En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə13/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   117
En’âm Suresi
20


الَّذِينَ

kendilerine



آتَيْنَاهُمُ

verdiklerimiz



الْكِتَابَ

Kitap


يَعْرِفُونَهُ

onu tanırlar



كَمَا

gibi


يَعْرِفُونَ

tanıdıkları



أَبْنَاءَهُمُۘ

oğullarını



الَّذِينَ خَسِرُوا

ama ziyana sokanlar



أَنْفُسَهُمْ

kendilerini



فَهُمْ

onlar


لَا يُؤْمِنُونَ

inanmazlar








Türkçe Transcript (*)

Elleżîne âteynâhumu-lkitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum(m) elleżîne ḣasirû enfusehum fehum lâ yu/minûn(e)

Ali Bulaç Meali

Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır.

Edip Yüksel Meali

Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.

Süleyman Ateş Meali

Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allah tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler.

Yusuf Ali (English)

Those to whom We have given the Book know this as they know(850) their own sons. Those who have lost their own souls refuse therefore to believe. *

M. Pickthall (English)

Those unto whom We gave the Scripture recognize (this Revelation) as they recognize their sons. Those who ruin their own souls will not believe.

En’âm Suresi
21


وَمَنْ

kim olabilir?



أَظْلَمُ

daha zalim



مِمَّنِ

edenlerden



افْتَرَىٰ

iftira


عَلَى اللَّهِ

Allah'a


كَذِبًا

yalanı


أَوْ

ya da


كَذَّبَ

yalanlayandan



بِآيَاتِهِۗ

O'nun ayetlerini



إِنَّهُ

şüphesiz


لَا يُفْلِحُ

kurtuluş yüzü görmezler



الظَّالِمُونَ

zalimler de























Türkçe Transcript (*)

Vemen ażlemu mimmeni-fterâ ‘ala(A)llâhi keżiben ev keżżebe bi-âyâtih(i)(k) innehu lâ yuflihu-zzâlimûn(e)

Ali Bulaç Meali

Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler.

Edip Yüksel Meali

ALLAH'a iftira eden veya ayetlerini inkar edenden daha zalim kim olabilir? Zalimler başarıya ulaşamaz.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.

Süleyman Ateş Meali

Allah'a yalan uyduran, ya da O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? zalimler de kurtuluş yüzü görmezler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Şu da bir gerçek ki, zalimler asla kurtulamazlar!

Yusuf Ali (English)

Who doth more wrong than he who inventeth a lie against Allah or rejecteth His sings? But verily the wrong-doers never shall prosper.

M. Pickthall (English)

Who doth greater wrong than he who inventeth a lie against Allah and denieth His revelations? Lo! the wrong doers will not be successful

En’âm Suresi
22


وَيَوْمَ

gün


نَحْشُرُهُمْ

topladığımız



جَمِيعًا

hepsini


ثُمَّ

sonra


نَقُولُ

dediğimiz



لِلَّذِينَ أَشْرَكُوا

ortak koşanlara



أَيْنَ

hani nerede?



شُرَكَاؤُكُمُ

ortaklarınız



الَّذِينَ كُنْتُمْ

olduğunuz



تَزْعُمُونَ

zannetmekte











Türkçe Transcript (*)

Veyevme nahşuruhum cemî’an śümme nekûlu lilleżîne eşrakû eyne şurakâukumu-lleżîne kuntum tez’umûn(e)

Ali Bulaç Meali

Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki: 'Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?'

Edip Yüksel Meali

Hepsini topladığımız gün ortak koşanlara, "Nerede iddia etmekte olduğunuz ortaklarınız?" *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

O gün hepsini mahşere toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.

Süleyman Ateş Meali

Hepsini topladığımız, sonra ortak koşanlara; "Hani (Allah'a) ortak sandığınız şeyler nerede?" dediğimiz gün;

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?"

Yusuf Ali (English)

One day shall We gather them all together: We shall say to those who ascribed partners (to Us): "Where are the partners whom ye (invented and) talked about?"

M. Pickthall (English)

And on the Day We gather them together We shall say unto those who ascribed partners (unto Allah): Where are (now) those partners of your make believe?

En’âm Suresi
23


ثُمَّ

sonra


لَمْ تَكُنْ

kalmadığı



فِتْنَتُهُمْ

onların çareleri



إِلَّا

başka


أَنْ قَالُوا

demelerinden



وَاللَّهِ

Allah'a andolsun ki



رَبِّنَا

Rabbimiz


مَا كُنَّا

biz değildik



مُشْرِكِينَ

ortak koşanlar














Türkçe Transcript (*)

Śümme lem tekun fitnetuhum illâ en kâlû va(A)llâhi rabbinâ mâ kunnâ muşrikîn(e)

Ali Bulaç Meali

(Bundan) Sonra onların: 'Rabbimiz olan Allah'a and olsun ki, biz müşriklerden değildik' demelerinden başka bir fitneleri olmadı (kalmadı.)

Edip Yüksel Meali

Onların tek savunması şu olacak: "Rabbimiz ALLAH'a andolsun ki biz ortak koşmadık."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Sonra, (Onlar): "Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki, biz müşriklerden değildik" demekten başka bir özür bulamayacaklar.

Süleyman Ateş Meali

Sonra onların: "Rabbimiz Allah'a andolsun ki biz ortak koşanlar değildik." demelerinden başka çareleri kalmadığı (gün);

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sonunda şunu söylemekten başka bahaneleri kalmaz: "Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik."

Yusuf Ali (English)

There will then be (left) no subterfuge for them(851) but to say: "By Allah our Lord, we were not those who joined gods with Allah." *

M. Pickthall (English)

Then will they have no contention save that they will say: By Allah, our Lord, we never were idolaters.

En’âm Suresi
24


انْظُرْ

bak


كَيْفَ

nasıl


كَذَبُوا

yalan söylediler



عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْۚ

kendilerine karşı



وَضَلَّ

ve sapıp gitti



عَنْهُمْ

kendilerinden



مَا كَانُوا

şeyler


يَفْتَرُونَ

uydurdukları

















Türkçe Transcript (*)

Unzur keyfe keżebû ‘alâ enfusihim(c) vedalle ‘anhum mâ kânû yefterûn(e)

Ali Bulaç Meali

Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup-uzaklaştı.

Edip Yüksel Meali

Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terketti.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.

Süleyman Ateş Meali

Bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.

Yusuf Ali (English)

Behold! how they lie against their own souls! But the (lie) which they invented will leave them(852) in the lurch. *

M. Pickthall (English)

See how they lie against themselves, and (how) the thing which they devised hath failed them!


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin