İhtiyaç Duyulan İlimlerden Bahsetmenin Zarureti
Bu bölüm, tefsirde ihtiyaç duyulan ilimleri öğrenmenin zaruretini çeşitli açı ve yönlerden beyan etmeyi üstlenmiştir. Ayrıca bu ilimleri de tanıtmaktadır. Gerçi bu ilimlerin beyanı ve tefsirde ne şekilde faydalanıldığı konusu icmalen bazı kimseler için oldukça açıktır ama bunun detaylandırılması ve açıklanmasıyla müfessir için oluşacak basiret, tefsirde çok önemli ve hayati bir etki bırakır. Hatta bunların tüm yönlerine dakik şekilde aşina olmamak çoğu yerde müfessiri hataya düşürür. Bunun yanı sıra ilimlerin rolüne daha çok aşina olmak ve her birinin tefsirdeki işlevselliğini bilmek, müfessirin o ilimleri öğrenme yolundaki azmini güçlendirir. Onlara ulaşmasıyla da müfessirin, Kurân ayetlerindeki mana ve maksatları anlama kabiliyeti artmış olur.
Bu bahsin Kurân ilimleriyle ilgilenen âlimler için de zaruri olduğu aşikârdır ve onlar kendi eserlerinde muhtelif ibarelerle buna tasrihte bulunup, değinmişlerdir. Onlardan bazıları, tefsir metodolojisi ve onun gereksinimlerinden söz ederken bu konu için de özel bir bölüm açmışlar, onu tefsirin aslı veya esas şartı olarak ele almışlardır ve bu hususta el-İtkan’ın müellifi Suyuti ve el-Burhan’ın yazarı Zerkeşi’yi örnek olarak göstermemiz mümkündür.962
Onlardan bazıları ise bu konuya reye dayalı tefsir bahsinde dikkat çekmişlerdir. Onlar “reye dayalı tefsiri” “övülmüş” ve “yerilmiş” olmak üzere ikiye ayırmışlar, ihtiyaç duyulan ilimleri, reye dayalı övülmüş tefsirin esas şartı olarak tanımlamışlardır.963
Kurân ilimleri ile ilgilenen âlimlerin yanı sıra müfessirlerin çoğu, kendi tefsirlerinin mukaddimesinde bu konuya değinmiş, her biri kendi derinliği ve ihtisası ölçüsünde ilimlere vakıf olmanın zaruretinden söz ederek bunlardan her birinin nicelik ve rolü üzerinde bahsetmiştir.964
Şu noktayı hatırlatmakta da müfit olacaktır; tefsirin ilimlere olan ihtiyacından maksat; Kurân ayetlerini anlama ve açıklamada gerekli olan kaynak ve kaidelerden faydalanma kabiliyeti kazanmak için ilimlerdeki kaide ve kurallardan istifade edilmesidir. Binaenaleyh tefsirin ilimlere olan ihtiyacı, Kurân’ın beyan tarzındaki noksanlıktan dolayı olmayıp aksine Kurân’ın gerçek anlamları üzerindeki perdeyi kaldırmak ve onu Yüce Allah’a isnat etmek isteyen müfessir için uygun bir zihinsel ve düşünce zeminini sağlamak içindir. Hiç kuşkusuz Kurân’ın yüce manalarını ve ayetlerindeki lâfzî-manevi özellikleri anlamak uygun bir düşünsel ve akli kapasite gerektirmektedir. Bu da ancak ilmi kifayetler kazanmakla mümkün olmaktadır.
“İhtiyaç Duyulan İlimler” ile “Tefsir Kaynakları”
Arasındaki Fark
Yukarıda söylenenler doğrultusunda “ihtiyaç duyulan ilimlerin” tefsirdeki rolünün, araç rol olduğu anlaşılmaktadır. Yani yalnızca müfessirin Kurân ayetlerini açıklamadaki düşünce gücünü arttırır. Fakat tefsir kaynaklarının (daha önce de işaret edildiği gibi) etkisi muhteva ile ilgili olup ayetlerin manasını aydınlatmada istifade edilen verilerdir. Dolayısıyla tefsir kaynaklarının rolü muhteva ile ilgilidir. İlimlerde derinleşmiş olan müfessir, tefsir kaynaklarında (ayetler, masumların rivayetleri, tarih, tabii, insani ve toplumsal tecrübeye dayalı ilimlerden elde edilen veriler) geçen ve ayetlerdeki maksadı aşikâr etmede etkili olan bilgiler mecmuasından her birini kurallarına uygun şekilde kullanmayı bildiği için kendi tefsirinde bunlardan faydalanır ve bunlara istinad eder. Bu esasa göre gerçi bu iki makulenin ayetlerin tefsiri ve açıklamasında etkili rolü vardır. Fakat bunlar arasındaki fark hüviyetlerindeki çeşitlilik ve tefsirde istifade edilme nevine dönüktür. Örneğin; edebiyat ilimlerinin (sarf, nahiv ve meani beyan) araç rolü olduğundan, bunlar ihtiyaç duyulan ilimlerdendir. Rivayetler ve Kurân muhteva ile ilgili role sahip oldukları için kaynak sayılmaktadır. Bazen iki gruptaki bilgiler bir isimle tefsirde rol almakta, bunlardan biri kaynak diğeri ilim sayılabilmektedir. Mesela; “rivayet ilimleri” ve “rivayet kaynakları” bu konuda bir örnektir. Birinci isim, hadis ve rical ilmini ihtiva eden kaideleri içermektedir. Bu kaideleri dikkate alarak ayetlerin tefsirinde gelmiş olan rivayetler hakkında hüküm verilebilir. Fakat ikincisi (rivayet kaynakları), tefsir rivayetlerini içeren metinlerdir. Velhasıl ihtiyaç duyulan ilimleri öğrenmek, kaynaklardan doğru ve en güzel şekilde faydalanma zemini oluşturmakta, kaynaklar arasındaki tearuzun çözümü ve onların itibar ölçüsünü anlamaya yardımcı olmaktadır.
İhtiyaç Duyulan İlimlerin
Ortaya Çıkış Neden ve Delilleri
Tefsir tarihi, müfessirlerin sürekli olarak Kurân ayetlerinin tefsirinde gerekli olan ön bilgileri öğrendiklerine şahit olmuştur. Özünde tefsirin, gerekli ön bilgilerle birlikteliğini ifade eden bu nokta, tefsirle ilgili tüm dönemleri ezcümle nüzul dönemini de kapsayan bir gerçeği ortaya koymaktadır ve bu mutlaka incelenmelidir.
Her olgu ortaya çıktığı ilk zamanda doğal olarak basit ve sadedir; tedricen artış gösterir. Tefsir için gerekli olan ön bilgiler de bu minvalde cereyan etmiş, başlangıçta doğal ve fıtri olarak nüzul asrında insanların zihinlerinde oluşan bilgilerle sınırlı olmuştur. Bunlardan istifade edildiğinde “tefsirde ihtiyaç duyulan ilimler” başlığını almamış ve bunun tedvin edilmesine gerek duyulmamıştır.
Zaman geçtikçe çeşitli faktörlerin ortaya çıkması, tefsirde çeşitli ilimlerden ve bilgilerden faydalanılması eğilimine yol açmış, bunu bir zarurete dönüştürmüş ve bu ilimlerden bazılarının müstakil olarak tedvin edilmesi ve tefsirde faydalanılması gereğini doğurmuştur.
Bu bahiste zikri geçen faktörler incelenecek ve mümkün mertebe bunların tarihsel sürecinden söz edilmeye çalışılacaktır.
Dostları ilə paylaş: |