Semtlerden, liselerden yakaladığımız gençlik ilişkilerine de bu çerçevede bakabilmeliyiz. Gençliğin değişik kesimlerinden gelenlerin yeteneklerini, kapasitelerini, eğilimlerini, zaaflarını gözetmeyebiliyoruz. “Bu kişi sorunlarını fabrikada aşar” diyerek, özellikle genç güçleri fabrika çalışmasına zorluyoruz. Onlar da böyle bir çalışma içinde düşebiliyorlar. Elimizdeki yeni güçleri her yönüyle tanıyabilmeliyiz. Örneğin sınıf dışından kazandığımız bir gençlik ilişkisine, “bu fabrikada çalışma yürütebilir mi, fabrika çalışması içinde kazanılabilir mi?” diye bakabilmeliyiz. Ama bakmayabiliyoruz. Elimizde bir genç varsa, hemen fabrikaya gönderiyoruz. Fabrikada çalışarak onun bir sınıf devrimcisi haline gelebileceğini düşünüyoruz. Oysa bu mekanik bir yaklaşımdır. Bugün fabrikada çalışan kimi yoldaşlarımız, içerde olmasına rağmen, sorunlara dışarıdan bakıyor. Öncü işçi olmak için fabrikada çalışmak yetmiyor. Kendisi fabrikada, ama içerideki havayı teneffüs edemiyor, işçileşemiyor, o yaşamı kavrayamıyor, sorunlara ve olaylara içeriden değil hala dışarıdan bakıyor.(113)