Bu ikinci kat varoşun çepçevre büyüklüğü 2.550 adımdır. 6 adet büyük tabyaları üzerinde onar adet balyemez topları, su hizasında mazgal deliklerinde adam sığar şayka topları da vardır.
Bu anılan iki kat iç hisar çevresini hendek yerine Kiriş Nehri dolanır. Şehir içinde kayıklar ve gemiler gezip her hanenin şahnişinleri ve bahçelerinin maksureleri Kiriş Nehri kenarında olup herkes maksurelerinde balıkların her çeşidini avlayıp herkes haneden haneye kayıklar ile gidip gezerler. Acayip ve garip şekilde kurulmuş şehirdir ki sanki Frengistan'da Venedik şehridir. Onun denizi medd ü cezir olduğundan suyu çekilip kuruyunca bütün halk yaya gezer. Ama bu gölde daima şehir arasında kayıklar ile gezilip bütün mahbûbları gece gündüz Kiriş Nehri'nde deniz yaratıkları gibi insan balıkları yüzerken nice âşıklar Kiriş suyundaki dilberlere kiriş geçinirler.
Gerçi bu şehir içinde nice yerde gemilerle gezilir. Ama iç kale, bu varoşların doğu tarafı ve kıblesinde Yanova Kalesi tara-
328
329
fi safi sazlı, kamışlı ve cumbul berekli batak ve çatak göldür ki asla uzun bir top ermez büyük göldür. Bu anılan ikinci kat varoşun batı tarafında,
Üçüncü kat büyük varoş
Gayetle mamur, bakımlı, sağlam yapılı bir yerleşim yeridir. Ancak dört tarafı öbür varoşlar gibi dolma rıhtım palanka duvar değildir. Bu ancak yalın kat dolma çit palanka duvardır Bunun da hendeği olacak yerinde çepçevre Kiriş Nehri akar. Bu beşgen şekilli bir varoştur ki büyüklüğü fırdolayı 4 bin germe adımdır. Nice kere kölelerimle adımlamışımdır.
Çevresinde 3 adet sağlam kapısı var. Evvelâ kıble tarafına batı kapısı, batı tarafına orta kapı açıktır. Doğu tarafına Yanova Kapısı var. Bu anılan üç adet kapı sanki Acem elinde Hazar Denizi kıyısında Demirkapu Kalesi kapılarıdır ki bunlar da demir kapılardır. Kuzey tarafına 2 adet küçük su kapısı daha vardır. Ancak [84a] has kapısı olup düz yol değildir. Bu hesap üzere iç kale ile anılan 4 kat kalenin içinde ve dışında toplam (—) adet anayol kapıları ve 7 yerde ahşap köprüleri var.
Bu taşra büyük varoşta 1.060 kadar bakımlı, donanımlı ve mükemmel bağlı ve bahçeli, tamamen şindire tahta örtülü süslü evler vardır. Bütün sokakları baştanbaşa tahta kiriş kaldırım döşelidir. Bu şehir bir bataklı göl içinde kurulduğundan zemini çamur olup onun için şehir içi ve evler içi tamamen tahta bal-van direkler döşelidir. Sanki Kaııije, Tımışvar, Sigetvar ve Ka-poşvar kaleleri gibi tahta döşelidir.
Tamamı 4 mahalle ve 4 mihraptır. Evvelâ Süleyman Han Camii ve Ali Bey Camii, bir kurşunlu güzel camidir. Hayrat sahibi Ali Bey de camii naziresinde bir kurşunlu yüksek türbe içinde huzur içinde yatar. Bu iki cami ve Ali Bey Türbesi'nden başka bu kale içinde kurşun ile örtülü mamur hayrat yoktur. Ve bu iki camiden başka kârgir minareli mabedgâh da yoktur. Geri kalanı, 9 adet mahalle mescitleridir.
Ve 3 adet medresesi, 2 adet derviş tekkesi, 3 adet sıbyan mektebi, l adet tüccar hanı ve l adet Ali Bey Hamamı vardır. Toplam 200 adet dükkânları var, gerçi bedesteni yoktur, ama tüm değerli şeyler ve nadir eşyalar bol bol bulunur.
Ve taşra varoşta 3 adet kefere kiliseleri var. Eğer bütün ya-
pılarını olduğu gibi yazsak büyük bir kitap olur. Ancak bu tarz üzre böyle şehir içinde evden eve, bağdan bağa, değirmenden değirmene, herkes eşine, yoldaşına ve dostuna kayık ile gezilir garip seyirlik şehirdir.
Suyu ve havası tatlı olduğundan güler yüzlü mahbûbu ve mahbûbesi beğenilir. Gayet edepli kadınları, yiğit ve cesur gençleri var. Gündüz gözüne asla asil kadınları kapıdan dışarı hamama çıkmazlar. Herkes hanesinde sobalı hamamlarına girerler.
Ve bütün halkı hodi sedi bilmez, biraz Türkçe bilir, Eflâk ve Macarca çok bilir, bir alay serhad esvabı giyer, çuka kalpaklı gaziler ve tüccarlardır.
Hakirin başından geçenler
Bu kemter fakir, bu kaleye kılavuzlar, köleler ve seyisha-nem ile girerken seher vaktinde kale kapısı açılıp onu gördüm: 4-5 yüz cürd atlı pür-silâh gaziler kale kapısından dışarı çıkar. Hakir de köprübaşmda dururken hemen Kasapzâde, Behlül Ağa, Dizdaroğlu ve nice gaziler hemen hakiri görünce,
"Elhamdülillah uğurdur, Osmanlı yüzü gördük. Ağa seni uğur okuduk. Hele dur, birlikte bizimle çeteye ve poturaya gidelim. İşte bağdala hunkasında kâfirin katana yunakları bizi katlanır, durma gidelim" dediklerinde hakir bağdala hunkası dedikleri yüksek tepenin dibinde kara nahır gibi kara şapkalı ve kara saçlı kâfirler çatılmış dururlar. Allah'ın hikmeti, bu hakir o taraftan geldim. Kâfir hakiri görüp asla hareket etmediler. İhtimaldir kale halkı duyar diye susup yatmışlar. Hemen hakir o kadar kâfirin çokluğunu görünce,
"Vallahi gaziler! Beni uğur okuman. Ben bir uğursuz adamım, zira 46 yıldır saçım sakalım tıraş edip cullâkî ışığa döndüm ve Yanova'dan ılgar ile geldim. Atlarımız yorgundur" diye nice türlü anlamsız özürler buldum. Asla özrümü kabul etmeyip,
"Ya biz seni sabahtan rast gelip uğur okuduk. Bre durma-gör bin-a! Bre durma, durma-gör bin-a!" diye her yandan bir ses gelip başıma üşüşüp elimi eteğimi öperler. Sonunda kölemi yüklerimle kaleye gönderip hakir 4 nefer kölemle gazilere karışıp,
330
331
"Bismillah gaza niyetine, Allah'a tevekkül ettik" deyip kaleden yüz, yüz elli adım kadar çıktığımızda hemen kâfir anılan hunka tepe ardından at tepip vuruşma meydanına girip at başı beraber yan yana, yular yulara durdular.
Beri bizim tarafımızda da gaziler yan yana at başı beraber diz dize ve omuz omuza pür-silâh hazır durduklarında hemen hakire bir coşkunluk ve halet geldi. Gülbâng:
"Gülbâng-ı nebî, sırr-ı Muhammedi'l-Arabî, gerçekler ve hazır ve gâib ve ricâlü'l-gayb ve timenâ vü büdelâ ve evtâd ve cemî'i ervâh-ı enbiyâ ve evliyaların ervahları hâzır ola. Gerçek erenler demine hû diyelim hû" deyip bir gülbâng-ı Muhammedi çekince bütün gaziler "Allah Allah!" deyip ileri at sürdüler. Kâfirler ile aramızda bir tüfenk menzili kalıp ardımda Göle Kalesi'ne bir nezaketle baktım.
Kalenin burçları duvarları sancak, bayrak ve alemlerle süsleyip dört kat kaleden davullar dövülüp bütün burçların bedenlerin üzeri kat kat küçük büyük bütün insanlar el açıp hayır dua etmektedirler.
Hemen hakir de bizim İslâm askeri içinde yüksek sesle Fetih Suresi'nden "Ve Allah sana şanlı bir zafer vermesi içindir" [Kur'ân, Fetih 3] âyetini okuyup hemen kâfirlerden gök demire gömülmüş bir kâfir küheylân atını meydana tepip bir sürahiyle savaş meydanında at başı çekip, [84b]
"Kanı benim bugünkü gün Virene külüngü altından canını kurtarır Kasapoğlu'nu meydanıma okudum, gelsin" diye el kaldırıp birkaç nara edip şaraptan gözleri kan tasına dönüp ileri vuruşma meydanına gelip yine Kasapoğlu'nu istedi. Hemen beri taraftan Kasapoğlu,
"Gaziler! Beni hayır duadan unutman. Sizi Allahıma ısmarladım" deyip yiğitlik meydanına at sıçratıp meydanda birkaç kere atına kamçı vurup kâfire bir kere hamle eyledi. Bir hamle boş geçince kâfir de elindeki Ferhadî külüng ile Kasapoğlu'na bir hamle etti. Hamd olsun onun da hamlesi boş geçti. Hemen ikinci hamle yine Kasapoğlu'na değip elindeki 7 okka Hemedan demiri 9 yaprak şeştöperiyle kâfire bir Kassab-ı Cömerd hamlesi edip kâfirin kellesindeki miğferi ezilip kâfirin beyni dışarı çıkıp atından tepesi üzere yıkılınca atı kâfire doğ-
ru kaçtı. Hemen Kassapoğlu atının dizginini koluna geçirip attan inip dal-satır olup Kassab-ı Cömerd köçeği gibi kâfirin kellesini pis cesedinden ayırdı. Kâfirin kellesini ağzından eyer kaşına yumruğuyla vura vura geçirdi. Allah'a hamd olsun sağ salim mücahit gaziler içine girince asker içinden bir "Allah Allah!" sesleri göklere yükseldi.
Hemen yine kâfir tarafından iki nefer gök demire gömülmüş kâfirlerin biri Dizdarzâde'yi, biri Behlüloğlu'nu istediklerinde 2 gazi de kâfirlerin üzerine at bıraktılar. İki gazi de kâfirlere aman ve zaman vermeyip kâfirleri atlarından indirip kellelerini kesip İslâm tarafına gelirken hemen bütün kâfirler İslâm askeri üzerine "Yajuj, Yajuj!" deyip hücum ettiler. Beri taraftan hemen Müslüman askerler "Allah, Allah!" deyip iki asker birbirlerine karıldı, katıldı ve kaleden nice yüz pare toplar atıldı.
Tam bir saat kıran kırana Ali cengi oldu, savaş meydanı kandan göl olup zemin kâfir cesetleriyle Vakvak Ağacı gibi oldu, bir anda 200 kâfir ölüp 400 silâhlı demir katlavî giyimli kâfir zincire bağlı esir oldu. Bunların hepsi elleri kafalarında yanıma getirdiler. Meğer hakir cenk içinde Feth-i şerif okuyarak dalıp kalmışım.
Kılıç artığı olan kâfirler firar edince nice yüz gaziler ve kaleden nice bin adamlar atlı ve yaya öğle vaktine kadar kâfirleri artlarından kovup 105 kelle ve 70 esir daha getirdiler. O gün o gece kalede top şenlikleri ve oda sohbetleri olup 10 gün 10 gece Göle Kalesi'nde güle güle kölelerimiz bile zevk ü safa ettiler. Yani bu mertebe mücahit gazileri vardır. Cenâb-ı Hak hepsini hata ve tehlikelerden koruya.
Bu savaşta 17 adamları şehit olup birer birer cenaze namazlarını kılıp defnettik. Gaza malından ruhları için helvalar ve pişiler pişirip fukaraya dağıttık. Hakire de gaza malından bir kese yoklama-baha iki at ve iki esir katana kâfiri verip yine orada o gazilere iki kâfiri bir kese talar kâğıt yırtan guruşa sattım. Hak bereket versin.
Beğenilenlerinden şebekeli bostanlarında kavunu, karpuzu, eriği, balsuyu ve beyaz sipov ekmeği herkesçe beğenilir. Bütün reayası Eflâk ve Macar kavmi olduğundan şehri gayet ga-
332
333
nimet ve ucuzluk yerdir. Zira Eflâk, Macar ve Boğdan kefereleri gayet çiftçi ve hizmetkâr olur. Kısacası Osmanlı'da böyle bir bolluk, sağlam ve dayanıklı kale yoktur. Allah âfetlerden korusun.
Göle ziyaret yerlerini bildirir
Azeb kapısından taşra ağaç köprü başında şehit ziyaret yeri tepesi. Nice yüz bin şehit ve salih kimseler gömülüdür. Himmetleri hazır ve nazır ola.
Daha sonra bu kalede bütün ahbap gaziler ile vedalaşıp 150 adet pak silâhlı gaza kılavuzlarımızdan yoldaş alıp topçu kapısından dışarı çıkıp 7 saat yıldız rüzgârı tarafına giderken ovalar ve ormanlar geçip,
Salanta Palankası Varoşu
Daha önce kefere yapısı bir küçücük varoş imiş. Pertev Paşa Göle Kalesi'ni fethettikten sonra bu Salanta Kalesi'ni genişletir. Zamanın geçmesiyle bazı yerleri yıkılır.
Allah'ın hikmeti (—) tarihinde Budin Veziri Nasuh Paşazade Hüseyin Paşa bu Salanta Kalesi altında Orta Macar, Kurs Maçan, Erdel Maçan, Seykel Maçan ve Hayduşak Macar-larıyla büyük cenk edip üçüncü günkü çenginde Hüseyin Paşa Budin askeriyle ve gayri askerlerle yıkılıp 70 bin adam şehitlik şerbetini içince Hüseyin Paşa hemen ancak iç ağalarıyla kalıp firar eder. Hâlâ bu Salanta Ovası'nda bütün şehitlerin pak cesetleri iki yerde hunka (tepe) yığılıp ziyaretgâhtır.
Bu kadar gazi mücahitler ve iman ehli müminler şehit oluncaya dek 100.200 kâfir kılıçtan geçip pis leşleri 7 yerde yığılıdır. Zira bu serhadlerde kanundur ki bir savaş yerine bütün reaya toplanır, ister Müslüman, ister kâfir olsun dağlar gibi yığıp üzerlerine hunka toprak yığarlar, İslâm askeri ölüleri üzere [85a] yeşil tahtadan bir sırık üzere bayrak dikerler, kâfir leşleri hunkası üzerine ağaçtan haçlar dikerler. Mümin ve kâfirlerin mezarlarını işaretleri budur.
Hâlâ bütün serhadlerde Nasuh Paşazade Hüseyin Paşa'nın Salanta Ovası'nda üç gün üç gece cenk edip 100 bin kâfiri kırıp sonunda kendisinin de bozguna uğradığı meşhurdur. O zamandan beri Salanta Kalesi yer yer yıkık yatıp varoşu gayet mamurdur.
334
Salanta Varoşu'nun anlatılması: Tamamı 2 bin haneli Eflâk ve Macar reayalı, 2 birov kâfiri hakimli, 3 kiliseli, birkaç dükkanlı, sayısız bağlı bahçeli, Macar mahbûblu bakımlı ve süslü varoştur ki Göle Kalesi kulunun aklâmıdır.
Oradan yıldız tarafına 5 saat gidip,
Fekte Batur Palankası'nm özellikleri
Bu kale içinde nice yüz yıl yaşamış bir papaz var imiş. Ölünce onun malıyla mezarı üzerine büyük bir kilise yapmışlar. O papazın ismiyle anılıp Fekte Batur Manastırı derler.
Sonra 1071 [1661] tarihinde Serdar Ali Paşa ile Varat Kalesi fethine gittiğimizde bu mahalle Siyavuş Paşa kardeşi Abaza Sarı Arslan Hüseyin Paşa Tımışvar Eyaleti askeriyle konup "Gelen geçen İslâm askerlerine yol güvenliği olsun" diye bu mahalle asker üşürüp bir haftanın içinde bu Fekte Batur Kalesi'ni yeniden inşa etti. Hâlâ mamur olup Yanova Kalesi ile Varat Kalesi arasında güvenli bir sığınak ve iman ehli palankası olmuştur.
Hâlâ Varat toprağında Kara Kiriş Nehri kenarında dört tarafı ormanlık içinde dörtgen şekilli bir sağlam ve rıhtım dolma duvarlı, çepçevre 500 adım büyüklüğünde dayanıklı palankadır. İçinde dizdarı, 50 adet hisar eri, cebehaııesi, sahi şahane topları, 5 dükkâncığı ve bir mükellef hancağızı var. Hüseyin Paşa bu adı geçen Fekte Batur Manastırı'm Sultan Mehmed Camii etti.
Kale kapısı batı tarafa açılır ağaç kapıdır. Ve bir sık meşe ormanı içine yapılmakla gayet korkulu ve tehlikeli yer olduğundan hiçbir zaman Macar katanası keferesi eksik değildir. Zira Yanova ile Varat arasında işlek geçit yeridir.
Bu kale hendeğinden akan Kara Kiriş Nehri Erdel Vilâyeti'nde Kolojvar Kalesi dağlarından ve Şiçevar Kalesi derelerinden akarak gelip bu Fekte Batur Kalesi'ne uğrar, oradan Göle Kalesi'ni sular, oradan Eğri Eyaleti'nde Sonlok Kalesi arasında Tise Nehri'ne karışır. O kadar güzel su değildir.
Sonra bu kaleden çıkıp yıldız rüzgârı tarafına düzlük ve ormanlı meşelik içinde kâfirin tehlikeli pusu yerlerini 5 saatte geçip,
Cihat yurdu hisarı, yani Varat Kalesi'nin özellikleri
Allah'a hamd olsun bu kemter kul 1071 [1661] tarihinde Serdar-ı muazzam Köse Ali Paşa ile fethinde bulunup ilk fetih
335
ezanını bu hakir okuyup nice işlerinde bulunduk. Ama imar olmadan hisar içinde olan tılsımlı tunçtan dökülmüş eski zaman pehlivanları heykellerini seyredip bütün Müslüman gaziler ile şenliklerde iken Serdar Ali Paşa efendimiz bu kemter kulu Bosna diyarına bu Varat Kalesi fetihnâmesiyle Melek Ahmed Paşa efendimize gönderdi. Biz de ılgar ile gidip efendimizin nice nice ihsanlarını görüp yine Melek Paşa efendimizin yanında kaldık. Bosna'dan Zirinoğlu vilâyetlerin ve Venedik'te Moran ve Dodoşka vilâyetlerini gezip dolaştıktan sonra efendimizle Bosna'dan azledilip Rumeli Eyaleti'yle yine Erdel Vilâyeti seferine Serdar Ali Paşa ile giderken Tımışvar altında Seydî Ahmed Paşa'yı bir Cuma günü Ali Paşa kendi otağında şehit edip Seydî Paşa'nın kellesini Devlet kapısına gönderdi.
Sonra Demirkapı'dan Erdel diyarına girip tam 10 ay Erdel diyarını gezip dolaştık. Oradan Erdel'e Abobi Mihal adlı bir kâfiri kral tayin edip Erdel Vilâyeti'nden 200 bin esir çıkarıp güvenlikte olduk.
Daha önce Seydî Ahmed Paşa'nın yenip katlettiği Rakof-çioğlu Kral'dan geri kalan 3 bin keseyi tahsil edip sağlıkla ve esenlikle Tımışvar'da kaldık. Hakir Melek Ahmed Paşa ile İstanbul'a gelip kubbe veziri olunca Sultan Ahmed kızı Fâtıma Sultan'ı Melek Ahmed Paşa alıp (—) (—) tarihinde Melek Ahmed Paşa İstanbul'da Kubbealtı'nda iken vefat edince garip kaldık.
Sonra bu hakir Köprülüzâde Sadrazam Ahmed Paşa'ya intisap ettik. 1073 [1663] tarihinde Uyvar fethinde bulunup ardından 1074 senesinde uğursuz Raba seferinde bozguna uğradık. Hamd olsun hakir o bozgunda can baş kurtarıp esenlikle Uyvar altına geldiğimizde Nemse çasarı sulha rağbet edip bir küçük elçisi çıkıp Belgrad'a geldik.
Sonra bizim elçimiz Kara Mehmed Paşa ile Nemse çasa-rına hakir bile gidip Alman diyarında nice zaman [85b] gezip dolaştım. Daha sonra Nemse çasarmın papinta hattıyla iki buçuk sene 7 krallık yeri, yukarıda yazıldığı gibi 7 krallık yeri gezip dolaştım. Üçüncü yılda Budin Veziri Gürcü Mehmed Paşa'ya gelip müşerref olduğumuzda hakire Eğri, Tımışvar ve Varat eyaletlerinin kale yoklamalarını verdi. Yukarıda yazıl-
336
dığı üzere adı geçen eyaletlerin bütün kalelerini gezip dolaşarak yolları katedip menzilleri katlayarak Beç, Prag, Bahr-i Muhit, Donkarkız, Danimarka, İsveç, Çek ve Tot vilâyetlerini gezdim. Hamd olsun üçüncü yılda yine sağlık ve esenlikle daha önce (—) tarihinde fethinde bulunduğumuz Varat Kalesi'ne gelip ulaştım. Varat Valisi Arnavut Hısım Mehmed Paşa sarayında konup sohbetleri şerefiyle şereflendim, Varat Kalesi'ni, varoşunu ve İrem Bağlarını gezip dolaştım. Fethettiğimizde İslâm askeri elinde harap edilmiş idi, ama şimdi o kadar bakımlı ve şenlikli olmuş ki kalesi, varoşu, mahalleleri, camileri, bağ ve bahçeleriyle sanki İrem Bağı olmuş.
Görülmeye değer hisar, yani sağlam Varat Kalesi'nin özellikleri
1071 [1661] tarihinde İbrahim Han oğlu Sultan IV. Mehmed zamanında Serdar Köse Ali Paşa eliyle ve Seydî Ahmed Paşa, Çavuşzâde Mehmed Paşa, Çatalbaş Paşa, Hısım Mehmed Paşa, Cerrah Kasım Paşa, Abaza Sarı Hüseyin Paşa, Yeııtür Hasan Paşa ve nice vezir ve beylerbeyilerin yardımlarıyla fethedildiği-nin tarihleri budur. Tarih mısraı:
Varat'ı aldı adûdan Ali Paşa-yı dilîr.
Diğer güzel tarih: Varat alındı, Erdel erzel oldu.
Nice sanatlı tarihleri vardır, ama bu kadarla yetindik. Hâlâ bu kale IV. Mehmed Han yazımı kanunu üzre başka vezirlik
eyalettir.
Padişah tarafından vezirinin hassı Rumeli veziri hassı gibi 11 kere 100 bin (1.100.000) akçedir. Mal defterdarı, timar defterdarı, defter emini, çavuşlar kethüdası, çavuşlar kâtibi, defter kethüdası, kâğıt emini, mahlûl kâtibi, kale tezkirecisi, tarihçi efendi, mukâtaacı efendi, şehremini efendi, beytülmal emini, beytülmal kâtibi, beytülmal naibi, mimar ağa, gümrük emini, haraç emini, muhtesib ağası, bâcdarı, muhtesib naibi, şeyhü'l-beledi, sipahilerin kethüdayeri, 6 oda yeniçeriyle bir müteazzım haseki ağa, yeniçeri ağası, üç oda cebecilere cebecibaşı, üç oda topçulara topçubaşı, lağımcıbaşı, kumbaracıbaşı, calici mehterbaşı, alaybeyisi, çeribaşısı, yüzbaşısı, 800 timar erbabı ve 15 zeamet erbabı vardır.
337
Kanun üzere bütün timarlılarm cebelüleri ile ve paşanın kendi askeriyle 8 bin asker olur. Ve 12 adet tuğ ve tablhane sahibi kale ağaları var. Mesela dizdar ağa, sağkol ağası, solkol ağası, beşli ağası, martolos ağası, gönüllü ağasının sağkolu, gönüllü ağasının solkolu, yerli topçubaşı, yerli cebecibaşı ve kum-baracıbaşı gibi ağaları var.
Kale dizdarı her gece kale kapılarının anahtarını kapuku-lu yeniçeri ağasına teslim eder. Hepsi defterde yazılı 3 bin adet kale kuludur ki Budin, Eğri ve Kanije kalelerinde böyle seçkin asker yoktur. Bu hesap üzere savaş sırasında kuşatma altında toplam 20.080 adet silâhlı asker mevcuttur. 20 bin asker de kuşatma sırasında taşra Varat Eyaleti kalelerinden yardım gelir.
Kanun üzere şeyhülislâmı, nakibüleşrafı vardır ve 300 akçe pâyesiyle şerif kazadır. 9 adet nahiyede 340 adet, kimi itaatli ve kimi asi şekilli köyleri var. Her sene kadıya adaletle 6 kese hâsıl olur. Paşasına 48 bin guruş cevz-i maduddan hâsıl olup bâd-ı hevâ, pazar bacı, panayır pazarı yerinden 8 bin guruş daha olup 3 bin asker beslemek ferman olunmuştur. Ancak padişah tarafına lydiyye (bayramlık) hediyesi vermemek üzere şart olunmuş bakir mansıptır ki daha bekâreti bozulmadı. Ama serhadin en sonunda kurulmuş yeni fetih bir eyalettir. Bir tarafında doğu tarafı Erdel Vilâyeti kâfiri, kuzey tarafında Kurs Macarıyla Orta Macar, batı tarafında Nemse kâfiri var. Allah korusun, serhaddin sonunda bulunan bir seddir.
Varat Eyaleti toplam 4 sancaktır. Evvelâ; Senköy Sancağı, Papmezö Kalesi Sancağı, Balanoş Kalesi Sancağı ve Solongar Kalesi Sancağı ve Bihar Nahiyesi, sancak beyi taht yeri olmak için Hısım Mehmed Paşa Der-i Devlet'e arz etti, henüz Tatar Nasuh ulaklıkla Edirne'ye gitti, ama mamur sancak olur. Bihar Nahiyesi Erdel diyarının seçkin yeridir ki 700 pare köylere sahiptir. Başka sancakları küçüktür. Reayaları Tot ve Macar olup gayet itaatlidirler. Zira Seydî Ahmed Paşa ile 3 sene bu kâfirleri kırıp güçlükle itaat ettirdik.
Varat Eyaleti'nde elliden fazla kale iki kılıç altında mutiler-dir, yani kâfire de haraç verirler, razılardır. [86a] Ve 12 bin haraç hanesi Köprülü evkafı var. Geri kalanı miri yazılıp Varat Kalesi kullarının aklâmlarıdır. Ve Varat Eyaleti'nin tamamında
22 bin padişah haracı yazılıp defterine kaydolunmuştur. Haraç ağasına haraç başına yarım guruş geçim harcı konmuştur. Varat Kalesi'nin zeminini bildirir
Varat Kalesi Erdel memleketinin İskender Şeddi ve Rakof-çi Kral'ın tahtı idi. Hâlâ İslâm elinde olup Mekke ve Medine'nin vakfıdır ki 12 bin altın Medine-i Münevvere'ye surre gider. Kalesi Üleşi Dağı dibinde, bu dağın kıblesinde Kiriş Nehri aşırı bir top menzili uzak, bu dağ eteğinde bir geniş yeşillik alanda beşgen şekilli tamamen şeddadi tuğla yapı, 5 tabyalı güzel bir kaledir ki sanki sağlam ve dayanıklı Mağosa Kalesi'dir. Gerçi bu Üleşi Dağı kaleye eğimlidir, ama arasında Şebeş Kiriş Nehri akar.
Bu Şebeş Kiriş Nehri, Erdel Vilâyeti'nde Şebeşvar Kale-si'nden, sonra bu Varat Kalesi dibinden ve hendeği içinden akarak batı tarafta Göle Kalesi'yle Sonlok Kalesi arasında Tise Nehri'ne karışır.
Ve anılan Üleşi Dağı Varat'ın poyraz tarafında yüksek bir tepedir. Hatta kuşatma sırasında bu yüksek tepe üzerinden, Yentür Hasan Paşa kaleyi 7 pare top ile döverdi, ama o kadar zarar isabet etmezdi. Zira hayli uzak mesafededir ve su aşırı olup derya gibi hendek suyu aşırıda olmak ile top güllesi kaleye gelip öyle zarar edemeyip top gülleleri batıp kalırdı. Kale hendeğinin eni tam 120 adımdır ve derya gibi içi Şebeş Kiriş Nehri ile dolu olup 47 arşın derin hendektir, içinde kadırga avanta edip pala vurup gezinse mümkündür. Bu kadar geniş hendeğin suyu içinde, hendeğin orta yerinde kaleyi kuşatmış bir ensiz hendek daha vardır, o hendek 17 arşın derindir. Zira bu hendeğin suyu yerlidir. Büyük enli hendeğin suyunu Kiriş Nehri'nden kesseler ortadaki küçük hendeğin suyu baki kalır. Bu hendek içinde türlü türlü balıklar ve canlılar vardır.
Bu kalenin büyüklüğü duvar üzerinden 2.500 adımdır. Tamamı 5 büyük tabyadır ki her birinde on ikişer adet kırmızı çul-lu arabalar üzere balyemez topları var. Ancak diğer kale gibi tabyadan tabyaya varılmaz. Her tabyanın başka kapıları, başka cebehaneleri, başka kaptanları ve başka topçu kulları var ve her tabya üçer köşe olup her köşesinde birer kârgir kubbeli karakol-haneleri var. Ve her tabyanın hendek suyuna bakar 3 adet balyemez şayka toplan var.
338
339
Kale duvarı hendekten yukarı 40 mimar arşını yüksek ve 10 arşın enli şeddadi tuğla yapıdır ve 20 arşın duvardan yukarı Demâvend Dağı gibi toprak yığılıdır. Bu toprak üzerinth de 10 arşın enli bir derin hendek içinde nice bin şeytanlıklar dolu hendektir. Kıbleye bakan tabyanın temelinden yukarısın-da, kale duvarının yarısında kaleyi kuşatmış bir sanatlı taş kuşaktan kale duvarı çepçevre tuğla, yontma tıraşlı ve cilâlı taş ile yapılmış sağlam kaledir. Zira 1007 [1598/9] tarihinde Sultan III Mehmed Haıı zamanında bu Varat Kalesi'ni Saturcu (—) Paşa 5 ay döve döve yerle bir etti. Ama tüm asker Varat'ın 7 adet İrem Bağı gibi varoşlarında zevk ü safa etmede, beşinci ayda kar ve yağmurun çokluğundan ve şiddetli kışın erken gelip bastırmasından el ayak tutmayıp asker içinde kıtlık baş gösterdi. Tatar Han da Saturcu Paşa'ya gücenik olup Kırım'a gittiğinden hemen İslâm askeri serdara karşı ayaklandılar. Tüm İslâm askeri Varat Kalesi altından fetihsiz eli boş ve hüsranla dönüp o şiddetli kışta ağırlıkları, çadırları, cebehane ve Osmanlı hazinesi ile sağ salim Tımışvar Kalesi'ne çıkıp kışlak verdiler. Hemen kâfir yüz bin hamd edip Varat Kalesi'nin yıkılan yerlerin taş ile ve kırmızı tuğla ile sağlam bir şekilde onarıp yapmıştır ki sanki yeni bir kaledir.
Bu kalenin batı tarafına ancak bir kapısı vardır, ama üç kat sağlam demir kapılardır. Ve kapı üzerinde taştan mermer ustası sığır başları oymuş ki sanki canlıdır. Ve bu heykellerin iki yanında insan elleri, ayakları, davul boru ve çeşit çeşit cebehane resimlerini taştan oymuş, hâlâ kapı üzerinde durur gayet sanatlı heykellerdir. Ve bu kapının iç yüzünde sol tarafında bir kule üzerinde saat kulesi var, çanının sesi bir konak yerde duyulur.
Bu kale içinde 10 dükkân ve 2 hamam var, 150 adet iki katlı kârgir yapı şindire tahta örtülü sanatlı asker odaları, 3 yerde at değirmenleri ve yeniçeri ağası kulesi önünde bir cehenmem kuyusu zindanı var, başka yapıları yoktur. Birkaç küçük meydancıkları var.
İç kalenin şekli
Dostları ilə paylaş: |