Türkiye’de bugün çıplak bir sermaye diktatörlüğü var. Faşizm bu sermaye diktatörlüğünün aldığı somut biçimdir. Faşizme karşı mücadele bu diktatörlüğün biçiminde değişim yaratmaya indirgenmeyecekse eğer, -ki bu burjuva reformizmine kapının aralanmasıdır-, bu diktatörlüğü yıkmak, burjuvazinin siyasal ve iktisadi egemenliğine son vermek mücadelesinin bir parçasıdır yalnızca. Türkiye devrimi proleter sosyalist niteliktedir. Burjuva-demokratik devrim görüşü (MDD, UDHD, DHD, anti-emperyalist demokratik devrim vb. hangi isme bürünürse bürünsün, özü aynıdır), emek-sermaye çelişkisinin temel çelişki olduğu bir ülkede reformizme açılan bir kapıdır. Dolayısıyla SHP solculuğuna karşı mücadele, halkçı devrim görüşüne karşı mücadelenin de bir parçasıdır.