GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi


Yeni yapılan güzel Tancavar Kalesi'ııin özellikleri



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə26/34
tarix15.01.2019
ölçüsü2,09 Mb.
#96831
növüYazı
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   34

Yeni yapılan güzel Tancavar Kalesi'ııin özellikleri

Daha önce küçücük palanka olup o fecere kral vezirinin hassı imiş, ama şimdi Uyvar fethedildikten beri Uyvar gazi­lerinin çetecileri ve poturacıları korkusundan bu kaleyi tuğla­dan daha geniş ve sağlam edip içine 3 bin seçkin Nemse ka-tanası koymuşlardır. Uy var'dan bu kaleye gelinceye kadar Vak Nehri'nden beri böyle bir sağlam yeni kale yoktur.

Tuna Nehri'nden 6 saat uzak bir yeşillik lâlezar ovada bu­lunup asla havalesi yoktur. Tuğla yapı beşgen şekilli bir sağlam kaledir. Üç bin askeriyle kaptanı İspanya vezirine karşı çıkm büyük alay ile kaleye girerken top şenlikleri edip hakire İrem Bağı gibi bir konak ile tayinatlarımızı verdiler. İlk önce bu kale kaptanı konağımıza gelip elimizde olan kral hattına baktı, her ne ki ferman olundu ise eksiksiz zahiremizi, tayinatlarımızı ve hediyelerimizi verdi. 10 adet kadın, 10 nefer oğlan, 10 rif şarap getirdi. Şarabı nöbetçi kefereler yılan zehri gibi içtiler. Kadın­ları geri gönderdik, hizmetçi oğlanları alıkoyduk. Seher vakti yine kalkıp kuzey tarafa 4 saatte Akyayla'yı geçtik. Öyle yük­sek bir tepedir ki bütün ovalar aşağıda bukalemun nakşı gibi bağları, bahçeleri ve ekinlikleriyle gözükmektedir.

Oradan 2 saatte yokuş aşağı gidip Peran Nehri'ni geçtik. Bu nehir Akyayladan gelip Vak Nehri'ne karışır. Oradan, Alman Anperan Kalesi'nin özellikleri

Nemçece (—) demektir. Yapıcısı Laslo Kral'dır. 936 [1529] tarihinde Süleyman Han Beç'i kuşattığında Kasım Voyvoda 40 bin yiğit ile ansızın bu Anperan Kalesi'ni basıp fethedip gani­met malından bir şey almayıp bütün kâfirlerini ateş saçan kı­lıçtan geçirip varoşunu ateşte yakar, ama kalesi gayet sağlam ve dayanıklıdır. Bir yalçın kırmızı kaya üzerinde beyaz kuğu gibi durur, yuvarlak şekilli, yüksek bir kaledir. İçinde bin ka­dar tahta örtülü evleri ve bir manastırı var, ama çarşı pazarı yoktur.

Aşağı varoşu: 5 bin hane, 7 kilise ve 600 süslü dükkânları var. Bağ ve bahçesinin içinden Ovo Nehri akar. Akyaylalar-

dan doğup gelip bu kaleden 5 saat aşağı güney tarafa akıp Tuna fsfehri'ne karışır. Bu İrem varoşunda İspanya vezirinin konağı-na bitişik hakire bir konak ile bütün tayinat ve hediyelerimizi verip bir gece bu varoşta zevk edip eğlendik, büyük toplar ve fişenkler attırdık. Oradan kalkıp batı tarafa suyu ve havası hoş ovalar içinde köyleri geçip 5 saatte,

Büyük Şinova Kalesi'nin özellikleri

Nemçe dilinde ismi (—) (—) demektir, ama kale köhne yapı olduğundan yapıcısını bilmediklerinden yazılmadı. Ancak bü­tün zamanlarda Nemse çasarının miras mülküdür. Yine Süley­man Han asrında Kasım Voyvoda burada hayli cenk edip kale­sini fethedememiş, varoşunu yakıp bütün reayasını kılıçtan ge­çirip ganimetlerini almadan tamamen ateşe vurmuştur.

Daha sonra kâfirler bu varoşu mamur etmemek için lanet edip hâlâ bu varoş harap hâlde kalmıştır. Zemininde bağ, bah­çe, gül-i gülistan ve şebekeli bostanlar içinde 20 adet büyük ki­liseleri var, kârgir yapı olmak ile bahçeler içinde mamur kilise­lerdir. Kalesi Tuna Nehri kenarında gayet şeddadi taş yapı yük­sek bir kaledir ki benzeri olmayıp geçmişin ustaları bu kaleyi mühr-i Süleyman gibi büyük tabyalarıyla altıgen şekilli yap­mıştır. Altı kapısı var, altı vilâyetten gelen kervan halkından bu kapılarda bâc alınır.

Bu kale önünde Tuna Nehri deve boynu gibi dolaşıp güney tarafa 6 konak yine Alman'a doğru akıp oradan yine batı tara­fa akar. Bu kale kaptanı bizi kondurup İspanya vezirine hedi­yeler verip büyük ziyafetler edip hakire de türlü türlü hediye­ler verdi.



Kasım Voyvoda şehitleri ziyaret yerini bildirir

Bu kalenin doğu tarafında bir yeşillik ovada Kasım Voyvo­da çenginde şehit olanlardan 40 yerde yığın yığın mezarlıkları ziyaret ettik. Kâfirlerin sözlerine göre,

"Burada 12 bin Türk askeri yatar" dediler, ama her yığın­da tunçtan birer alâmet yapmışlar. Mesela 10 yığında tunçtan insan şekilleri, bir yığın üzerinde tunçtan at şekli, birinde kı­lıç, birinde kalkan, birinde tüfeıık, birinde okluk var. Kısacası bütün şehitlerin atlarını da kırmışlardır. Asla bir silâhlarına el koymayıp bütün şehitlerin silâhlarını birer yere gömüp üzer-


288

289


lerine birer yığın toprak yığmışlar, üzerlerine her silâha göre tunçtan birer alâmet etmişlerdir. Bütün şehitlerin çevresine kale ve tabur hendeği gibi hendek kazmışlar, asla bir hayvan girip şehitleri çiğneyemezler.

Hâlâ kudretten [74b] bütün şehitlerin üzerinde güller, rey­hanlar, sümbüller ve çiçekler biter ki kokusu insanın beyni­ni kokulandırır. Bu ziyaret yerinin ortasında bir mermer direk üzerine bir kılıç konmuş, yani biz bu ölüleri kılıç ile kırdık de­mektir. Kendilerinin anlattıklarına göre,

"Her sene Kasım günleri olduğunda bu Kasım Voyvoda as­kerleri üzerine bir hay huy Allah Allah deyip o gece gökten ala­ca alaca nur yağar" diye kefereler tanıklık ettiler. Hamd olsun hepsini ziyaret edip ruhaniyetlerinden istimdad talep ettik.

Bu kalenin ovalarında harap olmuş büyük şehirler, köyler ve kasabalardan o kadar harap şehirler var ki anlatılmaz. Me­ğer Uyvar fethi olduğu sene bizim askerden evvel çıkan Hacı-ki Paşazade Tatar askeriyle ta bu mahallere gelip yakıp yıktık­larından beri viran kalmış şehirler var ve Uy var'dan bu mahal­lere kadar 19 konak yerdir.

Oradan yine batı tarafa 6 saatte gidip,

(27 satır boş) [75a]

Sonra iki buçuk yılda yine Beç Kalesi hizasında (—) ovası­na konup Beç Kalesi sağ tarafımızda 12 saat yerde kaldı. O gün bu (—) (—) varoşunda zevk ü safâlar edip şehri seyrettik. Beç Kalesi içinde kralın dedesi İstifani Kral'm yaptığı manastırın vakfı süslü bir şehirdir. Gerçi kalesi yoktur, ama gayet hoş ve mamur şehirdir. Tamamı 3 bin adet kiremit örtülü bağlı, bahçe­li, 7 manastırlı ve çarşı pazarlı şehirdir.

Oradan kalkıp güney tarafa 5 saat gittik. Asla dağ ve taş geçmeyip yeşillik, ekinlik ve otluk ovalar üzerinde bakımlı köyler içinde Akyayla'dan akan sular geçip,



Fişevar Kalesi'nin özellikleri Nemse çasarınm babası yapmış olup Beç Kalesi içindeki hastanesinin vakfıdır. Başka hâkimi vardır ki 3 adet birov yö­netir.

Biri Yoranda Manastırı'nm ve varoşunun hâkimidir. Bu manastırın da yeryüzünde benzeri yoktur. Bunda olan tabip,

290

hekim, cerrah ve burada olan teşrihat (otopsi) kâfiristamn hiç­bir yerinde yoktur. Teşrihat odur ki herhangi bir hastalıktan Ölen adamların kral izniyle veya ölen keferelerin vasiyetiyle karnım yarıp ölüm sebebi olan hastalıklarına bakıp bazı vücu­du tuzlayıp muğlablar ile iskelet edip (kurutup) bir dolapta sak­layıp ölüm sebebi olan hastalığı yazarlar. Nicesini derişiz bütün sinirleriyle teşrih edip saklarlar ve nicesinin sinirlerini kezzap ile giderip bütün sinirleriyle bir dolapta saklarlar. Ve nicelerinin derisini, sinirlerini ve damarlarını giderip insan vücudunu ta­mamında ne kadar kemik varsa demir teller ile birbirlerine bağ­layıp yine bir dolapta saklarlar.



Kısacası bu büyük kilisenin her köşesinde olan dolaplar içinde insan iskeletleri ve otopsilerinin her çeşidi saklanıp hep­sini ölüm sebepleri ve isimleri dolapların üzerinde yazılıdırVe nice bin ibretlik görülmeye değer şeyler bu Yoranda Kilisesi'nde mevcut olup bu dârüşşifada şifa bulanlar bu hastaneye o kadar altın ve gümüş kazanlar, tencereler, kebap şişleri ve o kadar gü­müş, altın, kalay, bakır ve kap kaçak şeyler yaptırıp bu kiliseye vakfetmişler ki anlatmaktan uzaktır. Ve bu kilisenin dört tarafı sanki Meram bağlarıdır.

Bu şehrin bir hâkimi de dış varoşundadır. Gayet bakımlı ve şenlikli büyük, mamur ve süslü şehirdir. Tamamı 8 bin adet tek ve iki katlı, kârgir yapılı ve İrem Bağlı süslü şehirdir. Ancak ka­lesi yoktur, ama kaleden sarp dört tarafı gemi direklerinden ve başka yüksek ağaçlardan kazıklı sağlam şarampavlardır. Dahi taşrası derin hendeklerin içinden Kansi Nehri geçer. Küçük Al­man dağlarından gelip bu Fişevar hendeğini dolaşıp bu mahal­le yakın Tuna Nehri'ne karışır.

Bu şehrin evleri genellikle Tuna kenarına yapılmış olup kat kat saraylar, yüksek köşkler ve sanatlı büyük kiliseler ile bezen­miş, süslü sokaklar ve çarşılar ile donatılmış bir bakımlı ve şen­likli Fişevar şehridir. Bir gün bu şehirde konaklayıp tekrar Beç şehrine gideceğim geldi, zira bu şehir Beç toprağında olup 12 saat yakındır.

Oradan tekrar bu şehirden gemilere binip karşı Uyvar Ka­lemiz olan tarafa geçip 7 saat doğu tarafa uçsuz bucaksız şen­likli İrem Bağlı mamur köyleri ve kasabaları tamamen geçip,

291

(...) (...) kalesinin özellikleri

Uyvar sahibi Fargaçi Kaptan'm dedesi Süleyman Han kor­kusundan (---) tarihinde yapmıştır. Hâlâ Nemse çasarı hük­mündedir. Ancak Pojon Kalesi hâkimi toprağında, Tuna Neh­ri kenarında bir sivri topraklı yüksek bayır üzerinde dört köşe şeddadi yapı güzel bir kaledir. İç kalesi yuvarlak şekilli olup kıbleye bakar bir kapısı var. Kale içinde kârgir yapı bir manas­tırı, aşağı varoşta 2 bin kadar şindire örtülü haneleri ve birkaç çan kuleli manastırları var, ama taşrada bağı ile bahçeleri he­sapsızdır. Ve genellikle Beç Kalesi ayanı ve Pojon Kalesi ayanı­nın bu ovalarda verimli bağları var. Oradan bir saat gidip, Koron tacı şehri, yani Pojon Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı Laslo KraTdır. Daha önce küçük bir kale imiş, son­ra Sultan Süleyman Han Nemse çasaıiarma İskender tacı olan goronayı bağışladığında bu Pojon Kalesi'ni temelinden yıkmış­lardır. Sonra yeniden bu kaleyi yapıp 12 asker ile İskender tacı­nı buraya kor.



Pojon Kalesi'nin şeklini bildirir Daha önce elçi paşa ile Beç Kalesi'ne giderken bu kale sa­ğımızda kalıp görmek kısmet olmadı, ama şimdi gördük. Tuna Nehri kenarında bir sivrice topraklı bayır üzerinde Tuna'nm kuzey tarafında Uyvar toprağında Uyvar'a üç merhale yerde dört köşe şeddadi sağlam bir kaledir. Doğudan batıya uzunla­masına yapılmış olup iç kalesi Kanije Kalesi gibi dörtgen şekil­liden uzunlamasmadır ve ortası inceciktir, yani ensizdir, de­mek ola. Ve o kalenin ince yerinde gayet yüksek ve büyük sa­ray var ki dört tarafında nice yüz şahnişin ve pencereler ile süslenmiş bir saraydır. [75b] Meğer daha önce krallara mahsus imiş. Bu da Nemse çasarlarmın sarayı imiş. Budin, Üstürgon ve Ustolni-Belgrad kaleleri ellerinden gittikten sonra krallar Beç'i taht edinip orada karar ederler. İnşaallah oradan da kaçarlar.

Bu yazılan Pojon Sarayı tam 366 adet billur, necef ve morart camlı pencereler ile bezenmiştir.

Ve dört köşe İstanbul'un Galata Kulesi gibi 4 adet kuleleri var. Onlar da kat kat pencereleri camlar ile süslenmiş olup dört kulesi de dört köşe saf kurşun ile örtülüdür.

Bu mamur saray çepçevre başka iç kale gibi bin adımdır.

Kıble yönüne bakar bir ibretlik sanatlı kapısı var, etrafında­ki fırdolayı başka derin hendeği içinden Tuna Nehri akar. Ama simdi biz orada iken nice yüz bin küffar ırgat ve nice bin yetiş­miş ustalar, hendese ilmi ve mimarî ilminde uzman mühendis­ler her diyardan toplanıp anılan sarayın çevresine yeniden bir varoş yapmak için temel hendekleri kazıp iki yerden kapı alıko-nıuşlar, biri karada Uyvar kalemiz toprağında, biri batı tarafın­da Tuna Nehri kenarına koymuşlar.

Bu anılan iç kalede olan sarayda daha önce krallar ge­lip toplantı yapaıiarmış. Krallar tahta oturmak için buraya ge­lip gorona tacını başına giyip baş irşek papaz eliyle beline kı­lıç kuşanıp Beç Kalesi'ne gidermiş. Zira gorona dedikleri İs­kender tacı bu Pojon'da durduğundan bu şehre Nemse kavmi Kudüs-i Şerif kadar itibar ederlerdi. Ancak şimdi Osmanoğlu Devleti'nde 1073 [1663] tarihinde Sultan IV. Mehmed Han Veziri Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa Uyvar Kalesi'ni fethedeli Nem­se kralı korkusundan İskender tacını bu Pojon'dan kaldırıp Beç Kalesi'nden 6 konak içeri Prag Kalesi'ne götürdüler. Hatta biz elçi paşa ile Beç'e vardığımızda tacı Beç'e alay ile Prag'dan getir­diler. Zira bu Pojon Kalesi, hâlâ bizim Uyvar kalemize 3 merha­le yakın olduğundan bütün Nemse kâfirleri korkuya düşüp tacı kaldırdılar ve Pojon'u imar edip 12 bin asker kodular.

Ve anılan iç kale olan saray hâlâ kapalı olup içinde cebeha-neden başka bir şey yoktur. Hâlâ etrafına saraya bitişik batıdan i doğuya uzunluğu 5 bin adım 2 kat bir derin toprak hendek ka-I zıp içinden Tuna akar, bir yanında Tuna gemileri bağlanır. Ta bu derece enli hendeklerdir. Hemen aynı Roma Kalesi hendeği gibi badem şeklinde yeni yapı sağlam bir hendek kazmış ve he­nüz kenarlarına şeddadi yapı duvarlar yapmışlar.

Ve bu hendek düz yerde olmak ile iki kat hendeğin için­de Tuna gemileri dolaşıp girip çıkarlar. Ve doğu tarafından bu hendeğe Pojon Nehri, Akyaylalardan beri gelip bu hendek için­de Tuna Nehri'ne karışır.

Ve bu hendekler etrafında 11 adet yeni yapı topraktan sağ­lam tabyalar etmiş ki her biri birer İskender Seddi'ne denk tab­yalardır. Bu anılan yeni yapı hendeklerin içinde,


292

293


Pojon Varoşu'nun özelliği

Sanki akçe tahtası gibi bademi şekilde yapılmış, bir tarafı Tuna kenarında ve bir tarafı Uyvar tarafında bütün evleri bağ­lı, bahçeli şeddadi kârgir yapı şindire tahta ile örtülü 3 bin adet mamur hanelerdir.

Bu varoşun çepçevre büyüklüğü 3 bin arşın yalın kat du­varlı kasabadır ki 7 yerde biraz mamur kuleleri var. Ve 3 adet kapısı, içinde 4 manastırı, 9 kiliseleri, bazı yerinde meydancık­ları, 500 kadar dükkânları ve 3 adet hanları var. Ancak kâfirler bu kalenin kıymetini henüz bilip günden güne imar etmededir Ve bu kalenin kuzey tarafındaki dağı ve taşı, bağı ve bah­çesi tutmuştur. Ancak bu bağlar şehre o kadar havaledir ki iç kalesinde olan anılan kral sarayında ve aşağı varoş içinde top ve tüfenkten insan gezemez, kuşatması gayet kolaydır. Allah Müslümanlara nasip ede.

Burada da kralın papintalarını Pojon kaptanına gösterip 3 gün zevkler sürüp kaptandan ihsanlar ile kılavuzlar alıp ora­dan doğu tarafa mamur yerler içinde bir gün gidip, Macaristan Vilâyeti'ni bildirir Akşama yakın gidip nice yüz adet henüz mamur ol­muş köyler, kasabalar ve nice yüz harap olmuş köyler geçtik. Zira daha önce Uyvar'ı kuşatırken Hacıki Paşazade askeriy­le bu köyleri harap etmiştik. Ve Uyvar fethinden sonra Tatar Hanzâde Ahmed Giray Sultan'ımm askeriyle Akyaylalardan içeri Tot Vilâyeti'ni, Kurs Macarı ve Orta Macar vilâyetlerini yağmaladığımızda bu köyleri harap edip yıkmıştık. Henüz 3 yıldan beri daha imar olmamakla zorunlu olarak, Vak Nehri sahili menzili Bu nehir Akyaylalardan gelip Uyvar'a yakın geçip kâfirin Komaran Kalesi dibinde Tuna Nehri'ne karıştığı nice kereler yazılmıştır.

Kısacası bir gece çadırımızda Vak Nehri kıyısında bir ye­şillik yerde yatıp [76a] ertesi sabahleyin Vak Nehri'nin geçidi­ni bulup yüz bin sıkıntı ve zorluklarla nehri geçip Uyvar topra­ğı taraflarına düştük, ama henüz kâfiristânm katana yerlerine geldik. Burada dahi nice yüz yakılmış köy ve kasabalar geçtik. Ve nice yaktığımız köylere ve şehirlere rast gelip tanıdık çıkıp

işaretleriyle bildim. Ama nice yüz kârgir yapılı kilise ve ma­nastırlar şeddadi yapı olduğundan meydanda sipsivri kalmış-jar idi. Zira bu mahalleri ta Komaran, Uyvar, Litre ve Vak Nehri asırı henüz geçtiğimiz Pojon Kalesi, Akyaylalar, Sucever Kale­si ve Ban Kalesi'ne kadar 20 konak yerleri, Tot Vilâyeti'ne kadar bu vilâyetleri berbat etmiştik. Ancak henüz imar olmadadırlar. 100-150 bin esirleri alınıp bu kadar ganimet malları alındığın­dan bu 3 seneden beri bir hoş imar olmamış. Hamd olsun 3 se­neden sonra yine harap ettiğimiz yerleri imar olur görmek na­sip oldu. Oradan bu ovaları da bir günde ılgar ile geçip, Jebel Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı malumum değil, ama hâlâ Nemse çasarı hükmün­dedir. Pojon hâkimi tarafından Aliban Kaptan zapt eder, ancak temiz toprağı Tot Vilâyeti sayılır. Nice kere Orta Macar hâkimi Topal Palatinuş Hersek bu kaleye malik olmuştur. Daha önce Uyvar'dan nice kere çete ve poturalara seğirtmiştik, bu kaleyi görmek nasip olmadı. Hâlâ Macar ile dopdolu güzel bir kaledir. : Hatta hisar içinde Macar ve Nemse vardır. Taşra köylerinde rea-I yalarında Tot kavmi ve Macar kavmi kâfirleri vardır.

Kalesi Pojon Nehri kenarında havalesiz bir şeddadi tuğ­la yapı, güzel bir sur ve benzersiz sağlam bir kaledir, ama kü­çüktür. Ve beşgen şekilli yapılmış olup iki kapısının biri güne­ye ve biri doğuya açılır. 5 köşesinde 5 adet Kahkaha Kalesi gibi ' sağlam ve dayanıklı tabyaları var, ama hendeği o kadar derin ve duvarları o kadar yüksek değildir. Ancak henüz Uyvar fet-j holalı Nemse çasarınm fermanıyla 20 bin adet Tot reayaları bu kaleye üşüşmüş, kale duvarını her tarafından ellişer adım enli ve bir kat hendek daha yapmaya başlamışlar. Ve varoşu çevre­sini de Uyvar Kalesi'nin 5 katından büyük ediyorlardı ve bütün reaya derya gibi üşüntü edip çalışırlardı. Ama hakiri görünce Uyvar altında alınan ve Raba çenginde esir olan ümmet-i Mu-hammedleri tamamen kaldırıp gizlediler. Lakin Uyvar yılı fet­hedilen kalelerin kâfire dönen reayaları, Uyvar köyleri reayaları ve nice bin Tot Vilâyeti reayaları bu aşağı yeni Jebel Varoşu'nda I oturup bir kaleyi imar ettiklerinden Uyvar Kalesi'ne reaya az ' kaldı. Bu Jebel Kalesi ovası o kadar bir bağ ve bahçeli yerdir ki şebekeli bağları, bostanları bir konak yeri bezemiştir.


294

Bu kaleden kalkıp kıbleye 9 saat harap ve mamur yerlerde

gidip,


Yeni Geceb-Uyvar Kalesi'nin özellikleri

Uyvar fethedildikten sonra elçi paşa ile Beç Kalesi'ne varın

"Padişah izniyle Nemse sınırında çasarm bir kale yapalım" dediği yeni yapılan bu bitmemiş kaledir ki Pojon Nehri ile Vak Nehri arasındaki bölge içinde Vak Nehri kenarında ve Pojon Nehri ile Vak Nehri'nin birbirine kavuştuğu yerde hâlâ 40-50 bin kadar kâfir denizler gibi toplanıp binlerce arabalarıyla taş kireç, kereste ve diğer mühimmat ve levazımatlar taşıyıp yeri göğü toz tutmuş. Nice bin kâfir hendekler kazmaya ve kale te­mellerin kazmaya çalışırlardı. Hatta kale temeli bir adam boyu kârgir ve rıhtım yapı yeryüzüne çıkmış. 20 arşın kadar daha duvarı yükselirse yeterli olur, derlerdi. O kadar sağlam ve de­rin hendeği içinde deniz gibi Pojon Nehri ve Vak Nehri akardı.

Temeli baştanbaşa küçük küçük kemerler olup duvarı tam 50 adım enli şeddadi tuğla rıhtım yapıdır. Ve Uyvar gibi altı­gen şekillidir, ama tam iki Uyvar Kalesi kadardır. Ve kale hen­değinden dışarıda bir kat hendek daha kazmak için işaret edip çizmişler ama daha kazmamışlar. 150 adım enli ve geniş hen­dek çizmişler. Bu hesap üzere bu kale eğer tamamlanırsa Uy­var Kalesi'nden sarp ve sağlam olur.

Ve kale duvarı tamam olduğunda temelden ve hendek için­den çıkan toprakları kale duvarı üzerine tabyalara yığmak için insanlar karınca gibi toprak taşıyıp 7 tabya üzerinde topraktan 7 adet Elburz Dağı gibi dağlar yığmışlar. Ve bu kaleye iki adet kapı belirlemişler. Uyvar fetholalı kötü işli kâfirlerin etekleri tutuşup bu kaleye başladı, ama bu ileri görüşlü kâfirlerin elbet­te bir şeytanlığı vardır. Bu sonu düşünen hakirin anladığı odur, bu kaleyi yapıp içine 40-50 kâfir koyup Pojon Kalesi'ni koru­yup fırsat bulduklarında Uyvar Kalesi'ni [76b] Osmanlı elin­den kolaylıkla ala. Bu kalenin yapılmasına padişah tarafından izin verilmesi bütün yanlış olup tedbirsizlik oldu. Hemen Yüce Tanrı Uyvar Kalesi'ni düşman elinden koruya.

Hatta bu kaleyi yapmak bahanesiyle bu kale etrafına 100 bin kadar kâfir toplanmıştı, ama henüz hisar içinde uğursuz haneleri ve manastırları yapılmayıp bütün kâfirler kale dışın-

296

da çadır ve çergelerinde kaldıklarından Uyvar Paşası Kurd Paşa kâfirlerin gulgulesini Dergâh-ı Âlî tarafına arz ettiğinde Kurd paşa'nm arzına güvenmeyip yerini Küçük Mehmed Paşa'ya ver­diler-



Bu kale yapısını seyredip oradan kuzey tarafa 5 saat yine ! harap olmuş köyler içinde gidip,

Galgofça Kalesi'nin özellikleri

Eski zamanlarda Uyvar Hâkimi Fargaçi Kaptan'm dede­si yapmıştır. Daha sonra Nemse'nin çasarı istila edip hâlâ kral imparator tarafından Pojon hâkimi kaptanı zapt eder. Vak Nehri kenarında bir küçücük kârgir tuğla yapı güzel bir kale idi. Fâzıl Ahmed Paşa Uyvar'ı döverken Kıbleli Mustafa Paşa'yı Şam Eya­leti askeriyle ve Kardaş Kazak askeriyle bu kaleyi kuşatmak­la görevlendirilip 20 gün 20 gece bu kaleyi Kıbleli Mustafa Paşa dövüp fethi yakın olmuşken Osmanlı üzere Nemse çasarı ve Zi-rinoğlu askerinin geldiği duyulunca bu Galgofça Kalesi'ni döv­mekten vazgeçip İslâm ordusuna gelesin diye sadrazam buyru­ğu gelir. Hemen Kıbleli Paşa bu kale altından topları çekip Şam askeri ve Kazak askeriyle Uyvar altına yöneldiğinde hakir o sı­rada Akyaylalar çetesinden 3 bin askerle ve bu kadar ganimet malıyla bu Galgofça Kalesi altına gelip bir hoşça seyredemeyip fethi kısmet olmadan Kıbleli Paşa ile ordu-yı hümâyûna gelmiş-I tik, ama şimdi bu sulh sırasında bir hoşça seyrettim. Galgofça surunun şeklini bildirir

Vak Nehri kenarında bir yeşillik düz ovada dörtgen şekil-. li bir küçük kale idi. Hâlâ etrafına yine Vak Nehri kenarında 8 köşe bir şeddadi tuğla yapı, bir sağlam ve dayanıklı kale oluyor. Eski Galgofça bu yeni kaleye iç kale gibi olup bundan taşra bir büyük varoş çevirmiş ki Kıbleli Paşa ile Kazak askerinin metrise girdikleri hendekler tamamen varoş olup bunun da etrafını dol­ma şarampavlı rıhtım palanka ile 8 adet Bîsütun Dağı gibi tab­yalar etmiş. Bu tabyalara da büyük hendekler kazıp içinden Vak Nehri'ni akıtmak isterdi. Ve bu Uy var'a yakın olan küçük kalele­ri hep büyütüp Uyvar reayalarını bu kalelere koyup mamur et­mede idi.

Ardından bu Vak Nehri'ni geçtik. Uyvar toprağıdır, 12 saat doğu tarafa viran köy ve kasabalar geçip,

297

Litre Kalesi'nin özellikleri

Tanrı'ya hamd olsun Uyvar fethi senesinde Siyavuş paşa kardeşi Gazi Abaza Sarı Hüseyin Paşa ile fetihte bulunup ilk defa ezan okuyup hizmetimizin geçtiği yukarıdaki sayfalarda ayrıntılarıyla yazılıdır, ama yine gelesi sene Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa Belgrad kışlağında iken küffar bu Litre Kalesini işgal edip Allah'ın hikmeti kâfirlerin elinde iken yine 2 gece konuk olup seyretmek nasip oldu.

Bundan anlaşılan odur ki "Bu dünya al ver dünyası" imiş Cenâb-ı Hak yârî kılıp mülkünü kâh Müslüman'a ve kâh kâfirlere eğlence için kırat kırat verir, yine aldırır. Sözün kısa­sı, hemen kullarına bu dünyayı eğlence verir. Her padişah bir vilâyet alıp bir mülke malik oldum sanıp yine o mülkü bıra­kıp elden çıkarır. Hemen hemen bu âyette olduğu üzere "Bu­gün mülk kimindir? O tek ve Kahhâr olan Allah'ın"dır. [Kur'ân, Mü'min 16]

Yeri cehennem olan kâfirler bu Litre Kalesi'ni İslâm elin­den alalı o kadar sağlamlaştırıp dayanıklı hâle getirip çevresi­ne sağlam tabyalar etmiş ki Litre Kalesi sanki Kahkaha Kalesi olmuş. İnsan görse hayran kalır.

Hatta aslında zemini bir sarp tepe, yüksek kaya üzerin­de yapılmış, başpapazların hasları sarp bir kale iken 10 bin ka­dar asker ile sayısız sınırsız cebehane koymuş. Ve bizi bu ka­leye getiren yoldaş kâfirler gittiler, o gece kaptanları ile buluş­tum. İç kalede hünkâr camii ettiğimiz büyük manastıra var­dım. Mihrap ve minberini bozmamışlar. Hakirin hattıyla mih­rap üzerinde "Zekeriya onun yanına, mabede her girdiğinde (yanın­da bir nzık bulurdu)" [Kur'ân, Âl-i İmrân 37] âyeti hattım ve nice ibretlik eserlerim bozmamışlar, öylece duruyordu. Bundan çok hoşlandım, ama henüz bu kilise Mesih milleti âyin yeri olup kefere ve fecereler ile dopdolu bir kale olmuş.

Sabahleyin kale kaptanı bu hakire kralın fermanı kâğıtlarına uyup nice hediyeler ile 50 nefer kâfir katana kıla­vuzlar verip oradan kıbleye doğru 3 saat yeşillik ve bakımlı köyler içinde gidip [77a] hamd olsun İslâm diyarı olan Uyvar Kalesi toprağında bizim Şuran Kalemiz toprağına ayak basıp 5 saat şenlikli yerler içinde gidip,



Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin