diüretik bak. idrar söktürücü
Di vakar apandita, asıl adı divakara (d. 1040, Kamboçya - ö. y. 1120), dinsel ve yönetsel görevlerde dört Kamboçya kralına (II. Harshavarman, VI. Jayavarman, I. Dharanindravarman ve II. Suryavarman) hizmet etmiş Brahman. Adının parçasını oluşturan pandita (bilge rahip) unvanını sonradan almıştır.
Fırsatları değerlendirmeyi çok iyi bilen Divakarapandita art arda gelen saray darbelerinde sağ kalmayı başardığı gibi, her yeni hükümdarın gözüne girmeyi de becerdi. II. Suryavarman, dünyanın en büyük dinsel yapılarından ve eski Khmer (Kam-
203 divan
boçya) uygarlığının en büyük ürünlerinden biri olan Angkor Wat tapınağının yapımını, Divakarapandita'nın isteği üzerine başlattı. Angkor Wat'ta, Divakarapandita anısına dikilmiş bir anıt da bulunur.
Divali (Sanskrit dilinde dipavali: "ışık dizisi"), Hindistan'ın en önemli dinsel şenliklerinden biri. Hindu takvimindeki Aşvina ayının karanlık yarısının 13. günüyle Kartti- ka ayının aydınlık yarısının 2. günü arasındaki (Miladi takvime göre ekim sonlarında) 5 gün boyunca kutlanır. Bolluk tanrıçası Lakshmi onuruna (Bengal'de Tanrıça Kali onuruna) düzenlenen Divali geleneği özellikle tüccarlar arasında yaygındır.
Şenlik sırasında, topraktan yapılmış küçük kandiller evlerin ve tapınakların korkuluk- lanna dizilir, dere ve ırmaklara salınır. Böylece, Rama'nın (Hindu Tanrısı Vişnu' nun bedenleşmesi) Ayodhya'ya dönmesi ve 14 yıllık bir sürgünden sonra kral olarak taç giymesi anılır. Asıl şenlik günü olan dördüncü gün, Vikrama takvimine göre yeni yılın başlangıcıdır. O gün tüccarlar dinsel törenler düzenler ve yeni hesap defterleri açarlar. Şenlik süresince en yeni elbiseler giyilerek ziyaretler yapılır, armağanlar verilir, evler süslenir. Bir sonraki yılın şanslı geçmesi umuduyla kumar' oyunlan özendirilir ve Tanrı Şiva ile Parvati'nin anısına Kailasa Dağında zar oyunları oynanır.
Çoğunluğunu tüccarlann oluşturduğu Cay- nacılar arasında da Divali şenliklerinin önemli yeri vardır. Caynacılıkta Divali günü, 24. Tirthankara (tarihin her döneminde Caynacılığı insanlığa tebliğ ettiğine inanılan kurtarıcı) olan Mahavira'nın (Büyük Kahraman) Nirvana'ya (tinsel kurtuluş) ulaştığı gündür. Kandiller, Mahavira'nın ölümüyle yok olan kutsal bilginin ışığını simgeler.
divan, âşık edebiyatında aruzun "fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbıyla yazılan ve besteyle okunan şiir türü. Divanlar gazel, murabba, muhammes, müseddes biçiminde olabilir. Gazel biçimindekilerin musammat ve ayaklı (ya da yedekli) tipleri de vardır. Bir tür müstezat olan ayaklı divan, dizeler arasına "fâilâtün fâilün" ziyadesi eklenerek oluşturulur.
Azerbaycan âşıkları arasında "divani" olarak adlandırılan 14 heceli bir şiir türü ve aynı adlı bir âşık havası vardır. Bu hava, Anadolu âşıkları arasında da yaygınlık kazanmış, âşık fasıllarında çalınıp söylenmiştir.
divan, klasik Türk müziğinde dindışı sözlü formlardan biri. Divan en az üç kıtalık bir şiir üstüne bestelenir. Kıtalar birbirinden aranağmeyle aynlır. Her kıtanın başına genellikle "ah", "yâr" gibi bir terennüm sözcüğü eklenir. Divanlarda kıtalardan biri yer yer ritimsiz okunacak biçimde; bir başkası da, doğaçlama izlenimi vermesi için bütünüyle ritimsiz olarak bestelenmiştir. Bu formun en ünlü örnekleri Nevres Paşa'nın "Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş" (şehnaz) ve "Hasretle bu şeb gâh uyudum, gâhi uyandım" (uşşak) diye başlayan divanlarıyla, Suphi Ziya Özbekkan'ın "Dün gece ye's ile kendimden geçtim" (hicaz) diye başlayan divanıdır. Muhayyer makamındaki, bestecisi bilinmeyen ve "Ok gibi, hublar beni yaydan yabana attılar" diye başlayan divan da çok ünlüdür.
divan, İslam devletlerinde idari yargı, maliye, askerlik ve yönetimle ilgili işleri yürüten kurul ve dairelere verilen ad.
Hz. Ömer döneminde (hd 634-644) ortaya çıkan ilk divanda, ganimetlerden pay alma- divan 204
ya hak kazanan askerlerin adları kaydedilirdi. Daha sonra ise divana kayıtlı olanlara, ele geçirilen toprakların sahiplerinden alınan vergilerden maaş verilmekteydi. Devletin toprağa dayanması sürecinin bir parçası olan bu maaşlar babadan oğula da geçiyordu. Muaviye döneminde (661-680) divan hesap, posta ve haberleşme işleriyle ilgili bir kuruluştu. Abbasilerde hem en yetkili yönetim organı, hem de devletin yazışma, yargı, kayıt ve arşivle ilgili işlerini yürüten daire ve kurullar bu adla anılıyordu. Büyük Selçuklularda ve Anadolu Selçuklularında divanlar, öbür İslam devletlerinde- kine benzer işlere bakardı. Ama Anadolu Selçuklu divanları birer kuruldan çok, devlet dairesi niteliğindeydi. İran'da yaklaşık 19. yüzyıla değin divan genel olarak merkezî hükümet anlamında kullanıldı. Hint-Türk İmparatorluğu'nda (1556-1707) divan, temelde hükümetin mali işlerine bakardı. Eyaletlerde bu kuruma bağlı başka divanlar vardı. Osmanlılarda divan (Divan-ı Hüma- yun[*]) devletin en yüksek merkez kuruluydu. Önceleri padişahın, sonra genellikle sadrazamın başkanlığında toplanırdı. Tanzimat'a değin sadrazamın ve daha alt derecedeki devlet görevlilerinin başkanlık ettikleri başka divanlar da varlıklarını sürdürdü. Tanzimat'tan sonra oluşturulan divanlar ise yargı ve denetim kurullarıydı. Eyaletlerde valilerin de birer divanı vardı. Aynı bölgede birbiriyle bağlantılı köylerin oluşturduğu küçük kadılıklara da divan denirdi. Nahiye konumundaki bu yönetim birimleri kapsadıkları köy sayısına göre "dörtdivan", "se- kizdivan" gibi adlarla anılırdı. Osmanlı Devleti'nde devlet yönetimiyle ilgili önemli defter ve kütüklerin yanı sıra hükümdar tahtına divan dendiği de olurdu. Saray ve konaklardaki toplantı salonları ve büyük mekânlar ise divanhane olarak adlandırılırdı. Bu odalar çepeçevre minder ve yastıklarla döşenmişti. Divan sözcüğünün bugünkü anlamı da (oturulacak yer) buradan gelmektedir.
divan, divan edebiyatı şairlerinin, şiirlerini belli bir düzen içinde topladıkları kitap. Önceleri, herhangi bir konu üzerine yazılmış yapıt demek olan divan sözcüğünün (örn. Divarıü Lügati't-Türk) bu anlamı zamanla daralmış ve şiirlerin yer aldığı antoloji anlamında kullanılmaya başlamıştır. Daha sonraları ise bir şairin bütün şiirlerinin toplandığı yapıta divan denmiştir. Zamanla (14. ve 15. yy'lar) divanlarda şiirler belli bir düzen içinde sıralanmaya başladı. Buna "divan tertibi", böyle divanlara da "mürettep divan" denirdi. Tam bir divanda sırasıyla kaside (tevhid, münacat, na't, medhiye), tarih (tarih düşürme), musammat, gazel bölümleri, en sonda da lugazlar, muammalar, müfredler, azadeler yer alır. Divanda gazeller, uyak ve rediflerinin son harfinin Arap alfabesindeki sırasına göre ("eliften başlayıp "ye"ye kadar) sıralanır. Her harfte en az bir şiir olması şarttır. Ama bu kurala uymayan şairler de olmuştur. Ayrıca bak. divançe.
Dostları ilə paylaş: |