Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə113/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   109   110   111   112   113   114   115   116   ...   980
NEVRES BEY (Udi)

(1873, Malatya - 22 Ocak 193 7, İstanbul) Ud virtüözü ve bestekâr.

Bir paşanın yanında çalışan babasıyla birlikte küçük yaşta İstanbul'a geldi. Babasını kaybettikten sonra, yanında bulundukları paşanın desteğiyle öğrenimini tamamladı ve Babıâli'de memur olarak çalışmaya başladı.

Nevres Bey, hiç kimseden ciddi ve düzenli bir ders görmedi, udu kendi kendine öğrendi. Yalnızca, çağdaşı olan Ali Rifat Çağatay(->) ve Tanburi Cemil Bey(->) gibi usta musikicilerle karşılıklı etkileşmelerde bulundukları söylenebilir. Daha 1908 öncesinde çok iyi bir udi olarak şöhret kazanan Nevres Bey, yalılarda ve konaklardaki musiki toplantılarının vazgeçilmez simalarından biri haline gelmişti.

Nevres Bey halk karşısında ilk konserini, 1908'de Tepebaşı Tiyatrosu'nda düzenlenen bir musiki gecesinde, Tanburi Cemil Beyle birlikte verdi. Bu ikili, musiki hayatları boyunca, anlaşamayan iki insan olmalarına rağmen birçok musiki çalışması yaptılar. Plak sanayiinin Türkiye'de yerleştiği günlerden itibaren plak doldurmaya da başlayan Nevres Bey, 19l4'te plak çalışmaları için Almanya'ya gitti. Orada bulunduğu süre içinde ve döndükten sonra Batı musikisi konusunda da çalışmalar yaptı.

Cumhuriyet'in ilanından birkaç yıl sonra Atatürk'ün isteğiyle Cumhurbaşkanlığı özel kaleminde görevlendirilen Nevres Bey, bir süre Ankara'da kaldı, istanbul'a döndükten sonra 1930'da Münir Nurettin Selçuk'un(->) Fransız Tiyatrosu'nda verdiği ilk konserde ud çalan Nevres Bey, istanbul Radyosu'nda müzik yayınlarına katılan önemli sanatçılardan biriydi. Ancak yayınlarını hiç beğenmediği radyoyu en çok eleştirenlerin başında geliyordu.

Nevres Bey, yalnız yaşamayı seven bir insandı. Ramazanlarda Şehzadebaşı ortamı; yaz mevsimlerinde Göksu, Fenerbahçe, Kalender, Sarıyer ve Yakacık; kışları ise Beyoğlu, İstanbul sevgisini yaşamak için seçtiği bellibaşlı köşelerdi. Sanatsal verimliliğinde, bu istanbul sevgisinin büyük bir rolü oldu.

1934'te soyadı kanunuyla Orhon soyadını alan Nevres Bey, gırtlak kanseri teşhisiyle yatırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi'nde yalnız bir halde öldü. Yakacık'taki mezarlığa gömüldü.

Nevres Bey'in Türk musikisi tarihindeki yerini belirleyen en önemli özelliği, geleneksel ud tekniğini aşarak, tamamen kendine özgü bir teknik geliştirmiş olmasıdır. Türk musikisinin kendine has özelliklerini, çağdaş bir çalış tekniğiyle değerlendirmesiyle, kendisinden sonraki ud icrasının nasıl olması gerektiğinin temel dinamiklerini belirtmiştir. Bunun için Şerif Muhiddin Targan(-») gibi çizgiüstü ud sanatçılarını ortaya çıkaran en önemli etkenin Nevres Bey olduğu kabul edilmiştir.

Nevres Bey'in musikide ilgi çekici bir etkinliği de plak çalışmalarıdır. Bugün eldeki koleksiyonlarda 10 kadar plağı tespit edilmiştir. Columbia, Pathe, Sahibinin Sesi gibi şirketlerin damgasını taşıyan bu plaklarda Nevres Bey'e Sadi Işılay'ın eşlik ettiği görülmektedir. Ayrıca TRT Arşi-vi'nde beş ayrı kayıtta taksimleri bulunmaktadır.

Nevres Bey'in udda yetiştirdiği öğrencileri Refik Talât Alpman ve Bedriye Hoşgör; ses sanatkârı olarak yetiştirdikleri ise Lale ve Nerkis hanımlardır(-»). En popüler olmuş öğrencisi ise Safiye Ayla Targan' dır(->). Ayrıca musikinin genel konularında Subhi Ziya Özbekkan'la İbrahim Ziya Bey'e ders vermiştir.

Nevres Bey'in bir bestekâr olarak şaheseri, 1926'da Laika Karabey'e ithafen bestelediği "hüzzam saz semaisi"dir. Günümüze kadar Tanburi Cemil Bey'e ait olduğu zannedilen "muhayyer saz sema-isi"nin ise bu iki bestekârın ortak ürünü olduğunu, Onur Akdoğu, UdîNevres Bey adlı kitabında açıklamıştır. Bestekârlığının en önemli taraflarından biri de, yaşadığı dönemin istanbul'unda çok önemli bir yeri olan fasıl musikisi üzerine yaptığı çalışmalardır. Bestelediği çok sayıda aranağmesi, ait oldukları eserlerden ayrı düşünülemeyecek kadar başarılıdır. Özellikle Mustafa Çavuş'un(->) "Dök zülfünü meydane gel" şarkısıyla, Hammamîzade İsmail Dede Efendi'nin(-0 "Yine bir gülnihal" şarkısına yaptığı aranağmeleri hafızalara yer etmiştir.

Udiliği, bestekârlığı, hocalığı ve ses sanatkârlığından başka çok önemli bir özelliği de derlemeciliği olan Nevres Bey, sayısı 16'yı bulan halk türküsünü repertuvara kazandırmıştır. Ayrıca bugün Türk musikisi repertuvannda çok özel bir yeri olan karcığar ve gerdaniye köçekçeleri, ikişer takım halinde Lavtacı Andon'dan notaya almıştır.

Nevres Bey'in el yazısı defterleriyle kitaplarından ve yüzlerce notadan oluşan

özel kütüphanesi, ölümünden sonra Belediye Konservatuvarı'na(-«) devredilmiştir. Bahçelievler'de bir sokağa bestekârın adı verilmiştir.



Bibi. R. F. Kam, "Udî Nevres", Radyo, S. 3 (1942); M. Cemil, Tanburi Cemil'in Hayatı, Ankara, 1947; S. M. Alus, "Udî Nevres",- Türk Musikîsi Dergisi, S. 12 (1948); L. Karabey, "Udî Nevres Merhum", Musikî Mecmuası, S. 13 (1949); inal, Hoş Şada; M. Rona, 50 Yıllık Türk Musikîsi, İst., 1960; H. Yenigün, "Udî Nevres Bey", Musikî ve Nota, S. 18 (1971); M. N. Özalp, Türk Musikîsi Tarihi, Ankara, 1989; Öz-tuna, BTMA, II; O. Akdoğu, Udî Nevres Bey, Ankara, 1990.

MEHMET GUNTEKlN

Padişaha

sunulan


nevruziye-

nin


kulağı.

Tarih

Hazinesi,

S. 8


(15 Mart

1951)



Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   109   110   111   112   113   114   115   116   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin