Sözün kısası biz yine konumuza dönelim. Yanko ibn Madyan İstanbul Makedonya içinde bu Kırkçeşme suyu kemerlerini yapıp ilk defa Kırkçeşme suyu akıp bütün yapı ustası ve ırgatlar Kırkçeşme'niıı berrak suyunu içerek İstanbul'un temellerini yeraltından toprak üzerine çıkardıklarından başka bir adam boyu yüksekliğinde yeryüzüne sur duvarı çıkınca o sıralarda Yanvan Kral Kudüs-i Şerif ziyaretinde büyük avanesiyle İstanbul'a gelip Yanko ibn Madyan kardeşiyle buluşup görse ki İstanbul Kalesi'nin temelleri yeryüzünden bir iki adam boyu olup 600 bin insanın gayretleri ve emekleriyle elbette bu kalenin yapılacağını bilip Yanvan Kral kardeşi olan Yanko Kral'a,
"Birader, Allah mübarek eyk^ye. 20 yılda bu kale tamamlanır. Ben de verdiğim söze göre Alman diyarlarıma varıp hendese ilmi ile Tuna suyunu senin Makedonya şehri içine akıtayım" deyince Yanko utancından,
"Bizim Kırkçeşme suyumuz yeter" diyemeyip ilgilenmedi. Hemen Yanvan. kardeşi Yanko ile vedalaşıp İstanbul'dan yolları ve menzilleri katederek hendese ilmi ile Tuna suyunun İstanbul'a geleceği yolları şakula ve hevayi teraziler ile yükseklik ölçerek Tuna kenarında Siverin Kalesi'ne gelip bilir ki bu Tuna Nehri bu Siverin Kalesi'ııden İstanbul'a gider, zira o mahallin arzı İstanbul arzından 7 arz yüksektir, ama ileri görüşlü ve işin sonunu düşünen Yanvan Kral ihtimalleri hesaba katıp bu Siverin Kalesi'nden iki konak daha Tuna kenarıyla yukarı biraz daha yükseğe gidip sekiz arz yukarıda bu Demirkapı mahallinde yine
387
hendese ilmi üzere yükseklik alıp bilir ki Tuna Nehri İstanbul'a baş aşağı yıldırım gibi süratlice akar.
Hemen o an Alman'ın 7 krallık yerinden ve Felemenk, İsveç, Çek, Leh, Tot, Korol, Macar, Moskov ve Rus Sol'ât uğursuzundan 10 kere 100 bin adam işçi ve ustaları yiyecek ve içecek-leriyle bu Tuna Nehri'nin Temmuz günlerinde alçak aktığı sırada buraya gelip ilk olarak bu Demirkapı adlı mahalde bir yeni kapı yapar. Ondan içeri ta Vidin, Niğbolu ve Torvakutaran dağlarını ve Kızankaya balkanlarını 10 kere 100 bin insan hendese ilmi üzere delip Karnabat Kasabası ensesinde dağları da delip nice yerlerindeki derelere Nemrud Şeddi kemerler yapıp bir yılda Tuna suyu yolları Istıranca Dağlarına, daha yüksek ensesinde hâlâ imar olan Ceyşli Köy bayırlarına, oradan İstanbul'a bir merhale [97b] kala yerde hâlâ Azadlı adlı mamur köye Tuna yolları gelir. Ondan aşağı İstanbul'a kadar yokuş aşağı gitmesi kolay olup yolları yer üstüne çıkıp Taklalı Köy derler ondan Tuna geçip Topkapısı'yla Edirnekapısı arasındaki kanalından akıp kalenin duvarındaki demir kafeslerden İstanbul'un iç hisarı olan hâlâ İstanbul'dur, oradan Yenibahçe içinden Aksaray deresinden Lanka'nın 3 adet kalesi ortasından Tuna akıp Akdeniz'e karışa diye Yarıko da bu yollara İstanbul yakınında yardım edip Tuna'nın gelmesini beklediğini kardeşi olan Yanvan'a haber gönderir. Yanvan da,
"Tuna suyu İstanbul'a fazla aksın" diye nice kere yüz bin güçlü kuvvetli adamlara Tuna Nehri içine hamam kubbesi gibi beri Demirkapı önünden ta karşı İrşova tarafına kadar Menge-rus fili cüssesi kadar taşları Tuna içine bırakıp dağlar yığarlar, Tuna suyu önü set olup büğenir.
Hâlâ bu Demirkapı önündeki girdap olan yerdeki taşlar Tuna içine Yanko ibıı Madyan'ın kardeşi tarih sahibi Yanvan Kral yığdığını yine Yanvan kendi tarihinde ayrıntılarıyla yazmıştır, Tuna yollarını Demirkapı'dan o kazmıştır, İstanbul yakınında Yanko ibıı Madyan'ın yaptığı kırk çeşmelerine Yanvan Tuna'yı akıtmak için bir yol daha kazmıştır. Sonra 7 yılda bu su yolları ta Demirkapı'dan İstanbul'a kadar tamam olup Yanvan Kral vezirlerine,
"İşte ben sözüme uyup Davud dini aşkına bu su yollarını tamam ettim. İşte ben Makedonya şehrinde kardeşim Yanko
388
Kral'a giderim. Siz Kızılyumurta'nın ilk günü bu Demirkapı'da kurbanlar kesip içine birkaç adam inip suyu koyuverin" diye tembih edip öğretir. Sonra Yanvan yolları katederek İstanbul'a Kızılyumurta'nm ilk güııü girdiğinde meğer ikindi vakti imiş. Tuna Nehri'ni işte Demirkapı'da sabahleyin koyvermişler. Bu sırada Yanvan Kral kardeşi Yanko'yla buluştuğunda,
"Ey kardeşim! Hani Tuna suyu gelmedi ya!" deyince hemen Yanvan Kral gururlanıp,
"Bu sabah Tuna'yı Demirkapı'dan koyverdiler. Hâlâ avrat gibi saçından sürüyüp getirmedeyim ve köpek gibi ardıma düşüp gelmededir" dedi. Allah'ın hikmeti Tuna Nehri İstanbul yakınında Azadlı Köyü deresinden yokuş aşağı İstanbul'a akarken Tuna Nehri geriye dönüp bir kolu Büyükçekmece'de ve bir kolu Küçükçekmece'de kaynayıp Tuna suyu derya gibi çıkıp göl olup denize karışır, deniz de göle karışır.
Çekmece göllerinin aslı Tuna Nehri'dir ki (—) tarihinde İbrahim Han'ın tahta çıkma gününde Büyükçekmece Gölü'nde Tuna balıklarından bir morina balığı çıkıp Topkapılı Mustafa Ağa o balığı Kara Mustafa Paşa'ya verir, o da Sultan İbrahim'e getirir. İbrahim Han tahta çıktığı gün ilk olarak Tuna'nın morina balığını yer. Diyarbakır'ın içindeki Hamrevat Suyu'ııu ulaklar getirmişlerdi, İbrahim Han'a nasip olup, balık yiyip Hamrevat içmiştir. Hâlâ yine Çekmece göllerinde Tuna'nın çıka ve uştuka ve som balıkları çıkar.
Tuna Nehri'nin bir kolu da Karadeniz kıyısında Varna Kalesi yakınında Devne Değirmenleri suyudur.
Bir kolu da Kırkkilise şehri yakınında Yenihisar'da ve Pmarhisar'da çıkar, zira onlarda dahi "Bazı zaman Tuna balıkları çıkar" diye ihtiyarlar anlattılar.
Bu hakir bir kere Patıma Sultanzâde Süleyman Bey merhum ile 40-50 kişi olup beş on tane meşaleler, nice fanuslar ve nice şem-i rıhlar yakıp Azadlı Köyü'ndeki Tuna akan mağaralara girip tam bir saat gidip mağaraların kayalarında dörder beşer insan boyu yüksekliğinde kayalarda Tuna Nehri'nin çamurlu sularının aktığı işaretlerini gördük. Hâlâ herkesin gözü önündedir. Daha ileri gitmek istedik, ama çaylak ve güvercin kadar yarasa kuşları yüzlerimize kanatlarıyla vurup hepimizin esvapları yarasa kuşu pisliğinden berbat olup geriye döndük.
389
Bu hakir 1061 [1651] tarihinde efendimiz Melek Ahmed Paşa sadrazamlıktan azledildiğinde Özü Eyaleti verilip Rusçuk adlı kaleden bu kulunu Vidin nazırı muhasebesini görmeye gönderdiğinde Tuna Nehri kıyısında nice kere seyahat ettim. O sene Tuna Nehri o kadar alçaldı ki Tuna Nehri içinde Yanvan Kral'ın Demirkapı'da doldurduğu hamam kubbesi ve fil cüssesi kadar büyük taşlar belli idi. O mahalde Tuna kenarında yüzlerce insan ile Demirkapı'yı gördük ki o Demirkapı'nın yeri ve Tuna'da olan girdap şeddi Feth-i İslâm Kalesi tarafında bir yar kenarında bir saray kapısı kadar demir kafes kapıdır. Demirlerinin kalınlığı adam beli kalınlığında vardır, ama zamanın geçmesiyle kapının yarısı çamur içine gömülmüştür. Yukarısında insan boyu kadar demir kafes kalmıştır.
Şimdi Osmanlı padişahı istese yollarını temizleyip Tuna Nehri'ni İstanbul'un Aksaray içinden kolayca akıtabilir, ama çok para gider, yararı da az olur. Hak Taâlâ Sultan Mehmed'e, Sultan Bayezid'e ve Sultan Süleyman'a bol bol rahmetler eylesin, bütün İstanbul halkını Tuna'ya ve başka suya muhtaç etmedi. Hak Taâlâ'nm yüce iradesi o imiş ki İstanbul halkı Tuna suyu iç-meyeler. Eğer içmiş olsalar [98a] çoluk çocuk, büyük küçük başka tabiatta olup zapt u raptları mümkün olmayıp kadın taifeleri isyankâr olurlardı.
Sözün kısası bu Yanvan Kral Tuna Nehri'nin geri döndüğünü görünce büyük bir ah çekip ruhunu teslim eder. Yanko Kral Yanvan'ın naşını Zeyrekbaşı Manastm'nda gömer. Ancak adıyla Yanvan adlı tarihi kalır ve Demirkapı'da Tuna'yı kapadığı büyük boğaz kalır. Bu girdap bütün gemiciler arasında meşhur Demirkapı'dır.
Bu Demirkapı'dan aşağı ta Feth-i İslâm Kalesi'ne kadar Tuna Nehri içi ada adadır. Her adanın araları ikişer üçer yüz kadar balık dalyanlarıdır. İki saatlik yere kadar o mahallin Tuna'sı içinden asla bir karış balık bile kurtulmayıp elbette avlanır. Tuna kenarında her ne kadar kale var ise giderleri bu balık dalyanlarından elde edilir. Büyük gelir kapısıdır ki Vidin Sancağı beyinin 70 yük akçe iltizamındadır. Hatta Özü kalelerinin bütün neferleri de bu mukataadan maaşlarını alırlar.
Hakir bu temaşaları ederek (—) saatte doğu tarafına Tuna kenarınca büyük ağaçlar görerek,
390
Dostları ilə paylaş: |