Menzil i karye i Musike: Sıhhat ü selâmetle bir kefere hânesine girüp, ammâ cümle esîrleri evler içine ve âteş başına oturdmayup cümle hüddâmların esbâb [u] eskâllerin hâne sâhibine yaykadup issi ta‘âmlar yeyüp cümle hüddâmların gözleri açılup yüzleri güldü. Serdâr ı mu‘azzam dahi bu mahalde cümle guzât ı müslimîne destûr verüp bir günde askerden nâm u nişân kalmayup herkes vatanlarına gitdiler. Andan 8 sâ‘atde,
Menzil i kurb ı kal‘a i şebeş: Bu mahalde cemî‘i vüzerâ ve vükelâ ve mîr i mîrânlara ve sâ’ir ümerâlara kışlalarına gitmek fermân olunup Serdâr Ali Paşa Tımışvar'da ve Çavuşoğlu Mehemmed Paşa kal‘a i Varna'da(?) ve Melek Ahmed Paşa efendimize Belgrad'da kışla fermân olunup,
Belgrad meştâsına gitdiğimiz ve îd i adhâ etdiğimiz menâzilleri beyân eder
şebeş altından Melek Ahmed Paşa askeriyle kalkup cânib i cenûba 4 sâ‘at gidüp
Menzil i karye i Jebel: Bu mahalde Melek Ahmed Paşa cümle iki bin sekbânına ve iki bin sa[rı]calarına ve iki bin aded gayri karakullukçularına cümle yetmiş tokuz kîse ulûfelerin verüp karakullukçulardan mâ‘adâ neferâtlarına destûr verüp herkes vatan ı aslîlerine revâne oldular. Andan 5 sâ‘atde,
Menzil i karye i Kaylar, andan menzil i karye i Semiha, andan menzil i karye i Ali Bunarı, andan menzil i karye i Jeldes, andan menzil i karye i Yaboka.
Bâlâdaki kurâlar mukaddemâ birkaç kerre ubûr olmak ile evsâfları tahrîr olunmuşdu. Ammâ bu Yaboka, ya‘nî lisân ı Sırfça Yabloka "Elma köyü" demekdir, Belgrad ı behişt-âbâd mukâbelesinde nehr i Tuna'dan ayrılmış bir azmak kenârında bir ma‘mûr üç yüz hâneli Eflak ve Bulgar ve Sırf kefereleri köy ve ze‘âmetdir. Ve mezkûr kurâlar ve ubûr etdiğimiz cümle sahrâlar serâpâ Tımışvar eyâleti idi, bu arada tamâm oldu.
Ertesi gün üç yüz pâre gemiyle nehr i azîm Tuna'yı ubûr edüp,
Menzil i meştâ yı Belgrad ı behişt âbâd ı dârü'l-cihâd
Bu şehrin cemî‘i a‘yân-ı kibârı iskele başına istikbâle gelüp Melek Ahmed Paşa efendimiz bir alay ı azîm ile Belgrad'a girmişdir kim ta‘bîr ü tavsîf olunmaz. Mâ-tekaddem bu şehr i Belgrad ı bender-âbâd sene ( ) târîhinde Varat kal‘ası gazâsına giderken şehrengîz olmuşdu, ammâ şimdi cemî‘i a‘yân ı kibâr efendimize her gece ziyâfetler eyleyüp ol kadar ni‘met i nefîseler tenâvül edüp ol kadar zevk u safâlar etmişiz kim ta‘bîri mümkün değildir. Hakkâ ki Belgrad ziyâfetlerinde olan baklava Rûm ve Arab ve Acem'de olmak ihtimâli yokdur kim Belgrad baklavası meşhûr ı âfâkdır. Ve şehri de diyâr ı Rûm'un Mısır'ıdır. Bir gün Melek Ahmed Paşa efendimiz ile etrâf ı Belgrad'ı alâ tarîki's-seyr eyleyüp cânib i kıbleye 2 sâ‘atde gidüp,
Evsâf ı kal‘a i nev-hâle, ya‘nî hisâr ı üstüvâr Havâle
İbtidâ bânîsi sene ( ) târîhinde Yıldırım Bâyezîd Hân'dır. Be-dest i Gâzî şehâbeddîn Paşa binâ olunmuşdur. Bu kal‘ayı binâ edüp Belgrad kal‘ası kâfirlerin zebûn etmek içün Yıldırım Hân Semendire hâkimi Delakoğlu Duçye kâfirin kızın berâ yı maslahat nikâh ile alup Delakoğlu i‘ânetiyle bu kal‘ayı binâ edüp Belgrad keferelerine huzûr vermeyüp amânların kesmişdi.
Ba‘dehu Timur Hân hâdisesinde Yıldırım Hân merhûm olıcak Sırf kefereleri fürce bulup Havâle kal‘asına istîlâ etdiler.
Ba‘dehu sene 846 târîhinde Ebü'l-feth Sultân Mehemmed Hân Belgrad fethine gelirken bu kal‘ayı Gâzî Porça'ya feth etdirmişdir. Ol asırdan berü dest i İslâm'da kalmışdır. Ba‘dehu Mehemmed Hân Belgrad'ı alamayup bî-feth avdet etmişdir.
Hâlâ bu kal‘a i bâlâ Semendire sancağı hâkinde Belgrad nâhiyesinde evc i âsumâna ser çekmiş yalçın kaya üzre [32a] aslâ ve kat‘â havâlesi yok, ismi müsemmâsına mutâbık bî-havâle Havâle kal‘asıdır kim şehr i Belgrad'a havâle olmuşdur. Rûy ı dîvârı serâmed bir kapulu handaksız bir küçücük taş binâ bir kal‘a i ra‘nâcıkdır, ammâ bu kal‘a i bâlâ her tarafda beşer konak görünür. şimâl cânibinde Tımışvar'dan, garb cânibinde Sirem Mitroviçsesi'nden, kıble cânibinde tâ Karadağ'dan nümâyândır. Havâle kal‘ası denmeden murâd bu mezkûr vilâyetlere havâle olmuş bir kal‘adır, aslâ ana havâle bir şey yokdur.
Ve bu kal‘anın tâ zirve i a‘lâsındaki burcu üzre tâ Hersek sancağı dağları nümâyândır. Ve Gâzî Porça bu kal‘ayı kırk yiğit ile feth edüp bu kal‘a taşrasına bir kat dîvâr ı üstüvâr çekmiş ve bu dîvâra kıbleye nâzır bir kat demir kapu dahi edüp gâyet sa‘b ve metîn etmiş. Ve bu kal‘anın cânib i erba‘ası eyle uçurumdur kim el-iyâzu billâh âdem aşağı bakmağa cür’et edemez.
Ancak garb tarafında bir küçük varoşu var, ol cânibde bir kesme kaya sehel handakı çâh ı gayyâ-misâl bir hafr i amîkdir. Gâzî Porça zamânında böyle küçük kal‘adan bin aded güzîde bahâdır gâzîler pür-silâh ve cürd atlı çıkup ol vilâyetlere ve Belgrad'a "El-amân" dedirüp Tuna kenârında esbâb yaykayan kızları alup şâhin yuvasına gelir gibi Havâle'ye gelirlermiş ve hâlâ ol gâzîlerin odaları kal‘a içre kat-ender-kat küçük küçük daracık odacıklardır kim cümle mücerredler imiş, aslâ evliler değillermiş, ammâ cümlesi yetmiş tasdan geçmiş semm i helâhiller imiş, lâkin hâlâ odaları günden güne vîrân olmadadır, zîrâ bu kal‘a şimdi iç elde olmak ile amâr etmeğe muhtâc değildir, ammâ yine dizdârı ve elli aded müsellah neferâtları ve kifâyet mikdârı cebehânesi ve birkaç şâhî topları ve bir câmi‘i ve zîbâ su sarnıçları ve beş aded hânesi var, havlısı gâyet daracıkdır.
Ve mağrib cânibinde kal‘adan taşra yüz mikdârı bâğlı ve bâğçeli saz ve kiremit örtülü varoş evcüğezleri ve bir câmi‘i var, ammâ çârsû yı bâzâr [ve] hân ve hammâmı yokdur, ammâ ravza i cinândan nişân verir mesîregâh bâğları çokdur. Hikmet i Kirdikâr bu kûh ı ser-bülend üzre bâğların maksûreleri cenbinde ikişer ve üçer kulaç kadar yakın âb ı hayât kuyuları var kim her biri şarâben tahûr'dan nişân verir mâ i kevserlerdir. Ve cümle bu bâğlar a‘yân ı Belgrad'ın mesîregâhlarıdır.
Der-beyân ı ziyâretgâh ı Gâzî Porça
kuddise sırruhu
Mezkûr bâğlar arasında mezâristân içre âsumâna ser çekmiş bir fısdık ağacı var kim diyâr ı Rûm'da fısdık dırahtı yokdur. Bu şecere i tayyibenin zıll ı himâyesinde merkad i Gâzî Porça kubâb ve âsâr ı binâ kabûl etmemişlerdir. Ancak bu fısdık sâyesin kabûl etmişlerdir. Hattâ zamân ı hayâtlarında buyururlarmış kim,
"Dîn i mübîn uğuruna mücâhidun fî-sebîl olup şehîd oldukda yâhûd min mahabbetillâh merhûm oldukda ehl i cennet olmasına alâmet üstüne nûr yağa yâhûd kabri üzre bir dıraht ı nâdir yâhûd bir sırr ı Hudâ zâhir ola" buyururlarmış.
Hakkâ ki ol şecere-i müntehâ ve ol kuyuların ikişer üçer kulaç olmaları cümle rûhâniyyet i Gâzî Porça ile olmuşdur, derler. Hâlâ bir ziyâretgâh ı hâss u âmmdır, rahmetullâhi aleyh.
Andan yine (yine) Melek Ahmed Paşa efendimizle şehr i Belgrad'a gelüp yüz yigirmi gün cümle a‘yân ı Belgrad ile zevk u safâda iken sene 1072 Cemâzîyelâhir'inin evâhirinde Ser-bevvâbân ı Dergâh ı âlîlerden Mustafâ Ağa nâm bir müşârün bi'l-yetâm(?) ağa yı hümâm Sultân Mehemmed Hân'ın hatt ı şerîfiyle Melek Ahmed Paşa efendimize gelüp hatt ı şerîf kırâ’at olundukda,
"Sen ki cedd i izâmlarıma hidmet etmiş vezîrim Melek Ahmed Paşa'sın. Hatt ı şerîfim vüsûl buldukda der i devletime gelüp kâ’immakâmım olasın ve menkûhun olan hâletim Fâtıma Sultân ile müşerref olup devâm-ı devlet-i pâdişâhıma hayır du‘âda olasın" deyü hatt ı şerîf geldikde cümlemiz İslâmbol'a gideriz deyü şâdumân olup tedârikler görmede idik.
Hikmet i takdîr i zuhûrât ı ilâhî
Melek Ahmed Paşa bu hakîri huzûruna kığırup eydir:
"Evliyâm bilirsin, Erdel gazâsında İskenderiyye beği Yûsuf Beğ oğlu Mehemmed şa(?) Beğ'e on üç bin riyâl guruş karz ı hasen verdim ve Dukagin beği ( ) ( ) on kîse solta riyâl karzullâh verdim. Piruzin beği Arslan Beğ'e beş kîse riyâl Tanrı borcu verdim ve Bihorlu Memi Beğ'e bin altun verdim. İşte cümle temessükâtları ve işte hüccet i şer‘iyye ile seni bu mâlların tahsîline me’mûr eyledim. İşte sana yigirmi aded şehbâz refîkler ve iki kîse harc ı râhlar, al şu temessükâtları durma oturma Arnavud İskenderiyyesine ve öbür sancak beğlerine gidüp bolay kim bu mâlları cümle altun alaydın, zîrâ sana götürmesi kolaydır ve sana beğler sancaklarında âdemler koşalar ve Evliyâ'ya ri‘âyet edeler deyü yazmışım. Ben İslâmbol'a giderim [32b] Fâtıma Sultân düğününe ve gayri mesârıflarıma bana akçe lâzımdır, zîrâ ben Erdel seferinde tokuz ayda bin altmış kîse harc etdim. Elbette oğul bana akçeleri İslâmbol'a girmeden yetişdiresin" dedikde âlem i hayretde kalup eyitdim:
"İlâhî sen bilirsin, bu hakîr ‘İslâmbol'a giderim’ deyü mesrûr [u] handân oldum. Sen beni kankı diyâra gitmeği nasîb etdin, havl [u] kuvvet ve kudret ve takdîr senindir" deyüp teveccüh i tâm ile Melek Ahmed Paşa'nın dest i şerîfin bûs edüp,
"N'ola sultânım gidelim" deyüp cümle tedâriklerimiz gördük.
Sene 1072 Cemâziyelâhiri'nde Belgrad'dan Arnavud İskenderiyyesine ve Dukagin ve Piruzin sancaklarına gitdiğimizi beyân eder
Evvelâ Belgrad'dan on hüddâmım ve yigirmi aded pür-silâh refîklerim ile çıkup cânib i cenûba ma‘mûr u âbâdân kurâları 8 sâ‘atde ubûr edüp,
Menzil i karye i Rojay: Sâfî Sırf ve Bulgar kefereleri sâkin üç yüz hâneli ze‘âmet köydür. Andan
Karye i Litovik'i geçüp 13 sâ‘atde aşdığımız yaylaları Hudâ bilir. Andan,
Menzil-i Karye i Bistiriçse: Sırf ve Bulgar keferesi köyü ze‘âmetdir. Andan yine semt i cenûba yine dağlar aşup,
Karye i Esmerli Kovac'ı, geçüp yine dağlar ve beller geçüp 10 sâ‘atde,
Menzil i karye i Lipye: İki yüz hâneli ve bir kenîseli Sırf ve Bulgar kefere köyü ve ze‘âmetdir, ammâ bunda beyâz ve kalın lezîz kaymak ve bal olur kim Erzurûm'un Bingöl yaylasında ve Adana şehrinde câmûs kaymağı böyle olmaz. Andan,
Karye i Moraviçse'yi geçüp nehr i Lig'i atlarla ayakdan geçdik. Bu nehir Karadağ'da karye i Bahte'den çıkup kasaba i Valiva'ya karîb nehr i Kolipara'ya mahlût olup ikisi nehr i Sava'ya munsabb olur.
El-hâsıl nehr i Lig'i ubûr edüp andan Karadağ'ı aşup haydud kâfirleri eşkıyâsından cân kurtarup 12 sâ‘atde,
Menzil i karye i Banya: Bin hâneli Bulgar keferesi köyüdür ve ze‘âmetdir. Yedi manastırı ve birkaç dükkânları var gûyâ bir kasaba i mu‘azzamdır. Bu kend i kebîr kurbunda bir hıyâbân dağlar içre,
Evsâf ı germâb ı karye i Banya: Tâ kefere kralları asrında bu ılıca suyu üzre ibret-nümâ kubâb ı âlîler ve havz ı azîmler ve müte‘addid sofa ve halvet ve câmekânlar inşâ edüp yılda bir kerre kiraz mevsiminde kırk elli bin kefere cem‘ olup panayırlar kurulup bey‘ [ü] şirâlar olur, teferrücgâh ı azîm zevk u safâ yeridir. Suyu gâyet suhûniyyet üzre olduğundan âb ı germâ ilkâ ederler. Ve Nehr-i Diçina, şehr i Öziçe dağlarından gelüp bu ılıca deresinden geçüp ve Çaçka kasabası dibinden ubûr edüp nehr i Morava'ya ol dahi Köylüc kal‘ası dibinde nehr i Tuna'ya mahlût olur. Andan nehr i Diçina cisrinden ubûr edüp,
Menzil i karye i Dorojvenik: Bu karyeye gelince 19 sâ‘atde on beşe karîb ma‘mûr kurâlar ubûr etdik.
Andan nehr i Kamaniçse'yi cisirden geçüp bu dahi cânib i şimâle akup Belgrad yolu üzre nehr i Morava'ya karışır.
Andan yine cânib i cenûba dağlar aşup ve ma‘mûr kurâlar geçüp ve nehr i Işkırapiş geçüp bu nehir Pojagacık dibinde nehr i Öziçe'ye karışup ikisi bir olup Çaçka kasabası kurbunda nehr i Morava'ya mahlût olur. Andan,
Menzil i karye i Dobrodo: Bu dahi Bulgar köyüdür, ammâ Öziçe kal‘ası hükmündedir, lâkin Belgrad'dan bu mahalle gelince üç yüz pâre âbâdân kurâlar geçdik. Cümlesi ve bu mahalle karîb Öziçe şehri bile cümle Semendire sancağı hükmünde ma‘mûr kurâlardır.
Andan yine semt i cenûba giderken karye i Tivirdik'i ve şehr i Öziçe'yi dağlar içre sağ tarafımızda bırağup 13 sâ‘atde gidüp,
Menzil i karye i Umaniçse: Sâfî Sırf ve Bulgar kefereleridir.
Andan Tornik yaylasın aşup nehr i Voça'yı geçüp bu nehir tâ İştavna dağlarından enüp Pirboy hânına karîb nehr i Lim'e Lim dahi Arnavudluk içinde Plav kal‘asından gelüp kal‘a i Bosna Vişegradı kurbunda nehr i Drin'e ve Drin, nehr i Sava'ya ve Sava Belgrad kal‘ası dibinde nehr i Tuna'ya mahlût olur.
El-hâsıl Tornik yaylasın ve Yablaniçse yaylasın aşup nehr i Lim kenârınca 5 sâ‘at gidüp Vilâyet i Hersek'de,
Kasaba i Roda: Sağ cânibimizde dağlar içre nehr i Lim kenârında kalup uğramadık. Anı geçüp nehr i Lim'i gemi ile karşu tarafa selâmetle geçüp,
Menzil i kasaba i Pirboy: Hersek sancağında bin hâneli câmi‘ ve hân ve hammâmlı ve birkaç dükkânlı rabta i zîbâdır. Sene i sâbıkada Bosna'dan Rûmeli'ne giderken kal‘a ve kasabası memdûhdur. Andan,
Kal‘a i Kon: Bir kûh ı ser-bülendde görünüp ubûr etdik. Andan cânib i cenûba kal‘a i Pirepol dahi sağda kalup 15 sâ‘atde,
Menzil i kurb ı kal‘a i Mileşova: Mileş Ova dahi yazmışlar. Bu kal‘adan ba‘îd meks etmek ile temâşâ edemedim. Andan ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) [33a]
Andan Kırraba yaylasın yüz bin renc [ü] anâ çekerek aşup 9 sâ‘atde,
Sitâyiş i kasaba i Tiran: Ohri sancağı hâkinde voyvadalıkdır ve yüz elli akçe kazâdır, şehri bir vâsi‘ sahrâda câmi‘leri ve hân u hammâmları ve çârsû yı bâzârı ve bâğ u bâğçesi bî-hisâbdır ve cümle imârâtları serâpâ kiremit örtülü hayrât [u] hasenâtdır.
.................. (2.5 satır boş)....................
Andan nehr i Mati'yi atile ubû[r] etdik. Bu nehir Omoras(?) dağlarından gelüp Ohri buheyresine karışır. Andan cânib i garba gidüp,
Menzil i karye i Omoras: Bu dahi Ohri toprağında kasaba-misâl üç yüz hâneli câmi‘ ve hân u hammâmlı bir ma‘mûr Arnavud köyüdür ve bâğ u bâğçeleri vâfirdir ve re‘âyâları cümle kâfirdir ve avretleri cümle sâhirdir.
Andan yine 9 sâ‘at gidüp,
.................. (2 satır boş)....................
Evsâf ı kal‘a i atîk Leş
Lisân ı Arnavud'da Leş derler, ammâ sene 883 târîhinde bu kal‘ayı Ebü'l-feth Gâzî İskenderiyye gazâsına giderken Venedik Firengi elinden alırken usret çeküp,
"Bu kal‘a leys gibidir, ya‘nî arslan gibidir" deyü nutk etdiklerinde ba‘de'l-feth ismine kal‘a i Leys dediler, galat ı meşhûr evlâ olmağile Leys'den galat efvâh ı nâsda Leş kal‘ası dediler.
Ebü'l-feth Gâzî tahrîri üzre Rûmeli eyâletinde Dukagin sancağı hâkinde voyvadalıkdır. Muhtesibi ve nâ’ibi ve bâcdârı ve kal‘a dizdârı ve ( ) aded hisâr neferâtları vardır.
Kal‘ası nehr i Drin kenârında bir kaya üzre şekl i murabba‘ bir küçük sûr ı üstüvâr ı musanna‘dır, ammâ ma‘mûr değildir, lâkin Venedik Firengistânı'nın serhad kal‘alarındandır. Bânîsi yine Venedik Pirinc-pirimleridir.
Bu şehrin cümle Arnavud gâzîleri dâ’imâ firkatelere süvâr olup Venedik diyârların ve İşpanya'nın Pulya yakaların yaka yıka mâl ı ganâ’imler alup küffârın esîrleri ve leşlerin kal‘a i Leş'e getirüp nehr i Drin'e atarlar. Bu kal‘a Venedik körfezi deryâsına ( ) ba‘îd yerdir ve nehr i Drin ( ) dağlarından çıkup cânib i kıbleye akup bu körfez sâhilinde Sincivan limanı kurbunda Körfez denizine mahlût olur.
Cümle ( ) aded mihrâbdır.
.................. (1.5 satır boş)....................
Ve cümle ( ) aded medresedir. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) Ve cümle ( ) tekyedir. Ve cümle ( ) aded mektebdir. ( ) ( ) ( ) ( ) Ve cümle ( ) aded hândır. ( ) ( ) ( ) ( ) Ve cümle ( ) hammâmdır. ( ) ( ) ( ) Ve cümle ( ) aded dükkândır. ( ) ( ) Ve cümle ( ) aded kiremit örtülü bâğlı ve bâğçeli vâsi‘ serhad evleridir, ammâ kal‘a içinde evleri azdır ve bâğçeleri yokdur, ammâ cebehânesi çokdur ve şâhâne serâmed balyemez topları ve mehterhânesi vardır.
.................. (2 satır boş)....................
Andan cânib i garba Drin nehrin geçüp,
Evsâf ı kal‘a i İskenderiyye
İbtidâ bânîsi İskender i Zülkarneyn binâsı olduğıyçün İskenderiyye derler. Ba‘dehu İşpanya hâkimi destine girüp dahi tevsî‘ edüp ba‘dehu Pulya kral elinden Venedik Pirinc-pirimleri bu kal‘aya mâlik olup Üsküp ve Priştine ve Vuçitrin câniblerin nehb ü gârete başlayınca Ebü'l-feth'e bu ahbâr ı mûhiş geldikde hemân niyyetü'l-gazâ deyüp İskenderiyye üzr[e] cüyûş ı bî-hadd [ü] bî-[pâ]yân ile gelüp kırk gün kırk gece muhâsara eyleyüp sene 883 târîhinde cebren ve kahren Ebü'l-feth Sultân Mehemmed Gâzî dest i Venedik'den feth edüp Rûmeli eyâletinde başka sancakbeği tahtı edüp ibtidâ fetihde (hâlâ Yûsuf) [33b] sancak hâkimi olan Mehemmed Paşa'nın ceddi Yûsuf Beğ mîr i livâ olup ocaklık ihsân olunduğundan hâlâ hâkimlerine Yûsuf Beğ oğulları derler.
Bu hakîre beğ istikbâle çıkup bizi derûn ı kal‘ada dizdâr ( ) Ağa hânesine kondurup Melek Paşa efendimin mektûb ı mahabbet-uslûbların verüp kırâ’at etdikde vâfir sürûr [u] hübûr eder şeklin gösterüp,
"İnşâallâh on güne dek karz ı hasen deynimizi dînimiz hakkıyçün edâ edüp sizi yollar" deyü hakîre hammâm–bahâ bir kîse ve bir kat libâs ihsân etdi. Ve otuz aded refîklerime ve hüddâmlarıma onar guruş in‘âm edüp her bâr şeref i sohbetleriyle müşerref olup kâhîce Busatlar nâm karyede Yûsuf Beğzâde sarâylarına gidüp zevk ü safâlar ederdik, ammâ dâ’imâ İskenderiyye'ye gelirdik, zîrâ Venedik kâfirinin isyân [u] tuğyânları var idi.
Evvelâ Âl i Osmân devletinde İskenderun üçdür, biri budur kim buna Arnavud İskenderiyyesi derler; biri Akdeniz kenârında Haleb'e arayatı Haleb iskelesidir, ana İskenderun derler; biri Mısır İskenderiyyesidir, ammâ lisân ı Yûnâniyân'da buna Aleksandire Pırgaz derler. Purgaz Urûmca kal‘a demekdir; ya‘nî İskender kal‘ası derler.
Hâlâ beğinin kanûn ı Süleymân Hân üzre hâss ı hümâyûnu 459.200 akçedir ve ze‘âmeti 19 ve cümle tîmârı 205. Kanûn üzre üçer bin akçede bir cebelüleri ile alaybeği ve çeribaşı ve subaşısı ve paşasının askeriyle cümle dörd bin aded güzîde yarar askeri vardır. Me’mûr oldukları sefere Rûmeli vezîriyle yâhûd mîr i livâlarıyla sefer eşerler. Hattâ cümle gâzîleri bizimle Erdel gazâlarında bile idiler, hakkâ ki şecî‘ u fetâ askerdir.
Bu livâdan paşasına kırk kîse hâsıl olup bin aded yiğit ile bu sancağı hıfz [u] hırâset eder. Hâkim i şer‘ i Resûl i mübînden şeyhülislâmı ve nakîbü'l-eşrâfı ve a‘yân ı kibâr ı kübbâr eşrâfı ve yüz elli akçe pâyesiyle kadısı ve sipâh kethudâyeri ve yeniçeri serdârı ve kal‘a dizdârı ve kal‘a neferâtları ve muhtesibi ve voyvadası ve bâcdârı ve mi‘mârı ve şehir kethudâsı ve harâc emîni vardır.
Eşkâl i kal‘a i İskenderiyye: Buheyre i azîm Boyana nâm bir gölün sâhilinde bir sarp kaya i âlî üzre çâr-kûşeden tûlânîce ve muharrefçe vâkı‘ olmuş şeddâdî seng tırâş bir sûr ı savaşdır kim aslâ havâlesi yok bî-hâ’il ve bî-gâil kal‘a i kâmildir, lâkin küçükdür, ammâ sa‘b ve metîn hisâr ı bî-bedeldir. Boyana gölü tarafında ve gayride handakı yokdur, burc [u] bârûları ve dendân ı bedenleri çokdur. Cümle iki kapusu vardır, biri gün doğusu tarafına, biri Küçük Ova'ya nâzırdır, bu kapu içre ziyâret i Muyo Baba Sultân medfûndur.
Ve derûn ı hisârda evler azdır, ancak Sultân Mehemmed câmi‘i kiremit ile mestûr tarz ı kadîm câmi‘ i pür-nûrdur. Ve yedi sekiz sarnıçları var, bârân ı rahmet ile memlûdur. Ve kal‘adan Boyana gölüne enecek su yolları vardır kim ahâlî i kal‘a bilir, taşrada düşman göremez mestûr su yollarıdır, hîn i muhâsarada anlardan su alırlar, ammâ bu kal‘ada dükkânlar yokdur, ancak yüz aded neferât hânecikleri ve buğday anbârları vardır, ammâ cebehânesi ve şâhâne topları vardır, lâkin Boyana gölü aşırı Torondoş dağından bu kal‘ayı döğdüğü dağ sehel bu kal‘aya havâledir, ammâ kırkar karış top ı kal‘a-kûp ı tavîl lâzımdır; eğer küçük toplar ise bu kal‘aya ol havâleden zarar yokdur, zîrâ arada göl vardır. Ve kal‘a dibinde kayalar kenârında Boyana gölü içre çam direkleri üzre balık dalyanları var, başka emânetdir kim kal‘a kulu aklâmıdır.
.................. (1 satır boş)....................
Evsâf ı varoş ı kal‘a i İskenderiyye
Cümle bin sekiz yüz aded tahtânî ve fevkânî hadîka i ravza i rıdvân misilli bâğ u bâğçeli kiremit ve kayağan örtülü kârgîr binâ yı metîn ve hânedân ı müslimîn ve sükenâ yı muvahhidîndir. Ve cümle 15 mahalledir, Evvelâ Bâyezîd Hân mahallesi ve Ali Beğ mahallesi ve Hüseyin Beğ mahallesi ve İskelebaşı mahallesi ve Müftî mahallesi ve Kara Hasan mahallesi ve varoşda bâzâr başında Mahkeme mahallesi ve ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Sitâyiş i cevâmi’hâ yı muvahhidîn
Cümle on bir mihrâbdır. Evvelâ çârsû başında Sultân Bâyezîd-i Velî câmi‘i, önünde bir kuyusu âb ı {hayâtdır kim demir zincîri} var kim gayri câmi‘ler buna göre değil, kiremitli ve cemâ‘at i kesîreye mâlik câmi‘ i pür-nûrdur; Ali Beğ mahallesinde Hüseyin Beğ câmi‘i; İskele-başında Müftî câmi‘i; [ve] Kara Hasan câmi‘i meşhûr u ma‘mûr ve kiremit ile mestûr câmi‘i- pür-nûrlardır.
Bunlardan mâ‘adâ yetmiş aded mesâcid i mü’minândır. Evvelâ ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) [34a]
Ve Cümle yedi aded medrese i âlimândır, her câmi‘de birer medrese mukarrerdir, ammâ mahsûs dârü'l-kurrâ ve dârü'l-hadîs yokdur.
Ve cümle ( ) mekteb i tıflân ı ebcedhândır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Cümle altı aded tekye i ehl i tarîk i dervîşândır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Ve cümle ( ) aded hân ı hâcegândır. Cümleden Ulama Paşa hânı metîn ü müstahkemdir ve cemî‘i zî-kıymet eşyâlar bu vekâlede bulunur.
Ve cümle bir aded mükellef hammâm ı tâhirândır, ammâ gâyet müferrih ve hoş-havâ ve hûb-binâ bir hammâm ı rûşinâdır, suyu dollâb ile Boyana {gölünden çekilir}.
Ve cümle beş yüz aded çârsû yı bezzâzistândır, cemî‘i ehl i sanâyi‘ mevcûddur, ammâ göl tarafında balık bâzârı ma‘mûr u müzeyyendir.
Sitâyiş i libâs ı merd i meydân: Cümle çuka esbâblar geyüp sıkma kopçalı çakşır ve teybend harîr kuşak ve kubâdî pâbuç ve başlarında semmûr Arnavud kalpakları geyerler; ulemâsı ve levendâtları kortela bıçak taşıyup yiğitleri kılıç ve kalkan ile dâ’im gezerler.
Der-beyân ı libâs ı zenân ı mü’eddebân: Cümle havâtînleri çuka ferrâceler geyüp başarına bostâncı külâhı gibi bir acîbe-likâ tâkıye geyüp üzerlerine beyâz izâr u dülbend örtünüp sarı iç edik ve pâbuç geyerler, ammâ gâyet mü’eddebe gezerler. ( ) ( )
Der-fasl ı esmâ i râcilân:
.................. (2/3 satır boş)....................
Der-ayân ı esmâ i zenân:
.................. (2/3 satır boş)....................
Der-medh i mahbûbe i mahbûbân: Eğer bintân u püserânları ol kadar sîm-endâm ve gül-fâm mahbûb u mahbûbeleri olur kim cümle gül-çehrelerdir.
Tavsîf i âb [u] hevâ yı câvidân: Âb [u] hevâsı ol kadar latîfdir kim cemî‘i halkı yetmişe seksene yetmiş dahi kuvvet i kuvâları henüz gitmemiş.
Ta‘rîf i zülâl i âb ı hayvân: Bir tarafında nehr i Drin ki gûyâ mâ i Kevser'dir, bir yanındaki Boyana gölü suyudur kim gûyâ şarâb[en] tahûr'dur.
Ekâlîm i arz ı beled i büldân:
.................. (3/4 satır boş)....................
Der zikr i tâli‘ i amâristân:
.................. (3/4 satır boş)....................
Bî-medh i kenîse i râhibân:
.................. (3/4 satır boş)....................
Ta‘rîf i hubûbât [u] nebâtât:
.................. (3/4 satır boş)....................
Der-medh i memdûhât ı sanâyi‘ât:
.................. (3/4 satır boş)....................
Der-medh i et‘âm ı me’kûlât:
.................. (3/4 satır boş)....................
Sitâyiş i müsmirât ı mu‘teberât:
.................. (3/4 satır boş)....................
Güzîde i envâ‘ ı meşrûbât:
.................. (3/4 satır boş)....................
Dostları ilə paylaş: |