GöNÜlden esiNTİler: (6) peygamber (6) hz. Muhammed rasûLÜllah


Birincisi, daha henüz ilim halinde olan gönderilmeyen, program halinde olan “Hakikat-i Muhammedî” dir. İkincisi



Yüklə 1,36 Mb.
səhifə64/155
tarix07.01.2022
ölçüsü1,36 Mb.
#78591
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   155
Birincisi, daha henüz ilim halinde olan gönderilmeyen, program halinde olan “Hakikat-i Muhammedî” dir.

İkincisi, âlemlerin var edilip Hakikat-i Muhammedînin kevniyyeti olarak zuhur etmesi’dir.

Üçüncüsü, ise Hakikat-i Muhammedî’nin nokta zuhur mahalli olan “Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin mübarek vücûd-ı şerifleridir.

95

İşte “Rabb’ine ilk delil olması onun delâil-i sâire üzerine tefazzulunu icab eder.” Yani faziletini icab eder.



Böyle olunca bâlâda îzâh olunan cem’iyet i’tibariyle Rasûl (a.s.)a “Cevâmi’u’l-kelim” ismi verilmiş oldu. Bu hep konuşulur. Peygambere ilk verilen şey Cevâmi’u’l-kelimdir, denir. Bakarsınız tefsirlerde bir sürü îzâhlar vardır ama buradaki îzâhını hiçbir yerde bulmak mümkün değildir. Belki vardır ama ben görmedim, rastlamadım. “Cevâmi’u’l-kelim” dendiği zaman tefsirlerde güzel konuşma ma’nâsı veriliyor. O şekilde döndürülür onun etrafında bina edilir. “Cevâmi’u’l-kelim” kelimelere câmi demektir. Yani diğer ifadeyle “az söz ile çok ma’nâ ifade etmektir.” diye de îzâh edilir. Burada kelîm yani kelimeden maksat, evvela Cenâb-ı Hakk’ın kelâm sıfatının da zuhuru olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Kelâm sıfatının Kemalli zuhuru ki, aslı da O’dur. O’nun söylediği sözlerden onun kelâmından başka, daha ileride başka bir kelâm bu âlemde kimsenin lisanından çıkmadı. Kur’an gibi, hadîs-i kutsîler gibi ki, o da “vahyin yuha” dır, kendi nefsinden konuşmaz. “illâ vahyin yuha” (53/3)

Vahiy konuşmalarının, Hakk’ın kelâm sıfatının bizlere ulaşması, âlemlere ulaşması, Hakikat-i Muhammedî içerisinde olmaktadır. O, daha da izah edilecektir inşallah. Peygamberlerden Davud (a.s.)’ın bu hususta bir lâkabı vardır. O Kur’ân-ı Kerîm de belirtilir ki “faslel hitab” (38/20) tır, yani hitabeti fasılalarla açıklıyordu. Beliğ olarak, güzel konuşurmuş. Yani davûdi ses de derler ya. Davûd (a.s.) derler zâten. Orası sıfat mertebesinden anlatımıdır, esmâ mertebesinden anlatımıdır. Yani Allah’ın İsâ (a.s.)’ı anlatışı sıfat mertebesinden, Muhammed (s.a.v.)’ı anlatışı zâtı ve bütün mertebeleri itibariyle’dir, bir de kemâlinde olan zâtının zâtBı, sıfatlarında, zâtının kelâmını anlatması’dır. “bana bakan hakkı görür” dediği gibidir.

Böylece, böyle olunca bâlâda/yukarıda îzâh olunan cemiyeti itibariyle Rasûl (s.a.v.)me Cevâmiu’l kelim denilmiş oldu.

Bu Cevâmiu’l kelimin ilk verilişi “ve alleme Âdemel-

96

esmâe küllehe” (2/31) olaraktır. Kelimelerden maksat isimler, isimlerden maksat da esmâ-i ilâhiyye’dir. Cenâb-ı Hakk’ın isimleridir. Sıfât-î, esmâ-î ve efâl-î isimleridir. İşte insana ilk tâlim edilen, aslında Cenâb-ı Hakk’ın bizâtihi talim ettirdiği esmâ-i ilâhiyye’dir. O günün mertebesi itibariyle “Cevâmiu’l kelîm” Âdem (a.s.) İdi. Yani o günün ilmi, bilgisi, yaşantısı içerisinde onlara yetecek olan kelâm orada vardı.

Yuhanna incilinin başında da bir kelâmdan bahsedilir.

(1/1) “Kelâm başlangıçta var idi ve Kelam Allah nezdinde idi ve Kelâm Allah idi. “ deniyor. Merak eden, elinde olan varsa bakabilir.

Diğer İncillerde ise böyle ifadeler yoktur. Ef’âlden bahsediyor. Yani Yuhanna, Cenâb-ı Hakk’ın zati sıfatlarından olan sadece kelâm sıfatı itibariyle hakkı tanıtmaya çalışıyor. Bu anlaşılıyor. Aslında Matta-Markos-Luka-Yuhanna- incili (Markosa göre İncil, Yuhannaya göre İncil) olmaz. Bu isimler bir kere, uygun değildir.




Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   155




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin