NAHL - 61 : Ve eğer Allah, insanları zulümleri sebebiyle sorgulayıp (derhal) cezalandırsaydı, onun (yeryüzünün) üzerinde yürüyen canlılardan bir canlı bırakmazdı. Ve fakat onları, belirli bir zamana kadar tehir eder (erteler). Artık onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat tehir edilir (ertelenir) ne de (bir saat) evvele alınır.
Kişi, başlangıcta her hareketinde “ kendi menfaatını düşünerek nefsinin arzularının peşinde koşarsa şeytan la beraber olur o yönlendirir ama hep kendi düşüncesi zanneder”Bu da,o kişinin üzerindeki ALLAH IN SEVGİSİNİN AZALMASINA sebep olur.Ve kendisine zulmetmiş olur günah kazanır.
Eger kişi bunlara dikkat eder,her olayda Allah ın kendisini gördüğünü hissederek hareket ederse,bu düşünce onun HAŞYET SAHİBİ olmasını sağlar.Bu Allah’ın kendi üzerindeki sevgisinin azalacağından korkmaktır.Allah’ın rızasını gözetmektir.İşte Allah’ın rızasına tabi olma olayı,o nu mutlaka Allah’a yönelmeyi(Allah’a ulaşmayı dilemeyi) ve o’na(Allah’a)teslim olmayı idrak edebilecek Allah’a davet eden bir yere ulaştıracaktır.
MAİDE - 16 : Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla (Resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp Sırât-ı Mustakîm'e hidâyet eder (ulaştırır).
O sohbete,konferansa,radyo ve televizyon konuşmalarına muhatap olur.Orada anlatılanları işitmesine ve idrak etmesine vesile olur.Orada anlatılanların hepsinin Allah tan geldiğini Allah ın kelamı olduğunu idrak eder.Öğüt alır.
TAHA – 2-3 : Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ. İllâ tezkireten li men yahşâ.
Kur'ân'ı sana meşakkat (güçlük) olsun diye indirmedik.Huşû sahiplerine zikir (öğüt) olsun diye.
A'LÂ/9-10-11-12 : Fe zekkir in nefeatiz zikrâ. Seyezzekkeru men yahşâ.Ve yetecennebuhel eşkâ. Ellezî yaslen nârel kubrâ
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver).Allah'a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir.öğüt alacaktır.)
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek).
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.
YASİN – 10-11 : Ve sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne). İnnemâ tunziru menittebeaz zikre ve haşiyer rahmâne bil gayb(gaybi), fe beşşirhu bi magfiretin ve ecrin kerîm(kerîmin).
Ve onları uyarsan da uyarmasan da onlar için eşittir. Onlar âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler).Sen sadece zikre tâbî olanı ve gaybte Rahmân'a huşû duyanı uyarırsın. Öyleyse onu mağfiret ile (günahların sevaba çevrilmesiyle) ve "kerim ecir" ile müjdele.
NAZİAT – 43-44-45 : Fîme ente min zikrâhâ. İlâ rabbike muntehâhâ.
İnnemâ ente munziru men yahşâhâ.
Sende onun zikrinden (başka) ne var (onun beyanından başka bir bilgin yoktur).
Onun sonu, Rabbinedir.Sen sadece, O'na huşû duyan, O'ndan korkanlar için bir uyarıcısın.
Bu ayetlerin işitilip idrak edilebilmesi,Allah’ın yardımıyladır.Ayrıca Haşyet sahibi olmak, hayır kazanmaktır
ENFAL/23 : Ve lev alimallâhu fî him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûne(mu'ridûn).
Ve Allah, onların (akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin) içinde hayır olduğunu bilse (görse) elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile (onlar), mutlaka dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.
İşiten kişi o anda ilim sahibi olur.”Allah’a ulaşmanın,var olduğunu, farz olduğunu ve kendisinin de Allah’a ulaşmasının gerektiğini ”idrak edecektir.
HAC - 54 : Ve li ya’lemellezîne ûtul ılme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, Velî Resûl'ün, Nebî Resûl'ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O'na îmân etmeleri, onların kalplerinin O'nu (Allah'ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet edendir.
Kişi buraya HAŞYET SAHİBİ olduğu için geldi.Allah’a ulaşmayı dileyerek göğsünün şerh olmasıyla(yarılmasıyla) rabbinden bir nur üzere olacak ve hacet namazını kılarak mürşidini bulup o’na tabi olacak ve nefsini tezkiye ederek Allah’a ruhu ulaşacaktır.Çünkü HAŞYET sahipleri ancak ezelde Allah’a verdikleri AHD’i yerine getirebilir ve imzaladıkları sözleşmeyi bozmazlar(misak)
Dostları ilə paylaş: |