- Aferin derviş Musa! Demek her şeyi merkezinde bırakırdın? Öyleyse senin adın bundan böyle Merkez Muslihuddin olsun!
Bu sözün tasdiği Mürşidinden de gelmiş kendisine dinin salâhı için çalışan Merkez ismi verilmiştir. Kendisinden marzi yani razı olunmuştur. (Burada ki yaşantı hali Fenâfişşeyh halidir)
“Yine dervişlerin Sümbül Efendi etrafında birer pervane misali döndüğü günlerden biri, Sümbül Efendi dervişlerini imtihana tutmak istedi.”
- Ey dervişler, diye seslendi. Hakk rahmetinin tecellisi toprak *****n bağrından renk renk, türlü türlü, çeşit çeşit çiçekler fışkırıyor. Her biriniz bana bir top çiçek getireceksiniz. O miskler saçan çiçeklerle gönlümüz, gözümüz aydınlanacak.
Sümbül Efendinin Mum ve bu ateş etrafında dönen dervişler remz edilmek istenmiştir. Toprak hikmettir. Hikmet ilmi ledündür. Çiçeklerde Efali ilahiyenin her rengi yani fikirlerini göstermekte ve kokuları Nefes-i Rahmanın farklı farklı konuşmalar şeklinde zuhura çıkmalarıdır.
“Dervişler durabilir miydi? Sümbül Efendi ilk defa kendilerinden bir şey istiyordu. Bütün dervişler dışarı süzüldü. Kırlara, bahçelere doğru koştular ve demet demet, kucak kucak çiçekler topladılar. Getirdikleri çiçeklerle dergâh çiçek bahçesine dönmüştü.”
Aslında Sümbül efendi her dervişle gönlünde ki fikri sormuştu. Her derviş kendi fikri ve rengi kokusu doğrultusunda çiçek yani görüş getirdi. Dergah (Gönül-Meyhane) her türlü karışık fikir ile dolmuştu.
Bütün dervişlerin yüzü çiçekler gibi gülüyordu. Sadece Merkez Efendi düşünceliydi. Elinde bir tane, tek bir tane solmuş, kurumuş, cevheri gitmiş papatya vardı. Bu rengârenk çiçeklerin içinde kuru bir papatyanın ne kıymeti olurdu ki? Sümbül Efendi'nin önüne varıp boyun büktü:
- Ey tertemiz canların ışığı! Hangi çiçeğe el atsam, onu zikr-i İlâhî ile titrer buldum. Allah Allah diye feryad eden o güzelleri koparmak elimden gelmedi. Onun için yüksek huzuruna şu kupkuru papatya ile geldim! Kusurum af ola!
Bütün dervişlerin Cemâli fikirleri ile gülmekteydi. Yani kendi fikir ve sıfatlarında fani idiler. Merkez efendi de acaba kendi fikrinde ilmimde mi? fâni oldum yoksa Şeyhimin bünyesinde bulunan Rasûllük Hakikatinde mi? fâni oldum diye endişe etmekteydi. Papatya Hakk’ın mutmainliğinde sararıp solmayı ifade etmektedir. Boyun bükmesi de Fenâ firresül hali olarak düşünülebilir.
Dostları ilə paylaş: |