En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə16/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   117
M. Pickthall (English)

And they forbid (men) from it and avoid it, and they ruin none save themselves, though they perceive not.

En’âm Suresi
27


وَلَوْ تَرَىٰ

bir görsen



إِذْ

iken


وُقِفُوا

durdurulmuş



عَلَى

başında


النَّارِ

ateşin


فَقَالُوا

dediklerini



يَا لَيْتَنَا

keşke biz



نُرَدُّ

geri döndürülseydik de



وَلَا نُكَذِّبَ

yalanlamasaydık



بِآيَاتِ

ayetlerini



رَبِّنَا

Rabbimizin



وَنَكُونَ

olsaydık


مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

inananlardan




















Türkçe Transcript (*)

Velev terâ iż vukifû ‘alâ-nnâri fekâlû yâ leytenâ nuraddu velâ nukeżżibe bi-âyâti rabbinâ ve nekûne mine-lmu/minîn(e)

Ali Bulaç Meali

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: 'Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık.'

Edip Yüksel Meali

Ateşin başında durduruldukları vakit onların "Keşke geri döndürülseydik de Rabbimizin ayetlerini (vahiy ve mucizelerini) inkar etmeseydik ve inananlardan olsaydık," dediklerini bir görsen!

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen!

Süleyman Ateş Meali

Onların, ateşin başında durdurulmuş iken: "Ah ne olurdu keşke biz (dünyaya) geri döndürülseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık, inananlardan olsaydık!" dediklerini bir görsen!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

Yusuf Ali (English)

If thou couldst but see when they are confronted with the Fire! They will say: "Would that we were but sent back! Then would we not reject the signs of our Lord, but would be amongst those who believe!"

M. Pickthall (English)

If thou couldst see when they are set before the Fire and say: Oh, would that we might return! Then would we not deny the revelations of our Lord but we would be of the believers!

En’âm Suresi
28


بَلْ

hayır


بَدَا

göründü


لَهُمْ

onlara


مَا كَانُوا

oldukları



يُخْفُونَ

gizlemekte



مِنْ قَبْلُۖ

daha önce



وَلَوْ

bile


رُدُّوا

geri gönderilselerdi



لَعَادُوا

yine dönerlerdi



لِمَا

şeye


نُهُوا

men'olundukları



عَنْهُ

kendinden



وَإِنَّهُمْ

çünkü onlar



لَكَاذِبُونَ

yalancılardır

















Türkçe Transcript (*)

Bel bedâ lehum mâ kânû yuḣfûne minkabl(u)(s) velev ruddû le’âdû limâ nuhû ‘anhu ve-innehum lekâżibûn(e)

Ali Bulaç Meali

Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten yalancıdırlar.

Edip Yüksel Meali

Daha önce gizledikleri ortaya çıktığı için (bu itirafı yapıyorlar). Geri döndürülselerdi, yine menedildikleri şeye dönerlerdi. Yalan söylüyorlar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar.

Süleyman Ateş Meali

Hayır, daha önce gizlemekte oldukları, onlara göründü. Geri gönderilselerdi yine men'olundukları şeyi yapmağa dönerlerdi, çünkü onlar yalancılardır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.

Yusuf Ali (English)

Yea, in their own (eyes) will become manifest what before they concealed. But if they were returned, they would certainly relapse to the things they were forbidden, for they are indeed liars.(853) *

M. Pickthall (English)

Nay, but that hath become clear unto them which before they used to hide. And if they were sent back they would return unto that which they are forbidden. Lo! they are liars.

En’âm Suresi
29


وَقَالُوا

dediler ki



إِنْ هِيَ

onlar


إِلَّا

başka yoktur



حَيَاتُنَا

hayatımızdan



الدُّنْيَا

dünya


وَمَا نَحْنُ

biz değiliz



بِمَبْعُوثِينَ

diriltilecek de




















Türkçe Transcript (*)

Ve kâlû in hiye illâ hayâtunâ-ddunyâ vemâ nahnu bimeb’ûśîn(e)

Ali Bulaç Meali

Onlar dediler ki: 'Bu dünya hayatımızdan başkası yoktur. Ve bizler diriltilecek değiliz.'

Edip Yüksel Meali

"Bizim için sadece dünya hayatı vardır, diriltilecek değiliz," diyorlardı.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Dediler ki:" Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur, biz diriltilecek değiliz".

Süleyman Ateş Meali

Dediler ki: "dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur. Biz diriltilecek değiliz."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Biz diriltilecek de değiliz."

Yusuf Ali (English)

And they (sometimes) say: "There is nothing except our life on this earth, and never shall we be raised up again."

M. Pickthall (English)

And they say: There is naught save our life of the world, and we shall not be raised (again).

En’âm Suresi
30


وَلَوْ تَرَىٰ

onları bir görsen



إِذْ

iken


وُقِفُوا

durdurulmuş



عَلَىٰ

huzurunda



رَبِّهِمْۚ

Rablerinin



قَالَ

dedi


أَلَيْسَ

değil miymiş?



هَٰذَا

bu


بِالْحَقِّۚ

gerçek


قَالُوا

dediler ki



بَلَىٰ

evet gerçektir



وَرَبِّنَاۚ

Rabbimiz hakkı için



قَالَ

dedi


فَذُوقُوا

öyle ise tadın



الْعَذَابَ

azabı


بِمَا

dolayı


كُنْتُمْ

ettiğinizden



تَكْفُرُونَ

inkar






















Türkçe Transcript (*)

Velev terâ iż vukifû ‘alâ rabbihim(c)kâle eleyse hâżâ bilhakk(i)(c)kâlû belâ verabbinâ(c)kâle feżûkû-l’ażâbe bimâ kuntum tekfurûn(e)

Ali Bulaç Meali

Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah:) 'Bu, gerçek değil mi?' dedi. Onlar: 'Evet, Rabbimiz hakkı için' dediler. (Allah:) 'Öyleyse inkâr ettikleriniz nedeniyle azabı tadın' dedi.

Edip Yüksel Meali

Rablerinin huzurunda durdurulmuş halde onları bir görsen! "Bu doğru değil mi," diyecek. "Evet, Rabbimize and olsun doğru," diyecekler. "İnkar etmenizden ötürü azabı tadın," diyecek

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu, bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der.

Süleyman Ateş Meali

Onları Rablerinin huzurunda durdurulmuş iken bir görsen: (Allah) "Bu gerçek değil miymiş?" dedi. Dediler ki, "Evet Rabbimiz hakkı için gerçektir!" "Öyle ise inkar ettiğinizden dolayı azabı tadın!" dedi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Rableri huzurunda durdurulduklarını bir görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı tadın azabı."

Yusuf Ali (English)

If thou couldst but see when they are confronted with their Lord! He will say: "Is not this the truth?" They will say: "Yea, by our Lord!" He will say: "Taste ye then the penalty, because ye rejected Faith."

M. Pickthall (English)

If thou couldst see when they are set before their Lord! He will say: Is not this real? They will say: Yea, verily, by our Lord! He will say: Taste now the retribution for that ye used to disbelieve.

En’âm Suresi
31


قَدْ

gerçekten



خَسِرَ

ziyana uğradı(lar)



الَّذِينَ كَذَّبُوا

yalanlayanlar



بِلِقَاءِ

huzuruna çıkmayı



اللَّهِۖ

Allah'ın


حَتَّىٰ

nihayet


إِذَا

zaman


جَاءَتْهُمُ

kendilerine geldiği



السَّاعَةُ

o sa'at


بَغْتَةً

ansızın


قَالُوا

dediler


يَا حَسْرَتَنَا

vah bize


عَلَىٰ مَا فَرَّطْنَا

kusurlarımızdan dolayı



فِيهَا

orada


وَهُمْ

onlar


يَحْمِلُونَ

yüklenmiş olarak



أَوْزَارَهُمْ

günahlarını



عَلَىٰ ظُهُورِهِمْۚ

sırtlarına



أَلَا

bakın


سَاءَ

ne kötü


مَا

şeyler


يَزِرُونَ

yüklenip taşıyorlar












Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin