Deme pek getirilmemiştir



Yüklə 1,09 Mb.
səhifə29/35
tarix17.08.2018
ölçüsü1,09 Mb.
#71320
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   35

HACI İLYAS CAMİİ

Milas'ta XIV. yüzyılda Menteşeoğulları döneminde yapılmış cami.

Muğla'ya bağlı Milas ilçesinin Hacı İlyas mahallesindeki bu mâbed ilçenin en eski camisidir. Cümle kapısı üzerinde yer alan kitabesinden anlaşıldığına göre yapı, Menteşeoğulları'ndan Şücâüddin Orhan Bey zamanında 730 Şabanında476 inşa edilmiştir. Basık bir kemerin altında girift sülüs hatla yazılmış olan dört satırlık kitabede caminin Selâhaddin adında bir kişi tarafından yaptırıldığı ya­zılıdır. Bu zatın kim olduğu bilinmese de Evliya Çelebi Milas velilerini sayarken Selâ­haddin Sultan adını zikretmektedir477. İsmail Hakkı Uzunçarşılı bu zatın caminin banisi olabileceğini İleri sürer.478 Yapıda bundan başka biri son cemaat yerinin kemeri arasında, diğeri in­şa kitabesinin üzerinde yer alan iki kitabe fark/ı dönemlere ait tamirleri belirtmek­tedir. Bunlardan kapı üzerin dekinde ya­pının 1272"de (1855-56) Hacı Ömer Ağa-zâde Hacı İsmail Ağa. diğerinde ise 1920 yılında Hacı Eminzâde Süleyman Bey tarafından ihya edildiği kaydedilmektedir.

Caminin harim kısmı dikkate değer bir mimari özellik göstermez. Dörtgen şek­lindeki bu mekânın üstü düz bir ahşap ça­tı ile kaplanmış, üzerini kiremit örtülü bir kırma çatı kapatmıştır. Harim doğu, batı ve güney duvarlarında açılan ikişer­den altı pencere ile ışık almakta ve sade bir mihrabı bulunmaktadır.

Yapının bütün özelliği kuzey ve batı cep­helerinde toplanmıştır. Son cemaat yeri­nin bulunduğu 15 metre uzunluğundaki kuzey cephesi, kalın payelere ve gövdeleri devşirme olan sütunlara dayanan ortadaki daha geniş sivri kemerlerle hareketlendi-rilmiştir. Üç bölümlü son cemaat yerinin üzeri de alaturka kiremit kaplı üç kubbe ile örtülüdür.

Caminin diğer İlgi çekici kısmı olan mi­naresi bu bölgeye has, görüntü olarak minberi hatırlatan bir biçim arzetmekte-dir. Milas'taki Ahmed Gazi Camii ile Pa­zar Camii'nde de görülen bu minare, ca­minin batı duvarına bitişik yüksek ve üzeri açık. taştan yapılmış yirmi yedi basamak­lı bir merdiven şeklindedir. Bu merdive­nin sonunda üç tarafı korkuluklarla çevrili balkon biçiminde bir şerefesi olan minare, yakın tarihlerde arkasına İnşa edilen yük­sek gövdeli, tek şerefeli bir taş minare sebebiyle terkedilmiştir. Son cemaat ye­rinin doğu kemeri 1946 yılında duvar örü­lerek doldurulmuş, geri kalan kısmı yakın bir tarihte metal doğramalı bir camekân-la kapatılarak görünümü iyice bozulmuş­tur.

Sade bir taş ve tuğla duvar işçiliği gös­teren yapının içinde ve dışında süsleme­ye rastlanmamaktadır. Yalnız harım ka­pısının dış duvarında çok kaliteli, damar­lı mermer kullanılmıştır.

Bibliyografya :

Evliya Çelebi, Seyahatname, IX, 210; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kitabeler, İstanbul 1929, II, 155-156; P. VVrttek, Menteşe Beyliği (trc. Orhan Saik Cökyayl, Ankara 1944, s. 118. 132-İ33; Aşkıdil Akarca - Turan Akarca, Milas: Coğrafya­sı, Tarihî ve Arkeolojisi, İstanbul 1954, s. 95-96, şekil 2, İv. 17; Ali Kızıltan. Anadolu Beylik­lerinde Cami ue Mescitler, İstanbul 1958, s. 90, rs. 49, fotoğraf 68; Oktay Aslanapa, Yüzyıllar Boyunca Türk Sanatı (XIV. Yüzyıl), İstanbul 1977, s. 42-43, 18I;amlf.. TürkSanatı, İstanbul 1984,11,226, rs. 321; K. Ekrem Uykucu. Muğla Tarihi, İstanbul 1983, s. 76; Ara Altun. Ortaçağ Türk Mimarisinin Anahatlan İçin Bir Özet, İstanbul 1988, s. 70, rs. 307; Hafız Kadri, "Men­teşe İmaretine Ait Âsâr-ı Kadîme", TOEM, V/ 25 (133O|, s. 58; Besim Darkot. "Milas", İA, VIII,13.



HACI İVAZ MESCİDİ

Ankara'da XV. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilen mescîd.

Samanpazarfnda Uzunyayla ve Tilkicik sokakları kavşağında bulunmaktadır. Halk arasında Helvaî Mescidi olarak da anılır. Mescidin, Çelebi Sultan Mehmed ile II. Murad dönemlerinin ünlü devlet adamı ve mimarı Hacı İvaz Paşa tarafından yap­tırıldığı ileri sürülmüştür. Yapının kitabesi olmadığından bu hususta kesin bir şey söylemek mümkün değilse de Bursa'da Yeşiicami Külliyesi'ni. Dimetoka'da Çele­bi Sultan Mehmed Camii'ni, bir ihtimale göre Trakya'da Uzunköprü'yü yapan Hacı İvaz Paşa'nın Ankara'daki bu mescidin de kurucusu olduğu genellikle kabul edilir. Edirne'de hayratı bulunan Hacı İvaz Pa­şa'nın da aynı kişi olduğu sanılır.

İbrahim Hakkı Konyalı. Mübarek Galib'den naklen Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde479 yapıyla ilgili bilgi olduğunu söyler. XV. yüzyılın ilk çey­reğinde yapıldığı kabul edilen mescid 1963 yılında bir tamir geçirmiş, bu sı­rada yapıya ahşap bir minare eklenmiş­tir.

Hacı İvaz Mescidi, Ankara'nın pek çok ibadet yeri gibi dış mimarisi bakımından gösterişsiz bir yapı olup taştan bir temel üstüne kerpiç duvarlı olarak yapılmış, üs­tü kiremit kaplı ahşap bir çatı ile Örtül­müştür. Planı, kıble yönünde uzanan dik­dörtgen biçiminde olup dış uzunluğunun 17,50 m. kadar olmasına karşılık genişli­ği yaklaşık 9 m. kadardır. Oldukça derin olan son cemaat yeri, ikisi yan duvarlara bitişik, ikisi ortada dört ahşap direkle iki bölüme ayrılmıştır. Son cemaat yeri ile ha-rimi ayıran duvara bitişik diğer dört direk­le birlikte bu destekler son cemaat yeri üstündeki mahfili taşımaktadır. Burada­ki iki mihrâbiyeden soldakinin aslî biçimi bozulmuştur. Harim ise 7 x 9 m. ölçüsün­de bir mekândır. Bu dikdörtgen ibadet ye­rinin tam ortasında olan tek direkle yan duvarlara gömülmüş bir çift direk bu mekânı enlemesine iki bölüme ayırır.

Dış mimarisi sade ve basit olan mesci­din iç unsurları zengin bezemelerle süs­lenmiştir. Son cemaat yerindeki tavan ki­rişleri ve bunları taşıyan konsollarla. An­kara cami ve mescidlerinde görülen ah­şap iç mimari unsurları geleneği burada da uygulanmıştır. Tavanları taşıyan kiriş­ler ve konsolların aralarındaki kare yüzey­ler renkli kalem işi nakışlarla bezenmiş­tir.

Hacı İvaz Mescidi'nin bir diğer süsleme unsuru alçıdan yapılmış olan kabartma tezyinattır. Son cemaat yerindeki mihrâ-biyelerden sağdakinde Türk sanatının klasik motifleriyle kaplanmış bir süsleme görülür. Sol mihrâbiyedeki bezemeler bo­zulduğundan buranın biçimi de değiş­miştir. Son cemaat yerinde mevcut ke­merli pano gerçekten muhteşemdir. Ka­dınlar mahfilini, bir kısmı eksik olsa da etrafı tomurcuklarla çerçevelenmiş se­kiz şualı bir yıldız süslemektedir.

Mukarnaslı mihrap bütünüyle alçı ka­bartmalarla bezenmiştir. Ayrıca üstünde yine alçı kabartma tekniğiyle yazılmış bir âyet iki defa tekrarlanmak suretiyle iki satır halinde mihrabı taçlandırır. Son de­rece zengin klasik Türk motifleriyle kap­lanmış olan bu alçı süslemenin iki yerin­de, harim kapısı üstünde ve kadınlar mah­fili duvarındaki alçı kabartmaların göbe­ğinde birer tabak gömülmüştür. Bu ta­bakların motifleri ve teknikleri bakımın­dan, henüz İznik çiniciliğinin bilinmediği dönemde "Milet işi" denilen, fakat ger­çekte İznik çini fırınlarında yapılan eser­lerden olduğu açıkça bellidir. Tabak veya kâse kullanımı, XİV-XVI. yüzyıllarda çeşitli çevrelerde sevilen bir süsleme usulüdür, hatta bazı Bizans yapılarında da uygulan­dığı görülür. Gönül Öney. bu tabaklardan hareket ederek Hacı İvaz Mescidi'ni ta-rihlemede tahmin yürütmüştür.



Bibliyografya :

Mübarek Galib. Ankara Mescidleri ue Cami­leri, İstanbul 1341, s. 37; Gökbilgin. Edirne ve Paşa Liuâsı, s. 28-29 (İvaz Paşa'nın Edirne'de­ki Evkafı); Gönül Öney, Ankara'da Türk Deurİ Dini ve Sosyal Yapılan, Ankara 1971, s. 31-33, plan 7, rs. 39-47; Türkiye'de Vakıf Abide­ler ue Eski Eserler, Ankara 1972, I, 434-435; İbrahim Hakkı Konyalı. Ankara Camileri, Ankara 1978, s. 53-55.




Yüklə 1,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin