(Dr. Muhammed Cafer Mahcûb, İrec Mirza ve
hanedan-ı ve Niyagân-ı O, s.202-203)
*
XIX. yüzyılda, Güney Azerbaycan-Meşhed yolu güvenli olmadığı için Horasan’a seyahatler ve Hz. İmam Rıza’nın makberesini ziyaretler Kafkasya üzerinden, yani Bakü’den deniz yolu ile yapılmaktaydı.
Molla, kaliska/ fayton ile Meşhed’e gitmek için Kafkaz’a taraf yola çıkmış. Hava çok soğuk, ancak faytoncu paltosunu çıkarmış, arak/ votka içiyor, bir taraftan şarkı söylüyor. Molla o kadar üşümüş ki, dayanamamış, yarım şişe arak vermesini istemiş. İçtikçe ısınmaya başlamış ve şöyle demiş: “Cənabı Peyğәmbәr, Qafqaz’ın soyuğunu görәydi, arağı hәram elәmәzdi”.
Tebriz İmam-ı Cuma’sı Ayetullah Müslim Melekuti
Tebriz İmam-ı Cum’ası/ Cuma İmamı Hemedan Türklerinden Ayetullah Medeni idi. Radikal bir şahsiyetti. Hoşgörü sahibi değildi. Tebrizli bir delikanlı tarafından öldürüldü. Adı Daryuş Kazvini’ydi. Halkın Mücahitleri örgütünden olduğu söylendi.
Medeni’nin ardından Tebrizli bir din adamı olan Ayetullah Tabatabai getirildi. Vaazlarında söze; “Allah’a şükür ki, Azərbaycan Türküyük” diye başlardı. Evinden mescid/ camiye giderken açılan ateş sonucu iki kurşun isabetiyle hayatını kaybetti. Kontr gerillanın kurduğu pusu sonucu öldürdürüldüğü söylendi. Türkçülük ve Turancılıkla itham ediliyormuş.
Ayetullah Tabatabai’nin ardından, Ayetullah Müslim Melekuti gönderildi. Tebriz’in Üskü kasabasındandır. Üskülüler, zekâ küpü insanlardır. Üskülüler için şöyle denir: “Gördün Üskülü, iki qədəm dalı, yağ verəsən, bal verəsən, su alasan, yenə sənə saridi”. Bu mesel Mucunbarlılar için de söylenir. Melekuti de, diğer Üskülüler gibi ince zekâ sahibi olmanın yanı sıra, hoşgörülüydü. Hayata esprili bir gözle bakardı. Dini konuları, zekâsı üzerinde şüphe uyandıracak kadar yalın ve şakacı bir yaklaşımla anlatırdı. Her konuya şakacı yönü ile yaklaşır, cemaati kahkahaya boğardı. Vaaz ve nasihatleri kasetlere alınır. Elden ele dolaşır, hatta pazarda satılırdı. Rejim değişikliğinden sonra Tebriz’de on yıl kadar Cuma İmamlığı yaptı. Cuma namazından sonra yardımcılarını kente salar; “Gedin görəh, Təbriz cəmaəti bu həftə dalımdan nələr uyduracax?” ya da “Bu həftə Təbrizlilər dalımdan mənə nə dedi?” öğrenip gelin derdi. Hakkında anlatılanlara kendi de gülerdi.
Bir gün hutbede Türkçe yerine Farsça konuşmaya başlamış. Cemaat sormuş: “-Hacı Ağa, niyə Farsi danışarsan?”. “-Əcnəbi lisanda danışaram ki, Ağa-yı Margaret Thatcher də düşünsün/ Bay Margaret Thatcher da anlasın diye yabancı dilde konuşuyorum” diye cevap vermiş. İngiltere Başbakanı Bayan Margaret Thatcher için “Bay” tabirini özellikle kullanmıştır.
Çok akıllı bir adamdı. Tebriz gibi ateş ocağında rejim değişikliğinin ardından on yıl Cuma İmamlığı yapmak imkânsız bir şey. Bunu başardı. Zarif ve şakacı yaklaşımıyla halk ile yönetim arasındaki ilişkiyi kısmen de olsa yumuşattı.
Ayetullah Melekuti’nin babası “Mir Karga” lakabıyla anılan bir seyyid ve din adamıydı. Tebrizlilerin gözbebeği, şakayı çok seven bir din adamı olarak hiç unutulmamıştır. Yaşlılık döneminde “Tebriz Bazarı”nda dolaşırken çok sıkışmış, uçkurunun bağını çözememiş, yanından geçen delikanlıya çözüver demiş. Delikanlı Mir Karga’yı tanımaktadır. Çözeceğine, iyice düğümlemiş, ardından çözemediğini söylemiş. Mir Karga: “Ay oğul çoh zəhmət çəhmə! Onsuz da (zaten) sıçdım” demiş.
Aynı dönemde Urumiye’de Cuma İmamı Hüccetül İslam Hasani isimli bir şahsiyetti. Hasani, iyi bir avcıdır. Kendisi 1.85 boyunda, koruması ise 1.60 cm boyunda, ayağının biri aksayan ve omzunda kalaşnikov olan avcı arkadaşı vardı. Devamlı beraber dolaşan ikiliyi görmek için esnaf sokaklara koşardı. Bir konferans sırasında, Hıristiyanların necis ve kâfir olduğunu söyler. Bir de ne görsün. Protokol koltuğunda avcı Keldani dostu Dr. İbrahim Mado oturuyor. Hemen toparlar: “Elə də değil, içlərində elələri var ki, məndən də pâkdi”.
Hüccetül İslam Hasani’nin şakacılıkta Tebriz Cuma İmamı Melekuti’den aşağı kalır tarafı yoktur. Danişgede ve Şıhtepe, Urumiye Afşar aristokratları ve sosyetesinin oturduğu semtlerdir. Bir Cuma hutbesinde; “Cəmaət! İçinizdə Şıxtəpəli var?” Cemaat hep bir ağızdan “Yox!” diye bağırır. “Danişgədə’dən var?” Gene hep bir ağızdan “Yox!” cevabını alır. Şöyle der: “Eyvay! Genә gәdә-güdәynәn namaz qılacağux/ Eyvah! Gene sefil ve yoksullarla (ayak takımı ile) namaz kılacağız”.
Mәlәkuti ve Hasani hakkında anlatılan bir demet anekdotu hoşgörünün dozunun anlaşılması amacıyla sunuyorum:
Mәlәkuti, Tebriz bazarında, qarğa balası soruşdu. Dükançı: Hacı Ağa, bülbül ya qənare әvәzinә niyә garğa balası saxlıyacaxsan?
-Deyillәr ki, garğa yüz il ömür eylir. Görüm yüz il ömür eyliyәcax, ya yox?
*
Mәlәkuti’ye soruşdular: Hacı Ağa! İran’a rәhbәr seçkisinә siz dә iştirak elədiz? Dedi: Bәli!
Rәhbәrliyә mәn çıxacağdım. Partibazlıq elәdilәr. Rәhbәrlik üçün iki sual soruşdular. Biri iqtisadi, öbirsi siyasi idi:
-217 nәmnәdi? Dedim ki; Ət kuponidi.
-Mişel Oun’un kömәkçilәri kimdi? Cavab verdim: Kiçiği Doqquz, böyüğü Onbir.
Mən diyənlərin hamısı doğru idi. Vәli dedilәr: Sәnin sinnin hәlә xırdadi.
*
Mәlәkuti, getmişdi bimaristana (hastaneye). Bilәsinә doxturları aşina edirdilәr; bu cәrrah-ı umumidi, bu mütәxәssis-i zәnanәdi, bu uşax doxturudi… Uşax doxturunun kürəyin vurdi: Bilәvi zora salma! Az dәrs daha oxusan böyühlәrә də baxarsan.
*
Mәlәkuti, bazarda bir xanım gördi. Hәr yanı qızıldı (altındı). Dedi: Ay bacım! Bu cür tela (altın) asalayıbsan, İslam’da hәramdı. Ver müstәzәflәrә (fakirlere) xәrclәsin. Xanım dedi: Hacı Ağa, siz bi belә parçadan әmmamә (sarık) bağlayıbsız. Siz dә әmmamәni verin kasıb arvadlara (fakir hanımlara), şort elәsinler.
*
Azerbaycan’da evde yapılan votkaya “Donqili” denir. Mәlәkuti, Cuma hutbesinde, votkanın haram olduğunu, cemaattan içmemelerini ister. Karşılıklı konuşma ve soru sorma adeti olduğundan cemaattan biri, “Hacı Ağa! Biz votka içmirux, donqili içirux” der.
Mәlәkuti: “Yaxşı, əraq içmәyin, donqili halaldı, onu içün!”.
*
Batı Azerbaycan Bölge Valisi Attar’ın, 64 milyon tümen tutarında demir yolsuzluğundan dolayı görevden alındığı söylentisi dolaşıyordu etrafta.
Hüccetül-İslam Hasani, Cuma vaazında:
-Mәn bilmürәm ne işdi? Mәnim dişlәrimi Dr. Samson (Urumiyeli, tanınmış Asuri diş doktoru) düzәldib, şorva içәmmirәm. Bәs Şeyx Әttar’ın dişlerini hansı dәndanpәzeşk (diş doktoru) düzәldib, Azәrbaycan’ın başa-başında dәmir qoymayıb, hamısın yeyib.
*
Birinci Dünya Savaşı yıllarında İngilizlerle işbirliği yapan Araplara Huzistan’da yaşayan Türkler tarafından söylenen birkaç söz/ hezliyat:
Dostları ilə paylaş: |