Dünya ve ahiret saadeti İÇİn allah’a ulaşmayi dilemek şarttir



Yüklə 0,79 Mb.
səhifə16/56
tarix07.01.2022
ölçüsü0,79 Mb.
#90832
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   56
7.EVVAB OLMAK
Evvab; elif,vav,be harflerinden oluşan EVB kökündendir.Dönmek anlamındadır.Mim ekiylen dönüş yeri sığınak anlamındadır.

Evvab’ın kesin olarak dönmek,sığınmak olduğu belli ise bu “dönüş,sığınma”nereye olacak?

Kur’an da,ya ALLAH’A bu dünya hayatını yaşarken ruh’un dönüşü ona sığınması veya ölümle o na dönüşü cehennemlik olarak iki şekilde geciyor.

Allah’a olan dönüşün bu dünya hayatında olacağı (ruh’un Allah’a dönüşü), bu na AHSEN DÖNÜŞ diyor Allah’uteala.Ateşe,cehenneme olan dönüşün ise bu dünya hayatını yaşarken HİDAYETE EREMEYENLERİN (Allah’a ulaşmayanların) TAKVA SAHİBİ OLAMAYANLARIN şerli dönüşü yani ölümle gercekleşen ruhların Allah’a dönüşlerini kasdediliyor.

Kişinin Allah’a ulaşma dileğiyle gercekleşen “takva sahibi olmak”(rum-31) onda mürşid arama ihtiyacını oluşturur. Çünkü onun gayesi Allah’a ulaşmayı dileyerek o’na teslim olmak ve böylece Allah’ın emrini yerine getirmektir.(zümer-54) Teslim olabilmek te mürşidini aramakla ve ona tabiolmakla oluşacaktır.(cin-14) Kendi ruhunun Allah’a ulaşıp ona teslim olmasına vesile olanı aramaktır.(maide-35) bu arama ise ayette belirtildiği gibi takva sahibi olmakla mümkündür.(nebe-38 de) Allah’ın huzurunda mürşidin önünde yapılan TÖVBE MERASİMİ anlatılmaktadır.Burada daha önce (Allah’a ulaşma dileğimizle örtülen günahlarımız-enfal/29) bu defa NEFS’İMİZİN ISLAHININ BAŞLAMASI İLE (Salih amel işleyerek) sevaba cevrilecektir yani mağfiret gercekleşecektir.(isra/25-Furkan/70)

Nebe suresinin 39.ayetikerimesinde de bu merasimin HAK’KA (Allah’a ulaşma nın başlangıcı olan o kişinin Allah’ulaşmak üzere fizik vücuttan ayrılarak yola çıkışını bildirerek “ARTIK DİLEYEN RABBİNE GİDEN BİR YOL TUTSUN ONA SIĞINSIN (o’na teslim olsun) buyuruyor.

NEBE – 38-39 : Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben). Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
O gün, ruh (devrin imamının ruhu) ve (arşı tutan) melekler, saf saf hazır bulunurlar. Rahmân'ın kendisine izin verdiği kişiden başka kimse konuşamaz. Ve (izin verilen) sadece sevap söylemiştir. İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran yolu, (Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.

RUM - 31 : Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).


O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

ZUMER - 54 : Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).


Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.

CİN - 14 : Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reşedâ(reşeden).


Ve gerçekten bizden, (Allah'a) teslim olanlar da var ve bizden kasitun (kalpleri kasiyet bağlamış) olanlar da var. Artık kim (Allah'a) teslim olmuşsa (ruhunu teslim etmişse) işte onlar, irşad olmayı (nefsin ve iradenin teslimini) arayanlardır (dileyenlerdir).

ENFAL - 29 : Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).


Ey âmenû olanlar, Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

İSRA - 25 : Rabbukum a’lemu bi mâ fî nufûsikum, in tekûnû sâlihîne fe innehu kâne lil evvâbîne gafûrâ(gafûren).


Rabbiniz, nefslerinizde olanı (niyetinizi) daha iyi bilir. Eğer salihler olursanız, o taktirde muhakkak ki O, evvab olanlar (O'na yönelip, tövbe ederek ulaşanlar) için mağfiret edici olur.

RAD - 29 : Ellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti tûbâ lehum ve husnu meâb(meâbin).


Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefsi ıslâh edici amel) yapanlar ne mutlu onlara ve meabın (sığınağın) (en) güzeli onların.

FURKAN – 70-71 : İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen). Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ(metâben).


Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet gönderendir).

Ve kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a ulaşır (hayattayken ruhu Allah'a ulaşır).

Bu dönüş AHSEN BİR DÖNÜŞTÜR.Çünkü serbest irademizle gercekleşen dönüştür.Bütün Ahsen dönüşler “serbest irademizle Allah’a ulaşmayı dilediğimizde gercekleşir.Bu dileğimizle ulaştığımız “takva sahibi olmakla”

Ya Allah’a ulaşacağız (meab olacağız) ya da dünyanın zinetlerine tabi olup gaviyn(azgın) olarak şerli dönüşün sahibi olacağız(sad/55,56,nebe/22)

AL-İ İMRAN/14-15 : Zuyyine lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi). Kul e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâh(minallâhi), vallâhu basîrun bil ıbâd(ıbâdi).
İnsanlara, "kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere olan sevgiden oluşan" şehvetleri (aşırı düşkünlükleri) güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir. Ve Allah, O'nun katındaki en güzel sığınaktır.

De ki: "Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahibi olanlar için, Rabb'lerinin katında, içinde devamlı kalacakları, altından nehirler akan cennetler, temiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah kullarını en iyi görendir.

SAD - 49 : Hâzâ zikr(zikrun), ve inne lil muttekîne le husne meâb(meâbin).
Bu (Kur'ân-ı Kerim), bir Zikir'dir. Ve muhakkak ki muttakiler (takva sahipleri) için sığınakların en güzeli (Allah'ın Zat'ı) vardır.

KAF – 31-32-33 : Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin. Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin). Men haşiyer rahmâne bil gaybi ve câe bi kalbin munîbin.

Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab (ruhu Allah'a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.Gaybda Rahmân'a huşu duyanlar ve münib (Allah'a ulaşmayı dileyen) bir kalple (Allah'ın huzuruna) gelenler (için).


Peygamberler bizim için birer örnektir.

RAD - 36 : Vellezîne âteynâhumul kitâbe yefrehûne bimâ unzile ileyke ve minel ahzâbi men yunkiru ba’dah(ba’dahu), kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ uşrike bih(bihî), ileyhi ed’û ve ileyhi meâb(meâbi).


Kendilerine kitap verilenler sana indirilene sevinirler. Gruplardan, onun bir kısmını inkâr edenlere şöyle de: “Ben, sadece Allah'a kul olmakla ve O'na şirk koşmamakla emrolundum. Ben, O'na davet ederim ve dönüşüm O'nadır (meabım, sığınağım, dönüş yerim O'dur).

SAD - 17 : Isbır alâ mâ yekûlûne vezkur abdenâ dâvûde zel eyd(eydi), innehû evvâb(evvâbun).


Onların söylediklerine sabret, güç kuvvet sahibi kulumuz Davut (A.S)'ı zikret (hatırla). Muhakkak ki o, evvab idi (Allah'a ulaşmıştı).
Allah’a ulaşmayı dilemeyen o’na bu dünya hayatında ulaşılmaz diyenlerin dönüşü de şerli bir dönüştür.

SAD – 55-56 : Hâzâ, ve inne lit tâgıyne le şerre meâb(meâbin). Cehennem(cehenneme), yaslevnehâ, fe bi’sel mihâd(mihâdu).


(Cennettekilerin durumu) bu. Ve muhakkak ki azgınlar için elbette şerrli (kötü) bir meab (sığınak) vardır.Cehennem, ona girerler. İşte o ne kötü bir döşektir.
NEBE – 21-22-23 : İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden). Lit tâgîne meâbâ(meâben). Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben).
Muhakkak ki cehennem mirsad olmuştur.

Azgınlar için meab (sığınılacak yer) olarak.

(Onlar) orada bütün zamanlar boyunca kalacak olanlardır.

Netice olarak ALLAH’A DÖNÜŞÜN “evvab”fiili ile bu dünya hayatında yaşarken olduğu bir defa daha ispatlanmış oldu.Ama ahiretteki dönüşün sadece ateşe dönüş olduğu da kesinleşti.

*******


Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin