GÖNÜLDEN ESİNTİLER:
TERZİ BABA (6)
İSTİŞARE DOSYASI
NECDET ARDIÇ
İRFAN SOFRASI
NECDET ARDIÇ
TASAVVUF SERİSİ (86)
ÖN SÖZ:
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM:
Bu kitabın da oluşumu, NECDET ARDIÇ (20 şubat 2009 Cuma) günü çevremize gönderdiğimiz bir “mail” ile şöyle başlamaktadır.
----------
Selâmün aleyküm. Sevgili kardeş-ihvan ve evlâtlarımız. (Terzi Baba 1 ) kitabını düzenleyerek yazan, (Ç.H.U) oğlu-muzun sizden bir ricası var! şöyleki:
----------
Muhterem, yolumuzun ehli, büyüklerim ve kardeşlerim. Epey zamandır düzenleme ve yazılımlarına başladığım(Terzi Baba 2) kitabımızın oluşumuyla meşgulüm. Kitabımızın içinde muhtelif başlıklar değişik bölümler vardır, bunlardan bir tanesinin başlığı da (dost katından inen) ismini taşıyacaktır. Ve ya benzeri bir isim olacaktır. Bu bölümü sizlerden gelecek gerçek bilgiler ile oluşturmak istiyorum. Bu vesile ile, Sizlerin Efendi Baba mı tanıdıktan sonra,
(1) hayatınızdaki değişiklikleri,
(2) hayata bakışınızı,
(3) kendinizdeki idrâkî gelişimleri,
(4) zaman içinde halinizde, üzerinizde yaşadığınız varsa, olağan üstü özel hallerinizi,
(5) son idrak yaşantılarınızı,
(6) şu anda Efendi Babamı hangi vasıfta gördüğünüzü ve hakkında ne düşündüğünüzü, özet olarak yaklaşık 10 gün içinde yine Efendi Babamın mail adresine göndermenizi en içten saygı hörmet ve sevgilerimle rica ediyorum. Bu yazıların isimleri bizde mahfuz kalacaktır. Sonsuz selâmlar. Ayrıca bende sizleri zâhiren, tanımadığım halde çok
1
seviyorum. Kardeşiniz Hüsamettin çelebi.
Yukarıda bahsedilen (Terzi Baba 2 ) den sonra ki Kitaplarımız bize gelen Mektup ve zuharatların arşivimizdeki malzemelerini de bilgisayar ortamına (az bir kısmı kaldı) geçirmiş bulunuyoruz bunların ismi ise (Terzi Baba istişa-re dosyaları 3-4-5-6) gibi en son olarakta (Terzi Baba Mektuplar ve zuhuratlar) kitabtaplarımızın yazılımları devam ediyor. (Şu anda 70)i geçmiş vaziyette. Vaktimiz oldukça da devam eder İnşeallah. Bizlerden de sizlere son-suz selâmlar. Bu mail-i kardeş ve evlâtlarımıza ayrı ayrı gönderiyorum ancak unutulan kimseler olursa kusura bakıl-masın bilgisayarı olmayanlara da iletirsiniz onlar da yakın bir arkadaşları vasıtasıyla düşündüklerini bildirebilirler. Ancak bu istek, bir emir ve hüküm mahiyetinde değil sede-ce ricadır. Her kese başarılar dilerim. Terzi Babanız.
(20 şubat 2009 Cuma) günü istenen bu yazılar o gün-den beri gelmeye devam etmekteler bende onları dosya-sında muhafaza ediyor idim onlara bakmaya ancak vakit bulabildim ve düzenlemeye çalışıyorum. Oldukça dikkate değer ve ilgi çekici, safiyetle yazılmış yazılar olduğundan sizlerinde istifade etmenizi istedim. (Terzi Baba 2) ye konanların dışında dikkate değer yazıları burada kayda alıp belirli bir sayfa sayısına ulaşınca daha başka kitaplarda da sıra ile toplamayı düşünüyorum. Cenâb-ı Hakk her işlerimizde her birerlerimize kolaylıklar nasib etsin. Âmîn.
