İki kapısı var. Biri Budiıı Kapısı'dır ki doğu tarafı ile batısı arasına bakar 4 kat kârgir kemerli eğri büğrü sokaklı sağlam, dayanıklı, yeni demir kapılardır. Bu kapı üzerinde olan kulede bir dinlenme yeri ahşap köşkü var, bütün gönül erbabı orada has sohbetler ederler.
Bir kapısı da güney tarafa, Began Kalesi tarafında Polata Varoşuna açılır. Bu da eğri büğrü anayollu 4 kat demir kapılardır. Sanki her biri Acem diyarında Hazar Denizi kenarında De-mirkapı Kalesi'nin kapıları gibi sağlam ve dayanıklı kapılardır.
Bu kapıların araları gece gündüz asker ile dolu olup tavla ve satranç oynanıp kalabalık ve gürültü olur ki anlatılmaz. Çeşit çeşit silâhlarla bezenmiş, kapıcılar ve bekçilerle süslenmiş geçiş kapılarıdır. Bu iki adet kapının önlerinde ikişer yüz adım uzunluğunda kazıklar üzerinde ahşap köprüler vardır ve her köprü üzerinde üçer yerden zemberekli makaralar ile her gece kalkıp kale kapısına yaslanırlar.
İç kalenin anlatılması: Büyük kalenin kıblesi tarafında kapukulu, cebeci ve topçular kalır bir küçük kaledir, ama bataklıktan tarafı gayet sağlamdır. Her tarafında karakolha-ne odaları olup yeniçeriler ve diğer askerler ta sabaha dek gülbâng çekip nöbet beklerler ve 24 adet kale ağaları kol dolaşıp uyuyan bekçi ve nöbetçileri azarlayıp uykularından uyandırırlar. Zira bu kale de Kanije gibi Budin'den üç konak batı tarafa ileri kâfiristanda kalmış, sınır sonu hizasından daha ileri geçmiş, aman yeri bir kaledir. Yüce Yaratıcı sonsuza dek düşman şerrinden koruya.
Mümin mahallelerinin sayısı: Tamamı 14 mahalledir, ama dördü bu kale içindedir. Süleyman Han zamanında kâfirler ayaklanıp kale içindeki haraç veren kâfirler kiralıdan beri bu kulede kâfir mahalleleri yoktur. Ancak müsellim kefere
52
haneleri var ki kale hizmetçileridir. Evvelâ Battal Kapı Mahalle-gj, Karakaş Paşa Mahallesi ve Polata Mahallesi.
Camilerinin özellikleri: Hepsi 4 adet mihraptır.
Evvelâ bunlardan mükellef Süleyman Han Camii, eski za-ınanda gökyüzü gibi yüksek kemerli, benzersiz bir kilise imiş. Eğer bu kilisede olan mimari ilmini, sanat eserlerini, tasarrufları, işçilikleri, oymaları, süsleri olduğu gibi yazsak diğer yazacaklarımıza engel olur.
Kısacası içinde ve dışında türlü işlemeler, değerli ağaçlarla oymalar yapılmış ve süslenmiş nur dolu bir camidir. Ancak kârgii" kubbeli olmayıp tavan kiriş kubbedir. Hatta kıblesi biraz yamuktur.
Bir yüksek ve büyük kârgir dört köşe çanlık kulesi var, hâlâ minaredir. Saat de ondadır ki çanının sesi bir konak yerden duyulur. Bu minarenin boyu tam 220 ayaktır, merdiven [14bJ ile bu hakir çıkıp Belgrad Kalesi'ni seyrettim.
Hemen bir sürahi su kabağı gibi boğazı ince, Began Kalesi tarafı sivri ve bağlar tarafı kabağın karnı şeklinde yüksek bir kaledir. Bu minareden Belgrad ovasının zemininde olan ekinler, çayır, çimen, yeşillik, lâlezar bağları ve şebekeli bostanları ebrî kâğıt gibi bukalemun nakışlı gözükmektedir. Polata, Cav-ka, Val ve Canbek adlı kaleler bütün dağlan ve ormanları ile bellidir. Bu kaleye asla yakın ve eğimli bir yer yoktur. Yeşilliklerle bezenmiş bir ova ve göl içinde yapılmış acayip ve garip bir kaledir.
Camiin kapısının üst tarafında celî hat ile bakım ve onarımının tarihidir:
Huda'nın littfuna mazharsm elhak kalmadı şübhe, Ki Ustolni-Belgrad içre yapdı cami'-i a'lâ,
Dedim işbu iki mısra' içinde böyle üç tarih, Birisi lafz u ma'nâ biri ma'nî durur hakka,
Yapulup bin yigirmi ikisinde buldu itmamı, Sevaba girdin Ahmed Bey edip bu Camii ihya.
Sene 1022.
53
Sonra, Karakaş Paşa Camii, küçüktür, ama kalabalık cemaate sahiptir.
Sonra Veli Bey Camii.
Harap camiin anlatılması: Yukarıda konusu geçen Hazret-i Yahya nefesiyle yapılıp benzetme olmasın onların kâbeleri olan kiliseyi, Milyaş Papaz Kilisesi'nin bir tarafını Süleyman Han Müslüman mabedi edip bir tarafında kâfirlere İsa ayini icra etmek için puthane olmasına izin verirler. Zira bu kilisenin yakınında hâlâ yüksek bir kubbe vardır, o kubbe içinde 70-80 kadar kötü işli krallar gömülmüşlerdir.
Sonra reaya kâfirleri hileye baş vurup anlatıldığı üzere kaleyi ele geçirmeye kalkışırlar. Zamanın hâkimi bu düşünceden haberdar olunca bütün kâfirleri kılıçtan geçirir. Kiliselerinde bulunan ve açık şirk ve pislik olan bütün putlarını kırıp kâfirler mabethanelerinden ümitlerini kessinler diye bu kiliseyi cebeha-ne ve baruthane edip içine nice bin kantar siyah barut kor.
O zamanda bu kilisenin bir çanhane kulesi var imiş ki doğu tarafında 3 konak yerde Tuna Nehri, güney yönünde Raba Nehri ve Balatin Gölü kıble tarafında gözükür imiş.
Daha önce kâfir zamanında 7 bin papaz, kıssis, bıtrik ve ladika var imiş. Daha sonra papazları da katletmişlerdir. Sonra Allah'ın emriyle bu kilise içinde olan baruda yıldırım isabet edip kiliseyi ve anılan yüksek çanlığı tamamen gökyüzüne atıp berbat eder. Hâlâ yarısı yine mamur cebehanedir, ama Allah bilir ya, hâlâ böyle harap iken görenin aklı gidip insanın gözleri kamaşıp hayretler içinde kalır.
Ama kralların gömüldükleri yer olan kubbe mamurdur. İçindeki yeraltında adı sanı belli kral, kralzâdeler, ban ve her-sekler gömülü olup durur. Hâlâ bir kral ölse bir yolla murdar leşini bu kaleye gönderip dizdarlara gizliden bolca para verip adı geçen kubbede gömerler. Yahut Belgrad toprağından vilâyetlerine getirtip kralların ve namlı irşek, ban, şag ve go-rofların leşlerini Belgrad toprağına gömerler. Eğer gömecek kadar toprak getirtemezse bari ölen keferelerin iki gözünü dolduracak kadar pak olmayan ölünün gözlerine temiz Belgrad toprağı korlar. Isfahan sürmesi ve iksir-i âzam gibi bir avuç içi kadar Belgrad toprağından birbirlerine hediye verirler. Ustolni-
54
Relerad ta bu derece kâfirler arasında makbuldür ve hâlâ bir tana bin baş ve bir şarampav ağacına yüz bin leş vermek canlarına minnettir.
Ama inşaallah bugünden sonra kâfirler bu kaleyi rüyasında göremezler. Zira hâlâ vilâyet valisi olan Hacı Mustafa Paşa gayet sağlamlaştırıp bütün mühimmat, levazımat ve askerleri-i yerli yerinde etmiştir. Ama yine bütün Hıristiyan milletler "Ah Üstürgon, ah Budin ve ah Ustolııi-Belgrad Kalesi" diye feryat edip itibar ederler.
Adı geçen kilisenin özellikleri dolayısıyla bu kilise kubbesinde (binasında) gömülen kralların isimlerini Alman diyarında esir aldığımız bir papaz Macar tarihinde yazmıştır.
Belgrad-ı Ustolni'de [Üstolni-Belgrad] gömülen kralların isimlerini bildirir
Evvelâ kaleyi yapan Milyaş Papaz, sonra Lagos Kral, Hazret-i İsa doğumu tarihine göre 1503 yılında doğmuştur, Ustolni'de yatar.
Sonra bu Lagos kralın babası Laslo Kral ve anası Anna Ason, Galya kralının kızı idi, burada yatarlar.
Matyaş Kral, Budin kralıdır ki Leh ve İsveç krallarının mülküne malik olup Fatih ile Belgrad'da cenk edip Belgrad'ı Fatih'e vermeyen kralın oğlu Matyaş Kral'dır. Babası ve kendisi Ustolni'deki kubbede yatar.
Sonra Süleyman Han ile Mohaç'da cenk edip batakta ölen Vilagoş Kral'ın leşini [15a] Süleyman Han Ustolni'ye gönderdi. Sonra Süleyman Han Budin'i fethedip Yanoş Kral'a Budin'i verdi. Öldüğünde ilk defa Budin'e vezir olan Süleyman Paşa Yanoş'un leşini Belgrad'a gönderdi.
Ardından Süleyman Han ile Buclin altında cenk eden Fer-dinand Kral da Ustolni'de yatar.
Ferdinand Kral oğlu Maksi Kral da babasıyla Ustolni'de yatar.
Sonra, Miloıı Poturi Mikloş ve Milkaviş Yaloş, bunlar Nimet-Uyvar Kalesi'nde yatarlar, zira Ustolııi-Belgrad o zaman Osmanoğlu elinde idi.
Ardından Büyük Yanoş Kral ve oğlu Matayoş Kral Nemse çasarının Prankopruk şehrinde yatarlar.
55
Sonra Araç Hersek, Nemse çasarımn tahtı olan Prag şerı, rinde yatar.
Boçkay Kral, Anpir şehrinde yatmaktadır.
Sonlok Gabor, Batori Gabor ve Halyekeri Gabor, bunlar Ustolni-Belgrad'da tahta geçmişlerdir, ama Kaşa şehrinde ölüp yere geçmişlerdir.
Jil Koski Kral ve Kunos Toski Kral, bunlar Leh krallarıdır ama bu ikisi Ustolııi'ye gelip ölüp burada yatarlar.
Solabi Yanoş Çarsar, Eski Budin'de yatar.
Nator İşpan ve Paturi İstivan, bunlar İspanya Vilâyeti hâkimleridir. Ustolni-Belgrad'ını Ungurus kralları elinden almaya geldiklerinde savaşta biri ölmüştür. Nator İşpan ziyarete gelip ölünce ikisi de Ustolni kubbesinde gömülmüşlerdir.
Büyük İrşek Papa, İrim Papa'dan üç mertebe aşağı olana derler. Bu Ustolni Osmanlı elinde iken ölmüştür. Vasiyeti üzere Ustolni dışında kefere masatları içinde yatmaktadır.
Mihadi Laslo Kral ve Gorandi Mikloş Kral'ın ikisi de, Nemse'nin ve ara sıra bizim olan Tata Kalesi'nde yatarlar.
Büyük Zirin Ban da Ustolni'de yatar. Ustolni'de de nice krallar yatar diye tarihlerinde yazmışlar, ama başka meşhurun anılmasında faydası ve yazılmasında ilgisi olmayıp o kadar itibarları olmayan Nemselerin yazılması da bıkkınlık verir diye bu kadar ile yetindik. Zira Ustolni-Belgrad'da olan Milyaş Kilisesi özellikleri sebebiyle ve o ibret verici kilisenin kubbesinde bulunan maşatlığın yazılması dolayısıyla bu adı geçen kralları yazdık.
Yaratıcı, hâlâ ol cebehane olan büyük kiliseyi Müslüman mabedi etmeyi nasip etsin. Burada Ustolni-Belgrad camilerinin özellikleri tamam oldu. Bu camilerin dışındaki,
Mescitlerinin özellikleri: Ustolııi-Belgrad'ın içinde ve dışında 11 küçük ibadet yeri vardır. Bunlardan Karakas Paşa Zaviyesi, Hacı Paşa Zaviyesi, Yeniçeri Ağası Zaviyesi ve Çeribaşı Mescidi. Bunlar meşhur mahalle mescitleridir.
Medreseleri: 3 adet medresesi vardır, ama dârülkurrâ ve dârülhadisi yoktur.
Sıbyan mektepleri: 7 adet ciğer köşelerinin öğrenim gördüğü sıbyan mektebi vardır.
56
Tarikat erbabı derviş tekkeleri: Hepsi 5 adet gönlü yara-ı ÂH Aba dervişleri tekkesi vardır. Bunlardan Budin kapısı-
dışında (—) Baba Tekkesi, ufak tefek gelen gidenlerin uğ-gj tekkedir ki sadaka ile geçinirler. Gazi Süleyman Paşa merhum da tekkede gömülü olup herkesin ziyaret yeridir. Ve kale
içinde (-) (--)•
Cana can katan sebilhaneleri: Toplam 11 yerde susamışlara sebilhane var. Bunlardan bazıları, Karakas Pasa Sebili, Dizdar Ağa Sebili, Yeniçeri Ağası Sebili ve Hacı Paşa Sebili.
İleri gelenlerin hanedanları, sarayları: Tamamı bu kale içinde tam 1.100 adet mükellef, mükemmel, tek ve iki katlı kârgir güzel binaların hepsi şindire tahta örtülüdür, ama bunlardan Hacı Paşa Sarayı, Alaybeyi Sarayı, Dizdar Ağa Sarayı, Çeribaşı Hanesi, Surutlu Ahmed Sipahi Hanesi, daha başka bakımlı/ güzel, bahçelice geniş evler vardır. Bütün sokakları baştanbaşa kaldırım döşeli geniş ve temiz yollardır.
Tüccar hanları: 3 adet misafir tüccar hanı vardır.
Can rahatı hamamları: Hepsi hepsi l adet hamamdır, ama çifte hamamdır. Nice saraylarda özel hamamları ve her hanede soba gusülhaııeleri vardır, zira pak ve temiz halkı vardır. Gece gündüz din uğruna cihat ederler.
Çarşı bedesteninin anlatılması: Hepsi 200 adet dükkânları var, ama süslü değildir. Ve kârgir yapı bedesteni yoktur, ancak yine her mal bulunur. Bu şehir göl içinde olmak ile çeşmeleri yoktur.
Evlerdeki su kuyuları: Tamamı 200 adet ev kuyuları var, ama pazar meydanında ve Budin Kapısından dışarı (—) Tekkesi yakınında Kral Kuyusu adıyla bilinen bir abıhayat kuyusu var ki sanki Kevser suyudur. Temmuz ayında soğuk olup kış günlerinde sıcak olmakla bütün şehir halkı bundan içip susuzluklarını giderirler. [15b] Hatta bu kuyunun etrafına Osmanlı askeri gelip konmuş, gece gündüz yüz binlerce asker bu kuyudan yüz binlerce kova su çekmişler, zerre kadar eksilmemiştir.
Sürüt büyük varoşu hakkındadır: Ustolni-Belgrad'ın güneyinde Polata tarafında Begaıı Kalesi'ne gidecek köprü üzerinde büyük bir varoştur. Bu da cumbul batak derin göl içinde bakımlı, şenlikli ve süslü varoştur, ama yalın kat şarampav duvar-
57
lı, etrafı kazıklar ile çevrilmiş baştanbaşa çit palanka hisardır dolma duvar değildir. Zira dolma duvar bataklık içinde dqr' maz, derin göldür ve çevresinde yine şarampav mazgallı dit sek köşebentleri ve sahi topları vardır.
Ve 2 kapısı var, biri kıble tarafına bakıp Began Kalesine gj. dilir büyük kapıdır, ama kara pelit ağacından sağlam kapıdıt iki kattır ve büyük köprüsü var.
Bir kapısı da batı tarafa açılır Polata Kapısı'dır. Bu da iki kat ahşaptan sanatlı kapıdır. Bunun köprüsü de asma zemberekli dörder yerden makaralar ile kalkar köprüdür ki her gece kapı-cılar bu köprüleri kaldırırlar ve her köprü üzerinde üçer y(jz adam nöbet bekler. Zira bu kalenin bir korkacak yeri bu köprülerdir. Allah korusun.
Bu varoşta 2 Müslüman ve 6 kâfir mahallesi vardır. Müslüman ve kâfirlerin toplam 1.180 adet evleri vardır hepsi yine şin-dire tahta örtülüdür ve genellikle yalın kat fukara haneleridir, ama gayet geniş evlerdir.
Ve 2 adet cami vardır. Evvelâ Sürüt Camii, eski tarz eski bir camidir, ama cemaati çoktur. Biri de Polata Camii'dir. Gerisi 5 adet mescitlerdir, l tekkesi ve 80 kadar dükkânları var, ama hanı, hamamı ve başka imaretleri yoktur.
Rahip, bıtrik kiliseleri: Toplam 3 adet mamur kiliseleri vardır. İkisi Sırp ve Bulgarların ve biri Macar keferelerinindir, ..................(l satır boş)....................
Beşli Varoşu'nun özellikleri: Ustolni-Belgrad'ın Budin Kapısı'nm dışında, kuzey tarafta, hendek kenarında kefere zamanında 2 bin haneli büyük varoş imiş. Hâlâ birkaç kere kuşatma görmekle bu varoş harap olmuştur. Zira kâfirler bu kaleyi bir iki kere bu varoş tarafından almıştır. Onun için Osmanlı harap etmiştir. Hâlâ 100 kadar hane, bir mahalle camii, bir mescidi ve (—) (—) Baha'nın tekkesi kalmıştır, ama etrafında palanka hisarı kalmamıştır. Çarşı pazardan ve başka yapılardan bir belirti yoktur.
Rıdvan Cenneti bahçeleri gibi gezinti yerleri
Bu Beşli Varoşu'nun doğusu tarafında bir top menzili uzak mesafe yerlerin tamamı, dağları ve bayırları baştanbaşa 7 bin adet bağ, bostan ve bahçelerdir.
58
left ay nice
tası
İ3u bağların hepsinde birer maksure kulübe, oturacak yer-fak ve abıhayat kuyular vardır. Bütün Ustolni halkı üç
ları bası
rrıutfak ve ıaya
a safa ederlerken birkaç kere kâfirler bu bağları basıp
Müslümam esir edip götürmüştür.
Sonunda Budin Veziri Kara Murtaza Paşa bu bağların or-yüksek bir tepe üzerinde İstanbul'daki Galata Kulesi yüksek bir kule inşa edip topları, tüf enkleri, 50
e olmutur. Gece
ibi yuvarlak ve
det neferleri ve demir kapısı ile hazır bir kale olmuştur
gündüz 50 yiğit nöbet beklerler.
Daha sonra Belgrad bağları imar olup çok olmakla bu kule «etmemiştir- Bağların bir uygun yerinde hâlâ vilâyet valisi Hacı Mustafa Paşa yüksek kale gibi bir kule yapmış ki Murtaza şa'nın kulesinden sağlam olmuş. Kapısını, 4 adam boyu yükk, kemerler ile çıkılır demir yüksek kapı etmiş. Bunda da 50 ğit, top, beharveler hazır olup neferleri nöbet
beklerler.
«
Pa:
sek, Ken^"-------- a
yiğit, top, tüfenk ve diğer cebehaneler
beklerler. Eğer kâfirler bağlardaki adamlara gelirse 5 saat yerden kâfirleri görüp top atıp bağlardaki bütün insanlar kalelerin altına gelirler, zira kale yarım saat uzaktır.
Derhâl kaleden top seslerim işittiklerinde 3-4 bin adam bağlar içine gelip kâfirleri takip ederler. Eğer kâfirler bağlardan adam aldıysa kâfiri kova kova esirleri elbette bıraktırırlar. Eğer adam almadıysa ta Tata, Papa ve Pirespirim kalelerine kadar kovup elbette kâfirden esir alırlar ve sağ salim Belgrad'a gelirler.
Bu bağlarda sayısız, kıyassız, çeşit çeşit mesiregâhlar vardır, ama özelliklerini yazmaya vakit yoktur.
Tanrı nimeti seçkin meyvelerinden, 20 çeşit sulu üzümü, şeftalisi, armudu ve eriği boldur. Ve,
İnsanı dirilten havası: Gayet hoş olduğundan mahbûb ve mahbûbesi ve Macar güzelleri bir serhadde yoktur. Gümüş tenli, kulak memesi gibi yumuşak ve hoş kızları olur. Gerçi serbesttirler, ama hayâsız ve edepsiz değillerdir. [16a]
Kadınlarının giysileri: Siyah ferace giyip yassı terpuş takke giyip beyaz çember örtünüp edeplice gezerler, ama çarşı pazarda asla kadın görmek ihtimali yoktur.
Erkeklerinin giysileri: Bütün halkı kısacık çuka dolama giyerler. Kopçah çakşır, renkli çuka kalpak, ihtiyarları beyaz
59
Müslüman sarığı sarıp ayaklarına mahmuzlu kubadi pabuçlat giyip gezerler.
Özel lehçeleri: Bütün halkı Boşnaktır, çok iyi ve düzgür, Macarca ve Nemsece bilirler, ama Türkçeyi o kadar bilmezler Ancak hodi sedi bilir, başka söz bilmez gazilerdir ve gayet ga-rip dostu, kerem sahibi, yumuşak huylu ve sakin adamlardır.
Gayet bolluk diyardır, bütün ovaları verimlidir. Ve bütün Sırp, Boşnak ve Macar reayaları gayet itaatkârdırlar. Ve bir okka beyaz ve has ekmek bir akçeyedir, bir okka koyun eti iki akçeye, sığır eti bir akçeye ve bir araba yükü kavun ve karpuz beş akçeyedir.
Ustolni-Belgrad külliyatt övgüsünün tamamlanması
..................(2,5 satır boş)....................
Ustolni-Belgrad şehitleri ziyaret yerini bildirir Budin Kapısı'nın dışında Gazi ve Şehit Süleyman Paşa, kendi tekkesinde yatar. (—) (—) (—)
Hamd olsun bu gönül açıcı şehirde birkaç gün vilâyet valisi Hacı Paşa ile zevk ü safalar edip Haseki Ağa ile Raba Nehri tarafına Sadrazam'a gitmeyi danışınca bütün vilâyet ayanı:
"Sultanım siz padişah tarafından hatt-ı şerif ile Sadrazam'a geldiniz. Sadrazam'ın nerede idiği belli değil. Bundan içerisi kâfiristandır. Biz sizi içeri götürmeye kadir değiliz" diye kati cevap verip birkaç gün daha Belgrad'da konaklamayı doğru bulup karar vermişken Allah'ın hikmeti o an Raba Nehri kenarında Vaşvar Kalesi'nden Kanije gazileriyle dağdan dağa kâfir görünümünde adamlar Sadrazam'ın emirlerini götürüp,
"Sen ki Ustolni-Belgrad Paşası Hacı Mustafa Paşasın, emr-i şerifim ulaştığında bir an durmayıp İslâm askerine zahire ye-tiştiresin ve eğer ihmal eder geciktirirsen başın gider" diye böyle bir ısrarlı emir gelince hemen Hacı Paşa bir gün bir gecede 500 arabaya dörder at koşup bütün yiyecek ve içeceklerin her türlüsünden arabalara yükleyip o gece Hacı Paşa ile 5 bin seçkin asker olup,
Ustolni-Belgrad'dan Raba Suyu tarafına sefere gittiğimiz konakları, kaleleri ve çektiğimiz şiddetli sıkıntıları bildirir Evvelâ Belgrad'dan çıkıp güney tarafa l saatte gidip,
60
Began Kalesi menzili
Haseki Ağa ile daha önce Belgrad'a gelirken bu Began Kale-i anlatılmıştır. Orada bütün asker toplanıp yine batı tarafa ormanlar içinde pür-silâh hazır giderek 4 saatte, Polata Kalesi'nin özellikleri
Macarcada (—) (—) demektir. Yapıcısı Ungurus krallarından Laslo Kral'dır. 1002 tarihinde Sultan III. Murad Han zamanında Sinan Paşa bu kaleyi ve Pirespirim Kalesi'ni bir seferde fethetmiştir. Hâlâ Budin Eyaleti'nde bizim Ustolni-Belgrad Sancağı hükmünde subaşılıktır ve Belgrad nahiyeleri niyabetidir. Dizdarı ve 400 hisar eri vardır, başka zabitleri yoktur.
Kalesi, Polata Dağı eteğinde dörtgen şekilli bir sarp sağlam hisardır. Doğu tarafa bir kapısı var. Önünde hendeği üzerinde asma köprüsü var. Hisar içinde 300 kadar küçük haneleri, ambar ve cebehaııeleri ve Murad Han'ın bir küçük camii var, ama gayet cesur ve namlı kulları var. Gece gündüz Pirespirim kâfiriyle uğraş ve savaş etmektedirler.
Bu Polata, Began ve Çavka kalelerinin toplam 1.200 adet neferleri Budin defterdarından maaşlarını alırlar. Bu kalenin bağ ve bahçeleri çoktur, ama çevresine kâfirden korutmak için karakollar koyup ziraat edip bağlarına varırlar, gayet serhad yerdir. Eriği ve armudu gayet çoktur ve abıhayat sularına nihayet yoktur.
Bu kaleden Hacı Paşa 50 yiğit yoldaş kılavuz alıp batı tarafa Bakvan Dağları içinde giderken erik, elma, armut, kızılca, yer vişnesi ve çilek adlı meyveler dağlarda yerlere dökülüp saçılıp yatar, bu meyve nimetlerinden yiyip 3 saatte gidip, Çavka Kalesi'nin özellikleri
Macarca'da (—) (—) demektir. Rumeli dilinde Karga Kalesi demektir. Gerçekten de [16b] dağlarında ceviz ağaçları çok olduğundan kargası çoktur. Hatta Rum'da halk dilinde darb-ı meseldir, "Karga koza bakar gibi bakar" dedikleri üzere kargaları çok olduğundan Çavka Kalesi derler. Ustolni-Belgrad hükmünde subaşılıktır ve niyabettir. Dizdarı ve 200 kadar hisar eri vardır. Kalesi Polata ve Bakvan Dağları arasında yüksek bir tepeye yapışmış bir küçük şeddadi yapı küçük kaledir, ama içine girmedim.
61
Hisar içinde III. Murad Han Camii'nde ezan-ı Muhammedi okunduğunu duyunca sordum.
1002 senesi Muharrem [1593 Ekim] ayında Yemen fatihi Sinan Paşa fethidir. Kulu azdır, ama defalarca bunun gazileri kâfirin Tata, Papa, Senmartin ve Yanık altlarına varıp av alıp yine şahin yuvasına gelir gibi kalelerine gelip girirler. Defalarca kâfire aman dedirtmişlerdir.
Kıbleye bakar bir kapısı olup cebehanesi ve her zahire mühimmatı boldur. Ancak bundan ileri bir kalemiz olmadığından serhad sonudur. Her tarafında kâfir kalelerinin horozları sesi işitilir. Ta bu derece amansız kaledir, ama bunun da bağ ve bahçeleri çoktur. Bundan da 20 nefer kılavuz alıp yine dağlar ve sık ormanlıklar içinde gidip tam 7 saat yürüyüp atları biraz dinlendirip 9 saatte,
Çobaniçse Kalesi'nin özellikleri
Bu da III. Murad Han zamanında Sinan Paşa tarafından fethedildi. Kâfirler 1006 [1597/8] tarihinde Sultan III. Mehmed Han zamanında Yanık Kalesi'ne zafer bulduğunda bu Çobaniçse Kalesi'ni de istila etmişlerdir. Hâlâ kâfirlerin elinde kalıp Nemse çasarı hükmündedir. Beganoğlu toprağında göklere doğru yükselmiş yüksek bir dağın üzerinde şeddadi, dört köşe, benzersiz bir kaledir ama küçüktür.
Bizim İslâm askeri hisar dibinden geçerken 40-50 pare balyemez toplar atıp derhâl kalenin burçlarını haçlı sancaklar ile süsleyip kâfirleri karınca gibi kaynaşıp cenge hazır olmaya başladılar.
..................(l satır boş)....................
Oradan,
Küçük Vajon Kalesi
Önce ve sonra Nemse çasarınındır, ama Began. kâfiri hükmündedir.
..................(l satır boş)....................
Oradan,
Tabyasa Kalesi'nin anlatılması
Bu da çasarındır, lakin Beganoğlu hükmündedir. Bu kale Balatin Gölü kenarında gayet sarp ve sağlam palankadır. Bunun dağlarında bir gece yatıp ertesi (—) (---) (—). Oradan,
62
Marçil Kalesi
(—) tarihinde Süleyman Han zamanında fetholmuş. Daha sonra kâfirler işgal edip kâfirlerin elinde kalmış, ama bir Nem-rud ateşinin kızıl alevi göklere yükselip yanardı. Meğer Tatar askeri bu kalenin varoşunu yakmış.
Şimek Kalesi'nin özellikleri
Bu da Nemse'nindir, ama Ziriııoğlu hassıdır. Göklere doğru yükselmiş kale imiş, ama İslâm askeri yakmıştır. Nemrud ateşi içinde iki saat uzak solumuzda gözükmekte idi. (---) (—) (—). Oradan,
Allah'ın hikmeti Ustolni-Belgrad'dan çıkıp buraya gelinceye kadar ne bir kâfir ve ne bir Müslüman görünmeyip bir dilden bir haber alamadık.
Ertesi gün danışıp görüşüp Balatin Gölü kenarından çıkıp güney tarafına Raba Nehri kenarlarına doğru gidip "Daha önce yaktığımız Yeleşke Kalesi'ne gidelim" diye Fatiha okuduk. Götürdüğümüz zahirenin 5-6 araba yükünü yiyip arabaları bıraktık, zira biraz yağmur yağmaya başladı. O gün güneye doğru 9 saat gidip akşam olmadan bir hıyabanda durduğumuzda ileride kılavuzlarımız iki kâfir dil getirip söylettik:
"Sabahın Türk askerine rast gelirsiz, ama açlıktan çok atları ve adamları öldü. Raba Suyu kenarıyla geliyorlar" dediklerinde dünya bizim olup kâfirleri Hacı Paşa alıp esir edip zincire vurdular.
Sabahleyin kalkıp esir kâfirleri kılavuz alıp giderken hamd olsun yol üzre İslâm askerine rast geldik. Hepimiz yaya olup yol üzerinde Sadrazam'a selâma durduk. Önce Haseki Ağa, ardından Hacı Mustafa Paşa, alaybeyleri ve hakir hepimiz Sadra-zam'ın at üzerinde dizlerini öptük.
"Floş geldin Haseki Ağa ve hoş geldin Hacı Paşa kanı zahire" deyince,
"Efendim 500 araba zahire işte getirdim" dedi. Hemen Sadrazam attan inip eline asasını alıp hemen orada 50 araba yeniçeri ocağına, 50 araba sipahi ocağına, 50 araba vezirlere, 50 araba bey-lerbeyilere, 50 araba beylere, 50 araba topçu, cebeci ve diğer halka [17a] ve 50 araba kendi askerine, kısacası 500 araba yükü zahireyi bütün Osmanlı askerine bölüştürüp atına binip hamd etti.
Dostları ilə paylaş: |