Çuvaş TÜRKÇESİ-TÜRKİye tüRKÇESİ SÖZLÜk bülent bayram iZMİR, 2007


улайккă (ulaykkw) Ala köpeklere verilen bir lakap. улалан-



Yüklə 5,63 Mb.
səhifə32/45
tarix27.10.2017
ölçüsü5,63 Mb.
#16299
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   45

улайккă (ulaykkw) Ala köpeklere verilen bir lakap.

улалан- (ulalan-) Alacalanmak, renklenmek,

улалат- (ulalat-) Alalandırmak, renklendirmek.

улани (ulani) Uluma

уланкă (ulankw) Tatlı su levreği

улатакка/ улакатка/ ула кайăк (ulatakka/ ulakatka/ ula kayık) Ağaçkakan. виç чёpнeллё улa тaккa Üç tırnaklı ağaçkakan. Кăвaк пуçлă улa тaккa Mavi başlı ağaçkakan. Cимёc улa тaккa Yeşil ağaçkakan.

улатăпа (ulatwpa) Yabani güvercin.

улах/ уллах (ulah/ ullah) 1. Tenha, kuytu, münzevi. 2. İnziva, halvet, gençlerin müzikli akşam toplantısı (özellikle kış akşamları)

улахăн (ulahwn) Baş başa (kalarak), gizlice.

улача (ulaça) Renkli, çizgili kumaş.

ула-чăла (ula-çwla) Alaca, renk renk.

улаш- (ulaş-) Ulumak.

улăк кипçи/ улăх/ олăх кипçи (ulwk kipşśi/ ulwh, olwh kipşśi) Tüylü konak.

улăм (ulwm) 1. Sap, saman, saman rengi. ыраш улăмё Çavdar samanı. улăм пёрчн Saman çöpü. çинчёк улăм Hayvan sürülerine yiyecek olarak verilen ezilmiş saman. улăм сиктер- Saman silkelemek (Harman zamanı) 2. Saman, samandan. улам çӳппи Saman kırıntıları.

улăп (ulwp) Alp, bahadır. улăп тăпри Kurgan улăп шăмми Alp kemikleri.

улăх (ulwh) Çayır, çayırlık, göl ve ırmak kıyısındaki çayır, ırmak vadisi.

улăх- (ulwh-) Çıkmak (dağa, ağaca, çatıya vb. ), yüksekte olan bir yere gitmek, tırmanmak.

улăхтар- (ulwhtar-) Almak, kaldırmak, çıkarmak, kalkındırmak, harekete geçirmek, koymak, yükseltmek.

улăш- (ulwş-) 1. Değişmek. 2. Dönmek, dönüşmek.

улăшлă (ulwşlw) Ani olarak.

улăштар- (ulwştar-) Değiştirmek, değişmek, dönüştürmek.

улăштару (ulwştaru) Alışveriş, değiş tokuş, değişim.

улăшу (ulwşu) 1. Değiş tokuş, değişiklik, değişim, değişme. улăшу хаклăхё alışveriş, değiş-tokuş bedelé. 2. Yanlış, hata, yanlışlık

уличе/ униче (ulinçe/ uniçe) Köy kenarı.

улма (ulma) 1. Elma. вăрман (уй) улми Yabani elma. улма пахчи Elma bahçesi. улма тат Elma toplama. улма йывăççи Elma ağacı. улма çерёкё Elma çürüğü. 2. Patates.

улмаш (ulmaş) Değişmek, nöbetleşe çalışmak. 2. Değişme, değiştirme, vardiya, nöbet.

улмашулă (ulmaşulw) Sıra ile, nöbetleşe.

улмăшлă (ulmwşulw) 1. Yanlış, hatalı. 2. Uymayan, ayrılmış. эпё (эпир) унпа улмăшлă пултăм (пултăмăр) Biz onunla ayrılmıştık.

улмури (ulmuri) Büyük saman yığını.

улмуççи/ улмаççи/ улма йывăççи (ulmuşśşśi/ ulmaşśşśi/ ulma yıvwşśşśi) Elma ağacı. вăрман улмуççи, сыпман улмуççи Yabani elma ağacı.

улпут (ulput) Bey, efendi, ağa. çёр улпучё Toprak ağası, toprak beyi. вăрман улпучё Ormancı.

улпутла (ulputla) Beyce, bey gibi.

ултав (ultav) Aldatma, hile, yalan dolan, aldanma.

ултавла/ ултавлă (ultavla/ ultavlw) Yalan, sahte, aldatıcı.

ултавлăх (ultavlwh) Aldatıcılık, hilekarlık, sahtekarlık.

ултавçă/ ултавăç (ultavşśw/ ultavwşś) Yalancı, aldatan, hilekâr, düzenbaz, kazıkçı, kurnaz, açıkgöz.

ултала- (ultala-) Aldatmak, iğfal etmek, boşa çıkarmak, yalan söylemek.

улталан- (ultalan-) Aldanmak, aldatılmak.

улталаннă (ultalannw) Aldatılmış, aldanmış.

ултă I (ultw) Köşebent, güçlendirme, pekiştirme.

ултă II (ultw) Altı.

улттă/ ултă/ улт (ultw/ ultw/ ult) Altı.

улттăмёш (ulttwméş) Altıncı.

улттăн (ultwn) Altı (sıfat olarak)

улттăшё (ulttwşé) Altısı. улттăше те Onların altısı da.

ултшар (ultşar) Altışar. ултшаран altışar.

улшăн- (ulşwn-) Değişmek, dönmek.

улшанни (ulşanni) Değişiklik, değişim, değişme. сăмах улшăнни Söz değişimi.

улшăну (ulşwnu) Değişiklik, değişim, değişme, dönüm noktası.

улшуç(ă) (ulşuşś-w) At cambazı, vurguncu, istifçi.

ум (um) 1. Göğüs, bağır, meme. 2. Önünde, karşısında, önce, karşısında, bir şeyin ön kısmı.

умăнта (umwnta) Senin önünde.

умăрта (umwrta) Sizin önünüzde.

умён (umén) Önünde, karşısında, önce, karşısında, kıyasla съезд умён Varış öncesi. хёвел тухас умён Güneş doğmadan önce. ёçе кёрес умён перед страдoй.

умёнхи (uménhi) Önceki, bir önceki.

умёнче (uménçe) Önünde. куç умёнче Göz önünde, kendi gözüyle, açıkça, açık seçik.

умлă-хыçлă/ умлан-хыçлăн (umlw-hışślw/ umlan-hışślwn) Birbiri ardına, birbiri ardından, sırayla, ardarda, aralıksız.

умма (umma) Ön, göğüs, bağır.

умсăмах/ умёнхи сăмах (umswmah/ uménhi swmah) Önsöz. умёнхи статья Başyazı.

ум-сум (um-sum) Anlam, düzen, âdet, sıra, usul, düzen. умсăр-сумсăр Düzensiz, sırasız, anlayışsız. умсар-сумсăр çын anlayışsız, insan.

ун/ унăн (un/ unwn) Onun. ун пек Onun gibi, ona benzer. ун чухле Bu kadar, bunca, o kadar. ун чухне, ун чух O zaman, o tarihte, öyleyse, o halde. ун чухнехи O zamanki.

уна- (una-) Yuvarlamak, bulamak.

уна-куна (una-kuna) Onu bunu. уна-куна пёлмесёр Onu bunu bilmeyerek.

унаç (unaşś) Hamurdan yapılmış sucuğa benzer şey.

унашкал (unaşkal) Ona benzer, onun gibi.

унăн-кунăн/ ун-кун (unwn-kunwn/ un-kun) Oraya buraya, o tarafa-bu tarafa

университет (universitet) Üniversite. Мускаври государство университечё Moskova Devlet Üniversitesi

униче (uniçe) Köy kenarı.

ункайла- (unkayla) Hazırlamak.

ункайлă (unkaylw) Rahat, kullanışlı, münasip, elverişli.

ункă (unkw) 1. Halka, çember, yüzük. 2. İlmik, geniş kıvrım, ilik.

ункăла- (unkwla-) Çemberle bağlamak, düğümlemek.

унсăр/ унсар пуçне (unswr/ unswr puşśne) Onsuz.

унсăрăн (unswrwn) Başka türlü, farklı, yoksa.

унта (unta) Orada.

унта-кунта (unta-kunta) Oraya buraya, orada burada.

унталла-кунталла (untalla-kuntalla) O tarafa bu tarafa doğru.

унтан (untan) Oradan. унтан вара Sonra, sonradan, ondan sonra. унтан тата Ondan başka. унтан маларах Ondan önce. унтан пулмин Ondan başka. унтан та кунтан Her taraftan.

унтан-кунтaн (untan-kuntan) Oradan buradan, her taraftan.

унтанпа (untanpa) Ondan beri.

унти-кунти (unti-kunti) Oradaki buradaki.

унччен (unççen) O zamana kadar, henüz.

унчченлёхе (unççenlehe) Henüz.

уншăн (unşwn) Onun için, bunun için.

упа (upa) Ayı. упа йенни İn. упа çури Ayı yavrusu. упа алли Çemberi germek için alet. упа кăтки Büyük karıncaların bir türü. упа лаппи, упа сарри Eğrelti otu. упа çырли Landış çiçeğinin meyvesi. упа мăйри Çam fıstığı. упа кучё İp örmek için tezgâh.

упален- (upalen-) Emeklemek. упаленсе тух- Tırmanarak çıkmak.

упалла (upalla) Ayı gibi.

упăте (upwte) Maymun.

упăтелен- (upwtelen-) Maymuna benzemek, maymunlaşmak.

упашка (upwşka) Koca, eş, adam.

унăшкаллă (unwşkallw) Evli. упăшкалăх Erkeği kadından ayıran özellik.

упи-супи (upi-supi) 1. anlayışsız, ipsiz sapsız, gereksiz, lüzumsuz. 2. Budala.

уполномоченнăй (upolnomoçennwy) Vekil.

упра- (upra-) Saklamak, korumak, idareli harcamak korumak, gözetmek.

упран- (uptan-) Saklanmak, korunmak, sakınmak.

упрук/ упрак (upruk/ uprak) Vergi. (Eskiden devletin toprağını ve ormanını kullanmak için ödenen vergi) упрук çёрё Vergili yer.

упус (upus) At arabasının kasası.

упшур (upşur) Obur.

упшурлан- (upşurlan-) Oburluk etmek.

ур- (ur-) Kudurmak. урнă йытă Kudurmuş köpek.

ура I (ura) 1. Bacak, ayak. ура кёлли Topuk. ура лаппи Taban, ayak. ура тупанё Taban. ура туни Baldır, incik. ура хырăмё Baldır. ура сыппи ayak bileği. ура пусси Üzengi. ура çуни, ура яки Paten, patinaj. курак ури ağaçtan yapılmış üç ayaklı sehpa. ура салт- ayakkabısını çıkarmak. ура сыр- ayakkabısını çıkarmak. ура сырри ayakkabı, pabuç, sandalet, çarık. ура яв- Ayak ayak üstüne atmak. çара уран Yalın ayak. ураран ӳк- Elden ayaktan düşmek, kendini kaybedene kadar içmek. урана шыв анни atlara su içirme. 2. Eşkıya, harami.

ура II (ura) İplik çilesi.

уравёç/ ура вёçё (uravéşś/ ura véşśé) Uzanmış kişinin ayakları ucundaki yer, ayak ucu.

урай (uray) 1. Döşeme, taban, zemin. 2. (nesne, dağ, vb. ) Etek, dip, taban. урайёнче Yerde, tabanda.

уралан- (uralan-) Ayaklanmak, ayakta durmak, ayaağa kalkmak. (Çocuklarla ilgili olarak) 2. Düzeltmek, onarmak, tamir etmek.

уралантар- (uralantar-) Ayaklandırmak, ayağa kaldırmak, düzeltmek.

ураллă (urallw) Ayaklı.

урам (uram) Sokak, cadde, dışarı.

урапа (urapa) 1. At arabası. лашасăр урапа, çуран урапа Bisiklet. . 2. Yüklü araba. çăк урапа Yüklü araba. 3. Tekerlek, çark. шаллă урапа Dişli. урапа çулё Araba yolu. урапа йёрё Araba izi, tekerlek izi.

урасăр (uraswr) Ayaksız, bacaksız, bir ayağı olmayan.

урасăрлан- (uraswrlan-) Ayaklarını kaybetmek.

ураçа/ ураççи (uraşśa/ uraşśşśi) Kumaşın çapraz ipleri.

урă (urw) İçki kullanmaz, ayık, makul, gerçekçi.

урăл- (urwl-) 1. Ayılmak, kendine gelmek. 2. Kendine çeki düzen vermek, toparlanmak. (Hastalıktan sonra)

урăлла (urwlla) Ayık şekilde.

урăм-сурăм (urwm-surwm) 1. İğrenç, berbat, çok kötü, çirkin. 2. Oldukça, çok, ileri derecede.

урăх/ урăххи (urwh/ urwhhi) 1. Başka, diğer, öteki, ertesi, gelecek, başkası, ötekisi, öbürü. урăх никам та мар, эсё хăвах Hiçbirissi yabancı değil, hepsi senin gibi. 2. Çok, fazla, daha, daha büyük, daha fazla, artık, bir daha. урăхла Başka türlü, farklı, yoksa. урăхла каласан Başka şekilde söylersek.

урăхлан- (urwhlan-) Değişmek, başkalaşmak.

урăхлат- (urwhlat-) Değiştirmek, yenilemek, yeniden kurmak, şeklini değiştirmek.

урăхлатни (urwhlatni) Biçim değiştirme, başkalaşma, yeniden düzenleme, dönüştürme.

уринчи (urinçi) Ayaklarındaki, onun ayaklarında bulunan.

урлав (urlav) 1. Sandaletin ayak ucundaki bent. 2. Kiriş, basamak. 3. Sürgü.

урлачка (urlaçka) Tahta sürgü.

урлă (urlw) 1. Enine, enlemesine 2. -dan, ile, aracılığıyla, kanalıyla, sonra. урлă ура Eğri ayaklı, ayaklarını içe doğru eğerek yürüyen kişi. урлă пуртă Çapa. урлă сак Tahta yatak, ranza, bank, sıra. урлă хăлха Büyük kulak. урла пăх- Düşmanca bakmak.

урлă каçа (urlw kaşśa) Boydan boya, bir yandan diğer yana, tümüyle, baştan başa.

урлă-пирлё/ урлă-марлă/ урлă-карлă (urlw-pirlé/ urlw-marlw/ urlw-karlw) Enine boyuna, karış karış.

урлăсерен (urlwseren) ик кун урлăсерен, виç кун урлăсерен Her iki günden sonra, her üç günden sonra.

урлăш(ё) (urlwş-é) Çap, bir şeyin genişliği. Урлăш-тăрăш пёр Eni boyu bir.

урлу/ çăпата урлăвё (urlu/ şśwpata urlwvé) Kadın kıyafetinin göğüs kısmındaki kumaştan yapılmış süslü, işlemeli parça.

урмăш- (urmwş-) 1. Kavga çıkarmak, dalaşmak, kudurmak, ağız kavgası yapmak, bağırıp çağırmak. 2. Kuduz, çılgınca, müthiş. урмăш çын Sözleşmelere uymayan kişi.

урнă (urnw) Kuduz, çılgınca, müthiş.

урпа (urpa) Arpa, arpacık.

урок (urok) Ders.

урçа (urşśa) Dul.

урт- (urt-) Almak, atmak.

урт йывăççи (urt yıvwşśşśi) Ardıç.

урта (urta) Küstah, kaba saba.

уртăн- (urtwn-) Asılmak, asılı olmak, sarkmak, sarkık olmak, takılmak.

уpтăш/ уpтăш йывăççи (urtwş/ urtwş yıvwşśşśi) Ardıç.

уртмакçă/ уртмахçа (urtmakşśw/ urtmahşśa) Düğüne gelenlerin getirdiği yiyecek ve içecekleri toplayan kişi.

уртмах/ уртмак (urtmah/ urtmak) Saman çatıya yatırılmış uzun, kalın sırık.

урхалăх (urhalwh) Çap.

урхамах (urhamak) Argımak (Türk destanlarında sıkça yer alan iyi cins bir at)

урша (urşa) Yele.

ус- (us-) İndirmek, eğmek, daldırmak, atlamak, geçmek. пуçне уснă Başını eğdi.

уса (usa) Kırağı

усал (usal) 1. Kötü kalpli, öfke dolu, öfkeli, kindar, kızgın, azgın, kötü, zalim 2. Kötülük, hınç, zarar. iğrençlik, iğrenç şey. усал кăмпа Zehirli mantar. усал курăкё Afşar otu.

усаллан- (usallan-) Kötüleşmek, kinlenmek, zalimleşmek, öfkelenmek.

усаллăн (usallwn) Kötülükle, hınçla, hışımla, kinle. усаллăн пăх- Hınçla bakmak, hışımla bakmak.

усаллăх (usallıh) Kızgınlık, öfke, hırs, zalimlik.

усал-тёсел (usal-tésel) Her türlü kötülük, bela, felaket.

усă (usw) Yarar, fayda, kâr, kazanç. усă кур- Kullanmak, faydalanmak, uygulamak. усă кӳр- Yararı dokunmak

усăк/ усмак (uswk/ usmak) Sarkık, eğik. усăк (усмак) хăлхаллă Sarkık kulaklı.

усăллă (uswllw) Yararlı, faydalı.

усăн- (uswn-) Eğilmek, sarkmak, sallanmak, yalpalamak.

усăнтар- (uswntar-) Eğmek, bükmek.

усăнчăк (uswnçwk) 1. Sarkık. 2. Aylak, haylaz, serseri.

усăсăр/ уссăр (uswswr/ usswr) Yararsız, faydasız.

услам (uslam) Kâr, artış, kazanç.

усламçă/ усламăç (uslamşśw/ uslamwşś) Satıcı, ticaret erbabı.

усламçу (uslamşśu) İnek yağı.

услан (uslan) Eşekarısı. .

усланкă (uslankw) Tembel, haylaz, boş gezenin boş kalfası.

услап (uslap) Hantal, ağır kanlı, tembel, beceriksiz, işsiz.

услаплан- (uslaplan-) Haylazlık etmek, tembellik etmek, üşenmek.

услови (uslovi) Şart, koşul, anlaşma, sözleşme, antlaşma.

усмак (usmak) Tembel, uyuşuk, ağır (kişi hakkında)

усмак (usmak) Sarkık, eğik.

усра- (usra-) Tutmak, bulundurmak, dayanmak, beslemek, saklamak, korumak.

усрав (usrav) 1. Korunan, aziz, saklı, gizli. усрав вăрман Korunan orman. 2. Yetiştirme, mezun, öğrenci. усрав ывăл Evlatlık oğul. усрав хёр Evlatlık kız. усрава (усрама) ил- Evlatlık almak.

усравлă (usravlw) Korunaklı, gizli, saklı.

усравлăх (usravlwh) Ambar, depo, korumaya alınmış.

усран- (usran-) Korunmak, ayakta kalmak. ман ёлекхи сăвăсем халё те усранаççё Benim eski şérlerim hala korunuyor.

усраттар- (usrattar-) Korutturmak, saklattırmak.

устав (ustav) Tüzük. парти уставё Parti tüzüğü.

уç- (uşś-) 1. Açmak, bulmak, keşfetmek. 2. Kesmek, oymak, temizlemek.

уçă (uşśw) 1. Anahtar. йывăç уçă ağaç maymuncuk. 2. Açık, açık seçik, geniş, 3. Temiz hava. вут уççинче, кăмака уççинче Ocak yanana kadar. 3. Çınlayan, çınlayan ses. уçă сасă Sesli, ünlü, 4. Güler yüzlü, şen, neşeli, keyifli, eğlenceli, cömert, bol. уçă çын İyi kalpli insan, güler yüzlü insan. 5. Açıkça, açık açık, açık seçik, ayrıntılı olarak.

уçăл- (uşśwl-) 1. Açılmak, açığa çıkmak, anlaşılmak. 2. Aydınlanmak, açmak, bulunmak, kendini göstermek, açığa çıkmak. 3. Gezinmek, gezintiye çıkmak. 4. Neşelenmek, şenlenmek. 5. Gelişmek.

уçăлан- (uşśwlan-) Yürüyüş yapmak, serinlemek, gezinmek, dolaşmak.

уçăм (uşśwm) Güzlük ekin.

уçкăрт- (uşśkwrt-) Kışkırtmak, saldırtmak, tahrik etmek.

уçла- (uşśla-) 1. Çalkalamak. 2. Çamur yoğurmak. 3. Sallamak, pompalamak.

уçламçу (uşślamşśu) İnek yağı.

уçланкă (uşślankw) Orman ortasındaki açık yer.

уçлаттар- (uşślattar-) Çalkalattırmak, sallattırmak.

уççăн (uşśşśwn) Açık seçik, serin serin.

уçтар- (uşśtar-) Açtırmak.

ут- (ut-) Yürümek, aşmak, gezmek, dolaşmak.

ут (ut) At. ут таврашё, ут тумё, ут хатёрё Koşum. ут армане At değirmeni. ут кăшкарути Kuzu kulağı. курăк ути Kibrit otu. кушăк хӳри шур ути Yavşan otu.

утаман (utaman) Elebaşı.

утар (utar) 1. Kovanlık. 2. Küçük çiftlik.

утарçă (utarşśw) Arıcı.

утă I (utw) Yürüyüş, yürüme, hareket, gidiş, akış, adım.

утă II (utw) 1. Ot, çimen, saman. 2. Ot biçme. утă уйăхё Ot biçme ayı. утă вăхăчё, утă çийё Ot zamanı. утă капанё, утă ури Saman yığını. утă çул Ot biçme. утă тавăр- Ot yığınının kuruması için altını üstüme çevirmek.

утă III (utw) Ada.

утăм (utwm) Adım.

утăмла- (utwmla-) Yürümek, adımlamak, adım atmak.

утă-улăм (utw-ulwm) Yem.

утвёттён-, утвиттён- (utvéttén-/ utvittén-) Bütün gücüyle koşmak, dört nala koşmak.

утиял (utiyal) Battaniye, yorgan.

уткала/ уткаласа çӳре- (utkala/ utkalasa şśüre-) Yürümek, aşmak, gezinmek, adımlamak.

уткăн- (utkwn-) Çok hızlı gitmek, koşmak.

уткăнтар- (utkwntar-) Koşturmak, hızla gitmaye zorlamak.

утла (utla) Ata benzer. утла выляни Atlı oyunlar.

утлан- (utlan-) Atlanmak, ata binmek.

утлантар- (utlantar-) Atlandırmak, ata bindirmek.

утлă (utlw) Atlı. утлă çар Süvari.

утма- (utma-) Yürümek, aşmak. Kurdela, şerit, bant.

утмаçул (utmaşśul) Patika.

утмăл (utmwl) Atmış. утмăл турат Zerdali dikeni.

утмăлăн (utmwlwn) Atmış kişi.

утмăлăшё (utmwlwşé) Onlardan atmışı.

утмăлтурат- (utmwlturat-) Peygamber çiçeği.

утмăлура (utmwlura) Tesbih böceği.

утмăлшар (utmwlşar) Atmışar.

утнаккă (utnakkw) Ne var ki, ancak, fakat, gene de, şöyle böyle, katlanılır biçimde.

утопиллё (utopillé) Ütopik, ütopyacı.

утрaв/ утă (utrav/ utw) Ada. утрав ушкăне Takımada. утравăн-утравăн (утăн-утăн) Yer yer.

уттар- (uttar-) Yürütmek, acele ettirmek, harekete geçirmek.

уттармалли (uttarmalli) Hızar.

утька (ut’ka) Salıncak. .

утюг (utyug) Ütü.

утюгла- (utyugla) Ütülemek.

ух (oh) Of. .

ух- I (uh-) Silmek, ovalamak, keselemek, çitilemek, sürtmek, çamaşır yıkamak.

ух- II (uh-) (Başını) sallamak.

ухата/ ухута (uhata/ uhuta) Av, avcılık. ухатана кай Ava gitmek, avlanmaya gitmek.

ухатă/ ухутă (uhatw/ uhutw) İstek, arzu, heves, dilek, arzu.

ухатник/ ухутник (uhatnik/ uhutnik) Avcı, istekli, talip, meraklı, hevesli.

ухă (uhw) Yay. ухă йёппи Ok. ухă яр- (пер-, ывăт-) Ok atmak.

ухăн- (uhwn-) Sallanmak.

ухăр- (uhwr-) Bağırmak, haykırmak, bağrışmak, göze batmak.

ухла- (uhla-) 1. Sallamak, başını sallamak, başı ile selam vermek. 2. Hüngür hüngür ağlamak.

ухлат- (uhlat-) Ohlamak, oh diyerek rahatlamak.

ухлём/ ухлем (uhlém/ uhlem) Tarladaki meyveli otlar.

ухмах (uhmah) Ahmak, budala, aptal. ухмах курăкё afyon. ухмахла aptalca, aptal gibi.

ухмахлан- (uhmahlan-) 1. Ahmaklaşmak, aptallaşmak. 2. Aklını kaybetmek, anormalleşmek.

ухмахлантар- (uhmahlantar-) Aptalllaştırmak, ahmaklaştırmak, anormalleştirmek.

ухрути (uhruti) Yabani soğan.

ухсах (uhsah) Topal, aksak.

ухтар- (uhtar-) Yıkıtmak, çalkalatmak.

ухтар (uhtar-) Araştırmak.

ухтару (uhtaru) Arama.

участок (uçastok) Toprak parçası, arsa, bölüm, kesim, alan, bölge, karakol.

учебник (uçebnik) Ders kitabı.

ученик (uçenik) Öğrenci.

учёт (uçyot) Sayım, göz önüne alma, hesaba katma, kayıt. учёта ил Hesaba al.

учитель (uçitel’) Hoca, öğretmen.

учительница (uçitelnitsa) Hoca, öğretmen.

учреждени (uçrejdeni) Kurulma, kurma, kurum, daire.

уша юпи (uşa yupi) Ocaktaki tahta sütun.

ушах/ ушахлăх/ ушахлă выран (uşah/ uşahlwh/ uşahlw vırwn) 1. Bataklık yer. 2. Girdap, uçurum.

ушă/ уш (uşw/ uş) Akdiken.

ушăн- (uşwn-) Elde etmeye uğraşmak, özenmek, gayret etmek, uğraşmak, çalışmak, çabalamak.

ушкăн (uşkwn) Grup, küme, öbek, güruh.

ушкăнё-ушкăнёпе (uşkwné-uşkwnépe) Grup grup, grupla.

ушкăнёпех (uşkwnépeh) Hepsi beraber, toptan.

ушкăнлан- (uşkwnlan-) Birleşmek, gruplaşmak, bir araya gelmek.

ушкăнлат- (uşkwnlat-) Birleştirmek, gruplaştırmak, bir araya getirmek.

ушкăнлă (uşkwnlw) Kolektif, ortak, birleşik.

ушкăнлăх (uşkwnlwh) Birlik, kolektiflik.

ушлăх (uşlwh) 1. Yarar, fayda. 2. Bolluk.

ушлăхлă (uşlwhlw) Faydalı, yararlı.

ушлăхсăр (uşlwhswr) Faydasız, yararsız, açgözlü, aç.

уя- (uya-) 1. Yerine getirmek, uymak, saygısı olmak. 2. Acımak, pişman olmak, esirgemek, kıyamamak, özenerek davranmak.

уяв (uyav) Bayram, kutlama.

уявла- (uyavla-) Bayram yapmak, kutlamak.

Yüklə 5,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin