diş hekimliği, DişçiLiK olarak da bilinir, öncelikle dişlerdeki ve çene kemikleri, diş- etleri gibi çevre dokulardaki hastalıklann, gelişme bozukluklarının önlenmesini ve tedavisini amaçlayan cip dalı. Diş hekimliği yalnızca çürük dişlerin onarılması ve çekilmesiyle değil, dişİerin çene kemiğinde düzgün olarak dizilmesi, üst üste binmeyecek ya da aralannda boşİuk kalmayacak biçimde kapanması, diş protezlerinin tasarımı, yapımı ve yerine yerleştirilmesiyle de ilgilenir. Bu görevleri yerine getirebilmek için, diş hekimliği içinde, çene cerrahisi(*), ortodonti^), pedodonti(*), periodonti(*) ve prostodonti(*) gibi uzmanlık dalları gelişmiştir.
Diş hekimliğinin tarihi. Diş hekimliği, tıbbın bilimsel temellerinin atıldığı 16. ve 17. yüzyıllarda, özellikle Fransa'nın öncülüğünde gelişerek ayn bir uzmanlık alanına dönüşmüştür. 14. yüzyıla değin, ağrıyan çürük dişleri çekmek berber-cerrahlann işiydi; 16. yüzyılda bile, ilk kez Fransa'da cerrahlara diş hekimliği için yetki belgesi verilmesine karşın, berberler bu alandaki etkinliklerini sürdürdüler. 1544'te İngiltere, kadınların da kabul edildiği Berber-Cerrah- lar Birliği'ne yetki tanıyan VIII. Henry'nin girişimleriyle Fransa'nın açtığı yolu izledi. Diş hekimliğiyle ilgili ilk ders kitabı 1530'da Leipzig'de basıldı, 50 yıl sonra da Fransız üniversiteleri ilk diş hekimliği öğrencilerine kapılannı açtı. XİV. Louis döneminde, diplomalı cerrah diş hekimleri cerrahlar loncasında ayrı bir bölüm olarak örgütlendi; bir yıl sonra da, çene cerrahisi ve diş protezi alanında uzmanlaşmak isteyenlerin yazılı sınavdan geçmesini öngören bir yasa çıka- nldı. Aynı dönemde Fransa'da kadınlann da diş hekimliği yapmasına izin verildiyse de, 18. yüzyılın ortalannda bu yetki geri alındı.
-
yüzyıla gelindiğinde, diş hekimliğinin çürük dişlerin çekilmesinden ve diş ağrılarının giderilmesinden öte bir tıp dalı olduğunun bilincine varılmıştı. Bu yüzyılda basılan üç önemli ders kitabı, Fransız diş hekimi Pierre Fauchard'ın Le Chirurgien dentiste (1728; Diş Cerrahı), Alman diş hekimi Philipp Pfaff'ın Abhandlung von den Zah- nen (1756; Dişler Üzerine İnceleme), İngiliz anatomi ve cerrahi bilgini John Hunter'ın The Natural History of the Human Teeth (1771; İnsan Dişlerinin Doğal Tarihi) adlı yapıtlarıdır.
İngiltere'de, özellikle yoksullara hizmet vermek üzere, tıp fakültelerinden ve büyük hastanelerden bağımsız olarak diş hastaneleri çok daha önce kurulduğu haîde, 1858'e değin ayrı bir diş hekimliği okulu kurulmamıştı. O tarihte ingiltere'nin ilk diş hekimliği okulu Londra Diş Hekimliği Derneği'n- ce, ikincisi de bir yıl sonra ingiltere Diş Hekimliği Yüksekokulu'nca kurularak öğretime başladı.
Türklerde diş hekimliği. Diş sağlığına ve bakımına büyük önem veren Orta Asya Türklerinde, dişleri bitkisel fırçalarla ovmak ve hilâl denen kürdanlarla temizlemek geleneği yerleşmişti. Orta Asya'da yapılan kazılarda, Türklerin bin yıl önce diştaşlannı (kefeki) temizlemek için kullandıkları aletler bulunmuştur. Diş sağlığına aynı özeni gösteren Osmanlılar döneminde diş bakımıyla ilgili ilk yapıtlar 14. yüzyıldan kalmadır. Gene de 19. yüzyıla değin diş hekimliği, kendi kendini yetiştirmiş hekimler, cerrahlar, hatta berber ve ebeler eliyle yürütülmüştür. 19. yüzyıldan başlayarak, öbür tıp dallan gibi diş hekimliği de örgütlenmeye başladı. Dişçi Mektebi'nin(*) açılmasıyla bu alandaki eğitim belirgin bir düzeye ulaştı. Hastanelerde çalışan diş hekimlerinin yan- lannda çalışanlara verdikleri yeterlilik belgelerinin 1878'den sonra Mekteb-i Tıbbiye Nezareti'nce, daha sonra da sağlık müdürlüklerince onaylanması koşulu getirildi.
1928'de, 1219. sayılı Tababet ve Şuabat-ı Sanatlar Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 30. maddesi, diş tedavisinin kesinlikle Diş Hekimliği Okulu'nu bitirenlerce uygulanabileceğini öngörüyordu. II. Dünya Savaşı'nın sonlarına değin yalnızca İstanbul'daki bu okuldan yetişen diş hekimlerinin sayısı, 1960'tan sonra özel diş hekimliği yüksekokullarının açılmasından sonra hızla arttı. 1981'de Yükseköğretim Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle, yedi üniversitede diş hekimliği fakülte ve yüksek okulları açıldı.
Türkiye'de diş hekimliği öğrenimi tıp öğ- renimiyle birlikte başlar. Bir yıllık ortak öğrenimden sonra diş hekimliği fakültelerindeki dört yıllık öğrenimle diş hekimliği yükseklisans diploması, üç yıllık ek bir eğitimden sonra da uzmanlık dallannda doktora derecesi alınır. Diş hekimliğindeki teknik gelişmeler. Elle çalıştırılan ilk diş matkaplarında diş hekimi küçük, yuvarlak testereyi parmakları arasında çeviriyor ya da bir eliyle matkabı kullanırken öbür eliyle bir tutamağı döndürüyordu. Sonraları, dikiş makinesinden esinlenilerek, pedalla çalışan bir model geliştirildi. 1870'te bulunan elektrikli matkap, 1950'lerde yerini hava türbinli matkaplara bıraktı. Bu matkabın dakikada yaklaşık 400 bin devirlik hızı, hastaya daha az rahatsızlık vererek diş tedavisinde büyük kolaylık' sağladı.
-
yüzyılın sonlarında, anestezik ve ağrı kesici olarak önce kokain ve diazot monok- sitin (güldürücü gaz), sonra daha etkili ilaçların kullanılması diş hekimliğinde önemli gelişmelere yol açtı. X ışınlarının geliştirilmesi de, diş hekiminin diş köklerini ve o bölgedeki çürük ya da iltihapları görmesini sağlayan en önemli adımlardan biriydi.
Geçmişi oldukça eskiye dayanan takma dişler 18. yüzyılda yaygınlaştı, ama başlangıçta pek kullanışlı değildi. Takma diş yapmak için alçıyla çenenin kalıbı alındıktan sonra, bu kalıp hastayı çok rahatsız eden bir işlemle çıkarılarak parçalan yeniden birleştirilirdi. Protezin yapımında tahta, fildişi ya da bağa, dişler için de fildişi ya da porselen kullanılıyor, ama protez ağıza iyi oturmadığı için rahatsızlık veriyordu. Çene kalıbını almak için önce balmumu, sonra plastiklerin, takma dişlerin yerleştirileceği damak protezinin yapımında da lastik ve plastiklerin kullanılmasıyla bu alanda büyük gelişmeler oldu. İlk takma dişler çeneye çatal ya da tellerle tutturulduğu halde çoğu kez sallanıyordu; oysa suyun kılcal etkisiyle yerine sıkıca yerleştirilen modern protezlerde bu sorunun üstesinden gelinmiştir. Günümüzde, diş hekiminin verdiği kalıp ve ölçülere dayanarak takma diş, kuron ve köprü gibi onarım gereçlerinin hazırlanmasından, bu konuda uzmanlaşmış olan diş teknisyenleri sorumludur. Son yıllarda geliştirilen "implant" (diş dikimi) teknolojisi ile, ağzında protez monte edecek tek bir diş bile kalmamış hastaların çene kemiğine özel alaşımlı metaller çakılarak bu metal parçalar yapay dişlerle kaplanmakta, protez bu dişlere oturtulmaktadır.
diş minesi bak. mine
diş sıkışması bak. aerodontalji
Dostları ilə paylaş: |