Değerli medya mensupları


Kaynak: The Economist, Türkiye için DİE



Yüklə 294,36 Kb.
səhifə4/4
tarix15.09.2018
ölçüsü294,36 Kb.
#82387
1   2   3   4
Kaynak: The Economist, Türkiye için DİE

Kayıt dışı ekonomi bu oranda olunca, kayıt dışı istihdam da ciddi boyutlarda karşımıza çıkmaktadır. Bugün toplam ücretli istihdamın dörtte birinin kayıtdışı olduğu tahmin edilmektedir. Örneğin TİSK tarafından hazırlanan bu tabloya göre, 2000 yılında ülkemizdeki toplam ücretli sayısı 10 milyon 375 bin olarak saptanmış iken, kayıt dışı çalışan ücretlilerin sayısı 2 milyon 457 bine ulaşmaktadır. Bu sayı, toplam ücretlilerin dörtte birini oluşturmaktadır.



TÜRKİYE'DE ÜCRETLİLERİN DAĞILIMI

2000 YILI 2.ÇEYREĞİ, (BİN KİŞİ)













TOPLAM ÜCRETLİ


*SSK'ya Kayıtlı, Sendikalılar

*SSK'ya Kayıtlı, Sendikasızlar



10,375

1,050


4,750

DEVLET MEMURLARI

2,118

KAYITDIŞI ÇALIŞANLAR

2,457

Kayıt dışı istihdamın büyük olduğu ülkelerde ekonomik işleyişte şöyle bir tablo ile karşılaşılmaktadır:


Kaçak çalışma, izleme ve denetimin zor olduğu tarım ve hizmet sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. Türkiye’de, hemen her sektörde öteden beri izleme ve denetim zaafiyeti olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir.
Küçük ölçekli işletmelerde kayıt dışı istihdam artmaktadır. Büyük ve köklü kuruluşlar, çalışma koşullarını toplu sözleşmelerle karşılıklı anlaşmaya bağlamış, her türlü işlemini kayıt altına almış biçimde çalışmaktadırlar. Türkiye’de, işyerlerinin yüzde 90’ında çalışan sayısı 10’un altındadır. Böyle bir dağılım, sigortasız işçi çalıştırmak için çok uygun bir ortam oluşturmaktadır.

Gelir dağılımının bozukluğu da kayıt dışı istihdama fırsat tanımaktadır. Bilindiği gibi, ülkemiz, gelir dağılımı adaletsizliği açısından dünyanın en kötü durumdaki ülkelerinden birisidir.


Enflasyonun yüksek düzeylerde seyretmesi de kayıt dışı ekonomiyi ve istihdamı beslemektedir. Türkiye’nin son 30 yılı yüksek enflasyon altında geçmiştir. Son yıllarda her ülkede enflasyon tek haneli düşük düzeylerde seyrederken, Türkiye bu alanda dünya rekorları kırmaktadır. Yüksek enflasyonun hızla arttırdığı fiyatlar, işyerlerinin anasermayelerini hızla kemirmektedir. Bunun sonucu olarak, yüklerini azaltmak isteyen işyerleri hızla kayıt dışına kaçmaktadır.
Bugüne değin İSMMMO olarak sayısız kez vurguladığımız gibi, vergi sistemi ve diğer hukuki, idari yüklerin ağırlığı, mükellefi kayıt dışına itmektedir. Sigorta prim tavanlarının asgari ücrete bağlanması taleplerimize kulak vermeyen idarenin kamuoyunda tepkilere neden olacak biçimde arttırdığı sigorta prim tavan ve taban ücretleri, çalışanların sigorta güvencesinden yoksun kalmasına neden olmaktadır.
Ülkemizde, özellikle kayıtlı işletmelere getirilen her yeni yükümlülük, kayıt dışı ekonominin gelişmesine neden olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye'de kayıt dışı istihdamın gelişmesinin temelinde, istihdama dayandırılan vergi sistemi yatmaktadır.
Türkiye'de toplumun genel vergi yükü dünyaya göre düşük, kayıtlı üretimin vergi yükü ise çok yüksektir. İşçi çalıştırma şartları ağırlaşıp, işveren istihdamdan uzaklaştıkça, bu kaynak da kurumaktadır.
Aşağıdaki tabloda görüleceği gibi, işverenlerin kayıtlı işçi çalıştırmada öncelikle gözönünde bulundurdukları işgücü maliyeti, çok sayıdaki vergi, sigorta ve fon kesintisi ile yüksek düzeye çıkmaktadır. Bir işçinin eline geçen ücretin iki katına yakın miktarı işverenin cebinden çıkmaktadır. Bu da işverenin gözünü korkuttuğu gibi, kimi zamanlarda çalışanların gönüllü olarak kayıt dışına geçmeleri sonucunu da yaratmaktadır.

ÜLKELER İTİBARİYLE NET ÜCRET/İŞGÜCÜ MALİYETİ ORANI, 1997


Ülkeler

%

Avustralya

87.1

Danimarka

81.1

Kanada

74.1

İzlanda

73.5

İrlanda

72.7

ABD

71.4

İngiltere

71.1

Lüksemburg

69.6

Norveç

68.4

İsviçre

66.1

Japonya

65.9

AB ORTALAMASI

63.4

İsveç

59.6

Yunanistan

59.5

Portekiz

58.6

Hollanda

56.3

Finlandiya

54.9

İspanya

54.5

Türkiye(1997)

Türkiye(1999)



54.5

61.6


Belçika

52.8

Fransa

52.4

Avusturya

51.0

İtalya

49.4

Almanya

49.2

Kaynak: TİSK, Avrupa Sanayi ve İşveren Konfederasyonları Birliği (UNICE)
KAYITDIŞI İSTİHDAMIN BÜYÜKLÜĞÜ KAMU VE PİYASA DENGELERİNİ BOZUYOR

Kayıt dışı istihdamı denetim ve kontrol altına alamayan yönetim, sosyal güvenlik kurumlarının verdiği açıkların da büyümesine seyirci kalmakta, daha sonra bu açıkları Hazine’den yaptığı ödemelerle karşıladığı için de kamu açıkları, kamu kesimi borçlanma gereği artmaktadır. Kamunun sürekli borç aramak zorunda kalması faizleri ve enflasyonu da yükseltmektedir.


İş dünyasında, ağır vergi yükü altındaki işletmeler, kayıt dışı işçi çalıştıran işletmelere karşı daha zor durumda kalmaktadırlar. Haksız rekabet büyümektedir. Bu da, yasal çalışan şirketleri yasa dışına gitmeye zorlamaktadır.
Hükümetler, kayıt dışı istihdam nedeniyle, bütçeye koydukları tahmini geliri sağlayamadıkları zaman, kayıt altındakilerin yüklerini daha da arttırma gibi kolay bir yolu tercih etmektedirler. Şirketler, yeni yüklerin altından kalkmakta güçlük çekmektedirler.
Devlet, kayıt dışındaki ekonomi ve istihdamın boyutlarını bilemediği için, ülkenin geleceğine yönelik yapacağı proje ve çalışmalarda başarı sağlayamamakta, sosyal güvenlik gibi can alıcı bir konuda uygulayacağı politikalarda yanlışlıklar ortaya çıkmaktadır.

MODERN, ÇAĞDAŞ VE ADALETLİ BİR VERGİ DÜZENİ İÇİN

ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ :

GENEL OLARAK :


  • Vergi sistemi vergi adaletini gözetmek suretiyle üretim ve istihdamı engellemeyecek hatta teşvik edecek tarzda oluşturulmalıdır. Örneğin yatırım indiriminden stopaj alınmamalıdır.

  • Türk Vergi Sistemi, hukukun üstünlüğünü ve kişi haklarının esas alan, hakkaniyet ilkelerine riayet eden bir yapıya kavuşturulmalıdır.

  • Vergi konusunda yapılacak yasal düzenlemelerde toplumsal uzlaşmanın aranması ilke olarak benimsenmelidir. Vergi kanunlarında sık sık değişiklikler yapılmamalıdır.

  • Geçmişte yürüyen vergi kanunları çıkarılmamalıdır.

  • Deprem Vergisi veya “Kriz Vergisi” gibi vergi tekniğine ve hukuk ilkelerine uymayan olağanüstü vergiler tekrarlanmamalıdır.

  • Vergi kimlik numarasının vatandaşlık numarasına dönüştürülmesi sağlanmalıdır.

  • Vergi kanunları arasında paralellik ve bütünlük sağlanmalıdır.


KDV AÇISINDAN


  • KDV’de sabit ve bugünküne oranla biraz daha düşük bir oran saptanmalıdır. Yüzde 26 ve yüzde 40 gibi çok yüksek oranlar düşürülmelidir.

  • Gelirlerin yükselmesi için, KDV’de matrah arttırılmalıdır. Mali idarenin denetimleri çoğaltılmalıdır.

  • Tahakkuk-tahsilat oranlarının yüzde 100’e yaklaşması için önlemler alınmalıdır

  • KDV pazarlığı yapılarak fatura ve kasa fişi alınmamasını önlemek amacıyla, herkesin tüm masrafını vergi matrahına dahil edebilmesi sağlanmalıdır.

  • Ücretlilere ve emeklilere vergi iadesi sisteminin kapsamı genişletilmeli, alınan her türlü belgenin kullanılmasına izin verilmelidir.

  • Tahsil edilen KDV’den, alışların KDV’si indirildikten sonra devir KDV’Sİ oluşuyorsa, bu tutar o ay ilgili firmaya nakit olarak ödenmelidir.

  • Banka ve sigorta muameleleri KDV kapsamına alınmalıdır.


GELİR VE KURUMLAR VERGİLERİ AÇISINDAN :


  • Gerçekte indirilmesi gereken ancak kanunen kabul edilmeyen giderler olarak tanımlanan giderler, ekonomik gerçeklerle bağdaşacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

  • Kurum kazançlarının vergilendirilmesinde gelir ve kurumlar vergisi arasındaki entegrasyon tam olarak sağlanmalı; kurumlaşmayı özendirici hükümler getirilmelidir.

  • Menkul sermaye iratlarının vergilendirilmesine ilişkin düzenlemelerde istikrar sağlanmalıdır.

  • Kurumlar Vergisi Kanunundaki tasfiye, birleşme ve devir hükümleri yeniden düzenlenmelidir.

  • Kurumlarda geçici vergi oranı %15 e indirilmelidir.

  • Vergi ziyaı cezasının hesaplanmasında gecikme faizinin esas alınmasını düzenleyen hüküm kaldırılmalıdır.

  • Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır.



KAYIT DIŞI AÇISINDAN :


  • Nakit harcamalara sınır getirilmelidir. Örneğin 100 milyon TL üzerindeki tüm harcamalar kredi kartı, çek, banka ve finans kurumları aracılığı ile olmalıdır.

  • Vergi sistemi vergi kayıp ve kaçağını önleyecek oto kontrol mekanizmalarına kavuşturulmalıdır.

  • Ekonomide kullanılan belgeler nama yazılı hale getirilmelidir.

  • Vergi, SSK oran ve primleri azaltılmalı, net ücret/işgücü maliyeti oranı yükseltilmelidir.

  • SSK prim taban ve tavan ücretleri asgari ücrete bağlanmalıdır.

  • Sosyal Güvenlik kurumları tek çatıda birleştirilmelidir.

  • Enflasyon muhasebesine geçilmelidir

  • Reşit olan herkes yıllık beyanname vermelidir.


ALINMASI GEREKEN DİĞER ÖNLEMLER :





  • Fon payı uygulaması kaldırılmalıdır.

  • İşlem vergilerinin oranları düşürülmeli ve bir tavan getirilmelidir.

  • Belge düzeni basitleştirilerek standart hale getirilmelidir.

  • Halka güven veren şeffaf harcama ve bütçe reformu uygulanmalıdır.

  • Hayat standartı esası kaldırılmalıdır.

  • Borçlanarak kalkınma modelinden vazgeçilmelidir.

  • Devlet muhasebe sisteminde; ödeme sisteminden, tahakkuk sistemine geçilmelidir.

  • Vergi yönetimi güçlendirilmeli, vergi denetimi etkinleştirilmelidir.

  • Vergi dairelerine verilen beyannameler, bankalardan alınan krediler, siyasi partilerin ve adayların seçim giderleri serbest muhasebeciler ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından denetlenmelidir. Ülkemizde yaşayan herkesin arzuladığı temiz toplum idealinin gerçekleşmesi için onbinlerce kişilik serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavir ordusu, ücretsiz hizmet vermeye hazırdır.






Yüklə 294,36 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin