***
Sonunda varacağımızı önceden ifade etmek isteriz ki, Vucud-u Muhammed, Vacib-ül Hazretlerinin ekmel mükemmel kendine ayna ettiğidir. Kulum ve Rasulüm (abdehu ve rasuluhu) müşahadesinde olduğudur. Gerek mertebeler içindeki, gerekse mertebeler arasındaki oluşumlarda Ef’al, Esma, Sıfat bakımından ters gibi görünmeler mertebe ve makamsal mazhariyetlerdendir. Razı olduğu irfan olunma muhabbetinde, irfan olunmaya hizmet etmektedirler.
Bir şey diğerlerine göre ahenksiz, dengesiz görünebilir, ancak kendi mazhariyetinin özelliği gereği o şey ekmel, mükemmeldir ve merkezindedir. Mesela Eşek sesi için Hz. Kur’anda (Lokman 31/19) (Ve yürüyüşünde aksıd/tutumlu, mutedil ol ve savt/sesini gada/indir, alçalt, kesin ki, seslerin en çirkini elbette ki, savtü’l hamiyr/eşeklerin sesidir.) diye buyrulmuştur. Ancak halkıyeti itibariyle, eşek olarak tanzimi yönünden, ekmel, mükemmeldir ve merkezindedir.
Hacı Bektaş Veli buyurmuştur ki,
Muhabbetin dilinde / Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde.
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok. / Noksanlık da eksiklikte.
Namütenahi görünmeler içinde mükemmel olduğu gibi Cem ve Cemül Cem olarak da ve vahdaniyeti itibariyle de ekmel mükemmeldir.
Hz. Muhyiddin’i Arabi, “Sübhanellezi ezharel eşyae ve hüve aynühü”
(Onu tenzih ederiz ki; eşyayı zuhura getirdi ve onun aynıdır.) Buyurmuştur.
Hz. İsmail Hakk-ı Bursevi, “Kitabu’n-Netice” isimli kitabının Cilt 1 sahife 170-171 de
Cümle, elif’e, elif de, noktaya bağlıdır.
Hiçbir Sure yoktur ki; onda kelimeler olmasın.
Ve hiçbir kelime yoktur ki; onda harfler olmasın.
Ve hiçbir harf yoktur ki; onun hakikat-i elif’e dönük olmasın
Ve hiçbir elif yoktur ki: onda nokta olmasın.
Elif de; nokta gayb’da olduğundan his gözüyle bakanlar ancak elif’i gördüler
Dostları ilə paylaş: |