Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.
Süleyman Ateş Meali
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allah tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar.
O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler.
Yusuf Ali (English)
Those to whom We have given the Book know this as they know(850) their own sons. Those who have lost their own souls refuse therefore to believe. *
M. Pickthall (English)
Those unto whom We gave the Scripture recognize (this Revelation) as they recognize their sons. Those who ruin their own souls will not believe.
Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki: 'Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?'
Edip Yüksel Meali
Hepsini topladığımız gün ortak koşanlara, "Nerede iddia etmekte olduğunuz ortaklarınız?" *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
O gün hepsini mahşere toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.
Süleyman Ateş Meali
Hepsini topladığımız, sonra ortak koşanlara; "Hani (Allah'a) ortak sandığınız şeyler nerede?" dediğimiz gün;
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?"
Yusuf Ali (English)
One day shall We gather them all together: We shall say to those who ascribed partners (to Us): "Where are the partners whom ye (invented and) talked about?"
M. Pickthall (English)
And on the Day We gather them together We shall say unto those who ascribed partners (unto Allah): Where are (now) those partners of your make believe?