Yazı gönderen dost, kardeş ve evlâtlarımızın açık olarak tanınmaması için sadece isimlerinin baş harfleri konacaktır. Oldukça değerli olan bu yazı ve cevaplarda, umarım benzer olan soru ve düşüncelerinizin cevaplarının benzerlerini bulabileceğinizi tahmin ediyorum. Zahmet edip yazı gönderenlere ayrıca teşekkür ediyorum sağolsunlar varol-sunlar. Cenâb-ı Hakk okuyanlarıda faydalandırsın İnşeallah.
Sevgili okuyucum, bu kitabın yazılışında, düzenle-nişinde, basılışında, bastırılışında, tüm oluşumunda emeği ve hizmeti geçenleri saygı ile yadet, geçmişlerine de hayır dua et, ALLAH (c.c.) gönlünde feyz kapıları açsın.
2
Yarabbi; bu kitaptan meydana gelecek manevi hasılayı, evvelâ âcizane, efendimiz Muhammed Mustafa, (s.a.v.) in ve Ehl-i Beyt Hazaratı’nın rûhlarına, Nusret Babamın ve Rahmiye annemin de ruhlarına, ceddinin geçmişlerinin de ruhlarına hediye eyledim kabul eyle, haberdar eyle, ya Rabbi.
Muhterem okuyucularım; yine bu kitabı da okumaya başlarken, nefs’in hevasından, zan ve hayelden, gafletten soyunmaya çalışarak, saf bir gönül ve Besmele ile okumaya
başlamanızı tavsiye edeceğim; çünkü kafamız ve gönlümüz, vehim ve hayalin tesiri altında iken gerçek mânâ da bu ve benzeri kitaplardan yararlanmamız mümkün olamayacaktır.
Gayret bizden muvaffakiyyet Hakk’tandır.
Terzi Baba NECDET ARDIÇ Tekirdağ: (12/11/2013) Çarşamba.
NOT=(20 şubat 2009) daki, ve daha sonraki günlerde yaşanarak kaydedilen, bu duygu ve tespitler, o günlere aittir bu gün ise bu tespitler çok daha gelişmiş, sahiplerini daha ileri derecelere götürmüştür. O günlerin feyzi ve bereketleridir. Her an ilerlemede olan bir gönül tabiî ki daha başka gelişmelere de sahne olacaktır. Eğer olmuyorsa yerinde sayılıyor demektir. Devamı olacak kitaplarımızda bunların yenilerini de göreceğiz. İnşeallah. Cenâb-ı Hakk cümle yaranımızın akıl gönül ve idraklerini Hakikati İlâhiyyenin hakikatinde açıp idraklerimizi genişletsin. İnşeallah.
Bu tür çalışmalar bazı kimseler için hiçbir şey ifade etmeyebilir, ancak kendini/nefsini ve oradan Hakk’ı tanıma yolunda olan kimseler için, çok büyük hakikatleri ortaya koymaktadır. Gayemiz bazı şeyleri ispatlamaya çalışmak değil, bu yolla çevremize, ve bu sahadan faydalanmak isteyenlere, misallerle faydalı olmaya, ve hayatın çok başka yönlerinin de varlığını, bildirmek için, örnek çalışmalara teşvik etmek için yapılan çalışmalardır. Cenâb-ı Hakk cümlemizi arzu ettiği menziline ulaştırsın İnşeallah. T.B.
3
TERZİ BABA
(6) İSTİŞARE DOSYASI. 86
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM.
Bu kitabımız da, A….. S… isimli oğlumuzdan (07/11/ 2013) tarihinde gelen bir mail ile başlamaktadır.
-------------------
Terzi Baba. (07/11/2013)
“Bilimdeki benlik "B" si’ni kaldırmak”
Hayırlı akşamlar, Ah…. oğlum gene güzel bir şey yakala-mışsın, bu yönüyle öyle, ancak ben sana bilimin başındaki (B) yi bir başka anlayışla, gene yerine koyacağım, ancak bu görüntü, ehli gaflete göre gene aynı olacak, fakat ehli irfana göre, çok başka olacak. Arapça da (B) "ile/birlikte" olma ma'nâlarına gelmektedir, ayrıca arapça alfebe de değişmeyen, altında noktası olan tek harftir. Bir de “ye” harfi vardır ama o bazen değişir.
Ayrıca "B" harfinin başındaki dikey, düz çizgiyi önündeki iki yarım yuvarlaktan biraz ayırırsak, ortaya şöyle bir sayı çıkar ki o da (I3) on üçtür. Zâten ne olduğu malûmdur. Şimdi bilim kelimesine tekrar bakalım. (B ile, I3 ile, ilim) oldu işte gerçek "ilim" be'ye “I3” e dayanan İlâh-î ilimdir, buda en başta kişinin kendisini bilmektir. Bunun dışında oradaki “be” bu ilmin açılması için konduğu halde aslı bilinmediğinden ilmin en büyük perdesi olmuştur. Böylece bilimin başındaki (B) lâtifleştirilip yarine Hakk konarak gerçek ilim haline dönüşmektedir.
Arapça alfebenin başında “elif.” daha sonra “Be” daha sonra da “te” gelmektedir. Elif (Ahadiyyet ve UlÛhiyyeti, ve "ene" ben-i, Be birlikteliği, te ise "ente" "sen"i ifade etmektedir.
4
Eliften çıkan bu ma'nâlar zuhura geldikçe kendi mertebelerinde görüntüye gelirler ayrı varlıklarmış gibi zannedilir, işte ortadaki (B) ile, derki, "ene/ben" ile "ente/sen" ayrı şeyler değilsiniz sadece bir zuhur farkı vardır diyerek iki makamın bir olduğunu bu ilim ile bildirmektedir.
NOT= (Be) hakkında daha geniş bilgi (on üç ve Hkikat-i İlâhiyye) kitabımızın Muhammediyyet bölümünde vardır oraya bakabilirsiniz, İnternette sitede vardır. İnşeallah biraz daha açılım olmuştur, selâmlar hoşça kalın Efendi Babanız.
-------------------
Ah…Se… (07/11/2013)
“Bilimdeki benlik "B" si’ni kaldırmak”
Canımın nuru efendibabam yine gönül'e birşeyler düştü kıymetli vaktinizi almaya cüret ettim.
(Bilim deki benlik "B" sini kaldırmak.)
45 yıl boyunca verilen gövdeyi asıl amaç, bahşedilen aklı'da mükevvenat asıl olanmış, gibi bilerek kullandım. O Zaman Yaptığım "Bilim" oldu. Yani Tıp Doktoru OlduM, hastaları iyileştirdiM, hastalara şifa verdiM. Ne zaman ki, Efendi Babamı tanıdıM, o zaman yaptığıM bilim deki benlik (B) si’nin kaldırılması gerektiğini öğrendiM. Birde baktıM ki, beniM yaptığıM meğerse İLİM imiş. Sonra yapılan işlerden benlik bildiren ekleri kaldırdıM, gördüm ki, meğerse "O" Tıp doktoru oldu, hastaları iyileştirdi, hastalara şifa oldu.
Anladım ki, BEN dediğim kalıp esasen şâfî isminin zuhur mahallerinden bir mahalmiş. Ama artık işi ona teslim ettiM nasıl isterse öyle yapıyor ama elbise olarak beni kullanıyor. Kavga kalmadı herşey sâkin.
Canımın nuru Babacığım ellerinizden hasretle öper, hanım annemin de ellerinden öperim. İşlerinizde kolaylıklar dilerim. Ed… den Ah….
5
-------------------
Terzi Baba. (09/11/2013)
Hayırlı akşamlar Nu… Ni… kızım Yazın güzel olmuş, eline diline gönlüne sağlık, soran kişiye bu kadarı yeterli olur daha fazlasını zâten anlayamaz, güzel toparlamışsın böyle sorular gurubumuzdan olmadığı için, aslında bizi hiç ilgilendirmiyor olsa bile, senin tecrübe kazanman için bunlar faydalı olur ayrıca aynı zamanda bir hizmettir.
Zuhuratında güzel hayali değildir herkesin göreceği cinsten de değildir, "keşfi muhayayyel"dir, oldukça açık olduğu halde biraz yorumda yapılabilir. Şimdi vakit bulduğunda bunun da yorumunu yap bakalım neler çıkacak. Cenâb-ı Hakk kolaylıklar ve başarılar versin. Yazını Ta…. gönderebilirsin. Sayfaya koysun. Bakalım soran ne cevap verecek.
Herkese Ab… kardeşimize sana evlâtlara selâmlar Nüket anneninde selâmları vardır. Hoşça kal kızım Hayyat Ardıç Baban.
-------------------
Ni…. Ma…. (08/11/2013)
Çok kıymetli Efendi babacığım ve canım Nüket annem, ellerinizden hürmetle öpüyorum. İnşallah iyisinizdir. Çarşamba günü görüntülü sohbetinizi dinlemek ayrı şevk verdi. Hamdinden acizim.
Ta…. kardeş forumdan bir soru yollamış. Araştırdım emriniz üzere. Çok faydalı oldu. Sanki eski günlere dönmüş gibi oldum. Allah râzı olsun babacığım. Tekrar ellerinizden hürmetle öpüyorum. Gelmenizi canı gönülden bekliyorum. Annemin de yanaklarından öpüyorum. Ha.. Kı… Nu.. Ni...
Canım babam izniniz olursa (inşallah hayali değildir.) zuhuratımı yazmak istiyorum.
Bugün sabaha karşı gördüğüm bir zuhurat:
"Dergahtayım. Nusret babam iki odalı dergâhta, iç odada
6
kabrinde imiş. Ama kabirde değil de sedirin üzerinde oturuyor. Canlı gibi. Beyazlar giymişti. Dışarıda ki odada alınmayı bekliyoruz. Sırayla alındık. Tac, cübbe ve kuşak Terzi babama sırasıyla verilmiş. Kuşağı Terzi babam pehlivanlığı ile almış. Bizler Nusret Babamın huzurunda iken sanki bir film şeridi gibi Terzi Babamın gençliği ve onunla güreşen biri varmış. O önümüze getirildi. Terzi Babam onunla güreşti (görmüyoruz ama o hissiyat verildi). Ortalık nur gibi aydınlandı. O kişiyi yendiği an'dı. sanki "ikra" gecesi de böyle oldu denildi. Kuşak Terzi babamın oldu. Güreş yapılırken zaten emânetler Terzi babamda diye içimden geçiriyordum.
Terzi Babam çok gençti. Bu defa Nusret babamı kabrinde beyaz bir örtü altında görüyorum. Kabrin yanında bir kuyu var. Kuyu hem geniş hem de çok derin imiş. O kadar temiz görünüyordu ki ab-ı hayat imiş. Birine Nusret babamla ne konuşayım? diye soruyorum. İçime, "ne söylersen söyle" geliyor. Durmaksızın ağlıyorum. Odada gözüme çarpan silsile albümü oldu. Albümde resimler vardı. En son fotoğraf Nusret Babamın Terzi Babam’la çekilmiş fotoğrafıydı. Terzi Babamın yanında Nüket Annem, İzzet ve Cem de vardı. Zuhuratım bu kadardı. sabahın ikisiydi. kalktım ve hemen yazdım.
-------------------
Terzi Baba. (10/11/2013)
Hayırlı akşamlar Mu… oğlum gönderdiğin dosyanı açtım okudum epey bereketli olmuş eline diline sağlık. Zuhuratında bahsettiğin hallere benzer başka zamanlarda da veya başka zuhuratında oldumu,? oldu ise özetle başından geçen benzeri haller varsa onları da vakit bulunca yazıverirsin onlara da bakarız. Yu….la Ra…. senden bahset-tiler ama, görüştük’mü? hatırlayamadım. İnşeallah bir mâni olmazsa Kasımpaşa da görüşürüz.
yazdıkların oldukça güzel, bize gösterdiğin hüsnü hâle de teşekkür ederim, bizim öyle fazla dillendirilecek, bir
7
halimiz yoktur, gerekeni yapmaya çalışıyorum, sıradan bir yolcu sayılırız, bir kısım kardeşlerle de, yola devam etmeye çalışıyoruz. Cenâb-ı Hakk hepimize kolaylıklar nasip etsin İnşeallah. Daha evvel herhangi bir yerle ilgin oldumu, onları da belirtirsen iyi olur. Başarılar dilerim Yu… Ra….. na ve diğer tanıdıklara selâmlar hoşça kal Terzi Baban.
-------------------
Mu…. Gü…. (09/11/2013)
Sevgili TERZİ BABA'm yazılanlar biraz uzun oldu-ğundan ancak dosya olarak gönderebiliyorum. Affınıza sığınıyorum.
-------------------
Terzi Baba’m, Cum’a (01/11/2013)
Efendim, ben İstanbul’da öğretmenlik yapıyorum. Adım Mu… Gü….. Gıyabınızda sizinle tanışmam arkadaşlarım Ra… Yü… ve Yu… Yü… sayesinde oldu. Kitaplarınızın bazılarını okudum. Özellikle Necm Sûresi hakkındaki tefsiriniz beni çok etkiledi. İnşallah en kısa zamanda Kasımpaşa sohbetinize katılacağım. Sizinle aşağıda yazdığım bir rüyamı ve bazı zuhuratları paylaşmak istiyorum. ALLAH’ın (c.c.) selâmı üzerinize olsun.
RÜYA
Bir evin odasındayım. Loş bir ortam var. Odada TERZİ BABA’m ve Nüket Anne’min (olduğuna inandığım baş örtüsü varmış) ve sayısını (belki bir düzine kadar, aralarında bayanlar da olabilir) bilemediğim insanlar var. Odada ben dahil herkes ayakta ve sanki bir hazırlık var. Bu hareketliliğin sebebini ben hariç herkes biliyormuş (daha sonra anlıyorum).TERZİ BABA’m Arapça olarak bir şeyler söylüyor (dua veya âyet gibi). Hemen sonrasında sanki arkamdan yakalayıp sıkıyor/lar. Kendimi yerden biraz yukarıda (belki yarım metre kadar) görüyorum. Ancak sıkan/ların orada bulunan insanlar olmadığını hissediyorum.
Fakat onları göremiyorum da. Ayaklarım yerden kesilmiş
8
bir şekilde kollarımı ve bacaklarımı açıyorlar. Bir taraftan da sıkıyorlar sanki. Havada biraz savrulur gibi oluyorum. Bu beni korkutuyor.TERZİ BABA’m sanki bunun yaşanacağını biliyormuş gibi (gayet sâkin) “Oğlum! Euzubesmele söyle.” diyor. Söyleyip söylemediğimi bilmiyorum. Bu olaylar olurken TERZİ BABA’m, metalden yapılmış kabın içinde bulunan taşların üstüne su serpiyor. Serptiği anda buhar çıkıyor. Taşların sıcak olduğunu anlıyorum. Ancak renkleri kırmızı değil-renkleri sıcak olduklarını göstermiyor. Bunun bir tütsü olduğunu düşünüyorum. Bir süre sonra ayaklarım yerden kesilmiş bir vaziyette, âdeta arkamdan itilerek- bu arada sıkmaya devam ediyorlar, hazır ol vaziyetinde BABA’mın huzuruna getiriliyorum.
BABA’m koltuk veya çekyatta tek başına oturuyor. Yakınında -ama hemen yanında değil, Nüket Anne’m olduğunu görüyorum. BABA’ma sanki destek olmaya çalışıyormuş gibi. Ancak bir konuşma yok veya ben duymuyorum. BABA’mın durumu dikkatimi çekiyor. Terlemiş ve bitkin bir halde-yorgun. Üstünde krem renginde ince bir kazak var. Kazağın boyun kısmı açık ve terden dolayı ıslanmış. BABA’m oturur vaziyette bana tebessüm ederek iki eliyle yanaklarımdan tutarak öpüyor. Ben de onu öpüyorum. (Sarılıyoruz…) Beni bu mekânda serbest bırakmış olacaklar ki, kendimi ıssız bir yerde (merada-orman da olabilir) patika bir yolun biraz üstünde yavaşça süzülür bir vaziyette buluyorum. Birden üzerime bir ağırlık çöküyor (sanki karnıma balyozla vurulmuş gibi). Patika yolun üstüne iniyorum. Bu patika yola inince içimden diyorum ki: ”Ne güzel uçuyordum, şimdi bu yere indim, bu kadar yolu yürüyerek mi geri gideceğim.” Aynı yoldan (her halde) o mekâna gelmişim. Etrafta kimse yok…
Yüksek bir binanın balkonundayım. Uzakta yaşlı bir çift el ele tutuşmuş olarak (erkek olan bastonlu) köprünün üstün de yürüyormuş. Bir anda yaşlı adam dengesini kaybedip köprüden aşağıya düşüyor. Korkuyorum. Çok uzakta olduk-ları için onlara yardım edemiyorum. Bir anda kendimi, annemi ve büyük ablamı bir asansörde görüyorum. Annem,
9
”Aşağıya düşen yaşlı adamı gördün mü?” diyerek üzüntü-sünü belirtiyor. Ablam ise, “Sen uçuyordun, ama ben Cüneyt Arkın’ı (?!!!) gördüm.” diyor. Sanki bu kişi ölmüş ve ablam ruhlar âlemi ile görüşüyormuş şeklinde düşünü-yorum. Ablamın mertebesine imreniyorum. İçinde bulundu-ğumuz asansör önce yatay olarak hareket ediyor, daha sonra aşağıya doğru iniyor. Birden uyanıyorum… Cenâb-I Hakk hayırlara çıkarsın. (Âmin.)
--------------
Gönlüme gelenler -1-
01/11/2013 Cuma saat:16:18 çağrı gelen numara:
0, 53,2 757 22 22
Nefsi sıfırlanmış olan 53. Sıradaki arif-i billâh (terzi babam) seyr-i sülûk yoluyla talipleri sonsuzluğa (∞ =matematikteki sonsuzluk işareti) ulaştırır.
Aşağıda telefonuma gelen çağrının gönlümde oluşturduğu etkinin kısaca izahı yapılmıştır.
Numara: (0 53 2757 2222)
(1) 0 < Nefsi Sıfırlanmış.
(2) 53 <Bilen (Ârifle olan) biliyor (ârif oluyor)!!!
5 + 3 = 8 = ∞ (SONSUZLUK) < 8 (∞ ) CENNET
5 - 3 = 2 < Zâhir-bâtın < ebced ve sıra değeri olarak 2. harf (be)
Başlangıç <İkinci Doğum < Bab’ a (Ahad olana giden Kapı)
5 –3 =2 5+3=8 8+2=10 < 1 < Ahad < Tevhid
(3) 2757 < 2+7+5+7=21 tersi <12 (seyr-i süluk= ikililikte birliği bulma yolculuğu) 2- 1= 1 < Ahad < Tevhid < Vâhid
İdrak: 2 + 1 = 3 < 3 (üç) rakkamını sola, (Camilerde mübarek MUHAMMED (s.a.v) isminin ALLAH (c.c.) isminin yanında olması) doğru, yüzüstü yatırdığımızda (Ay’ın=ALEMLERİN SULTANI’nın yüzünün Dünya’ya
10
bakması=kendinden çok ümmetini düşünmesi = ağlaması, ağlaması, ağlaması…gözyaşların Rahmet’tir Ey EFENDİM!!!… KURB’ANIN OLAYIM= KURBİYET )
İdrak: 3 bâtında “m” (mim)’ dir. solda < 3 (Muham- med-i) sağda < 1 (zat=Ahad)
31 sayısı 13 / hakikat-i muhammedi sayısının tersidir. ayrıca 1 kâmil sayı olup, 1 olmadan 3 olmaz. başlangıç sağdandır. Arap harflerinin sağdan başlaması gibi. 3 rakkamı 3 mertebeyi cem etmiştir. Ef’al, esma, sıfat. 1 ise zat mertebesidir.(3+1=4 mertebe)
idrak: 3 mertebe aşılmadan , 1(tek) olan zat’a ulaşılmaz.
(4) 2222 < 2+2+2+2=8 < 8 (∞ ) cennet < İbrâhî-miyet makamı < tevhidin babası < sonsuzluk < zat < (53) 5 + 3 = 8 = ∞.
8 < İbrâhîmiyet makamı (kıyam) ∞ (sonsuzluk) < zat < muhammediyet mertebesi < sükun
İdrak: 53.(5+3=8 =∞) sırada bulunan arif-i billâh’ım zât-i veli’lerimden olup sükûn halinde’dir.
Bulduğumuz sayıları toplayalım.
1. 53 < 5+3=8. (8) ∞ (matematikteki sonsuzluk işareti)
2. 2757 < 2+7+5+7=21 < 12 < 1+2=3 3
3. 2+2+2+2=8 < (8)
İdrak: 8 + 3 + 8 = 19 insân-ı kâmil (1+9=10 < 1) saat: 16:18- 18 bin âlem- 6-1=5 hazret, 8-1=7 nefs 7+5=12 seyr-i sülûk
18-16=2- 2 = zâhir ve bâtın ayrıca ebced ve sıra değeri olarak “b” (bab a) harfi (“b”= bâtın)
gün: cuma =cem eden=toplayan=birleyen=tevhidin yolu Baba’dan geçiyor.
Tarih: (1/11/2013) 1+11=12 (seyr-i sülûk) 12+2=14 nur-u Muhammedi 13 Hakikat-i Muhammed-i. 13-2=11 hz.
11
Muhammed (s.a.v) 11-1=10 < 1 Ahad
Gönlüme gelenler-2-
Terzi Baba’m, gıyaben sizi kitaplarınız sayesinde tanıdığımdan beri Ra…. ve Yu… arkadaşlarımla bir mekânda oturup kitaplarınızı okuyor ve okuduklarımız hakkında kendi kabımız ölçüsünde tefekkür ediyoruz. Bu mekâna gittiğimde, eğer boş ise oturduğum masa numarası 8 (∞ )’dir. Toplanıp sohbet yaptığımızda da eğer boş ise bu 8 =∞ numaralı masayı kullanıyoruz. Bir gün, aynı mekânda fakat bu sefer tam karşıdaki son masada tek başına oturuyorum. Yanımda, Şeyh-i Ekber hazretlerini anlatan bir kitap var onu okuyorum. Bu kitabı ilk aldığım gün rastgele bir sayfa açıp kenarını katlamıştım (sayfa 200 < 200 sayısından sıfırları atalım geriye kalan “2” rakkamı zâhir ve bâtın’ı ifade eder. 2 rakkamı ayrıca ebced ve sıra değeri olarak (ب) harfine karşılık gelir).
O gün, bu sayfayı okudum ancak hakikatini sonra anladım. Kitabı okurken, sayfa 38 (3+8=11
Dostları ilə paylaş: |