Fıkıh Usulü



Yüklə 1,57 Mb.
səhifə10/44
tarix20.11.2017
ölçüsü1,57 Mb.
#32404
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   44

HÜKÜM


 

Hükm’ün Anlam Sahası:


Hükm; sözlük anlamı, hükmetmek, menetmek, karar vermek, idare etmek, ata gem vurmak, idare, yönetim, iktidar, ilim, hikmet, anlayış. demektir.

Hakkında âyet hadîs veya icmâ bulunan, veya temelde bu delillere dayanan itikada ve ibadete ait bütün prensiplere ‘hüküm’denmiştir. Hükümler İslâm'ın pratik yönünü oluşturur. Bunun çoğulu ‘ahkâm’dır. 220

Bir şeyin iyice araştırılıp soruşturulmasından sonra verilen karara ‘hüküm’ denir. Falanca adam, ‘bu konuda şöyle hükmetti’, ‘falancanın hükmü şöyledir’ denilir. (Mahkemelerde hakimlerin verdiği karar gibi)

Sözü geçmek, hükmünü yürütmek, kuvvetli ve güç sahibi olmak anlamlarına da gelir. Bu manada; ‘Allah’ın hükmü her şeye geçerlidir’ deriz. Yahutta bir yöneticinin emir vermesine, idare etmesine hükmetti-hakim oldu diyebiliriz.221

Kur’an-ı Kerim’de Hüküm:

Kur'ân'da hüküm kelimesi ve türevleri pek çok âyette geçmektedir.



1) Mahkeme kararı anlamında:

"Ey Muhammed, Dâvud'u ve Süleyman'ı da hatırla. Hani onlar, kavmin boşanan koyunları ekini yediği zaman, ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz de onların hükümlerinin şahitleriydik" (el-Enbiya, 21/78).

2) Allah’ın verdiği karar anlamında,

"Kâfirler, yeryüzünü zaman zaman etrafından eksilttiğimizi görmezler mi? Hükmeden yalnız Allah'tır. Onun hükmüne karşı çıkabilecek hiç bir kimse yoktur. O, hesabı çok süratli olandır" (er-Râd, 13/41)

3) Allah’ın koyduğu kurallar, prensipler ve bunlara uymanın gerekliliği anlamında222,

4) Kıyamet gününde insanları hesaba çekip, onlar hakkında karar vermesi anlamında.223

Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin küfre, zulme veya fıska düşebileceklerini bildiren âyetler224 bu terimin dünyevî yönünü ifade ederken, çeşitli âyetler de Allah'ın kıyâmet gününde, insanları dünyadaki amel ve davranışlarına göre hesaba çekerek haklarında hüküm vereceğinden söz etmektedir.225




Hakimiyet Anlamında Hüküm:


Hüküm, hakim olma, hakimiyet-egemenlik sahibi olmak anlamına da gelir. Hakimiyet ise, hüküm sahibi olmak, en güçlü olmak manasına kullanılır.

Hüküm ancak Allah’ındır. O’ndan başkasına ibadet etmemenizi emretti.” (Yusuf: 12/40) âyetinde olduğu gibi.

Allah’ın hükmü bütün evrende geçerlidir. O, emrini yani hükmünü evrende ve insan hayatında, hatta kıyametten sonra dilediği gibi yerine getirir. “O hiç kimseyi hükmüne ortak yapmaz.” (Kehf: 18/26)

Allah, insanların da kendi gösterdiği gibi hükmetmelerini istiyor:

Muhakkak Kitabı sana hakk olarak indirdik, ki insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmedesin.” (Nisa: 4/105)

Allah, peygamberleri Allah’ın hükmünü yürütmek için göndermiştir. Adaletle hükmedebilmek için de Allah’ın gönderdiği Kitab’a uymak gerekir. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler ise, şüphesiz zalim ve fasık olurlar.226
Fıkıhta Hüküm:

İslâm fıkhında hüküm, Allah’ın ve peygamberinin emir, yasak ve serbest bırakma gibi konulardaki prensiplerinin tümüne denir. İnsanların işlediği fiillere; farz, vacip, sünnet, batıl, mekruh, fasit, şart, rükün gibi özelliklerin verilmesine ‘şer’í hüküm’ denir. Bunlardan emir ve yasak kapsamında olanlara ‘teklifí hüküm’ denmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de, insan fiilleriyle ilgili beş yüz kadar âyet vardır. Bunlara ‘ahkâm ayetleri’ denmektedir. Peygamberimizin, ahlâk, öğüt, ahiret, ibadet, muamelat (insan ilişkileri) ve ukubat (cezalar) ile ilgili hadislerine de ‘hüküm-ahkâm hadisleri’ adı verilir.

Bir konuda Allah’ın bir hükmü varsa ve O’nu gerek Kur’an’la, gerek peygamberi ile bizi bildirmişse, insana düşen o hükme teslim olmak, işlerinde Allah’ın hükmünü uygulamaktır. Allah’ın hükümleri dışındakilerine ‘cahiliyye hükmü’ denir. İnananlar cahiliyye ile hükmetmezler.227

İnananlar diní hükümlere teslim olurlar, bir konu hakkında veya insanlar hakkında hüküm verme durumda olurlarsa, adaletle hükmederler.228
Hükümlerin Çeşitleri:

Fıkıh Usulüne göre hüküm, mükelleflerin (yükümlülerin) fiillerine bağlanan şer’í özelliktir. Şer’í hükmün kaynağı da yalnızca Allah’tır. Hüküm Allah’tan kaynaklandığı için Allah’ın en güzel isimlerinden biri de Hâkim olmuştur.

Fıkıh usulü bilginlerine göre şer’í hükümler iki kısma ayrılır229:


1-Teklifí Hükümler:


Şâri’nin (şeriat koyucunun), mükelleften bir fiili yapmasını veya yapmamasını istemesi, ya da onu yapıp yapmama konusunda serbest bırakmasıdır.

Şâri’, bir şeyin yapılmasını kesin ve bağlayıcı bir tarzda istemişse buna ‘vacip’, kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda istemişse buna ‘mendup’ denir.

Şâri’, bir fiilin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı bir şekilde istemişse buna ‘haram’, kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda istemişse buna da ‘mekruh’ denir.

Şâri’, mükellefi yapıp yapmama konusunda serbest bırakmışsa buna da ‘mübah-helâl’ denir.

Bunlara teklifí hüküm denmesinin sebebi; mükellefe bir fiilin yapılıp yapılmamasında bir yük getirmelerinden dolayıdır. Buna göre ‘mübah’ hükmü bir teklifí hüküm sayılmamalı. 230




2- Vad’í Hüküm:


Şâri’in, bir şeyi bir başka şey için sebep, şart ve engel kılmasıdır. Şâri’ iki durum arasında bir bağ kurarsa ve bu bağ birisi için sebep, şart veya engel olursa bu; Vad’í hüküm olur.

Ramazan orucunun farz olması, Ramazan ayının başlamasıyla mümkündür. Öyleyse Ramazan Hilâl’inin görülmesi orucun farz oluşuna bir sebeptir, vaz’í bir hükümdür. Namaz kılmak için abdest almanın şart olması, katilliğin mirasçı olmaya engel olması gibi. 231

Hüküm, İslâm hukuk usulünde, Allah ve Rasûlünün emir, yasak, muhayyer bırakma veya bir kimsenin fiiline ilişkin iki şeyi birbirine bağlama özelliklerini taşıyan prensipleridir. Farz, vâcib, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh, sahih, bâtıl, fâsit, sebep, şart, mâni gibi bir müslümanın fiiline Allah veya Rasûlü tarafından verilen vasıf "şer'î hüküm" adını alır. Hüküm emir, yasak veya muheyyer bırakma kabilinden ise, buna "teklîfî hüküm" denir. Emre örnek: namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi. Yasağa örnek; içki içmek, kumar oynamak, zina etmek gibi. Muhayyer bırakmak ise; meşrû şekilde yeme, içme ve gezinme gibi fiilleri kapsamına alır.232

İslâmî bir hükmün kıyas yoluyla benzeri meselelere uygulanabilmesi için pratiğe yönelik olması ve mânâsının akıl ile anlaşılabilmesi gerekir. Yani bu hükmün meşrû oluş sebebini akıl kavramalı veya âyet-hadis bu sebebe işaret etmelidir. Meselâ içki, kumar, murdar hayvan eti ve rüşvet haram kılınmıştır. Akıl, bunların meşrû oluş hikmetini kavrar. Eğer hükmün mânası, teyemmüm abdesti ve namazın rekatlarının sayısı veya şekli gibi akıl ile bilinemezse kıyas konusu olamaz. Ebû Hanîfe'ye göre, hüküm âyet ve hadislerinin hepsinin mânâsı akıl ile kavranabilir ve illetleri anlaşılır. Ancak ibâdet (taabbûdî) olduğuna dair delil bulunanlar bundan müstesnadır. Bu, meşrû oluş sebebi akıl ile kavranılamayan ibadet veyâ hükümlerin bir hikmet veya faydası yoktur, anlamına gelmez. Şüphesiz bunların da hikmet ve faydaları vardır; fakat akıl bunlardaki illeti anlayarak benzerlerine uygulama yeteneğine sâhip değildir.233

Kur'ân-ı Kerîm'de, insanların fiilleriyle ilgili beşyüz kadar âyet vardır. Bunlara "hüküm âyeti" denir. Bu âyetleri açıklayan özel eserler de yazılmıştır. Ebû Bekir el-Cassâs (ö. 370/980) ile İbnü'l-Arabî'nin, Ahkâmü'l-Kur'ân adlı eserleriyle, günümüz İslâm bilginlerinden Muhammed Ali es-Sâbûnî'nin, Tefsîru Ãyâti'l-Ahkâm isimli eseri bunlardandır. Hz. Peygamber'in hadislerinde de, edeb, mev'ıza ve ahiret hükümleri yanında, ibâdât, muâmelat ve ukûbâtla ilgili hüküm hadisleri ayrı başlıklar veya müstakil hadis kitapları olarak yazılmıştır. Bunlara da "hüküm hadisleri veya hüküm bildiren hadisler" denir.234




Yüklə 1,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin