faaliyete geçti.
Türk askeri okulunun varlığı Harezm’de Sovyetler için zor bir siyasi sorun oldu24 ve Sovyet diplomatları uzun zaman bu okulun etkinliğini ortadan kaldırmak için çaba gösterdiler. Dışişleri Komiseri Çiçerin bu durumu itiraf etmek zorunda kalıyordu: “Hive’de ordunun Türkleştirilmesi gibi çok olumsuz oluşumlara karşı savaşmaya zorlanıyoruz”. Sovyet elçisi üstlerine Türklerinkine karşı “kendi” askeri okullarının kurulmasını önermiş, fakat bu konuda da destek görmemişti. Ve “1921’deki Harezm hükümeti kendi okullarını kurma ihtiyacı içinde olduğundan, Taşkent’in kadroları eğitim için dışarıya gönderme önerisi kabul edilmedi.25
Egemenlik
Rusya’nın sömürgeci yönetim döneminin büyük bir çoğunluğunda (1873-1917) Rus tarafı Hive’nin içişlerine müdahalesini asgariye indirecek şekilde kendini sınırlandırdı.26 Fakat, 1910’dan sonra, Rusların Hive yönetiminin egemenliğine müdahaleleri giderek arttı. Ruslar, Hive yönetimine, ülkedeki modernizasyon reformlarına Hive’nin başkenti civarında yerleşmiş olan Rus garnizonunun gözetimi altında başlanmasını tavsiye etti ve sonuçta, Ocak 1917’de Hive Hanlığı, Hive’de Rus askeri komiser bürosunun kurulması konusunda uzlaşmaya zorlandı.27 Nisan 1917’de Hive modernistleri anayasal monarşiyi kurduklarında, Petrograd’taki Geçici Rus Hükümeti’ne Rus-Hive ilişkilerinin yeniden yapılandırılması ve yeni rejime daha fazla egemenlik verilmesi önerisiyle geldiler.28 Fakat kendilerini dikkate alan kimseyi bulamadılar. Geçici Rus Hükümeti tarafından hazırlanan, Hive’de yeni bir devlet planı sıkı bir Rus kontrolünün göstergesiydi.29
HSHC varolduğu dönem boyunca, Sovyet Rus temsilcileri tarafından aynı şekilde içişlerinde de, fakat bu kez tamamıyla yeni bir açıdan giderek artan bir dış müdahale ile karşılaşmaktaydı. İşçi sınıfından yoksun ataerkil Hive’de toplumsal devrimi kurumsallaştırmadaki temel görüş, HSHC’ndeki Sovyet hükümet temsilcilerinin, alt sınıflardan müteşekkil kendilerine sadık bir idari yapının teşviki ile burjuva seyyahları üzerindeki kontrollerinin sıkılaştırılması tasarruflarına yol verdi.30 Harezm egemenliğinin dış görünüşü koruyarak bu çeşit taktikleri uygulamak da başarı sağlamadı ve Sovyet ve Harezm otoriteleri arasında sürekli devam eden fikir ayrılığı cumhuriyetin varolduğu dört buçuk yıl boyunca yerel politik çevrelerin en karakteristik özelliği oldu. Ve yerel hükümete sağlanan egemenliğin alanı asla genişletilmedi.
Harezm liderleri arasında ülkelerinin egemenliğini kısıtlayan Sovyet politikalarına karşı kızgınlık, Harezm liderlerinin karşı tarafla anlaşma sağlayabilmeleri için çeşitli taktikler kullanmalarına sebep oldu.31 İlkin; vaziyeti Sovyet Dışişleri yetkililerine anlatarak durumu düzeltecek tedbirlerin alınmasını talep ettiler. İkinci olarak da, Harezm liderleri Orta Asya’da sahip oldukları otoriteyi dikkate alarak Moskova ve Taşkent’teki siyasi organlar arasındaki gerginlikten faydalandılar. Harezm liderleri, ülkede pek memnun olmadıkları siyasi durumu Sovyet temsilcileri aleyhinde Taşkent’e şikayet ettiler ve bunun sonucunda bazı hallerde Taşkent’in desteğini de kazandılar. Üçüncü olarak, Harezm liderleri bazen Harezm’deki Sovyet elçilerinin tuzaklarını gözle görülür şekilde sona erdirdiler.32 Sonuçta, Harezm Cumhuriyeti’nin liderleri, Moskova’daki merkezi otoritenin stratejik kararlarına dahi meydan okudular.33
Bu bölümün özeti olarak, hiç kimse, iki tarafın da başarısını göz önüne alarak, Harezm Cumhuriyeti’nde toplumsal kimlik mücadelesinin ülkede yarattığı etkiden bahsetmeden geçemez. Sovyet tarafı egemenlik ve nitelikli personel konularında kazanırken, Harezm tarafı ise vatandaşlık ve vakıf konusunda daha üstündü. Tarafların tartıştıkları konular arasında esasen bir köprü yoktu, fakat daha çok iki tarafta kazançlar ve kayıplar mevcuttu. Bu anlamda, Harezm’de oluşan toplumsal kimlik, mücadele sonucunda oluşmuş bir kimlikti. Devrimci rejimler genellikle meşruiyetlerini yarattıkları gelecek vizyonuyla sağlarlar - bazen eskatolojik bir şekilde, örneğin eski rejimle özdeşleşme yeni rejimlere meşruiyet kazandırır ve kitlelerin desteğini harekete geçirmek için yardım ederdi. Fakat, mağlup devletlerin varlığı ve eski rejime sadık olanlarla girişilen kavga, ikna edici açıklamaların aranmasına sebep olurdu, nutuk ve mitler ise -silahlardan söz etmiyoruz- yeni rejimin devamı için hayati bir önem taşırdı.
HSHC Sovyet işgaliyle doğdu. Bu nedenle, yerel siyasi aktörler ve iktidardaki gücün - Sovyet temsilcileri-her ikisi de cumhuriyetçi rejimi meşrulaştırmak için Hive tarihine yönelik kendi yorumlarını ek aldılar. Bu hikayelerde iki ana motif çok yaygındı: Önceki rejim (Cüneyt Han Diktatörlüğü) ile ilişki ve Hive tarihinin muhteşem dönüşümüydü.
1920 kışındaki işgal boyunca açıkça zarar görmüş olsa da, Cüneyt Han Diktatörlüğü, Harezm halkının ya-
şantısında ve bilincinde cumhuriyetin varolduğu yıllar boyunca da hep yer tuttu. Önceki devletin kurumları, köylerdeki yerel temsilciler, aşiret reisleri, İslami bağlar hala yaşamakta ve kitleleri etkilemekteydi. Cüneyt Han’ın (Atlı Türkmenlerden oluşan) ordusu, Han’a sadık kalmış çok küçük bir orduya dönüşse de, sürgünde oldukları çölden dahi cumhuriyete saldırıda bulundular. Cüneyt Han HSHC için öyle önemliydi ki cumhuriyetçi otoriteler (komünistler) kendi istekleriyle 1923 sonbaharında Cüneyt Han’la uzlaşma sağlamak için ona özel bir heyet gönderdiler.
Hive modernistleri için, diktatörlük, despotik bir liderin emri altında ülkenin yaşamış olduğu rezaletin bir kanıtıydı ve monarşinin gerçek anlamda bitişini sembolize ediyordu. Modernistler Cüneyt Han’ın gücünün yükselişini, gücünü İsfendiyar Han ile paylaşmasını ve daha sonra İsfendiyar Han’ın öldürülüşünü,34 İsfendiyar Han’ın kardeşi Said Abdullah’ın dönüşümlü bir şekilde Han’ın yerini almasını, kanlı terörün ve gücün çıplak halinin uygulanması olarak yorumladılar. Cüneyt’in yönetimi, modernistler tarafından modernist yönetimin birçok üyesinin, liderleri Hüseyin Bek de dahil olmak üzere, katlinden sorumlu tutuldu.
Bu açıdan bakıldığında, cumhuriyetçi iktidara kavuşma, modernistler tarafından, Cüneyt Han’ın sorumlu olduğu bir sapışı müteakip tarihsel gelişim güzergahına bir geri dönüş olarak algılandı. Yükselmeleri modernistler tarafından Cüneyt Han’ın işlediği suçu takip eden tarihsel bir gelişime geri dönen bir yol olarak değerlendirildi. Kendileri böyle sıra dışı bir olayı gerçekleştiremeyecek oldukları için, 1920’de Sovyet işgalci güçlerinin (tıpkı 1917’de Rus devrimci askerlerinin anayasal monarşinin kurulması için kullanılması gibi) kullanılmasını, yeni Hive tarihinin dönüm noktası gibi yansıtarak meşrulaştırdılar. Birbiriyle bağlantılı bu iki oluşum da -1917’de anayasal monarşinin kabulü ve Harezm Cumhuriyeti’nin kuruluşu- ülkenin tarihinde en kayda değer dönüşüm olarak görüldü ki bu da ülkenin dünya tarihine dahiliydi.35
Başka bir çeşit Hive tarihi ise Sovyet temsilcileri, özellikle Grigory Broido tarafından yaratıldı. Broido Hive’de Cüneyt Han’ın diktatörlüğünü, yerleşik hayat sürenler ve göçebeler arasında toprak ve su üzerine bir mücadele olarak, Hiven toplumunun derinlerinde yatan bir çelişki metaforu biçiminde algıladı. Bu anlamda, Türkmen azınlığın despotik Hive yönetimi tarafından sosyo-ekonomik baskılar altında kalması, Türkmen azınlığın Han’ın adaletsizliğine karşı ayaklanmasına sebep oldu. Bu başlangıç Sovyet toplumsal görüşüne göre, Türkmen azınlığın ve Özbek çoğunluğun -kendilerince- her ikisi de Hive’deki sosyal devrimin gelişimine ve Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna katkıda bulundu. Hive’nin sosyal tarihinin bu versiyonu, Sovyetler’in Harezm hakkındaki düşüncelerinin köşe taşı ve Harezm Cumhuriyeti’ni meşrulaştıran ana bir temel oldu.36
Sonradan yaratılan bu hikayeci modernist Hiven tarihi şehit Hüseyin Bek’e çarpıcı bir yer verdi. Hareketin kurucusu ve Harezm tarihinde 1917’deki ilk anayasal hükümetin başbakanı olan Hüseyin Bek yeni Harezm’in sembolü haline getirildi. Toplumsal hayatta çelişkili bir kişi, eski rejimin en önde gelenlerinden biri ve aynı zamanda rejim muhalefetinin lideri olan Hüseyin Bek, 1917’de çağcılı Rus gözlemcileri tarafından düşmanca bir açıdan değerlendirildi.37 Hüseyin Bek, ölümünden sonra bir efsaneye dönüştü ve ona sadık kişiler tarafından cumhuriyetin babası olarak nitelendirildi.
Fakat, Harezm halkının hayalinde Hüseyin Bek ile aynı imaja sahip başka iki kişi daha vardı ki bunlar cumhuriyetin düşmanı olarak ilan edildi: Hive’nin son Hanı Sayid Abdullah Han ve Hive’nin eski diktatörü Cüneyt Han. Halk, Sayid Abdullah’ı tahtını terk ederek 1920 yazında Sovyet Rusya’ya sürgüne gitmesinden sonra yavaş yavaş bir şehit olarak görmeye başladı ve efsaneleştirdi. Dört yıl boyunca, Sayit Abdullah Harezm’de komünist hükümetin gözetiminden kaçamadı. 1923’te Moskova’daki komünist hükümet temsilcileri Milliyetler Komiserliği’ne Sayit Abdullah’ın Doğu’nun Emekçileri isimli komünist üniversitede yargılanmasını önerdi ve 1924’te Harezm’deki ayaklanmadan sonra, sürgündeki Han’ın oğlu Sovyet otoriteleri tarafından idam edildi.38
Önceki iki efsane şehit figürüne karşın, diktatör Cüneyt Han Harezm’de hala gündemdedir ve son dönemlerin yaygın düşüncesinde de çağcılı ve daha sonraki Sovyet tarihçilerinin kendisini bir cani olarak kabul etmesine rağmen kuvvetli bir şekilde efsanevi ve mitolojik bir kahraman konumundadır. Cüneyt Han’ın diktatörlüğü 1918-1919 yıllarında Hive’deki Özbek çoğunluk tarafından sorunlu olarak görülürken, cumhuriyet boyunca Cüneyt Han bütün cumhuriyet karşıtı güçler için özleştirilen bir sembol olmuştur. Bir düşünce ve sembol olarak Cüneyt Han hayata geçirilebilir bir Müslüman devleti seçeneğinin bir temsili olarak gündeme gelmiştir ve kişiliği Harezm’in Özbek ve Türkmen uluslarından oluşan görüntüsü ile büyük oranda eşleştirilmiştir. Sovyet işgaline karşı askeri tavrı da halk arasındaki saygınlığını arttırmıştır.
Özet olarak, Harezm Sovyet Halk Cumhuriyeti’nin çok kırılgan ve muğlak olduğunu; HSHC’nin Sovyet askeri güçlerinin ülkeyi işgalinden sonra kurulduğunu ve yüksek Sovyet otoriteleri tarafından ortadan kaldırıldığını iddia edebiliriz. Fakat, bu zorlama düz bir hikayenin ötesinde, bir başka önemli ve derin hikaye kendini açığa vurur bu da diktatörlük ve cumhuriyet arasındaki zor ilişkinin; cumhuriyetin doğasına yönelik farklı görüşlerin; birbirleriyle çatışan yerel modernistler, komünistler ve Sovyet temsilcileri arasındaki mücadelenin hikayesidir. Bu ayrıca Harezm topraklarında, Türkler ve Ruslar yoluyla Batı’dan alınan siyasi fikirlerin dönüşümünün şaşırtıcı bir hikayesidir.
1 Ülke, Amuderya (Oxus) nehri ve Aras Gölü kıyısı boyunca yer almakta ve Kara Kum çölüne kadar uzanmakta, Türkmenistan ve Buhara Cumhuriyetleriyle sınır komşusudur. Nüfusu bir milyon civarında tahmin edilmektedir, bu nüfusun çoğunluğunu Özbekler, azınlık gruplarını ise Türkmenler, Karakalpaklar ve Kazaklar oluşturmaktadır. Başkenti Hive’dir.
2 Hive Hanlığı 18. yüzyılın ortalarında oluştu ve 19. yüzyılın başından itibaren Hungrad Hükümdarlığı tarafından yönetildi. 1873’ten 1917’nin sonlarına kadar Rus İmparatorluğu’nun koruması oldu. Bu makalede, “Harezm” kelimesi Harezm Cumhuriyeti’ni tanımlamak için kullanılacak; ve bir sıfat olarak ise daha geleneksel olan “Hiven” kelimesini kullanmayı tercih ediyorum.
3 Harezm Cumhuriyeti’nin tarihi için, bkz. S. Becker (İngilizce), veya K. B. Mukhammedberdyev, G. Nepesov ve I. V. Pogolreskii (Rusça).
4 Bu, Sovyet Orta Asya’nın sınırlandırılması çerçevesinde yapılmıştır.
5 D. A. Magerovskii, s. 58.
6 Böyle kısa bir zaman içinde bu değişikliklerin verimliliğinin sınırlı olması özellikle belirli sosyal alışkanlıkların da gösterdiği gibi çok belirgindir. Harezm’deki Sovyet elçisinin tipik şikayetleriyle karşılaştıracak olursak: “Belli bir takım etkinliklerin (Sovyet işgaline karşı yerel isyanı kastediliyor) üstesinden gelebiliriz; fakat bir Doğu tuzağını, klasik bir Müslüman mücadelesinin…hazır (şimdi), azap (tamam) …üstesinden gelemiyoruz…ve yapacak hiçbir şey yok.”
7 Yaroshevski.
8 1920’lerin Sovyet litaratüründe Genç Hiveliler olarak adlandırıldılar ve kendilerini ilericiler olarak tanımladılar; başka bir yerde ise “demokrasi” ve “demokratlar” terimlerini kullandım (bkz Yaroshevski. “The Hidden Dialouge”). Burada, ben onların yenilikçi duruşları üstünde durmak istiyorum ve onları “modernist” olarak adlandırıyorum.
9 Hüseyin Bek, 1856-1918, anayasal monarşi dönemi boyunca başbakan olarak hizmet etti. 1918’de Han rejimi tarafından yargılandı.
10 Yaroshevski. (1987).
11 Metin için bkz. Turestanskie Vedomosti, 8 (21) Nisan 1917.
12 1917’de İslami çerçevede cumhuriyetin nitelikleri hakkındaki bir meclis tartışmasında, modernistler İslam’ın başlangıç dönemlerine değindiler ve bir cumhuriyet kurma ihtiyacını erken İslam dönemindeki halifelik seçimleri örneğine dayandırdılar. Fakat bu düşünce, İİslami tarihsel teamülde, daha çok düşmanca ve tutucu bir kitleye hitap ediyordu ve bunun ötesinde cumhuriyete dayalı modern Batı politikaları da mevcuttu. Bu düşünce, anayasal reformlara dayalı Türk Osmanlı figürlerinden ve Genç Türklerin siyasi düşüncelerinden esinlenmişti.
13 G. I. Broido Türkistan Komisyonu’nda 1919’un sonları 1920’lerin başlarında Dış İlişkiler Bölümü başkanı olarak hizmet etti. Türkistan komisyonu Moskova’dan gönderilen ve dağılan Türkistan Cumhuriyeti hükümetinin yerine görev yapan geçici bir yönetim organıydı.
14 1789 Fransa Devrimi olayları ima edilmektedir. AVPR, a.g.e., Broido ve Eliava’nın düşünceleri Marksist anlamda “siyasi doğrular” konuşmasından tamamıyla farklıdır. 7 Nisan 1920’de Harezm modernistlerinden önce yaptığı bu konuşmada, Broido, yeni Harezm cumhuriyetinde uygulanan sosyal, politik ve yönetimsel değişiklikleri açığa çıkarmıştır. Bkz. Ekonomicheskie Otnosheniia’nın Arşiv Koleksiyonu’ndaki Tutanaklar, s. 98-105.
15 Toplumsal kimliğin araştırılmasında ve toplumsal kimlik mücadelesinde, HSHC de iki karşıt taraf esas olarak Benedict Anderson’un terminolojisini kullanarak hayal ettikleri siyasi toplumun ulus kurmasına yatırım yapmışlardır.
16 Pogorelski (1917), s. 23.
17 4 Nisan 1924 tarihinde Harezm Komünist Parti Konferansı’ndaki konuşmasında, Moskova’dan gönderilen araştırma komisyonunun başkanı G. Broido, şunu açıkça belirtmiştir: “Entelektüelleriniz din adamları ve siz onlara güven veriyorsunuz, onları askere alıyorsunuz, kullanıyorsunuz fakat onlarla hiç karışmıyorsunuz” RTsKhIDNI (Rossiiskii tsentr khranenniia I izuc), Moskova, f. 62, op. 2, d. 83, 1. 46.
18 Harezm’deki Sufi düzeni için bkz. Iu. Bregel (1961) ve D. Yaroshevski (1984).
19 AVP RF, f. 04, op. 51, s. 328, d. 55047, 1. 30.
20 Yaroshevski., “Contest over the Waqf”.
21 “Rus temsilcisi bu toprakların Harbiye Nezaretine verilmesini sağladı. Bu durum da anayasa ve kurultay kararlarının zedelenmesine neden oldu.” Bekchan Rahmanov, Halkın Dış işleri komiseri Georgi Chicherin’e AVP RF, f. 04 op. 51, s. 329, d. 55052, I. 56
22 D. Y (1994).
23 Tukestanskie Vedomosti, 26 Nisan 1917.
24 Chicherin’den Byk. 21 Ekim 1921. ASVPR, f. 04, op51, s. 328, d. 55047, 1. 24.
25 Byk’dan Krakhan’a, AVP RF, f. 04, op. 51, s. 330, d. 55065, 1. 31. askeri okul için Harezm ve Sovyet politikacıları arasındaki mücadele, Sovyet politikacılarının zaferi ile sonuçlandı. Moskova’nın okula karşı düşmanca tavrı okulun mezunlarından korkmasından ziyade yeni Harezm’in toplumsal kimliğini oluşturma yönünde özgün bir katkı sağlayacabileceğinden kaynaklanıyordu.
26 Hive başkentindeki Rus varlığı sembolikti: Bir Rus subayı Han’ın tercümanı olarak hizmet etti fakat komşu Rus topraklarının komutanı -Amudarya- Hive’de olanları belirli bir mesafeden izliyordu, ancak Rus garnizonu kullanımına açık durmaktaydı….
27 Rus İmparatoru II. Nikola tahttan indirildiğinden dolayı anlaşma onaylanmamıştı.
28 Bu, Hivelilerin Rus Geçici Hükümeti’ne gönderilen telgrafta bildirilen isteklerinin anlamı olarak görünüyor. Bu istek “Rus halkı ile beraber yürümek ve özgür ve kurtarılmış toplumlar ailesine katılmak” ve “büyük Rus halkı Hivelilerin refahı ve iyiliği için ne yardımlarını ne de öğütlerini esirgeyecektir” şeklinde ifade edilmekteydi, Turkestanskie Vedomosti, 8 (21) Nisan 1917.
29 Plan Taşkent ve Petrograd’ta tartışıldı fakat Ekim 1917’deki Bolşevik devrimi nedeniyle geçici hükümet tarafından onylanmadı. Hive’deki ilk modernist hükümet Han tarafından 1917 Mayısı’nda dağıtıldı. Bkz. Yarosehevski, “Hidden Dialogue”.
30 Çizgi grafiksel olarak 1921 sonbaharında Harezm’i Türkistan Komisyonu başkanı olarak ziyaret eden Adolf Ioffe tarafından tarif edildi. Moskova’ya bir raporunda: “Harezm’de bize yabancı ve genellikle içsel ve psikolojik olarak bize düşman olan kişilerden oluşan hükümet yoluyla yerel bir politika uygulamak zorundayız…bu nedenle, (uyguladığımız politika) hükümet üstünde etkili olmalıdır, hükümet başkanı tarafından uygulanmalıdır, hükümeti geri çekilmeye zorlamalıdır ve baskı elçinin baskısının hissedilmediği türden bir baskı olmalıdır.” Ioffe 2 den Molotov’a, Lenin, Enukidze, Trotskii ve Chicherin, “Report no. 3” (Ekim 1921). AVP RF, op. 51, s. 329, d. 55049, 1. 61.
31 Harezm’deki Sovyet politikasının acımasız bir eleştirisi için bkz. Moskova’daki Harezm büyükelçisi Bekchan Rahmanov’un Sovyet Dışişleri Komiserliği’ne notları, tarih 18 Eylül 1921. AVF RF, f. 04, op. 51, s. 329, d. 55052. 11. 40-47 (Özbek metni), 11. 48-58 (Rus çevirisi).
32 En dikkat çekici olay da-Harezm devlet başkanlığında (yasal ismi: Harezm Merkezi Yürütme Komitesi) Ata Mahsum’un oy çoğunluğunu aldığı seçimlerdir. Ata Mahsum önceki adalet bakanı ve 1921 sonbaharında cumhurbaşkanı seçilen tanınmış bir İslam alimiydi. Bu, Sovyet elçisinin kendi adayını görevlendirmek amacıyla baskı yapmasına karşı bir tepki olarak yapılmıştı (Ata Mahsum daha sonra nedeni açıklanmayan belirsiz koşullar altında kayboldu).
33 Bahar-yaz 1924 yılında Moskova’nın Orta Asya’daki genel sınırlandırma şeması içinde Harezm Cumhuriyeti’ni dağıtım kararını protesto ettiler. Bunun yerine Harezm Federasyonu planını önerdiler.
34 1910-1918 yıllarındaki Hive Hanı, Cüneyt Han’ın oğlu tarafından öldürüldü.
35 Ocak 1917 devriminden sonra kendi ülkelerini dünya demokrasisinin koruyucusu olarak gören Ruslar gibi Hive modernistleri de kendilerini doğudaki devrimin öncüleri olarak gördüler. Moskova’daki Harezm elçisi Rahmanov’un Sovyet Dış Ofisi’ne yazdığı notların başlığı söyle-
dir: “Harezm’deki İlk Devrim ve Doğu’daki İlk Sovyet Halk Organizasyonu” bkz. not 29.
36 Broido Hive’ye ziyareti sırasındaki notlarının ilk kısmında açıklamıştır (Nisan 1920), başlık “Sosyo-Ekonomik Yapı.” GARF (Gosudarstvennyi Arkhiv Roossiiskoi Federatsii) (Rus Federasyonu Devlet Arşivi, Moskova) f. 1318, op. 1, d. 715, bölüm 1, 11. 3-4. Broido daha sonra Moskova’daki Doğu Toiler Komünist Üniversitesi’nde Harezm üstüne ders vermiş ve Harezm’den, Buhara’dan, Türkistan’dan gelen öğrencilerine bu fikirlerini aşılamıştır.
37 Hüseyin Bek hakkında böyle bir düşünce Lt. -Col. B. P. tarafından desteklenmektedir. Bu hikaye için bkz. Yaroshevski, “The Hidden Dialouge”.
38 GARF, f. 1318, op. 1, d. 670, bölüm 2, 11. 130-131; 9 Nisan 1924 tarihli The Times’ta yayınlanan kısa bir haber şöyle diyor: Ocak 1924’te Cüneyt Han’ın Hive üzerindeki saldırısına misilleme olarak, Moskova’daki Bolşevikler, Han’ın oğlu da dahil olmak üzere 15 Hiveliyi vurdular.
AVP RF (Foreign Policy Archive of the Russian Federation, Russian Foreign Ministry, Moscow), f. 04 (Office of the People’s Commissar for Foreign Affairs G. Chicherin).
GARF (State Archive of the Russian Federation, Moscow), f. 1318 (People’s Commissariat for Nationalities Affairs).
RTsKhIDNI (Russian Center for the Preservation and Study of Documents of Modern History, Moscow), f. 62.
S. Becker, Russia’s protectorates in Central Asia: Bukhara and Khiva, 1865-1924 (Cambridge, Mass., 1968).
Iu. E. Bregel, Khorezmskie Turkmeny v XIX veke (Moscow, 1961).
Ekonomicheskie Otnosheniia Sovetskoi Rossii c Budushchimi Soiuznymi Respublikami 1917-1922. Dokumenty i materialy (Moscow, 1996).
D. A. Magerovskii, Soiuz Sovetskikh Sotsialisticheskikh Respublik (Moscow, 1923).
K. B. Mukhammedberdyev, Istoriia Khorezmskoi revolutsii (Tashkent, 1986).
G. Nepesov, Iz istorii Khorezmskoi revoliutsii 1920-1924 gg (Tashent, 1962).
I. V. Pogorelskii, “V. I’ Lenin i Khorezmskaia Narodnaia Sovetskaia Respublika”, Vestnik Leningradskogo Universiteta, 20, v. 4, pp. 14-24.
I. V. Pogorelskii, Istoriia Khivinskoi revoliutsii i Khorezmskoi Narodnoi Sovetskoi Respubliki (Leningrad, 1984).
The Times (London, 1924).
Turkestanskie Vedomosti (Tashkent, 1917).
D. Yaroshevski, “The Central Government and Peripheral Opposition in Khiva, 1910-24”, in Yaacov Ro’i, ed., The USSR and the Muslim World (London, 1984), pp. 16-39.
D. Yaroshevski, “Russian Regionalism in Turkestan”, The Slavonic and East European Review, 65, 1987, No. 1: 77-100.
D. Yaroshevski, “Bukharan Students in Germany, 1922-1925”, in Ingeborg Baldauf, Michael Friedrich (Hrsg.), Bamberger Zentralasienstudien (Berlin, 1994), pp. 271-278.
D. Yaroshevski, “Contest Over Waqf in the Khorezm Republic, 1920-24”, in Central Asia: A Decade of Reforms, Centuries of Memories (Florence: forthcoming).
D. Yaroshevski, “The Hidden Dialogue on Constitutionalism Between the Russian Provisional Government and the Khivan Democracy in 1917”, in Democracy and Pluralism in the Muslim Areas of Former Soviet Union (London, forthcoming).
Dostları ilə paylaş: |