H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə29/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   127

Kuşkusuz ki; yerel yönetimlerin en klasik görevleri olan; yol, su, elektrik, doğalgaz, kanalizasyon, kitle taşıması gibi hizmetlerin ucuz, kaliteli, adil (yoksul bölgeleri ve yoksul halk kesimlerinin ihtiyaçlarını en öne alan bir adalet anlayışıyla) bir biçimde nasıl çözüleceği elbette ki, iyi bir biçimde propaganda edilmelidir. Bunun için yerel imkânların neler olduğu, geçmişte bunların nasıl çarçur edildiği, ’hizmet veriyoruz’ adı altında halkın parasıyla kimlerin nasıl vurgunlar yaptığı gösterilmelidir. Ama, bunun da ötesinde kentlerin, emekçi semtlerinin sadece; işe gidilip gelinen, sonra da uyunan mekânlar olarak değil; herkese insanca yaşam koşullarının sunulduğu sosyal ortamlar olarak ele alınması son derece önemlidir. Bu amaçla sağlık, eğitim hizmetlerinin herkesin parasız yaralanabileceği bir biçimde sunulması, sinemalar, tiyatrolar, halk kütüphaneleri, kültür evleri, kadın ve gençlik evleri gibi kurumların ihtiyaca uygun düzeyde hizmet verecek tarzda geliştirilmesi, yerel yayıncılığın tekelci yayıncılık karşısında desteklenmesi (gazete, radyo, tv. vb.), çevrenin korunması, hizmetlerin engellilerin ihtiyaçları da gözetilerek düzenlenmesi... Bütün bu hizmetlerin yerel dokunun ve onun imkânlarının kullanılması üstüne şekillendirilmesi, çalışmanın yerelleşmesi bakımından son derece önemlidir.”

Bu sözleri hiç değilse şimdilik yorumlamayacağız. Zira buradaki (ve yazının toplamındaki) yaklaşım, tamı tamına Levent Tüzel’in bu yazıyı iki ay önceleyen düşünceleri ile örtüşmektedir. Bu ikincisi üzerine söylenmesi gerekenleri söylemiş bulunduğumuza göre, onları bir de bu yeni versiyon üzerinden tekrarlamamız gereksizdir.(102)


Buna rağmen buraya bu geniş pasajı almamızın nedeni, A. Cihan Soylular’ın uyarılarının Evrensel yazarları için bir anlam ifade etmediği konusunda dolaysız olarak bir fikir vermektir. Neden etmediği için tahmin yürütmek mümkün, ama buna burada gerek yok. Bunun yerine teknik mahiyetteki şu hatırlatmalarla yetiniyoruz: İhsan Çaralan’ın 28 Şubat tarihli yazısı A. Cihan Soylu'nun 26 Şubat tarihli yazısını izlemişti. Onu ise A. Cihan Soylu’nun 1 Mart tarihli yazısı izledi ve 26 Şubat yazısında yalnızca bir paragraf olarak verilen düşünceler, bu kez daha geniş ve açık vurgularla, bu son yazının tamamını oluşturdu. Bunun bir anlamı olup olmadığı sorusunun yanıtını ise burada açıkta bırakıyoruz.(103)

****************************************************

-II-

Yerel iktidarlaşma” hayalleri ve yerel yönetim gerçeği

Parlamenter avanaklık

EMEP’in yerel seçim politikasının esaslarını sunan 28 Aralık tarihli röportajla sürdürüyoruz. Sözkonusu röportaj için Evrensel'deki yayında yapılan ve metnin EMEP sitesindeki kullanımında korunan sunuş aynen şöyle:

EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, yerel seçimlerde sağlanacak bir başarının, ülkenin demokratikleşmesi ve halkçı bir iktidarın kurulmasının yolunu açacağını vurguladı. Tüzel, bu nedenle emekten, demokrasiden ve bağımsızlıktan yana partilerin, örgütlerin halkçı bir yerel yönetim anlayışı etrafından güç birliği yaparak seçime girmesi gerektiğini belirtti. “ (Vurgular bizim)


Bu temenni ve çağrının çok geçmeden “Demokratik Güçbirliği” ile gerçekleştiğini biliyoruz. “Demokratik Güçbirliği” sadece temenninin gerçekleşmesi olmadı; çağrıyla birlikte dile getirilen hedefi de (yerel seçim başarısı ve bununla “halkçı bir iktidar”a yürüme) aynı şekilde, fakat daha açık ve özlü bir biçimde tanımladı ve bunu daha genel bir çağrıya dönüştürdü:(104)

Tüm halkımızı, emek, demokrasi ve barış güçlerini Türkiye'nin her yerinde ve hayatın her alanında demokratik güçbirliklerini geliştirmeye, güçlendirmeye ve bugün için yerellerde, yarın ise genelde iktidar olmak için çalışmaya çağırıyoruz. Demokratik Güçbirliği, yeni bir Türkiye için halkın gerçek iktidarını kurma doğrultusunda yeni bir umut olacaktır.” (Vurgular bizim)

Gerçekleştirilecek geniş bir “güçbirliği” sayesinde elde edilecek bir yerel seçim başarısı ile “ülkenin demokratikleşmesi ve halkçı bir iktidarın kurulması” sorunu arasında kurulan bu dolaysız bağ, ya da Deklarasyon’un ifadesiyle, “bugün için yerellerde, yarın ise genelde iktidar olmak” hedefi, yerel seçimler boyunca EMEP açıklamalarına ve propagandasına hakim bir başka temel politik tema oldu. EMEP propagandası ve Evrensel yazarları bunu öylesine bir doğallık içinde yineleyip duruyorlar ki, insan buradaki aşırı rahatlığa baktığı zaman, bu çevrenin nispeten kısa sayılabilecek bir süre içinde liberal sol burjuva ideolojisini benimsemede ve özümsemede katettiği mesafeye şaşırmadan edemiyor. Yerel seçim başarısıyla “yerel iktidar”, ardından bundan da alınacak güç ve itilimle bu kez bir genel seçim başarısıyla ülke düzeyinde “genel iktidar”... Bu, parlamentarizme dayalı burjuva liberal ideolojinin dipsiz kuyusudur!

Bu sözleri bu denli rahat telafuz edebilenlerin hala “devrimcilik”ten, “sosyalist” olmaktan söz etmeleri tamı tamına bir “ar yoksunluğu”dur. Bu, A. Cihan Soylular, Mustafa Yalçınerler ve İhsan Çaralanlar payına özellikle geçerlidir. Zira onların geçmişi, hangi bilinçten geldikleri bellidir. Bu geçmişi yaşamış kimseler olarak bugün geldikleri noktayı kavrayamadıklarını düşünme olanağı yoktur. Mustafa Yalçınerler’in “herkesin bildikleri”ne ilişkin dökümü, A. Cihan Soylular’ın EMEP’te ve Evrensel'de skandal boyutlarına varan liberal söylemlere dolaylı oportünist müdahaleleri de, onların gerçekte bazı şeyleri iyi bildiklerini göstermektedir. Onlar bugünkü liberal batağın ne anlama geldiğini çok iyi bilmekte, fakat herşeyi bile bile yapmakta ve yaşamaktadırlar.(105)


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin