Şekil 2. Lemna minor L.
ERGÜDER ve DEMİRER (1999), zeytin atıklarının arıtımı ve biyogaz üretim potansiyeli üzerine bir çalışma yapmışlardır. Zeytinyağı üretimi sırasında ortaya çıkan atık su ve küspenin uygun yöntemlerle arıtılmadığında önemli çevre sorunlarına neden olduğu ve çok yüksek kimyasal oksijen ihtiyacına (KOİ) sahip olan bu atıkların alıcı ortama deşarjı sonucu, ortamın ekolojik dengesinin ciddi şekilde tehdit edildiğini vurgulamışlardır. Anaerobik arıtımın aerobik arıtımla karşılaştırıldığında ; mevsimsel olarak işletilebilmesi, daha az enerji ve besin ihtiyacına gerek duyması, daha düşük işletme maliyetine sahip olması, daha az miktarlarda çamur üretilmesi ve de oluşan metan gazı sayesinde kullanılabilir biyogaz enerjisi üretmesi gibi avantajlara sahip olduğundan bahsetmişlerdir. Yaptıkları çalışmada, Türkiye' deki toplam zeytin üretiminin % 5.6 'sını oluşturan Bursa zeytin üretim işletmelerinin alıcı ortamlara deşarj ettiği zeytin atık su ve küspesinden numuneler alınmıştır. Bunların karakterizasyon çalışmaları yapılmış ve içerdikleri KOİ, pH, askıda katı madde (AKM), toplam fosfor ve azot miktarlarına bakmışlardır. Zeytin atık su ve küspesinin sırasıyla, 138.25 g KOİ/L ve 1,675 g KOİ/g küspe ihtiva ettiğini saptamışlardır. Zeytin atık suyu çeşitli konsantrasyonlarda uygulanarak biyokimyasal metan potansiyeli (BMP) deneylerine tabii tutulmuştur. Elde edilen bilgiler sonucunda zeytin atık suyundaki KOİ miktarının anaerobik ortamda artırılabildiği anlaşılmıştır. Oluşan toplam biyogazın % 77 ± 6 'sını da metan gazının oluşturduğu bulunmuştur. Araştırıcılar, bu çalışmanın gerek çevre gerekse üreticiye büyük faydalar sağlayacağı ve zeytin gibi diğer tarım ürünlerinin üretiminde ve atıkların değerlendirilmesinde kısacası ekolojik tarımın gerçekleştirilmesinde teşvik edici bir etmen olacağı düşüncesini savunmuşlardır.
SONUÇ
Buraya kadar endüstriyel atıkların gerek kompost haline dönüştürülerek yeniden kazanılması gerekse atık suların tekrar kullanılabilirliğinden bahsedildi. Önemli noktaları vurgulayacak olursak; kompost yapımı ile bitkisel artıklar kullanışlı bir yolla elden çıkarıldığı gibi, aynı zamanda organik maddenin geri dönüşümü de sağlanır. Böylece bu atıkların hem çevre hem de çiftçi için bir sorun değil, gelir getiren bir unsur haline dönüşmesi sağlanacaktır. Toprak ıslahında çok gerekli olan kompost diğer organik materyallerin tüketilmemesinde de alternatif olacaktır. Toprak yüzeyine malç şeklinde serilen kompost buharlaşmayı engelleyecek, topraktan su kaybını önleyecektir. Düşük volüm ağırlığı nedeniyle kompost, toprakların havalanma ve su hareketlerini olumlu yönde geliştirecektir. Kompost ilavesi ile yapılan birçok çalışma kompost artışına paralel olarak nitrifikasyonun hızlandığını ve elverişli N miktarının arttığını, hümik asit içeriğinin, C içeriğinin ve toprakların agregat stabilitesinin arttığı saptanmıştır. Topraklarımız, besin maddeleri varlığını tamamen kaybetmeden , organik madde geri dönüşümünün bilinen en eski yöntem olan kompost yapım tekniği etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
Tarımsal amaçla atık suların kullanımı ise çok eskiye dayanmaktadır. Suya olan talebin artması nedeniyle arıtılmış atık sularla sulama özellikle kurak bölgelerde su tasarrufunu sağladığı gibi, atık suların yeniden kullanımı, su kaynaklarının planlanması ve geliştirilmesinde önemli bir bileşen durumundadır. Ekolojik tarım alanlarının bitkilerle arıtılmış atık su ile sulanmasıyla kimyasal maddelerin kullanılmadığı ekolojik tarım sisteminde tarımsal alanda gübre kullanımında da tasarrufa gidilecektir.
Dostları ilə paylaş: |