Ebû hayyâN el-end£lusî



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə28/42
tarix15.01.2019
ölçüsü1,08 Mb.
#96538
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   42

EBÛ MÜSÜM EL-KECCİ401




EBÛ MÜSLİM EL-LEYSİ402




EBÛ NADRE

Ebû Nadre Münzir b. Mâlik b. Kutaa el-Abdî (ö. 108/726) Muhaddis tabii.

Hayatının ilk dönemleri hakkında bil­gi yoktur. Abdülkays kabilesine nisbetle Abdı, bu kabilenin bir kolu olan Avaka'-dan olması sebebiyle AvakT nisbeleriyle anılır. Dedesinin adı Kıt'a ve Kut" a şek­linde de okunmaktadır. Aşere-i mübeş-şere'den Talha b. Ubeydullah'ı görmüş, Hz. Ali, Ebû Hüreyre, İbn Abbas, İbn Ömer, Ebû Saîd el-Hudrî, İmrân b. Hu-sayn ve Câbir b. Abdullah gibi sahâbîler-den hadis rivayet etmiştir. Kendisinden de Katâde b. Diâme, Yahya b. Ebû Ke-sîr. Âsim el-Ahvel, Humeyd et-Tavîl ve Saîd b. Ebû Arûbe gibi tabiîn âlimleri rivayette bulunmuşlardır.

Basra'nın önde gelen âlimlerinden olan Ebû Nadre hakkında Ahmed b. Hanbel hayırdan başka birşey bilmediğini söyle­miş. İbn Sa'd. Yahya b. Maîn, Ebû Zür'a er-Râzî ve Nesâî onun sika olduğunu söylemişlerdir. İbn Hibbân ise fasîh bir kimse olduğunu, fakat rivayetlerinde ha­ta ettiğini ileri sürmüştür. Ukaylî ve İbn Adî onu zayıf râvilere dair eserlerine al­makla beraber aleyhinde birşey söyleme­mişlerdir. İbn Sa'd'ın pek çok rivayeti bulunduğunu söylediği Ebû Nadre'nin bu ri­vayetlerinden bazıları, Buhâri dışında Kü-tüb-i Sitte ile403 Dârimrnin es-Sünen'inde ve Ahmed b. HanbeHn el-Müsned'inde yer almıştır.404

Ebü Nadre hayatının sonlarına doğru felç oldu ve 108 (726) yılında vefat etti. Bu tarih 107 ve 109 olarak da zikredil­miştir. Cenaze namazını vasiyeti üzeri­ne Hasan-ı Basrî kıldırdı.

Yahya b. Maîn'in belirttiğine göre Ebû Nadre kavminin ileri gelenlerindendi (arîf). Siyah sarık sarar, sakalını sarıya boyardı. Karısı Zeyneb ile birlikte Hora­san fetihlerine katılması, onun âlim ve zâhidliğinin yanında mücahid olduğunu da göstermektedir. Akranı olan Hasan-ı Basrî hastalığı sırasında onu ziyaret edip kendisine hayır duada bulundu.

Ebû Nadre, İslâmiyet'in ilk yıllarında müslümanlann birbirlerine, boş günle­rinde ileride vakit bulamayacakları za­manlar İçin, sağlıklı günlerinde de has­talıklı dönemler için iyi şeyler yapmayı, gençlik yıllarında ihtiyarlık günleri, he­nüz hayatta iken de ölüm sonrası için çalışmayı tavsiye ettiklerini söylerdi.

Bibliyografya:

Yahya b. Maîn. et-Târth, II, 586; Buharı, et-Târthu'l-kebîr, VII, 355-356; İbn Kuteybe. el-MacârıT(Ukkâşe)r s. 449; Ukaylî, ed-Du'afâ\ IV, 199-200; İbn Ebû Hatim. el-Cerh vet-tacdîl, VIII, 241; İbn Hibbân, eş-Şikât, V, 420; İbn Adî, et-Kâmil, VI, 2365; İbn Şâhîn, Târthu esmâ'i'ş-şi-/cât(nşr. Abdülmu'tî Emîn Kal'acî), Beyrut 1406/ 1986, s. 317; Ebû Nuaym. Hilye, III, 97-101; Ze­hebî, A'lâmü'n-nübelâ*, IV, 529-531; a.mlf., Mî-zânü'l-i'tidâl, İV, 181-182; a.mlf., Târîhul-İs-lâm: sene 101-120, s. 301; İbn Hacer. Tehzîbü't-Tehzîb, X, 302-303; Hazrecî, Hulâşatü Tezhîb, s. 387; VVensInck, el-Mu ccem, VIII, 265.



EBÛ NASR EL-FARİKİ405




EBÛ NASR ES-SÎCZİ

Ebû Nasr Ubeydullah b. Saîd b. Hatim es-Siczî (ö.444/1052) Hadis hafızı.

Sicistan'ın Vâil köyünden olduğu için es-Siczî ve el-Vâilî. Bekir b. Vâil kabile­sine nisbetle de el-Bekrî nisbeleriyle anıl­maktadır. es-Siczî nisbesinin yanlışlıkla eş-Secerî diye yazıldığı da görülmektedir. Fıkıh ilmini Hanefî fakihi olan babasın­dan öğrendi. 400 (1009) yılı civarında ha­dis tahsiline başladı. Bu maksatla Hicaz, Şam, Irak ve Horasan'a seyahatler yapt. Hâkim en-Nîsâbûrî, Abkasî, Ebû Abdur-rahman es-Sülemî gibi âlimlerden fayda­landı. Kendisine de kıraat âlimi Ebû Ma'-şer et-Taberi, Ebû İshak el-Habbâl, Sehl b. Bişr el-İsferâyînî ve Ca'fer b. Ahmed es-Serrâc gibi âlimler talebelik ettiler.

Önceleri Mısır'a, daha sonra Mekke'ye yerleşti. Talebesi muhaddis Habbâl'den, güçlü hâfızasıyla ünlü hadis hafızı Mu­hammed b. Abdullah es-Sûrî ile (ö. 441/ 1049) onu mukayese etmesini istediler. Habbâl, hocasının ezberinin Sûrî gibi elli muhaddisten daha güçlü olduğunu söy­ledi. Hadislerin rivayet şekilleri ve râvi-lerin halleri konusunda derin bilgiye sa­hip olan es-Siczî, yaptığı önemli tartış­malarda Selef görüşünü savunurdu.

Ebû Nasr, geçim sıkıntısı çekmesine rağmen İlim tahsilinden elde edeceği se­vabı kaybetmemek için dünyevî menfaat­lerden uzak durdu. Habbâl'in, bizzat ya­nında bulunduğunu belirterek naklettiği­ne göre bir gün bir kadın Ebû Nasr'ın evi­ne gelerek kendisine bin dinar vermek istedi. Sonra da evlilikte gözü olmamakla beraber sadece ona hizmet edebilmek için kendisini zevceliğe kabul etmesini teklif etti. Dünyalık için evlenmenin ilim­den beklediği sevabı azaltacağını düşü­nen Ebû Nasr, parayı kabul etmediği gibi kadının evlenme teklifini de reddetti.

Ebû Nasr es-Siczî Muharrem 444'te406 Mekke'de vefat etti.

Kaynaklarda onun muhtelif eserleri bulunduğu söylenmekteyse de bunlar­dan sadece el-İbânetü'1-kübrâ'nm adı zikredilmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'in mah­lûk olmadığını ispat etmek için kaleme aldığı bu hacimli eserin onun hadis ilmin-deki otoritesini gösterdiği kabul edilmek­te, fakat eserin günümüze gelip gelme­diği bilinmemektedir. Bağdatlı İsmail Paşa, Ali el-Kârrden naklen onun tarihe dair bir eseri olduğunu kaydeder.

Bibliyografya:

Sem'ânî, et-Ensâb (Bârüdî), V, 570; Yâküt, Mu'cemü'l-büldân, V, 356; Zehebî. Tezkire-tü'l-huffâz, III, 1118-l]2O; a.mlf., A'lâmü'n-nübelâ\ XVII, 654-657; Kureşî. el-Ceuâhirü'i-mudıyye, II, 294, 495; Fâsî, el-'İkdü'ş-şemîn, V, 307-308; İbn Hacer. Tebştrut-müntebih (nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî — Muhammed Ali en-Neccâri, Beyrut, ts. (el-Mektebetü'1-İlmiyye), II, 727; İV, 1477; Süyûtî. Tabakâtü't-huffâz (Lec-ne], s. 428; Keşfü'z-zuRÛn, I, 2; Hediyyetü'l-'âriftn, I, 648; Kettânî, er-Risâletü'l-müstetrae, s. 39.



EBÛ NASR-I ŞEYBANİ407




EBÛ NUAYM, FAZL B. DÜKEYN

Ebû Nuaym el-FazI b. Amr (Dükeyn) b. Hammâdel-Mülâî (ö. 219/834) Hadis hafızı.

130 yılı sonlarında (748) doğdu. Ba­bası Amr'ın lakabı Dükeyn olduğu için Fazl b. Dükeyn diye meşhur oldu. Kûfe'-deki dükkânlarında muhaddis Abdüsse-lâm b. Harb ile çarşaf, divan örtüsü gibi şeyler sattıkları için Mülâî, aşere-i mü-beşşere'den Talha b. Ubeydullah et-Tey-mî ailesinin himayesinde olması sebe­biyle Kureşî. Talhîve Teymî. Kûfeli oldu­ğu İçin Kûft nisbeleriyle ve gözleri şehlâ olduğundan Ahvel lakabıyla anılmıştır.

Emîrü'I-mü'mİnîn fi'1-hadîs unva­nıyla anılan Ebû Nuaym, A'meş. Şu'be, Süfyân es-Sevrî, Şerîk, Mâlik b. Enes ve Ebû Hanîfe gibi âlimlere talebelik etmiş olup Süfyân es-Sevrî'nin hocalarından 100 kadar âlimden faydalandığını söy­lemiştir. Talebeleri arasında, el-Câmi-Vş-şaftıinde kendisinden 175 hadis rivayet eden BuhârTnin ayn bir yeri var­dır. Yahya b. Maîn, İshak b. Râhûye, Ah­med b. Hanbel, Abd b. Humeyd gibi âlim­ler de ona talebelik ettiler. Abdullah b. Mübarek (ö. 181/797), Ebû Nuaym'in ri­vayetlerini ihtiva eden eserleri incele­dikten sonra bunlardan daha sahih bir hadis kitabı görmediğini söylemiş ve kendisinden hadis rivayet etmiştir. Ah­med b. Hanbel onun zeki, titiz ve güve­nilir bir muhaddis olduğunu belirtir. Ve-kî" b. Cerrah ile onu mukayese etmesini isteyenlere de VekTİn fıkıhta daha üs-

tün olmasına karşılık Ebû Nuaym'in râ-viler ve nesepleri konusunda ondan da­ha bilgili ve güvenilir olduğunu ifade et­miş, rivayet konusundaki ihtilâfların ölü­münden sonra kitaplarına başvurularak çözümlendiğini söylemiştir. Yahya b. Ma­în ise hayatında Ebû Nuaym ile Affân b. Müslim'den daha güvenilir bir kimse görmediğini ifade etmiştir. Onun bu ka­naate varmasına sebep olan olay ilgi çe­kicidir. Ahmed b. Hanbel ile birlikte Ebû Nuaym'i ziyarete giden İbn Maîn. Ahmed b. Hanbel'in karşı çıkmasına rağmen onun hafıza gücünü ve telkin kabul edip etmediğini denemek istedi; Ebû Nu­aym'in hadislerinden otuz tanesini bir kâğıda yazarak her on hadisten sonra ona ait olmayan bir hadis ilâve etti ve bunlan huzurunda okumaya başladı. Kendi rivayetlerini dinleyen Ebû Nuaym, ilâve edilen hadislere gelince bunların kendisine ait olmadığını belirtti; bu işin onu denemek maksadıyla yapıldığını an­layınca da çok öfkelendi. Ezberindeki bir hadisi hiç değişiklik yapmadan ve her defasında aynı lafızlarla rivayet etme­si, başkalarının tesir ve telkinine kapalı olması Ebû Hatim er-Râzî'yi de ona hayran bırakmıştır. Yahya b. Saîd el-Kat-tân'ın Ebû Nuaym'i kastederek, "Şu şeh­lâya ters düşmedikten sonra bana muha­lefet edilmesinin hiç önemi yoktur" de­mesi de bu sebeple olmalıdır.

Âlimlere Kur'ân-ı Kerîm'in mahlûk ol­duğunu söyletmek üzere Abbasî Halife­si Me'mün tarafından yaptırılan baskı­ya408 Ebû Nuaym de uğradı. Kû-fe'de sorguya çekilmeden önce bazı dost­ları sorgu esnasında kötü muamele ya­pıldığından bahsedince Ebû Nuaym elbi­sesinin bir düğmesini kopanp eliyle kır­dıktan sonra şöyle dedi: "Baskı dediğiniz şey netice itibariyle kamçıyla dövülmek-ten ibarettir. Benim boynumun şu düğ­me kadar bile değeri yoktur". Ebû Nuaym Kur'ân-ı Kerîm'in mahlûk olmadığını söy­lemekle kalmamış, kızı Süleyhâ'nın riva­yetine göre, bu iddia sahiplerinin küfre girdiği kanaatini taşımakta olup görüş­tüğü 870 kadar (bir rivayette 700'den fazla) muhaddisin hiçbirinin Kur'an mah­lûktur demediğini, böyle diyenlerin zın­dık kabul edildiğini ifade etmiştir.

Çok mütevazi olan Ebû Nuaym, büyük âlim A'meş'ten bir hayli hadis rivayet et­mesini hayranlıkla karşılayan muhaddis-lere, asıl hayranlık duyulması gereken kimsenin A'meş olduğunu, onun yanında kendisinin bir değeri bulunmadığını söylerdi. Hz. Ali'yi fazlaca sevme anla­mında Şiî kabul edilmekte, ancak onun. "Melekler Muâviye"ye hakaret ettiğimi yazmamışlardır" şeklindeki sözü yaygın anlamdaki Şiîlik" le ilgisi bulunmadığı­nı göstermektedir. İbnü'l-Esîr, Ebû Nu-aym'in Şiî olduğunu söyledikten sonra kendisine bağlı Dükeyniyye denilen bir grubun bulunduğunu kaydetmektedir.

Ebû Nuaym çok fakirdi. Kendilerine hadis rivayet ettiği kişilerden iZehebî'ye göre halifeden) bir miktar para aldığı için onu kınayanların haksız olduklarını söy­lemiş, evdeki on üç nüfusun yiyecek bir şeyi bulunmadığını hatırlatmıştır.409



Eserleri



1- Kitâbü'ş-Şalât Eserin bi­rinci kısmından on beş sayfa Beyrut"ta Samı Haddâd'ın özel kütüphanesinde bulunmaktadır.410

2- Tesmi-yetü me'ntehâ iîeynâ mine'r-ruvât 'an EbîNu'aym. Ebû Nuaym el-İsfahânî (ö. 430/1038) tarafından hazırlanan bu ri­salenin Zâhiriyye Kütüphanesinde iki nüshası mevcuttur.411

Ebû Nuaym'in İbn Sa'd, Buhârî ve İbn Hacer gibi âlimlerin kitaplarında iktibas­ta bulundukları et-Târih adlı bir eseriy­le İbnü'n-Nedim'in sözünü ettiği Kitâ-bü'1-Menâsik ve Kitâbü'1-Mesâ 'il fi'l-iıkh adlı kitaplan da bulunmakta, ayrı­ca bir de tefsir yazdığı kaydedilmekte­dir. Ebû Nuaym el-İsfahânrnin, FazI b. Dükeyn'den âlî isnadla kendisine gelen yetmiş sekiz rivayeti bir cüzde topladığı söylenmektedir.



Bibliyografya:

İbn Sa'd. et-Tabakât, VI, 400-401; Yahya b. Maîn, et-Târîh, İl, 473-474; Buhârî, et-Târîhu'l-kebtr,V\\, 118; a.mlf., et-Tantıuş-sağır, II, 340; İclî, eş-Şikât, s. 383; İbn Ebû Hatim, el-Cerh ve't-ta'dît, VU, 61; İbnü'n-Nedîm, et-Fihrist (Te-ceddüdl, s. 283; Hatîb. Târthu Bağdâd, XII, 346-357; İbnü'l-Cevzî, Menâkıbü'l-İmâm Ahmed b. HanbeHnşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Tür-kî - Ali Muhammed Ömer), Kahire 1399/1979, s. 109-110, 479, 481-482; a.mlf., el-Has caiâ ht/zı'l-'iim, Beyrut 1406/1986, s. 53; IbnÜ'l-Esîr. el-Kâmit, VI, 445; Zehebî, Tezkıretü'l-huf-faz, I, 372-373; a.mlf.. A'lâmü'n-nübelâ, X, 142-157; a.mlf.. Mizânul-i'tidâl, III, 350-351; İbn Hacer, Tehzîbut-Tehzîb, VII], 270-276; Haz-recî. Hulâşatü Tezhîb, s. 308-309; Süyûtf. Taba-kâtü'l-huffâz, s. 159; İbnü'l-İmâd, Şezerât, II, 46; Kehhâle. Mu'cemü'J-mü'eHiffn, VI]!, 67; Ket-tânî, er-RisSletü'l-müstetrafe, s. 46; Sezgin, GAS, I, 101; A'ySnÜ'ş-Şî'a, VIII, 398; Ziriklî, el-A'tâm (Fethullah), V, 148; Nüveyhiz, Muccemü'l-mü-fessirtn, 1, 421; Fr. Rosenthal. "Abü Nu'aym", £/*(Fr.U, 147.




Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin