Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


{Manzara i serencâm › acîbe ve garîbe}



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə20/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   72

{Manzara i serencâm › acîbe ve garîbe}

Hemân aflağ›dan yetmifl seksen kadar paflal› yiğitleri at boynuna düflüp gelüp içimize girüp,

"Baka flu âsîleri baka flu kâfirleri, siz köy vu­rur­suz ve yaylada koyun al›rken çobanlar› k›rars›z. Koy­verün flu bağl› mîrî çobanlar›. Bunlar vezî­ria‘za­m›n Kabirova hâss› çobanlar›d›r" deyü bağl› olan diri kâfirlerimize yap›flup niçe gâzîlerimize de­yenek ve sopa ve zerdesteler ile giriflüp hattâ benim Kâz›m nâm gulâm›m›n bafl›n yard›lar. Bu hâl i pür-melâli görüp âlem i hayretde kalup her ne kadar müdârâ eyledikse bunlar bize giriflmeğe bafllad›lar ve birkaç keferemiz ald›lar. Hele ormandan ç›kup bir at ifller çemenzâr yer idi, hemân cümlemiz bir ağ›zdan "Allâh Allâh" deyüp kâfirlere girdiğimiz gibi bunlara da dal sâtûr olup girifldiğimizde aslâ k›çlar› tutmayup tütün gibi tütüp gitdiler.

Hemân bunlar ald›klar› kâfirleri b›rağup kaç›nca ol ân cümle k›rk aded kâfirlere de k›l›ç urup es­bâblar›n ve bellerinde anlar›n da kemerlerin alup lâfle i murdârlar›n her eflcâr›n sâyesine b›rakd›ğ›­m›zda ol gün kûh › fi›pka'da olan eflcârlar›n altlar› gûyâ flecer i Vakvâk dibi gibi cesed i benî Âdemle zeyn oldu. Elhamdülillâh sümme elhamdülillâh yine bu gazâda dahi mansûr [u] muzaffer olup yine yo­kufl aflağ› enüp nehr i azîm Yantura kenâr›nda,



Menzil i karye i hâss › vezîr Kabirova

Derbend i calenderinde bir çay›ristân yerde çad›r­lar›m›zla meks etdikde hemân hâs ağas› bu kadar köy kâfirleriyle üzerimize gelüp bizler dahi yine atlar›­m›za befl yüz otuz kifli süvâr olup cenge âmâde ol­dukda hakîr eyitdim:

"Baka ağa, sen vezîria‘zam ağas› isen biz de İbrâhîm Kethudâ'n›n hocas› Evliyâ Çelebi'yim. fiimdi gazâya gidüp İbrâhîm Kethu­dâ'ya [54b] ve Köpürlüoğlu'na senden flikâyet ederiz. Nedir bu senin etdiğin. Nezâketle elimizden hayduk kâfirle­rin almak m› isterdin? İflte ol k›rk aded kâfirleri de k›l›çdan geçirdik. Dağda bu kadar yiğitlerimiz flehîd olup bunda bu kadar yaral›m›z var. Yedi sâ‘at ceng-âflûb etdik. İmdâd›m›za yetiflmediğinden gayri bize yaygara edüp mâl › ganâ’im almak istersen, ay›b değil mi­dir? Mü’min olana böyle etmek düfler mi?" deyü niçe gûne güft [ü] gûyumuz olup hele mâ­bey­ne nâ’ib ve imâmlar ve niçe muns›f cemâ‘atler girüp cümlemizle bar›fl görüfl edüp beleğan-mâ-be­lağ zahîrelerimiz verüp "Gazân›z kutlu olsun" deme­ğe bafl­lad›lar.

Ba‘dehu biri birimiz mâbeyninde mâl › ga­nâ’im­­lerimiz fürûht ederken cümle kefere tüfeng­leri ve balta ve harbalar› ve esbâb › flayaklar›n fürûht ederken derbend kâfirleri de gelüp niçe eflyâlar›m›z iki üç bahâs›na alup cümle fürûht olan eflyâlar›n mâllar›yla mukaddemâ eflekler üzre bulunan iki kîse mâl› dahi bir yere koyup befl yüz otuz aded yiğide alt›flar gurufl hisse değdi. Meğer bir yiğidimiz bir kemer gurufl saklam›fl, an› kimseye vermeyüp "harc › râh" deyü seksen guruflu alay beğine emânet verdik.

Andan yaral›lar›m›z› sarup sarmalayup sehel râ­hat olduk ve cümle atlar›m›z bu köy içinde akan Yantura nehrinden s›varup cümle at bürâderleri­mize sallama tobra yemleri asup safâda olduk.

Ammâ bu nehr i Yantura bu ceng etdiğimiz fi›pka dağ›ndan ç›kup cânib i flimâle akup Nigebol› kal‘as› kurbun­da nehr i Tuna'ya mahlût olur. Ve bu Kabirova köyü vezîria‘zamlar›n hâss› yedi yüz saz ve kiremit örtülü Bulgar kâfiri köyüdür kim üç bin kadar kefere vü fecereleri vard›r. Allâhümme âfinâ cümle âsî köydür, befl on âdem konmağa kâdir değillerdir. Hattâ biz anda iken ba‘z› kefere evle­rinde vâveylâ vü vâveledâ ve feza‘ u çeza‘lar› var idi ve ba‘z›s› hasta-misâl yat›rlard›. Meğer dağda bi­zimle ceng edüp mürd olan keferelerin akrabâlar› mâtem ederlerdi. Ve niçe evlerde hasta-misâl yatan­lar yaral› gelenler idi.

El-hâs›l bu köy kefereleri fi›pka dağ›nda eflk›yâ­l›k edüp köylerine yüz iki yüz atl› kondurmazlar ve zor ile konanlar› selâmet göndermezler.

El-hâs›l âk›l olan bu dağlardan gitmesin, zîrâ yaz ve k›fl eflk›yâs› gâyet çokdur. Vezîria‘zam hâss›d›r deyü bir hâkim girüp keferelerin zabt ede­mez, lâkin İslâmbol'dan Belgrad'a Sofya üstünden gitmekden bu fi›pka dağ›n aflup gitmek on konak yak›nd›r ve ganîmet yoldur, ammâ muhâtara ve ma­hûf yollard›r.

Andan ale's-sabâh cümlemiz atlanup seyishâne­le­rimiz yükleyüp kâfirden ald›ğ›m›z davullar› ve haçl› bayraklar› ve niçe kelleleri s›r›klar üzre ârâyifl i nîze edüp Lofça flehrine gidelim derken hemân bu Kabirova ağas› yine bir alay haflerât ile gelüp,

"Bu bafllar› ve bu davullar› ve haçl› bayraklar› kanda götürürsüz, elbette bize verin" deyü üzeri­miz hücûm edince biz dahi bir alay cân› ac›m›fl ehl i sefer âdemler hâs ağas› efendimizin bafl›na üflüp kendüye ve tevâbi‘lerine balta ve külüngler urup bir kötek çekdik kim ta‘bîr olunmaz, zîrâ bu köyde yatd›ğ›m›z gece cemî‘i h›rs›z kefereleri üzerimize taslît edüp tâ vakt i sabâha dak bîdâr kald›k. Hamd i Hudâ an›n da intikâm›n ald›k.

Andan bârhânelerimiz çeküp bu menhûs köy­den yine cânib i flimâle 6 sâ‘atde basîret üzre olarak gidüp Selvi kazâs›na dâhil olup,

Menzil i karye i Rusdere köyü

Üç yüz hâneli ve bir câmi‘li müselmân köyü­dür. Cümle halk› bize karflu ç›kup davullar› ve haçl› bayraklar› görüp bize "Gazân›z kutlu olsun" deyüp cümlemiz hânelerine kondurup s›ylad›lar, ya‘nî Tatarca i‘zâz u ikrâm etdiler. Hemân cümlemiz da­vul ve bayraklar ve kelleler ile Selvi kad›s› mahke­mesine varup ahvâl [ü] serencâm›m›z bir bir nakl etdikde,

"Belî bir kez ol tarafda bir köyde nikâha git­mifldik. Sekiz sâ‘at kâmil ceng edüp gülbâng çek­diğ[in]izi istimâ‘ edüp sizden birkaç yaral› kefereler bizim olduğumuz köye gelüp ikisi mürd olup befl kâfir hâlâ anda mecrûhen yat›rlar" deyü kad› ve ahâlî i vilâyet cümle flehâdet edüp mâcerâ y› sergü­zefltimizin kad›dan arz › mahzar›n ve hâss ağas› üze­rimize asker çekdiğin cümle nakîr ü k›tmîr yazd›rup elimize hüccet i kâ’ime ve habl i metîn senedler alup kad›ya befl gurufl mahsûl verdik.

Bu Rusdere köyü içinden nehr i Rosita akar. Menba‘› hemân bu köyün ensesindeki Torvaku­ta­ran dağlar›ndan gelüp kal‘a i Urusçuk dibinde Tuna'ya mahlût olan nehr i (   ) mahlût olur bir âb › hayât nehr i Rosita'd›r.

Ve bunda konağ›m›z sâhibi olan İmâm fia‘bân Efendi ve Mustafâ Dede k›rk üç y›ld›r kim gündüz sâ’im ve gece kâ’im olup otuz y›ldan berü hatm i flerîf ile kazâya kalan [55a] namâzlar›n ve teheccüd ve iflrâk ve salât › ebvâbîn ve secde i flükre müdâve­met edüp aslâ bir kimesne ile hem-sohbet olup bir kimesnenin ta‘âmlar›n yemezler ve zî-rûh k›sm›n­dan dahi bir fley tenâvül etmezler ve aslâ harâm es­vâb geymezler. Ve kârlar› koyun yününden beyâz fleyh abâs› dokuyup kifâf › nefs edinüp halkdan münzevî iki nefer sulehâ y› ümmetden âdemlerdir deyü hüsn i hâl [ü] salâh › ahvâllerine cümle ehl i beled flehâdet edüp hamd i İlâh hânelerine konup ni‘metlerin tenâvül edüp du‘â y› hayrlar›yla behre-mend olduk.

Andan karye i Çad›rl› ve karye i Hiranova ve karye i Dimyanova ve karye i G›raniçse ve karye i Dimivale ve karye i Rebivala

Bir fezâ y› gülistân ve bâğ u bostân ve çemenis­tânl› öz içine vâk›‘ olmufl otuz alt› pâre gâyet ma‘mûr kurâlard›r kim cümlesi Selvi kazâs› nâhiye kurâlar›d›r ve re‘âyâs› cümle kavm i Yörükân ve müselmân ve kefere i Bulgar u bî-amânlard›r. Ve bu kurâlar serâpâ bâğ › cinânlar ve ze‘âmet ve tîmâr › sipâhânlard›r. Ve cümle Nigebol› sancağ› hâkinde kurâ y› âbâdânlard›r. Bu mezkûr kurâlar› 5 sâ‘atde geçüp cânib i flimâle yine çemenzâr ve gül [ü] gü­listân hofl-havâ yerleri ubûr ederek,



Evsâf › (   ) (   ), ya‘nî kal‘a i Lofça

Lisân › (   ) (   ) (   ) demekdir. Vech i tesmi­yesi (   ) (   ) Bânîsi Eflak banlar›ndan Lazika kral binâs›d›r. Bu diyârlara Laz vilâyeti derler. Âl i Osmân bu vilâyetlerde çok renc [ü] anâ çeküp Gâzî Hudâvendigâr'dan tâ Ebü'l-feth Sultân Mehem­med'e gelince befl aded pâdiflâh gücile bu diyârlar› feth etmifldir, zîrâ gâyet flecî‘ ve mu‘ânid ve cebbâr kâfirleri var idi. Hâlâ yine eyle âsî ve haydud kâfir­leri vard›r.

Netîce i kelâm cümlemiz bu Lofça flehrine alay ile kel­leler ve davullar ve haçl› peykerler ile flehre gi­rüp doğru mahkeme i Resûl'e varup ahvâl i mâce­râm›z bir bir nakl etdikde cümle huzzâr › meclis,

"Belî biz de iflitdik, aceb ceng etmiflsiz. Gazân›z kut­lu ola, berhordâr olun. Ol Kamerbafl yaylağ› çirk i flirkden tathîr edüp ol mahûf beli ve ol mu­hâ­tara yolu emn ü amân etmiflsiz" deyü flehâdet etdikle­rinde Selvi kad›s› arz [u] hüccetlerin Lofça kad›s› destine verüp k›râ’at etdikde berhordâr › ömr ola.

Bir zarîf ü nahîf çelebi idi, ammâ ehl i ilm ve fâz›l ve kâmil ve âlim ve münflî çelebi idi. Hemân ol ân Kabirova hâss› ağas›n›n bir gûne ›st›lâhât u ibârât ve fesâhat u belâğatle bir arz › mahzar tahrîr etmifl­dir kim ta‘bîr ü tavsîf olunmaz.

Bu hüccet [ü] burhân› da elimize alup cümle kelleleri ve tab›llar› mahkeme önünde zemîne b›ra­ğup kelleler pây › ünâsda galtân olup kad› efendi cümlemize flehir içre yâfte ile konaklar verüp,

"Bunlar bir alay gazâya gider gâzîlerdir. Bunlara ri‘âyet lâz›md›r" deyü a‘yân › vilâyete ten­bîh edüp cümlemiz yâfte kâğ›zlar›yla konaklar›m›za gelüp bu flehr i dilâvîzde iki gün meks edüp a‘yân › kibâr ile ihtilât ederek flehrin evsâf›na mukayyed olduk. Evvelâ bu,

Kal‘a i Lofça

Sene 720 târîhinde ibtidâ Lazika ve Eflak kefe­releri destinden Gâzî Hudâvendigâr Murâd Hân feth etmifldir {be-dest i Gâzî Mihal Beğ}.

Ba‘dehu Murâd Hân Kosova cenginde S›rf ke­feresi Milofl Koblaki nâm la‘în i pelîd elinde flehîd oldukda Laz kâfirleri fursat bulup bu kal‘a i Lofça'ya istîlâ ederler. Tâ Sultân Bâyezîd asr›na dek dest i küffârda bu kal‘a durup ba‘dehu sene 807 târîhinde Sultân Bâyezîd-i Velî dest i Eflak i akdan zor › bâzû ile feth ederken yüz bin renc [ü] anâ çekilmifldir.

Ba‘dehu Süleymân Hân tahrîrinde Özü eyâ­letinde Nigebol› sancağ› hâkinde voyvadal›kd›r ve yüz elli akçe pâye ile flerîf kazâ olmufldur.

Cümle nâhiye kurâlar› (   ) aded ma‘mûr köy­ler­dir. Sipâh kethudâyeri ve yeniçeri serdâr› ve muh­tesibi ve bâcdâr› ve harâc emîni ve flehir ket­hu­dâs› vard›r. Andan,

Eflkâl i kal‘a i Lofça: Cânib i maflr›kdan taraf › garba tûlânîce bir yalç›n kaya y› âlî üzre flekl i bâ­demî tafl binâ bir sûr › a‘lâd›r. Ancak flark taraf›na bir kulle i fieddâdîsi var, gayri yerleri yal›n kat dendân › bedenli ve sâde dîvârl› kal‘ad›r. fiark taraf› burcu dîvâr›nda bir d›raht › müntehâ hâs›l olup fle­cere i tûbâ-misâl cümle flâhalar› aflağ› flehre sâye salm›fld›r. Bu kal‘an›n etrâflar› yalç›n kayalar ol­mağile aslâ bir taraf›nda handak› yokdur. Ve cânib i flarka mekflûf bir kapusu var, ammâ kal‘a içre aslâ bir amâr olmayup harâb olduğundan dizdâr› ve ne­ferâtlar› yokdur.

Der-hakk › varofl › Lofça

Evvelâ mezkûr kal‘an›n k›ble taraf› ve bat› tara­f›nda nehr i Osma, flehrin tâ o[r]ta yerinden cereyân eder. Bu nehrin menba‘› iki konak yerde tâ Karlova kazâs› ard›nda Torvakurudan dağlar›ndan gelüp tâ Nigebol› kal‘as› yan›nda nehr i Tuna'ya rîzân olur.

Bu flehir cümle otuz aded mihrâbd›r, ammâ yedisi câmi‘dir, mâ‘adâs› mahalle mesâcidleridir. Evvelâ Hünkâr câmi‘i Sultân (   ) ve Kerpiçli câmi‘ ve Köprü câmi‘i ve Orta câmi‘ [55b] ve Ada câmi‘i, meflhûr cemâ‘atli cevâmi‘ler bunlard›r

Ve cümle yigirmi iki aded mahalledir. Dördü kâfir ve bir mahalle Yahûdî, bir mahalle K›btî mâ‘adâ mahalle i müslimîndir. Evvelâ mahalle i (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Ve cümle üç bin aded kiremitsiz Eflak tah­tas›yla örtülü bâğ › İremli ve cümle avlular› çam tahta dîvârl› hâne i zîbâlard›r. Kârgîr binâ dîvârl› evler ve tafl binâ sarâylar kat› nâdirdir. Ekseriyyâ tahta ile mebnî büyût › ra‘nâlard›r, zîrâ dağlar› cümle d›rahtistân olmak ile tahtas› çokdur, ammâ ba‘z› mükellef hâneleri vard›r, ammâ nehr i Osma kenâr›nda olan evlerin cümle pençereleri ve flâhniflînleri suya nâz›rd›r. Ba‘z› hâne revzenlerin­den hâne sâhibleri bal›k sayd ederler.

Bu flehir nehr i Osma'n›n iki taraf›na vâk›‘ ol­mufl ma‘mûr flehirdir kim üç yerden ağaç cüsûrlar ile biri flark flehrine ve karflu tarafda garb flehrine geçilir. Ammâ bu flehir içre sehel bârân › rahmet yağsa kald›r›m olmamak ile gâyet çamur olur, at­la­ma tafllar›ndan tafla s›çrayup yürümeğe muh­tâcd›r, ammâ sehel fliddet i hâr olunsa çamuru yâbis olur.

Ve cümle üç aded medresesi var. Hünkâr câmi‘de ve Kerpiçli câmi‘de müderris i hasbîler vard›r, ammâ mahsûs dârü'l-kurrâ ve dârü'l-hadîsleri yokdur, zîrâ ulemâs› da gâyet k›td›r.

Ve cümle alt› aded dârü't-ta‘lîm mekteb i s›b­yân › t›flân › ebcedhân› vard›r ve gâyet necîb ü reflîd ve tîz-fehm nâ-resîde püserânlar› vard›r. Bir kerre istimâ‘ etdiklerin h›fz ederler.

Ve cümle befl aded tekyegâh › dervîflân › zâkirân [u] flâkirân › dâr › fakr hânkâh › sâhib i tarîk tekyeleri var. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Ve cümle alt› aded çeflme-sâr › aynü'l-hayâtlar› var. Gerçi çeflmeye ihtiyâc› yok, uyûn › câriyeleri çok flehirdir, ammâ ba‘z› sâhibü'l-hayrât niçe uyûn › câriyeler inflâ etmifller. Hattâ Ada câmi‘i dibindeki sebîl i cân-perverin târîhidir:



Sebîl i selsebîl içün likâya teflnedir ümmet

Hem ol rûh › Hüseyn içün flarâb › kevser i cennet

Sorarsan n’oldu hicretden sebîlin rub‘›n› tarh et

Kalur bâkî temâm târîh sebîl içenlere rahmet.

Sene (   )

Ve cümle yedi aded sağîr ü kebîr hân › (hân-›) hâcegân › tüccârânlar› var, ammâ çârsû içinde (   ) (   ) hân› cümleden mükellef bezzâzistân-misâl ve­kâle i mücerredânlard›r.

Ve cümle iki aded hammâm › râhat › când›r. Yukarudaki hammâm gâyet latîf germâb › hofl-ha­vâd›r kim kâr › kadîmdir. Aslâ bir katre arak tâk › nüh-tâk kubâblar›ndan damlamak ihtimâli yokdur. Bu hammâm İslâmbol'da Galata flehri içre olan Hazret i Ömer ibn Abdülazîz'in Arab câmi‘i nâ­m›y­la ifltihâr bulan Arab câmi‘ine bu hammâm › dil-küflâ vak›fd›r. Nehr i Osma'n›n karflu taraf›ndaki fle­hirde yeni hammâm gâyet latîfdir. Bu ham­mâm­lar›n ikisine dahi ba‘de'z-zuhr nisvân u sâhib-isyânlar girir, çifte hammâm değillerdir.

Ve cümle yüz elli aded hânedân hammâmlar› vard›r deyü nakl etdiler ve bay u gedâ hânelerinde cümle eyyâm › flitâda sobalar› vard›r, zîrâ fliddet i flitâs› fledîd olur, ammâ eyyâm › medîd olmaz.

Ve cümle 215 aded dükkânlar› var. Cümle nehr i Osma kenâr›nda her dükkânlar›n pençereleri suya nâz›rd›r, ammâ ol kadar müzeyyen dekâkînleri ve kârgîr binâ bezzâzistân› ve kurflum örtülü imâret­leri yokdur.

Ve âb [u] hevâs› mâh › Temmûz'da sakîldir, zîrâ cânib i erba‘as› kayalar olmağile suyu dahi issi olur, lâkin sular› bardaklarda sehel dursa buz pâresi olup an› nûfl edenler tâze cân bulurlar. Ve ekseriyyâ hal­k›n›n reng i rûylar› saruya mâildir. An›niçün mah­bûb u mahbûbeleri yokdur.



Der-k›yâfet i kabâ y› K›btiyân: Cümle çingâ­neleri ve avretleri bafllar›na k›rm›z› çukadan bol ter­pûfl geyüp arkalar›na sark›d›rlar. Gâyet bed-likâ ka­bâb›talar› vard›r.

Der-kâr [u] kesb i ehl i iflgâlât: Halk›n›n ekse­riyyâ memdûh kârlar› alaca gûnâ-gûn sahtiyan ya­parlar kim gûyâ ebrî H›tâyî kâğ›z › münakkafld›r ve gayri meflin ve sahtiyanlar› memdûhdur, lâkin Kay­se­riyye sahtiyan› kadar değildir. Ve cümle çin­gâ­ne­leri kar›lar›yla serâpâ egser keserler. Keserle kakup çekiç ile keserler.

.................. (1 sat›r bofl)....................



Ziyâret i flehr i Lofça:

.................. (2 sat›r bofl)....................



[56a] Andan 5 sâ‘atde,

Karye i İfltoçniçe: Lisân › Bulgar'da n'ifllersin demekdir. Cümle re‘âyâlar› Bulgar kefereleri ve Mihaloğlu vakf›d›r. Andan 1 sâ‘atde,

Evsâf › (   ) (   ), ya‘nî kal‘a i Plevne

Vech i tesmiyesi (   ) (   ) (   ) (   ). Bânîsi Eflak banlar›ndan Lazika ban binâs›d›r. Niçe mülûk destine girüp ç›km›fld›r. Âhir i kâr sene 720 târîhinde Gâzî Hudâ­ven­digâr asr›nda Gâzî Mihal Beğ Eflak ve Laz kefe­re­leri elinden hâh-nâ-hâh zor-a-zor feth edüp "Bir dahi küffâr tama‘a düflüp istîlâ etmesin" deyü Gâzî Mihal kal‘as›n münhedim edüp hâlâ eser i bi­nâlar› nümâyân ve bâhirdir.

Ba‘dehu Gâzî Murâd Hân bu kal‘ay› feth eden Gâzî Mihal Beğ'e evlâd › evlâda ber-vech i te’bîd ocakl›k ihsân edüp cânib i erba‘as›nda otuz üç pâre ma‘mûr kurâlar› mefrûzu'l-kalem ve maktû‘u'l-ka­dem Mihal Beğ'e hâs ta‘yîn edüp mîr i livâ etdükde taraf › pâdiflâhîden 224 akçe hâss › hümâyûn ihsân olunup hîn i seferde on bin Yörük askerine serdâr olup mehterhânesi ve hâss›na göre cebelüleri ile hidmet i pâdiflâhîde mevcûd bulunmak üzre Mihal Beğ'e bu sancak yarl›ğ › belîğ i tuğrâ y› Gâzî Hudâvendigâr ile sadaka olunup ilâ mâflâ’allâh ev­lâd › evlâda hâlâ mîr i livâ y› Yörükân olmak üzre evlâdlar› bu sancağa keyfe mâ-yeflâ mutasarr›flard›r, ammâ bu livân›n cümle hâk i pâki Nigebol› san­cağ›nda olmak ile bu Yörükân beği hîn i seferde Nigebol› paflas› kolunda konup göçüp tabl u alemin döğüp sefer efler.

Bu flehir yüz elli akçe flerîf kazâd›r ve müftîsi ve nakîbü'l-eflrâf› ve sipâh kethudâyeri ve yeniçeri ser­dâr› ve harâc ağas› ve çeribafl› ve yüzbafl› ve muh­te­sibi ve flehir kethudâs› var, ammâ erbâb › zu‘amâ [ve] alaybeğisi Nigebol› sancağ›ndad›r. Bunun askerîsi top-keflân Yörükânlar›d›r.



Eflkâl i kal‘as›: Harâbd›r, ammâ ba‘dehu Mi­hal­oğullar› çâr-kûfle handaks›z bir küçük kapulu kal‘a flekilli bir sûr inflâ edüp içinde kat-ender-kat sa­rây › azîm binâ etmifller kim ta‘rîf ü tavsîfden müs­tağnî bir sarây › mu‘azzamd›r kim içine befl âdem girse yerim dar demez. Cümle Mihal­oğlu beğler bunda sâkin olup hükm i hükûmât ederler.

Eflkâl i flehr i Plevne: Bu belîde i ma‘mûr bir vâsi‘ öz içine vâk›‘ olmufl iki taraf› bâğl› ve bâğ­çeli ve müflebbek bostânl› zemîn i mahsûldârda ma‘mûr u âbâdân dâr › karârlard›r ve câ-be-câ yer­leri bâğl› ve çay›rl› bay›rlard›r ve y›ld›z cânibi dahi oval› ve çay›rl› ve çemenzârl› ve serâpâ bostânl› yer­lerdir.

Ve cümle iki bin üç yüz aded tahtânî ve fevkânî tarz › kadîm hânelerdir. Cümlesi flindire tahta örtülü ve tahta havl›l› evlerdir ve mükellef kârgîr binâ sa­râylar ve kârgîr tafl havl›l› hânedânlar dahi çokdur, ammâ kiremitli hâneler yokdur, lâkin vâsi‘ bâğçeli büyûtlar› çokdur.

Ve cümle on üç aded mahalledir. Evvelâ Beğ mahallesi (   ) (   )

Ve cümle on sekiz aded mihrâbd›r. Evvelâ befli cum‘ad›r, mâ‘adâs› mahalle mesâcidleridir. Cüm­le­den mükellef ü mükemmel Mihaloğlu Süleymân Befle câmi‘i ve Ali Beğ câmi‘i cemâ‘at i kesîreye mâlikdir. Ve hâlâ Beğ kethudâs› Mehemmed Ağa bir nev binâ bir câmi‘ i zîbâ etmifl kim gûyâ kasr › huld i berîndir.

Ve cümle bir aded dârü't-tedrîs i ulemâs› var. Gâzî Ali Beğ hayrât›d›r kim âsitâne i sa‘âdetden mahsûs pâye ders i âmm› gelüp talebelerine ders ta‘lîm eder.

Ve cümle yedi aded mekteb i s›byân› var, Süleymân Beğ mektebi ve Gâzî Alî Beğ mektebi ve niçe mekteb i ebced-hânlar vard›r.

Ve cümle alt› aded tekye i erbâb › tarîk hânkâh› var. Cümleden (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Ve cümle alt› aded hân › tüccârân › sevdâgerân­lar› var. Cümleden Gâzî Mihal Beğ hân›, münhedim etdiği kâfirden kalma kal‘an›n tafl›ndan bezzâzis­tân › dîv inflâ edüp eyle müzeyyen etmifl kim ol as›rda bu kârhâne içre befl alt› bin kîseye mâlik hâ­celer var imifl. Bin befl târîhinde Eflak küffâr› Tuna nehri tonunca buz üstünden ubûr edüp bu flehri ›h­râk bi'n-nâr edüp bu bezzâzistândan befl M›s›r hazî­nesi mâl alup dârü'l-bevârlar›na gider. Ba‘dehu bu bezzâzistân› Mihaloğullar› yetmifl ocak bir hân › azîm binâ etmifller kim hâlâ kal‘a-misâl bir vekâle i bî-misâl i pür-me’âldir.

Ve cümle bir aded Gâzî Mihal Beğ'in bir ham­mâm › atîki var, çifte hammâm › kebîrdir kim nazîri meğer Sivas eyâletinde Marzifon flehrinde Pîr Dede Sultân hammâm › nazargâh›, gerçi bu hammâm ol Mar­zifon hammâm› kadar büyük değildir, ammâ gâyet binâ y› metîn ve issi ve hofl-havâ [56b] ger­mâ y› dil-küflâd›r ve ferfli serâpâ siyâh kayağan tafl › mü­cellâ döflelidir. Ve kubâb tâklerinden aslâ bir çekîde arak akmaz âb [u] hevâs› latîf zü'l-vec­heyn hammâm › rûflinâd›r.

Ve cümle bir aded imâret i dâ[r]ü'z-ziyâfe i dâ­rü'l-it‘âm› var kim subh u mesâ cemî‘i âyende vü revendegân müsâfirîn ve pîr [ü] cüvâna birer tas çobra ve bir nân-pâre mâh u sâl bi'l-guduvvi ve'l-âsâl bay u gedâya ve fukarâ y› mesâkîne her bâr gendüm çorbas› ve leyle i Cum‘ada pirinç pilâv› ve zerdesi ve yahnisi mebzûldur.

Ve cümle medh olunan me’kûlât [u] meflrû­bât›n›n memdûhât›ndan beyâz hâs ve lezîz ekmeği ve beyâz asel i musaffâs› ve (   ) (   ) (   ) (   )

Der-vasf › enhâr › zülâl i âb › hayvân › flehr i Plevne

Bu flehirden y›ld›z rûzgâr› taraf›na nîm sâ‘at gi­düp nehr i Vite vard›r, bu uyûn › âb › hayât tâ Toyon(?) dağlar›ndan gelüp bu flehir kurbundan ubûr edüp bâğ u besâtînleri rey ederek ener, Nigebol› flehri kurbunda nehr i azîm Tuna'ya rîzân olur. Âb [u] hevâs›n›n letâfetinden bu flehrin Yörük gulâmlar› gâyet mahbûb ve dilâver hünerver çapük hüddâm­lar› olur.



Ziyâretgâhlar›n beyân eder: Evvelâ bu flehir içinde Gâzî Ali Beğ câmi‘ i müferrihinin mihrâb› önünde sâhibü'l-hayrât Gâzî Ali Beğ medfûndur, kuddise s›rruhu'l-azîz.

Ve İmâm › hümâm Lütfullâh Efendi, kuddise s›rruhu. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Bu flehri dahi seyr [ü] temâflâ edüp yine refîk­lerimiz ile cânib i flimâle 3 sâ‘atde

Karye i Tirsenik: İki yüz hâneli kefere köyü ve Gâzî Mihal Beğ vakf›d›r. Ve re‘âyâs› cümle Eflak ve Bulgar'd›r. Andan 4 sâ‘atde,

Nehr i Iflk›r › azîm: Gemiyle bu nehr i Ceyhûn'u ubûr ederken azîm ›zt›râblar çekdik. Bu nehir tâ Sofya'n›n k›ble taraf›nda Vitofl dağ› ard›nda Samakov flehri yaylas› içre kar ve buzlardan ve gay­ri uyûn › câriyelerden cem‘ olup andan cereyân ede­rek Sofya i sâfiye kurbunda Bunluca ›l›cas› di­binden geçüp andan cânib i flimâlde Ken‘ân Pafla çiftliğine uğrayup Sofya sahrâs›ndan geçüp İzladi kasabas› dağlar›n geçüp bu flehr i Plevne kurbunda bu geçitden geçüp Rahova kasabas›yla Nigebol› mâbeyninde Zamet nâm bir karye i benâmda nehr i ümmü'l-uyûn Tuna'ya munsabb olduğu mahallin karflu taraflar› ser[â]pâ kiliseler ve kurâlar ile tezyîn olmufl ma‘mûr u âbâdân Eflak kâfiristân›d›r, ammâ Âl i Osmân'›n harâc-güzâr re‘âyâlar›d›r. Kâhîce is­yân da ederler, ammâ cümle kefereleri asâkir i İslâm'›n esîridir. Ba‘dehu nehr i Iflk›r kenâr›ndan kalkup 3 sâ‘atde,

Karye i Nija: Sultân B›nar› ve İsmâ‘îl B›nar› dahi derler bir âb › hayât bunar› sebebiyle Köpürlü vezîr kar›ndafl› ze‘âmeti olmak üzre henüz amâr olup evler ve câmi‘ ve hânlar yap›lmada idi. Andan kalk›nca nehr i Lofder'i atlar ile geçüp nehr i (nehr i) sağîre Lofder dağlar›ndan gelüp bu ma­halde nehr i Tuna'ya kar›fl›r. Andan 4 sâ‘at cânib i garba gidüp çemenzâr ve murgzâr yerde,

Karye i Alt›mîl: Bir câmi‘li müslim köyü ve ze‘âmetdir. Bu vâdîler eyle mahsûldârd›r kim f›nd›k kadar çilek nâm bir meyvesi zemînde biter, hofl-hor ve müleyyin serî‘u'l-hazm bir meyvedir kim efl­kâlde gûyâ tut meyvesidir. Andan 5 sâ‘atde,

Nehr i Okos: Bu uyûn › sağîr Vireca dağ­lar›ndan bu mahalle karîb Tuna'ya kat›l›r. Andan (   ) sâ‘atde sol tarafa gidüp,

Karye i Volç›d›rma: Müselmân köyüdür. Andan 1 sâ‘atde,

Sitâyifl i kasaba i müzeyyen Vireca

Bir kûh › bülend yayla dibine vâk›‘ olmufl bâğl› ve bâğçeli ve besâtînli cümlesi bin befl yüz aded tahta flindire örtülü tahtânî ve fevkânî olduğu kadar vasatu'l-hâl büyût fakîru'l-hâl kimesnelerin beytü'l-hüznleridir.

Âb [u] hevâs› latîf olduğundan flûrîze zenâneleri olur. Hattâ nisvân › sâhib-isyânlar› ehline küsüp he­mân bir efleğe binüp Sofya flehrine gidüp anda niçe bin gence ve kocaya var›r gelir gâyet garîb-dost ve gurabâlardan kaçmaz ehli yan›nda ehl i perde ge­çinir vâdîde vâlideleri fertûte ve kâlime zenâneleri var. "fiehir içinde cereyân eden nehr i Okos'un te’sî­­riyle havâtînleri bu keyfiyyetdedir" deyü Plev­ne ahâ­lîsi Vireca avretlerin bu gûne medih flekilli ederler. Bizler dahi iflidir revân›y›z.

Bu rabta vâlîsi Nigebol› sancağ› hâkinde olmak ile pafla hâss› olup hâkimisi voyvadad›r ve kad›s› yüz elli akçe pâyesiyle zâb›t › fler‘dir. {Sipâh kethudâ­yeri ve yeniçeri ser­dâr›s› ve muhtesib ağas› ve harâc ağas› vard›r}.

Kamusu tokuz aded mihrâbd›r. (   ) (   ) câmi‘i (   ) (   ) câmi‘i (   ) (   ) mâ‘adâs› mesâ­cid­­lerdir. Medresesi ancak iki adeddir, ammâ birinin ders i âmm › hasbîsi fieyh Kudsî'dir. Mek­te­binin dükelisi dörd aded, Ali Beğ mektebi yahfl› hayrâtd›r.

Ve vekâlesi çârsû içinde ancak bir hând›r. Gayriler küçük hân › tüccârând›r. Dervîflân tekyesi ancak ikidir. Celvetî ve Halvetî tarîkinde fukarâlar› çokdur ve sulehâ y› ümmetden kimesneleri vard›r.

Ve çârsûsu azd›r. Cümlesi yüz elli [57a] aded dükkân › müfîd [ü] muhtasarlar› var, ammâ yine her metâ‘ › zî-k›ymetin envâ‘lar› mevcûddur. Ham­mâm › germâs› (   ) (   ) (   )


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin