Devrimci Yol ve Kurtuluş (KSD) gibi akımların tutumu da farklı olmadı. Kaldı ki bu akımlar, 12 Eylül öncesinde bile burjuva reformizmine karşı siyasal planda kesin bir tavır alabilmiş değillerdi. Devrimci Yol ‘77 seçimlerinde muğlak ve kaypak bir tavır alarak, tabanının CHP’ye oy vermesine göz yummuştu. Kurtuluş ise, faşist terörün dozu arttıkça CHP parlamento grubunu “göreve” çağırmıştı. Bunlar yalnızca birer örnek. Bugün ise, Devrimci Yol’un bir kısım eski kadrosu ile tabanı sessiz ve sancısız olarak SHP kadrolarına ve tabanına dönüşmüştür. Demokrasi ve siyasal mücadele anlayışlarındaki evrim, Kurtuluş kökenli akımları burjuva reformizminin yedeği haline getirmiştir. Bunlar örneğin ’87 referandumunda evet oyu kullanmış, bununla da kalmamış, genel seçimlerde Sosyalist İşçi açıkça SHP’ye oy verme çağrısı yapmıştır. Radikal eğilimlerini hala koruyan Devrimci Sol bile, son erken seçimde (Kasım 1987), yığınlara açık ve kararlı bir çağrı yapmak gücü gösterememiş, SHP’ye değil ama SHP’deki sözde devrimci demokratlara oy verme çağrısı yaparak, SHP solculuğunun daha masum ve ince bir örneğini sergilemiştir.