Bu soruları soranlar, iki ayrı soruda birbirinden tümüyle farklı iki ayrı sorunu dile getirdiklerini gözden kaçırıyorlar ya da bunları bilerek birbirlerine karıştırıyorlar. Alevilik ve Sünnilik iki ayrı kültür olduğu ölçüde, bu kültürlerin etkisi altındaki emekçilerin birbirlerine karşı tarihten kök alan önyargıları, buradan gelen mesafeli tutumları, kışkırtmalardan da beslenen yer yer pasif düşmanlıkları elbette “toplumsal” bir gerçektir. Ama bunu alıp toplumsal “çelişki” ve “kutuplaşma” olarak nitelemek ve toplum düzeyinde genelleştirmek, bununla da kalmayıp devrimci stratejinin bu(297) “çelişki” ve “kutuplaşma”ları veri olarak değerlendirmesi gerektiğini savunmak, sorunun özünü tam da egemen sınıfların arzuladığı doğrultuda bozup karartmaktır.