De ki: 'Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam.' De ki: 'Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?'
Edip Yüksel Meali
De: "ALLAH'ın hazineleri benim yanımda demiyorum size. Gizlilikleri de bilmiyorum. Size, bir melek olduğumu da söylemiyorum. Sadece bana vahyedileni izliyorum." Şunu da söyle: "Kör ile gören bir mi?"
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
De ki: "Size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Ve size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?"
Süleyman Ateş Meali
De ki: "Ben size, Allah'ın hazineleri yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmem. Size 'Ben meleğim' de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Körle, gören bir olur mu? Düşünmüyor musunuz?"
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"
Yusuf Ali (English)
Say: "I tell you not that with me are the treasures of Allah,(867) nor do I know what is hidden, nor do I tell you I am an angel. I but follow what is revealed to me." Say: "can the blind be held equal to the seeing?"(868) Will ye then consider not? *
M. Pickthall (English)
Say (O Muhammad, to the disbelievers): I say not unto you (that) I possess the treasures of Allah, nor that I have knowledge of the Unseen; and I say not unto you: Lo! I am an angel. I follow only that which is inspired in me. Say: Are the blind man and the seer equal? Will ye not then take thought?
En’âm Suresi 51
وَأَنْذِرْ
uyar
بِهِ
onunla
الَّذِينَ يَخَافُونَ
korkanları
أَنْ يُحْشَرُوا
toplanacaklarından
إِلَىٰ رَبِّهِمْۙ
Rablerin(in huzuru)na
لَيْسَ
yoktur
لَهُمْ
kendilerinin
مِنْ دُونِهِ
O'ndan başka
وَلِيٌّ
ne dostları
وَلَا شَفِيعٌ
ne de destekçileri
لَعَلَّهُمْ
belki
يَتَّقُونَ
korunurlar
Türkçe Transcript (*)
Ve enżir bihi-lleżîne yeḣâfûne en yuhşerû ilâ rabbihim(ﻻ) leyse lehum min dûnihi veliyyun velâ şefî’un le’allehum yettekûn(e)
Ali Bulaç Meali
Rablerine (götürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an'la) uyarıp-korkut; onların ondan başka ne velileri vardır ne şefaatçileri. Umulur ki korkup-sakınırlar.
Edip Yüksel Meali
Rab'lerinin huzuruna çıkacaklarının heyecanıyla dolanları onunla (Kuran'la) uyar: O'ndan başka bir sahipleri ve şefaatçıları (aracıları) yok. Belki korunurlar. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
Süleyman Ateş Meali
Rablerin(in huzuru)na toplanacakların(a inanıp bu durum)dan korkanları onunla uyar ki; kendilerinin, O'ndan başka ne dostları, ne de destekçileri yoktur. (Onları uyar), belki korunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.
Yusuf Ali (English)
Give this warning to those(869) in whose (hearts) is the fear that they will be brought (to judgment) before their Lord: except for Him they will have no protector nor intercessor: that they may guard (against evil). *
M. Pickthall (English)
Warn hereby those who fear (because they know) that they will be gathered unto their Lord, for whom there is no protecting friend nor intercessor beside Him, that they may ward off (evil).
En’âm Suresi 52
وَلَا تَطْرُدِ
kovma
الَّذِينَ يَدْعُونَ
yalvaranları
رَبَّهُمْ
Rablerine
بِالْغَدَاةِ
sabah
وَالْعَشِيِّ
akşam
يُرِيدُونَ
isteyerek
وَجْهَهُۖ
O'nun rızasını
مَا
yoktur
عَلَيْكَ
sana
مِنْ حِسَابِهِمْ
onların hesabından
مِنْ شَيْءٍ
bir sorumluluk
وَمَا
ve yoktur ki
مِنْ حِسَابِكَ
senin hesabından da
عَلَيْهِمْ
onlara
مِنْ شَيْءٍ
bir sorumluk
فَتَطْرُدَهُمْ
onları kovup da
فَتَكُونَ
olasın
مِنَ الظَّالِمِينَ
zalimlerden
Türkçe Transcript (*)
Velâ tatrudi-lleżîne yed’ûne rabbehum bilġadâti vel’aşiyyi yurîdûne vecheh(u)(s) mâ ‘aleyke min hisâbihim min şey-in vemâ min hisâbike ‘aleyhim min şey-in fetatrudehum fetekûne mine-zzâlimîn(e)
Ali Bulaç Meali
Sabah akşam -O'nun yüzünü (rızasını) dileyerekRablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde birşey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olursun.
Edip Yüksel Meali
Sabah akşam Rab'lerine yalvarıp sadece O'nun hoşnutluğunu arzulayanları kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Senin hesabından da onlar sorumlu değil. Onları kovarsan zalim olursun.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.
Süleyman Ateş Meali
Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek, O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluk yok ki, onları kovup da zalimlerden olasın!
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sabah akşam, yüzünü isteyerek Rablerine yalvarıp yakaranları kovma! Onların hesabından bir şey sana ait olmadığı gibi, senin hesabından bir şey de onlara ait değildir. O halde onları kovarsan zalimlerden olursun.