Allah'a Hamd ü Sena Ve Yalvarma:
İlâhî!
Hamd ü senalar, minnet ve şükranlar, takdisler, ta'zimler, tebciller ancak Sana'dır. Sayısız ni'metlerinin içinde bulunuyoruz. Bu ni'metlerinin en büyüklerinden olmak üzere, gönüllerimize bir nûr verdin ki, biz o nûr ile Sen'i biliyor ve Sen'den başka asla bir mabud tanımıyoruz.
Kalbimizi bu nurdan ayırma!
Sevdiğin ve her hareketinden hoşnut olduğun ve insanlık için mutlak bir halaskar olarak yarattığın Fahr-i Kâinat aleyhi ekmelü's-salavâti ve't-teslîmât Muhammed b. Abdullah b. Abdü'l Muttalib b. Hâşim Hazretlerinin da'vetini kabul edip, enirinle açtığı cadde üzerinde yürüyenlerden ettin. Bu en büyük şerefle iftihar ediyoruz.
Ayağımızı bu caddeden kaydırma!
Yâ Rab!
Âlemler durdukça her türlü salât ü selâm, rızâ yollarının kılavuzu, maddî ma'nevî kazançlarımızın kaynağı, dileklerimizin kapısı, dertlerimizin tabîbi olan o mübeccel, muazzam, mükerrem Rasûlünün... Âl ü Ashabının üzerine olsun. 14
Esmâül-Hüsnâ Ne Demektir?
Esma, ismin cem'idir. Hüsnâ kelimesi de en güzel ma'nâsına tafdil sîgasıdır. Terkibin ma'nâsı: En güzel isimler demek olur. En güzel isimler Allah'a mahsustur. Çünkü bütün kemâllerin sahibi O'dur. O'nun isimleri, en ileri ve mutlak bir kemâl ifâde eden, mukaddes kelimelerdir. 15
Esmâül-Hüsnâ'yı Öğrenmenin Faydaları:
Allahu teâlâ Hazretlerini bilmek, sevmek, kulluğuna bağlanmak, O'nun sevmediği kötü huyları atmak, hoşnud olduğu temiz huylarla varlığını güzelleştirmek, bu suretle rızâsına ermektir.
Allahu teâlâ'yi bilmek, O'nun isimlerini ve sıfatlarını öğrenmekle olur.
Allahu teâlâ'yı sevmek: Bu da bütün kemâlâtın ancak Allah'ta bulunduğunu ve O'ndan olduğunu bilmekle kazanılır. Rûh kemâle âşıktır. Bir şeyin kemâlini öğrenince hemen oraya akıverir ve gördüğü kemâlin kuvvetine göre bir zevk duyar. Bütün kemâlâtın ancak Allah'ta bulunduğuna kat'î bilgi edinen rûh, bu bilgiden sonsuz bir zevke dalar ki, kendisinden bu zevkin asla kesilmemesini ister.
Allahu teâlâ'nın kulluğuna bağlanmak: Bu zevkin, intisap şerefinin hiç kesilmeden devamı için biricik yol da, Allah'ın buyruklarına sımsıkı yapışmak, yasak ettiği şeylerden son derece sakınmaktır. Seven için en büyük zevk, sevdiğini kendisinden memnun etmeğe çalışmaktır. Bunu temin için her şeyi ve hattâ icâbında canını feda etmeği göze alır. En ziyâde korktuğu şey de, sevdiğinin hışmına uğramaktır. Sevdiğinin nazarından düşürecek olan en ehemmiyetsiz şeylerden bile titrer,... ürperir. 16
Hayâtın Gayesi:
Hayatın gayesi, Allah'ın rızâsına ermektir. Bütün ibâdetler, bütün güzel huylar, insanı Allah'ın rızasına ulaştıran yollar, vâsıtalardır. Bütün kabahatler, bütün kötü huylar, insanı Allah'ın hışmına uğratacak çirkinliklerdir. Velhasıl Esmâü'l-Hüsnâ'yı öğrenmekle Allah bilgisi kazanılır. Allah bilgisi, Allah sevgisinin tohumudur. Bir gönüle bu tohumdan düşerse filizlenir. O gönülden şevk ve muhabbet ağacı biter, bu ağacın meyveleri vardır ki, kalbde, ruhta, elde, ayakta, gözde, kulakta, insanın bütün maddî ve ruhî varlığında belirir ve olgunlaşır. Bu meyveler başlıca, Yaradana hürmet, yaradılmışlara merhamet etmek, kötü huyları atmak, güzel huy kazanmak, hak uğrunda her türlü fedâkârlığa katlanmak... gibi samimî meziyetlerdir. Hakikî insan olmak, bu meziyetleri kendinde toplamaktır. Allah'ın rızâsı, dünya ve âhiretin saadeti de bu meziyetlerin arkasındadır. 17
Esmâü'l-Hüsnâ İle İlgili Hadîs'in Metnî:
An Ebi Hüreyrete Radiyallahü Anhü: Kale Rasûlullahi Sallâllahü Aleyhi ve Sellem, İnne Lillâhi Tis'aten ve Tis'îne ismen, men ahsâhâ dehalelcennete, Huva'llâhü'llezî lâ ilahe illâ Hû. Er-Rahmân Er-Rahîm EI-Melik El-Kuddûs Es-Selâm El-Mü'min El-Müheymin El-Azîz El-Cebbar El-Mütekebbir El-Hâlik El-Bâri' El-Musavvir El-Ğaffâr El-Kahhâr El-Vehhâb Er-Razzâk El-Fettâh El-Alîm El-Kâbid El-Bâsit El-Hâfıd Er-Râfı' El-Muız El-Müzil Es-Semi El-Basîr El-Hakem El-Adl El-Lâtîf El-Habîr El-Halîm El-Azîm El-Gafûr Eş-Şekûr El-Aliy El-Kebîr El-Hafîz El-Mukît El-Hasîb El-Celîl El-Kerîm Er-Rakîb El-Mucîb El-Vâsi' El-Hakîm El-Vedûd El-Mecîd EI-Bâıs Eş-Şehîd El-Hak El-Vekîl El-Kaviy El-Metîn El-Veliy EI-Hamîd El-Muhsî El-Mübdi’ El-Muîd El-Muhyî El-Mümît El-Hay El-Kayyûm El-Vâcid El-Mâcid El-Vâhid (El-Ahad) Es-Samed El-Kâdir El-Muktedir El-Mukaddim EI-Muahhir El-Evvel El-Âhir Ez-Zâhir El-Bâtın El-Vâlî El-Müteâlî El-Berr Et-Tevvâb El-Müntekım EI-Afüv Er-Raûf Mâlikü'l-Mülki Zü'1-Celâli ve'1-İkrâm El-Muksit El-Câmi’ El-Ğaniy El-Muğnî El-Mâni’ Ed-Dâr En-Nâfı' En-Nûr El-Hâdî El-Bedî El-Bâkî El-Vâris Er-Reşîd Es-Sebûr (Celle Celâluh).18
Hadîs'în Ma'nâsı:
Ebû Hüreyre radiyallahü anh'den, dedi ki:
Allah'ın Resulü salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Muhakkak ki, Allahu teâlâ'ya mahsus olarak doksan dokuz isim vardır. Her kim bu doksan dokuz ismi ihsâ ederse Cennete girer, sonsuz saadete ulaşmış olur.” 19
İhsâ Ne Demektir:
Bu kelimeye üç türlü ma'nâ verilmiştir: Saymak, ezberlemek, ma'nâlarını şuurla anlamak. Şu halde ihsâ tahakkuk etmek için bu doksan dokuz ismi hem ezberlemek, hem ma'nâlarını öğrenmek, hem de saymak gerektir. Yoksa bir papağan gibi sâdece ezber etmek veya saymak kâfi değildir. İnsan gibi şuurlu bir mahlûka yaraşan da budur.
Bu doksan dokuz isme "İhsâ İsimleri" denir:
Burada doksan dokuz adedinin söylenmesi hasr için değildir. Yâni Allahu teâlâ'nın ancak doksan dokuz ismi vardır. Bunlardan başka yoktur ma'nasına değildir. Belki yalnız ihsâ isimlerini bildirmek içindir. Yoksa Kur'ân'da Allâh'u teâlâ'nın bunlardan başka isimleri de gelmiştir. Allah, nice has kullarına nice adlarını bildirmiştir. Sonra hiç bir mahlûkuna bildirmediği adları da vardır. Meselâ denir ki:
"İnne li fülânin elfe dinarın eaddehâ li's-Sadaka" yâni, "Filancanın bin lirası vardır ki, hayır için hazırlamıştır." demektir. Acaba bu sözden o adamın bin liradan başka parası olmadığı mı anlaşılıyor? Tabiî ki, hayır. İşte bu da
öyle.. 20
Dostları ilə paylaş: |