“Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar.” (Fatır/1) ayet-i kerimesinin açıklamasında şöyle yazmıştır: “O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar” cümlesi siyaka göre meleklerden dört kanattan fazlasına sahip olanların da varlığına işaretten uzak değildir. Rivai bahis bölümünde de melekleri üç kısma ayıran; onlardan bir kısmının iki, bir kısmının üç ve bir kısmının da dört kanatlı olduğunu ifade eden rivayetin zahirinde tasarruf etmiş ve şöyle demiştir: “Şayet bu hadisten maksat meleklerin çoğunluğunun vasfıdır.” (Bu görüş ayetin siyakı ve diğer rivayetlerle çatışmasına kadar doğru sayılabilir.) Bu sözün, metinde zikredilen açıklama dikkate alındığında açık bir vechi yoktur. Ayetten bu manayı anlamak için siyaktan faydalanmak ve onun yazısında geçen rivayetleri tevcih etmenin doğru bir bahanesi yoktur. Zira metinde de ifade ettiğimiz gibi “Yüce Allah’ın varlıkları yaratmayı da artırdığı” siyakla uyumludur. Elbette eğer daha fazla kanatları olan meleklerin bulunduğuna delalet eden başka rivayetler olursa (ve onların itibarı da ispatlanırsa) onlardan istifade ederek bu siyak tercih edilebilir. Yine Allame “Cehennemde kâfirlere yer mi yok?” (Ankebut/68) ayeti hakkında siyak deliline dayanarak onun Peygamber (s.a.a) döneminde yaşayan müşriklere veya o Hazretin (s.a.a) ümmetinin müşriklerine has olduğunu söylemiştir. (el-Mizan, c.17, s.26). Hâlbuki daha önce yaptığımız açıklamaya göre siyaktan böyle bir sonuç çıkmadığı açıktır.
b)
Mustafa Sadıki Rafii, Tarih-i Adab’il Arab kitabında (c.2, s.71 ve 72) şöyle der: “Biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.” (Kıyamet/18) ayetine, siyak deliline göre “Biz onu beyan ettiğimizde sen ona amel et” şeklinde mana vermiştir. Hâlbuki siyak böyle bir taayyünü ıktıza etmemektedir.
c)
Tefsir-i Kurâni ve Zeban-i İrfani’de (s.29-30) geçen nakle göre Mukatil “İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?” (Rahman/60) ayetini şöyle tercüme etmiştir: “Acaba dünyada tevhid ehli olanın mükâfatı, cennetten başka bir şey midir?” Sonra şöyle demiştir: “(Mukatil) tercümede bir kavramın siyakta omuzlandığı tablo manasını dikkate almıştır.” Yaptığımız açıklamanın ışığında siyaktan bu şekilde istifade etmenin zaafı da aşikâr olmaktadır.
d)
Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlallah Bakara suresinin 284. ayetinin “Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir.” tefsirinde şöyle der: “Zahiren bu ayetler amelin muhasebesinin, ameli yaptıran niyetin türüne göre olacağı sözünün siyakında gelmiştir…” Seyyid Fadlallah, Min Vahy’il-Kurân, c.5, s.123. yukarıdaki açıklamadan onun sözünün zaafı da ortaya çıkmaktadır. Çünkü ayetin hiçbir siyakı yoktur.
|