İK Akademi A.Ş. Hakkında Düzenlenen Vergi Suçu Raporu
Yukarıda yer verilen Yargıtay kararlardan açıkça anlaşıldığı üzere, vergi kaçakçılığını teşkil eden fiillerden sahte belge düzenleme fiilinin gerçek failinin tespitinde doğrudan kanuni temsilcilerin belirlenmesi şeklinde bir usulün tatbik edilemeyecek olup, fiilin kim tarafından işlendiğinin kesin ve inandırıcı deliller ile belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca kanuni temsilcilerin, personelin fiillerini, işlendiği sırada bilmediği yönündeki savunma ve olgusunun geçerliliğinin dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumun aksi kesin olarak tespit edilebiliyorsa kanuni temsilciler fiillerden sorumlu tutulabilecektir. Ancak vergi suçu raporunda, Ali Serdar Hasırcıoğlu, Orhan Selçuk Hasırcıoğlu ve Şaban Aksöyek’in suçun ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciler olduğu konusunda detaylı ve kesin deliller ortaya konulmamıştır.
Vergi müfettişi bir taraftan 23.02.2012 tarihinden itibaren yönetim kurulu başkanı olan Ali Serdar Hasırcıoğlu’nun Himmetdede Tesisi ihalesinden ve inşaatından haberinin olmamasının dikkat çekici olduğunu ve bu durumun işin aslında Koza Altın AŞ tarafından yapıldığının ve sahte belge düzenleme fiilinin delillerinden biri olduğunu söylerken, diğer taraftan da ilgilinin bu ifadesinin geçersiz olduğunu zira düzenlenen faturalarda imzası olduğunu ifade etmektedir. Tabiri caizse, aynı ifadeyi işine geldiği zaman doğru, işine gelmediği zaman yanlış olarak kabul etmektedir.
Yönetim Kurulu üyesi Orhan Selçuk Hasırcıoğlu ile ilgili ise vergi suçu raporunda tek bir delilin dahi yer almadığı, mezkûr kişi hakkında sadece müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu ifadesine yer verildiği görülmektedir. Hâlbuki yukarıda yer verilen Yargıtay içtihatlarında da açık ve kesin şekilde hükmedildiği üzere, bir kişinin şirketin temsilcisi olması sebebiyle o şirket bünyesinde işlenen vergi suçlarının faili olarak belirlenmesi katiyen suçun şahsiliği ilkesinin ihlalidir.
Bu itibarla, bir an için sahte belge düzenleme fiilinin işlendiği kabul edilse dahi, bu suçun failleri olarak gösterilen şahısların gerçekten söz konusu fiilleri işlediğine dair somut, kesin ve inandırıcı delil ortaya konulmamıştır.
Bunların yanında İK Akademi AŞ hakkında tanzim edilen 2016-A-1707/50 sayılı vergi suçu raporunda İK Akademi A.Ş. adına düzenlenen sahte faturaların kasıtlı olarak defter kayıtları ve beyanlara yansıtılması (bilerek kullanılması) suretiyle 2012-2015 dönemlerinde 213 Sayılı VUK´un 359/b maddesi kapsamında Kaçakçılık suçuna iştirak eden ve İK Akademi A.Ş. tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş. adına sahte fatura düzenlenmesi suretiyle 2013-2014 dönemlerinde maddi menfaat gözeterek (daha az vergi ödeme ve gizli kar aktarımı) 213 Sayılı VUK´un 359/b maddesi kapsamında Kaçakçılık suçuna iştirak eden Koza Altın İşletmeleri A.Ş.´nin yönetim kurulu başkanı Hamdi Akın İPEK ve yönetim kurulu üyesi Cafer Tekin İPEK hakkında Vergi Usul Kanununun 367 nci maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulması gerektiği ifade edilmiştir.
Vergi suçlarına iştirak ile ilgili Vergi Usul Kanununda özel bir düzenleme mevcut olmadığından konuyla ilgili Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanacaktır. Türk Ceza Kanununun 37 inci maddesine göre suçun kanunî tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur. Vergi müfettişi raporunda, Koza Altın tarafından İK Akademi’ye verilen ihalenin aslında kurgu olduğunu, işin Koza Altın tarafından yapıldığını ve düzenlenen faturaların sahte olduğunu, bu planlamanın ise 2.5.1.-2.5.11. bölümlerinde belirtildiği üzere Koza Altın İşletmeleri A.Ş. yönetim kurulu başkanı Hamdi Akın İPEK ve yönetim kurulu üyesi Cafer Tekin İPEK tarafından yapıldığını, iddia etmektedir. Ancak, vergi tekniği raporunda bu iddiasına dair delil olarak nitelendirilebilecek bir hususa dahi yer verememiştir.
Vergi tekniği raporunda, Hamdi Akın İpek’in suça iştirak ettiği iddiasına dayanak olarak şirket 2. derece yöneticilerinin söz konusu ihalenin Hamdi Akın İPEK tarafından yaptırıldığını ve bizzat kendisinin ilgilendiği yönündeki ifadeleri gösterilmiştir. Raporda geçen söz konusu ifadeleri incelediğimizde bunlardan ilkinin İK Akademi’ye alınacak bazı çalışanlar için Koza Altın İşletmeleri A.Ş. yönetim kurulu başkanı Hamdi Akın İPEK´in de bilgi ve onayının alındığı olduğu yönündeki olduğu görülmektedir.
Öncelikle, Hamdi Akın İpek’in onayının alındığı işe alım, İK Akademi’ye Koza Tedarik AŞ’den transfer edilecek iki (2) personelle ilgilidir. Vergi tekniği raporunun konuyla ilgili 10 numaralı ekinde yer alan e-posta incelendiğinde, İnsan Kaynakları Sorumlusu Tuğçe Çalışkan’ın Serdar Hasırcıoğlu’na 13 Kasım 2013 tarihinde Koza Tedarik’ten İK Akademinin satın alma kadrosuna geçirilecek iki personelle ilgili Akın İpek’le detayların konuşulduğunun ifade edildiği ve Serdar Hasırcıoğlu’nun onayına işbu e posta ile sunulduğu görülmektedir. Son derece aşikâr olduğu üzere personelin İK Akademi’ye geçişi için onay istenen Koza Altın yöneticisi Akın İpek değil İK Akademi yöneticisi Serdar Hasırcıoğlu’dur.
Nitekim müfettiş, raporunda bu husus hakkında şu ifadeleri kullanmıştır. “Koza Altın İşletmeleri A.Ş. İnsan Kaynakları Uzmanı Tuğçe ÇALIŞKAN tarafından gönderilen e-mail´de İK Akademi A.Ş.’ de çalışmak üzere Koza Tedarik A.Ş.’ den atananlar hakkında Akın İPEK ile detaylı konuşulduğu belirtilerek Ali Serdar HASIRCIOĞLU’ dan işe alınacak bu kişiler hakkında onay istendiği tespit edilmiştir.” Müfettiş, konunun delili olarak raporuna ek yaptığı e-postada, kendi ifadesi ile, onay alınan İK Akademi yöneticisiyken, raporun diğer bir yerinde Akın İpek’in onayı ifadesine dönüştürmüş ve bunu Akın İpek’in İK Akademi tarafından sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiğine delil olarak göstermiştir. Hâlbuki kişilerin işe alınmasında onay makamı Serdar Hasırcıoğlu olup Akın İpek’ten onay alınmamıştır. E-postada sadece kendisi ile detaylı konuşulduğu ifade edilmektedir. Koza Tedarik AŞ personellerinin başka bir ilişkili şirkete transferinde bu şirketin yöneticisiyle konuşulmasından daha doğal ne olabilir? Kaldı ki delil olarak gösterilen e-postada Hamdi Akın İpek ile ne konuşulduğuna dair en küçük bir ifade yer almamaktadır.
Müfettişin raporunda tespit ettiğimiz söz konusu çarpıtma dahi, bu raporun yazılış gayesinin gerçekleri çarpıtarak önceden hedef olarak tespit edilmiş kişilere suç isnadı olduğunu göstermek için yeterlidir.
Müfettişin Hamdi Akın İpek ve Cafer Tekin İpek’le ilgili delillerin var olduğunu ileri sürdüğü Raporun 2.5.1.-2.5.11. bölümlerini incelemeye devam ettiğimizde, Koza Altın İşletmeleri A.Ş. genel müdürü olan İsmet SİVRİOĞLU’nun ifadesinde özetle grubun satın alma faaliyetlerinin genel olarak Koza İpek Tedarik tarafından yürütüldüğü; somut olayda ise ihaleye çıkılması, firmalardan teklif toplanması vb. faaliyetlerin tamamının yönetim kurulu başkanı Hamdi AKIN İPEK’in görevlendirmesi ile dönemin genel müdür yardımcısı Serhan UMURHAN tarafından yerine getirildiği; ihale tekliflerinin Serhan UMURHAN’ın münferit imzası ile gönderilmesi ile ilgili olarak, tüm süreçte tarafına bilgi verilmediği için imzasının da istenmediği; ihaleci firmalara ilişkin araştırmanın kendi bilgisi dâhilinde değil, Hamdi Akın İPEK ve Serhan URHAN tarafından yürütüldüğü belirtilmiştir.
Diğer bir ifadeyle müfettiş, Hamdi Akın İpek’in ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu Koza Altın İşletmeleri AŞ’nin yapacağı bir ihale ile ilgili, ihaleye çıkılması, firmalardan teklif toplanması vb. faaliyetlerin tamamının Hamdi Akın İPEK’in görevlendirmesi ile mezkûr şirketin genel müdür yardımcısı tarafından yapılmasını, ihalenin kurgu olmasının ve en önemlisi bunun planlamasının Hamdi Akın İpek tarafından yapılmasının delili olarak göstermektedir. Hamdi Akın İpek’in İK Akademi AŞ yöneticisinin görevlendirmesi söz konusu olsa durum bir nebze anlaşılabilecektir. Ancak, bir kişinin kendisinin ortağı ve yöneticisi olduğu bir şirketin çıkacağı ihale ilgili bir görev vermesinden daha tabii ne olabilir? Açıktır ki bunun ticari hayatın icaplarına aykırı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Müfettişin söz konusu ihalenin Hamdi Akın İPEK tarafından yaptırıldığını ve bizzat kendisinin ilgilendiği yönündeki ifadeler olarak nitelendirdiği ve suça iştirakin delili olarak sunduğu bu ifade okunduğu vakit, delil olduğu iddia edilen unsurların Yargıtay’ın içtihatlarında tarif edildiği şekliyle kesin ve inandırıcı olmak niteliğini hiçbir şekilde haiz olmadığı çok açıktır.
Müvekkillerimiz Hamdi Akın İpek ve Cafer Tekin İpek’le ilgili raporda yer verilen diğer bir husus da Akbank A.Ş.´den İK Akademi A.Ş. tarafından çekilen 10.000.000-TL tutarlı kredi için Cafer Tekin İPEK ve Hamdi Akın İPEK´in kefil olmalarıdır. 2013-2015 yıllarında 27 milyon TL finansman gideri (anapara değil sadece faiz ödemesi) yapan bir şirketin 10 milyon TL anapara tutarındaki bir kredisi için ilişkili şirketin yöneticilerinin kefil olması suç delili olarak gösterilemez. Kaldı ki, söz konusu kredinin Himmetdede Altın Madeni tesisi inşaatı ile ilgili olmadığı, genel bir kredi kefaleti olduğu Raporun 11 nolu ekinde yer alan Genel Kredi Sözleşmesinden de açık olarak anlaşılmaktadır.
Hamdi Akın İpek ve Cafer Tekin İpek’in kurgu ihalenin planlamasını yaptıkları ve bu sebeple İK Akademi yöneticileri tarafından işlenen sahte belge düzenleme ve kullanma suçlarına iştirak ettikleri şeklindeki önemli bir iddiaya dayanak olarak sadece yukarıda yer verdiğimiz hususlara yer verilmiştir. Bu iddialar da yukarıda açık bir şekilde çürütülmüştür.
Sonuç olarak Vergi Suçu Raporunda ve ilgili Vergi Tekniği Raporunda ne İK Akademi ne de Koza Altın yöneticileri hakkında suç işleme veya buna iştirak etmeye dair en küçük bir delile yer verilemediği halde, önceden hedef olarak belirlenen kişilerin suçun faili olarak belirlenmesine çalışıldığı anlaşılmaktadır.
-
Dostları ilə paylaş: |