Dış lastik bak lastik


District of Columbia (D.C.)



Yüklə 2,3 Mb.
səhifə292/324
tarix03.01.2022
ölçüsü2,3 Mb.
#48986
1   ...   288   289   290   291   292   293   294   295   ...   324
District of Columbia (D.C.), ABD'nin doğusunda federal yönetim bölgesi. Poto- mac Irmağı kıyısında, Washington, D.C. kentiyle aynı alanı kaplar.

diş, omurgalılarda ağız-yutak boşluğunun çevresinde, çene kemiklerinin kenarlanna dizilmiş olan, yiyecekleri alıp kavramaya,

^ orta kesicidiş

^ _ yan kesicidiş

^ köpekdişi

\ t / İÇ ■ birinci küçük azı

f^S^T ^^ ikinci küçük azı

-SZŞı' ,, birinci büyük azı

i^CAy' ikinci büyük azı

ı^^/^"^V^k azı

insanda altçenedeki dişlerin dizilişi

G. J. Romanes, Cunningham's Textbookof Anatomy. Oxford University Press

çiğneyerek parçalamaya, düşmanlardan korunmaya ve başka özel işlevlere uyarlanmış, beyazımsı renkte, sert ve dayanıklı oluşumların ortak adı.

Omurgalıların çeşitli türlerinde dişler, genellikle yüklendiği işleve uygun özel biçimler gösterir. Örneğin yılanın dişleri çok ince, keskin ve çoğu kez geriye doğru kıvrıktır; bu havyanlar avlarını bütün olarak yuttukları için, dişler çiğnemeye değil yalnızca avı yakalamaya uyarlanmıştır. Kedi ve köpek gibi etçil memelilerin dişleri, insan ve maymunların dişlerinden daha sivridir. Bu hayvanların köpekdişleri uzun, öğütmekten çok kesmeye ve koparmaya uyarlanmış olan küçük azıların yassı çiğneme yüzeyi yoktur. Büyük azıların da bir bölümü kaybolmuştur. Oysa inek ve at gibi otçul memelilerde çiğneme yüzeyi, küçük azılarda çok geniş ve yassı, büyük azılarda çok karmaşık girinti ve çıkıntılarla dolu, köpekdişleri de bazen hiç yoktur. Bu açıdan, çiğnemeye pek elverişli olmayan sivri uçlu dişler genellikle yılan, köpek ve kedi gibi etçil hayvanlara, çiğneme ve öğütme işlevine uyarlanmış olan geniş ve yassı yüzeyli dişler ise otçul hayvanlara özgüdür. Hayvanların pek azı selülozu sindirebilir; oysa otçulların temel besini olan bitkilerde hücrenin çevresi selülozdan bir zarla kuşatılmıştır ve sindirim enzimlerinin hücre içine girebilmesi için önce bu zarın parçalanması gerekir. Hayvan hücresini sindiremeyecek türden bir zar çevrelemediği için, etçil hayvanların yediği et doğrudan doğruya sindirim enzimleriyle işlenebilir. Dolayısıyla, otçulların beslenmesinin temeli olan çiğneme etçiller için o kadar önemli değildir. Hem bitkisel, hem hayvansal dokularla beslenen insanda, gerek yapısal, gerek işlevsel olarak etçil ve otçul hayvanların dişlerinin özelleşme sınırlarına yaklaşan değişik nitelikte dişler (hete- rodont diş yapısı) bulunur. Omurgalıların yalnızca bir sınıfında, kuşlarda, gerçek dişler yoktur. Bu hayvanlar yiyeceklerini, midenin arkasında bulunan ve taşlık denen, kaslardan oluşmuş bir kesenin içindeki taş ve kum parçacıklarıyla öğütürler. Fil, mors gibi bazı hayvanlarda ise dişler beslenmedeki işlevini yitirerek daha çok bir savunma organına dönüşmüştür.

Omurgalıların' dişleri, ataları olan kıkır- daklıbalıklarda gövdeyi örten kemiksi deri levhaların değişime uğramış türevleridir. Bütün dişler genel yapısıyla birbirine benzer ve üç katmandan oluşur. Memelilerde, en dış katman olan mine(*), dişetine gömülü olmayan diştacının tümünü ya da bir bölümünü örten çok sert ve yoğun bir dokudur. Orta katman olan dentin(*), mineden daha yumuşaktır ve bileşimi kemiğe benzer. Dentini besleyen, en içteki dişözü odacığının içine yerleşmiş hücrelerden, ince kan damarlarından ve bir sinirden oluşan dişözüdür. Dişeti sınırının altında kalan diş kökünün büyük bölümünü, dentinden daha yumuşak olan ve özellikleri kemiğe çok benzeyen sement(*) ya da seman katmanı örter. Memeliler dışındaki omurgalıların çoğunda dişlerin kökü ya da sementi olmadığı gibi, diştacı da mine kadar sert olan, ama bileşimi daha çok den tine benzeyen, vitrodentin adında bir maddeyle kaplıdir.







Bir insan dişinin bölümlerini ve çevresindeki dokuları gösteren boyuna kesit

G J. Romanes, Cunningham's Textbook of Anatomy, Oxford University Press



dentin

boyun -

sement

_ diş çevresi zarı

sement

apical loramen

. kemik
Her diş, kök, boyun ve taç olmak üzere üç bölümden oluşur. Kök, dişetinin altında kalan ve diş çevresi zarının lifsi bağlarıyla çene kemiklerindeki diş yuvası çıkıntısına tutunan bölümdür. Diş çevresi zan ya da bağı (periodontum) denen bu etsi bağdoku, embriyonun dişlerini saran bir keseden gelişir ve dişin yuvasında kıpırdamadan durmasını, çiğneme sırasındaki basınca karşı koymasını ve yanındaki dişlere bağlanmasını sağlar. Bu dokuda kan damarlan, ayrıca ağrıya, dokunmaya ve iç organlardan gelen uyanlara duyarlı duyu sinirlerinin uçlan bulunur; iç organlardan gelen uyanla- n alan sinir uçlan, çiğneme ve yutma gibi karmaşık etkinliklerdeki kas hareketlerinin eşgüdümü için gerekli olan bilgileri geribes- leme mekanizmasıyla merkez sinir sistemi- 199 diş çürümesi

ne iletir. Dişin kök ile taç arasında kalan boyun bölümü, ağız boşluğunu döşeyen mukozanın özelleşmiş bir parçası olan diş- etiyle kuşatılmıştır. Dişetinden dışanya taşarak ağız boşluğuna doğru uzanan diştacı ise, dişin ağızda görünen bölümünü oluşturur.

Çene kemiğinin bir bölümü olan diş yuvası kemiği, gelişmekte olan her dişin çevresinde, içine yerleşeceği ve diş çevresi bağlarıyla tutunabileceği kemiksi bir yuva ya da çukur oluşturur. Geçici dişler yerlerini kalıcı dişlere bırakırken, geçici diş kökünün büyük bölümü ile kökü çevreleyen kemik erir ve bunun yerini alacak olan kalıcı diş için yeni bir yuva hazırlar.

insanda, bütün öbür memelilerdeki gibi üç katmandan oluşmuş 20 geçici diş ya da süt- dişi(*) ile 32 kalıcı diş(*) bulunur. Geçici diş düzeninde, her çenede dörder kesicidiş(*), ikişer köpekdişi(*) ve dörder azıdişi(*) vardır. Kalıcı diş düzeni ise, her çenedeki dörder kesicidiş, ikişer köpekdişi, dörder küçük azı ve altışar büyük azıdan oluşur. Geçici azıdişleri yerlerini kalıcı küçük azılara bırakırken, kalıcı büyük azılann geçici diş düzeninde öncülleri yoktur. Kesicidişler ile köpekdişleri yiyecekleri kesmeye ve koparmaya, küçük ve büyük azılar ise parçalayarak öğütmeye yarar. Dişlerin biçimleri de işlevlerine uyarlanmıştır: Kesici- dişlerin taç bölümü keskin kenarları, küçük ve büyük azılarınki ise yiyecekleri ezerek parçalamaya elverişli bir dizi çıkıntıyla donatılmıştır. İnsanın diş düzeni, köpekdişle- rinin küçüklüğüyle hayvanlarınkinden ayrı bir özellik gösterir. Kesicidişler ile köpekdişleri tek köklü, üstçenedeki büyük azılar ise üç köklüdür.

diş çürümesi, diştacının yüzeyinden başlayıp dentin boyunca ilerleyerek dişözü odacığına kadar varabilen delik ya da çürüklerle diş dokusunun yıkıma uğraması. Diş çürümesi, diş dipleri ile dişeti arasındakidiş hekimliği 200

boşluklarda birikmiş yiyecek artıklarında üreyen mikroorganizmalann, şeker ve karbonhidratlı besinleri parçalamasınla açığa çıkan organik asitlerden, özellikle laktik asitten ileri gelir. Bu asitler diş minesini eriterek deler ve mikroorganizmaların daha alttaki dokulara girmesine yol açar; böylece dentin katmanının yapısındaki proteinler de enzimlerin etkisiyle parçalanır ve dişözü odacığına kadar ulaşan mikroorganizmaların başlattığı iltihaplanma buradaki siniri tuttuğunda diş ağrısı dayanılmaz boyutlara ulaşabilir. Dişetleriyle dişler arasındaki boşluklarda ve dişteki delikte biriken organik artıkların çürümesiyle ağız kokuları başlar. Ayrıca, diş kökünün ucundaki apse çene kemiğine doğru ilerleyerek kemik iltihabına (osteo- miyelit) ya da diş kökünün çevresindeki yumuşak dokuları tutarak ödemli bağdoku- su iltihabına (selülit), diş kökünde kistlerin oluşumuna yol açabilir. İltihap ilerledikçe dişler yuvasında gevşeyerek sallanmaya başlar ve dişi çekmekten başka çare kalmaz.



Diş çürümesinin başhca nedeni ağız sağlığına ve temizliğine özen gösterilmemesidir; ayrıca beslenme koşullan, genel sağlık durumu, dişlerdeki yapı bozuklukları ve kalıtım gibi etkenler de çürüklerin oluşmasında rol oynayabilir. Yetersiz ve kötü beslenme, alkol bağımlılığı, D vitamini ve protein eksikliği diş çürümesini hızlandıran koşullardır. Tedavi için beslenmeye özen gösterilmesi, özellikle şekerli yiyeceklerden kaçınılması, dişleri sürekli fırçalayıp temiz'tutarak ve çürükleri ilerlemeden dolguyla kapatarak diş bakımına önem verilmesi gerekir. Flüorür diş minesinin organik asitlere karşı direncini artırdığından, birçok ülkede kullanım sularına sodyum flüorür katılması ve flüorürlü diş macunlarının kullanılması gibi önlemlerle diş çürümelerinde yüzde 50-60 oranında bir gerileme görülmüştür.


Yüklə 2,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   288   289   290   291   292   293   294   295   ...   324




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin