кайăк (kaywk) 1. Vahşi, кайăк хур Yabani kaz. кайăк кăвакал Yabani ördek. кайăк сысна Yaban domuzu. кайăк çын Vahşi insan. кайăк чăх Afrika tavuğu. 2. Hayvan, тискер кайăкVahşi hayvan; canavar, hunhar. услан кайăк Arslan. 3. Tavşan, кайăк чёреллё çын Tavşana benzer kişi. 4. Kuş. ула кайăк Ağaçkakan. хура кайăк Kara tavuk. çул кайăкё Sakakuşu. кайăка кай- Ava gitmek. кайăк пуç Yonca. кушак кайăк Fare, sıçan.
кайăк-кёшёк (kaywk-kéşék) Kuşlar. кайăк-кёшёк ёрчетес (усрас) ёç Kuş bakıcılığı.
кайăкла (kaywkla) Vahşi, vahşice, kuş gibi. тискер кайăкла Vahşice. кайăкла этем Vahşi, saldırgan kişi.
кайăклан- (kaywklan-) Vahşi olmak, vahşileşmek.
кайăкла (kaywkla) Av hayvanlarının çok olduğu yer.
кайăкçă (kaywkşśw) Avcı
кайла (kayla) Kazma, baltalı kazma.
кaймaн (kayman) Amerika’da yaşayan bir timsah cinsi.
каймиш-/каймёш пул- (kaymiş- /kayméş pul-) Gitmek istemiyormuş gibi yapmak.
кайра (kayra) Arkada, arkada kalan, arkadan.
кайран (kayran) 1. Arkada arka tarafta кая юлнă- Geride kaldı, arkada kaldı. 2. sonra, en sona, sonuç, sonunda, en sonunda, geç olarak.
кайрантарах (kayrantarah) Daha arkada, daha geride, daha geç zaman.
кайранхи (kayranhi) Sonuncu, geride kalan, geç gelen.
кайри (kayri) Arkada bulunan. кайри шăл Arka dişler.
какрашка (kakraşka) Kibir, gurur, gururlu görünüş, kendini överek atıp tutan kişi.
какрашкалан- (kakraşkalan-) Gösterişe çıkmak, çalım satmak, kendini göstermek.
кала- (kala-) 1. Söylemek, telaffuz etmek, cevap vermek, söz vermek, каласа кăтарт- Anlatmak, каласа пар- Şikâyet etmek, haber vermek, каласа кай- İzin almak, gittiğinden haberdar etmek, каласа яр- Demek, söylemek, anlatmak, ağzından kaçırmak. каласа хăвар- Görevlendirmek, görev vermek; emanet etmek. каласа хур- İhbar etmek, haber vermek; bildirmek, uyarmak, uyanda bulunmak. тухса кала- Söz almak, konuşmak тухса калани Sahneye çıkma; konuşma, söylev. мён каласси пур Ne diyelim ki. ан та калалуччă Söyleme, söyleme daha iyi. 2. Müzik aletleriyle şarkı çalmak, кёсле кaлать Gusli çalıyor. каласа кăтарт- Çalıp göstermek. 3. Tatmak, hissetmek, яшкара тăвар каламасть Çorbanın tuzu az. сăра кăвасак калать Biranın tadı ekşi. пыл тути калатъ Bal tadında.
калама (kalama) калама çук Çok süper, güzel, hayal üstü. калама çук лайăх Çok güzel, iyi, pekiyi.
калан- (kalam) Kendini göstermek, belirmek, tesirini göstermek, söylenmek, telafuz edilmek.
каларёш/ каларёшле (kalaréş/kalaréşle) Dedikleri gibi, onların sözüne göre, ху каларёш Senin söylediğine göre.
калаç (kalaşś) 1. Söylemek, sohbet etmek. калаçса татăл- Anlaşmak. тытăнчăклă калаçать Kekeme konuşuyor. 2. Kız vermek, kız almak.
калаçтар- (kala şśtar-) Konuş-turmak.
калаçу (kalaşśu) 1. Konuşma, sohbet 2. Ağız. тури калаçу Yukarı ağız, yukarı diyalekt. анатри калаçу Aşağı ağız, aşağı diyalekt. вырăнти калаçу Yerli ağız, aksan. калаçу чёлхи Konuşma dili. калаçу чёлхин синтаксиси Konuşma dilinin söz dizimi. калаçу сăмахё Konuşma diline ait kelime.
калашле (kalaşle) Sözlere göre.
калăм кун (kalwm kun) Eski inanışlara göre paskalya.
калăп (kalwp) Şekil, model, şema, örnek, dış görünüş. çăпата калăпё Sandalet kalıbı. çёр калăпё Toprak kalıbı. лаша калăпё At duruşu.
калăпăш(ё) (kalwpwş-é) Hacim, uzunluk, şekil.
калăпăр (kalwpwr) Belki, olabilir diyelim.
калăпла- (kalwpla-)Kalıba dökmek, kalıplamak.
калăплан- (kalwplan-) Kalıba girmek, bir şekil oluşturmak, şekillenmek.
калталăх/ калталлă вырăн (kaltalwh/ kaltalwh vırwn) Kertenkelesi çok yer, kertenkeleli yer.
калтăртат- (kaltwrtat-) Bir yerini vurmak, kapıyı çalmak, ses çıkarmak, değişik sesler çıkarmak, kıtırdamak. арман чулё калтăртатать Değirmen taşı kıtırdıyor.
калттам- (kaltam-) Kapıyı çalmak, vurmak, değişik sesler çıkarmak.
калькуляциле-/ калькуляци ту- (kalkulyatsile-/ kalkulyatsi tu-) Hesap etmek, saymak, hesaplamak.
кaльмap (kal’mar) Mürekkep balığı.
кам (kam) Kim, кирек кам та Herkim olursa olsun, herhangi biri. кирек кам пултăр, кирек кам пулсан Kim olursa olsun. камта пулин Birisi. кам кама Kim kime. кам-кам Kim kim. кам та кам Biri, herhangi biri. камра Kimde. камран Kimden. камшăн Kim için. кам килчё Kim geldi.
камалсăр (kamalswr) Tek, evsiz, yalnız, ailesi olamayan. камалсăр вилём Ani ölüm.
камăнлăх (kamwnlwh) Mensup olma, mensubiyet, aitlik. камăнлăх падежё İyelik hali.
кaмбaлa (kambala) Kalkan balığı.
камит (kamit) Komedyen, soytarı, maskara.
камитле (kamitle) Komedyen gibi, komedyene benzer.
карта(karta) Çit, halka, alan, çevre. карта тыт- Çevirmek, çit çekmek. карта кăмпи Sarı şapkalı yenilebilir bir mantar çeşidi. кайăк хуркаятькартипе Yabani kazlar art arda uçuyorlar. эрешмен карти Örümcek ağı. картаран тух- Sınırı geçmek, sınırı aşmak.
картала- (kartala-) Çitle çevirmek, çitlemek.
карталан- (kartalan-) Çevrelenmek, çevrilmek, etrafında bulunmak, kuşatılmak. хёвел карталанни Güneş etrafındaki daire.
карталанса (kartalansa) Sürü, düzü, sıra.
карташ (kartaş) Dışarı.
карташри (kartaşri) Dışarıda, dışarıdaki.
картина (kartina) Resim, tablo, duvar resimi.
картиш (kartiş) 1. Hane. 2. Bostan, sebze bahçesi. 3. Dışarı.
картла-/ картала- (kartla-/kartala-) 1. Kapamak, set çekmek, tıkamak, engel olmak, mani olmak. 2. İşaret etmek, not almak, bir kenara koymak, sonraya koymak.
картлам (kartlam) 1. Bakraç. 2. Terazi kolu.
картлан- (kartlan-) Kapanmak, kaplanmak. çул картланчё Yol kapandı. пёлёт картланчё Gökyüzü bulutla kaplandı.
картлашка (kartlaşka) Merdiven, basamak, buruşukluk (yüz). кăмака картлашки Ocak çıkıntısı.
картлашкаллă (kartlaşkallw) Basamaklı, kat kat, çӳçе (пуçа) картлашкаллăилсе янă Saçları düz çekilmemiş (kat kat).
картлă (kartlw) картлă-картлă Yarıklı, kesik kesik, parça parça, basamaklı, kademeli. картлă курăк Eğrelti otu. картлă хӳре İki yaşına giren tay. (genellikle yeleleri kırpılır. )
картлук/ картлă хӳре (karluk/ kartlw hüre) İki yaşına giren tay.
кас-I (kas-) Kesmek, baltalamak, biçmek, amaliyat etmek, kazıyıp çıkartmak. касса яр- Kesmek; budamak. касса яp- Bağlantısını kesmek. касса тат- Kesmek, boğazlamak, ayırmak. кёпе кас- Gömlek kesmek. çӳç кас- Saç kesmek. 2. Dama oyunu sırasında kralı almak. 3. Çok istemek. ача Мускава каясшăн касать (çунать) Çocuk Moskova’ya gitmeyi çok istiyor. 4. Orada burada gezinmek, aval aval gezmek, dedikodu yapmak. ял касать- Bütün köyü dedikodu yapmak için dolaşıyor.
кас IIкасă (kas/ kasw)1. Mahalle, sokak, yol, kesim, saban çizgisi, малти кас Köyün doğu tarafı, köyün son tarafı. кайри кас- Köyün batı tarafı. суха касси Saban izi. 2. Kısım, parça, pay, grup. 2. Kuvvetli rüzgâr. касă çил Kuvvetli rüzgâr.
кacaткa (kasatka) Köy kırlangıcı.
касамат (kasamat) Zindan.
касати/ касите (kasati/ kasite) Eskiden genç kızların giydiği göğüsleri gümüş kuruşlarla süslü, geniş kuşaklı elbise.
касаяк курăк (kasayak kurwk) Eğrelti otu, eğrelti (Çok yıllık çiçeksiz ve otsu bir bitki).
кас-кас/ каccăн-каccăн (kas-kas/ kasswn-kasswn) Düzensiz, ara sıra, zaman zaman, parça parça. кас-кас хёвел хёртсе пăхать, кас-кас çумăр çуса каять Zaman zaman güneş parlıyor zaman zaman da yağmur yağıyor.
каскăн (kaskwn) Kaçak, firari, sahipsiz, serseri.
каскăнлан- (kaskwnlan-) Serserilik yapmak, firar etmek, kaçmak, ahlakı bozulmak.
касмак (kasmak) Yerinde duramayan, beceriksiz, ağır, ял касать, касмак вăрă Hırsızlık müptelası.
касмăк I /касмак (kasmwk/ kasmak) Oyulmuş fıçı, tekne, küçük fıçı.
касмăк II (kasmwk) Odak noktası, köpekler için zincir, касмăкри йытă Zincirli köpek.
каснă-лартнă (kasnw-lartnw) Tam tamına, gerçek, sahici.
касса (kassa) Kasa, vezne, gişe.
кассаци (kassatsi) Temyiz.
касси-кассипе (kassi-kassipe) Sokak sokak.
кассир (kassir) Veznedar, kasiyer.
кастар- (kastar-) 1. Kestirmek, bir şeyi kesmeye zorlamak, saç kestirmek, aşı yaptırmak, хул кастар-, чечче кастар- Çiçek aşısı yapmak. ăйăра кастар- Kısırlaştırmak, iğdiş etmek. 2. Çok istemek, çok arzulamak.
касу (kasu) Hayvanları otlatmak için ödenen ücret. касу укçи Otlak için ödenen çoban ücreti. касу пăхас- Sürüyü sayısına göre otlatmak. касу чирё Salgın hayvan hastalığı, epidemi.