Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə153/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   149   150   151   152   153   154   155   156   ...   980
NİŞANTAŞI

Merkezi, Vali Konağı Caddesi ile Teşvikiye Caddesi'nin kesiştiği kavşakta yer alan anıt taş olan; Şişli İlçesi'ne bağlı Meşrutiyet ve Teşvikiye mahallelerinin Vali Konağı Caddesi çevresindeki bölümlerini kapsayan semt.

Gerek kuruluşu ve tarihi, gerekse coğ-

rafi ve idari sınırlan Teşvikiye(->) ile büyük ölçüde iç içe geçmiş olan Nişantaşı, güneyinden Maçka, güneybatısından Harbiye, batısından ve kuzeybatısından Osman-bey, doğu ve güneydoğusundan Teşvikiye semtleri ile sınırlıdır.

"Nişantaşı" adı, İstanbul'un semt adları tipolojisinde kökeni bir alamete dayalı olanlar arasında yer alır. Teşvikiye Camii'nin^) avlusunda bulunan iki nişan taşından III. Selim'e (hd 1789-1807) ait olan en eskisi, 1205/1790-91; II. Mahmud'a (hd 1808-1839) ait olan ikincisi 1226/1811 tarihini taşır. 1226/1811 tarihli bir diğer taş da, bugün Topağacı'nda Nişantaşı-Ihla-mur Yolu'nda, bir apartmanın ön bahçesinde kalmıştır.

Daha önce meskûn olmayan yöreye III. Selim'in ilk nişan taşını diktirmesinden sonra, 1209/1794-95'te, bugünkü Teşvikiye Camii'nin bulunduğu yerde bir mescit yaptırdığına dair bilgiler vardır. Bu mescit, padişahın kalabalık topluluklar halinde nişan talimine çıktığı günlerde gündüz namazları için yapılmış olmalı. III. Selim'den sonra gelen padişahlardan II. Mahmud ile Abdülmecid'in de yöreye aynı amaçlı ilgiyi sürdürdükleri biliniyor. Ancak Abdül-mecid (hd 1839-1861) yörenin iskâna açılması, başka bir deyişle şenlendirilmesinde ilk adımları atmış olmasıyla öncekilerden ayrılır.

Abdülmecid 1270/1853-54'te Teşvikiye Camii'ni yemlettiği gibi burada bir mahalle kurulması isteğini de iki anıt taşa kazıttığı yazıyla belgelemiştir. Bugün biri Teşvikiye Caddesi'nde Harbiye Karakolu'nun yanındaki küçük boşlukta, diğeri Teşvikiye Caddesi-Rumeli Caddesi ile Valikonağı Caddesi'nin kesiştiği kavşakta yer alan taşların üstünde "Eser-i avâtrf-ı Mecidiyye/ Mahalle-i Cedide-i Teşvikiyye"; günümüzün Türkçesiyle söylersek "Abdülmecid'in karşılıksız iyilikseverliğinin eseri olan yeni Teşvikiye Mahallesi" yazısı vardır.

Abdülmecid'in yöreyle ilgisi Dolmabah-çe Sarayı'na taşınmasıyla daha da artmış, 1857'de şehzadeleri Reşad Efendi (V. Mehmed Reşad), Kemaleddin Efendi, Burha-neddin Efendi ve Nureddin Efendi'nin sünnet düğünlerinin "Nişantaşı Sahrası"nda yapılmasını emretmiş, on iki gün süren "sûr-ı hümayun" gayet görkemli olmuştu. Ertesi yıl da kızları Cemile ve Münire sultanların düğünleri yine Nişantaşı'nda yapılmış, çadırlarla donatılan alanda on beş gün süreyle tam bir şenlik yaşanmıştı.

Aradan bir on yıl geçtikten sonraki kayıtlarda ise artık Nişantaşı'nın imara açıldığı, ilk konakların yapılmaya başlandığı görülür. Vakanüvis Ahmed Lutfi Efendi 1283/Mayıs 1866-Mayıs 1867 olaylarını zikrederken istanbul'a gelen Sırp Knezi Mihal Bey'in Nişantaşı'ndaki Necib Paşa Kona-ğı'nda ağırlandığım yazar. Bundan Nişantaşı'nda yol şebekesinin artık belirli bir düzeye ulaştığı ve semtte bir devlet başkanını maiyetiyle birlikte misafir edecek büyüklükte konaklar yapıldığı anlaşılmaktadır. 1289/Mart 1872-Şubat 1873'e ilişkin bir kayıtta da Abdülaziz'in, seryaverliğine atanan Mehmed Paşa'ya Nişantaşı'nda bir ko-

nak bağışladığı yer almaktadır. Bundan sonra Nişantaşı bir konaklar ve saraylar semti olarak gelişecek, 1910'lardan başlayarak buna apartmanlar eklenecektir.

Nişantaşı'nın gelişmesi, istanbul'un 19. yy'ın ikinci yarısındaki gelişmesiyle tam bir uyum içersindedir, iki temel gelişme, iki ana aks üzerinde Nişantaşı'nı etkilemiştir. İlki sarayın önce Dolmabahçe'ye sonra da Yıldız'a taşınmasıdır. Bu olgu hanedan mensuplarını ve yüksek devlet görevlilerini yöreye çekmiştir. İkincisi, Nişantaşı'nın kentin en modern kesimi olan Pera'ya (Beyoğlu) yakınlığıdır. Batılılaşma yolundaki istanbul'da Pera'ya yakın olmak, oradaki hayat tarzına karışmak bakımından da bir fırsattı. Bunu ifade eden iki ana aks, Maç-ka-Osmanbey ve Taksim-Nişantaşı aksıdır.

Nişantaşı, meskûn hale gelmeye başlamasından günümüze kadar bu iki aks çevresinde gelişmiş, ama bu gelişme 1950' lere kadar kır-kent iç içeliği biçiminde sürmüştür. Taksim-Harbiye arasına bakıldığında ana yolun sağ tarafı askeri tesisler, mezarlık ve bahçelerle doludur. Arkaları ise 1940'lara kadar bostanlıktır. Sol yan daha hızla iskân edilmiş, apartmanlaşmıştır. Maçka-Osmanbey aksının sol yanı da caddenin hemen arkasından başlayarak kırsal bir görünüm arz eder. Bugünkü Vali Konağı Caddesi'nin sonu, yani Fulya Deresi vadisi de kırsal yapısını korur. Burası ancak 1970'lerde hızla değişmiştir.

1880'lerden itibaren, kentle birlikte Nişantaşı'nın gelişmesini etkileyen bir başka önemli unsur da ulaşımdır. Haliç köprüleri kent içi trafiği artırdığı gibi ilk toplu ulaşım aracı olan tramvayın kent yaşamına girmesi de insanların yaşadıkları kenti tanımalarını, yeni yerler keşfetmelerini hızlandırmıştır. Gerçi o yıllarda tramvay henüz Taksim'e kadar gelmektedir ama bu bile önemli bir aşamadır. Nişantaşı'na tramvay, 19H'de elektrikliye dönüştükten sonra 19l4'te gelecek, Harbiye'den ayrılan bir kol Nişantaşı'ndan dönüp Maçka'ya kadar uzanacaktır. Ana hat ise Har-biye-Şişli arasını katedip Mecidiyeköy yakınlarındaki tramvay deposunda son bulacaktır.

12 Ağustos 196l'de kaldırılana kadar, Maçka-Beyazıt, Maçka-Tünel, Maçka-Fatih ve Harbiye-Fatih güzergâhları arasındaki tramvaylar uzun zaman semtin başlıca toplu ulaşım aracı olmuştur. 1930'larda başlayan otobüs seferleri ise zaman içinde değişen güzergâhlarına rağmen, hâlâ semtin tek toplu ulaşım aracı olarak varlığını korumaktadır.

Semtin yerleşme dokusuna ilişkin ayrıntılı bilgiler 20. yy'ın başına kadar uzanıyor.

Nişantaşı semtinin güney sınırı sayılabilecek Teşvikiye Camii 1310/1892-93'te kagir olarak yeniden inşa edilmiş, bugünkü görünümüne kavuşmuştu. Caminin üst yanından Teşvikiye Caddesi ve ikinci Nus-retiye Sokağı olarak adlandırılan bugünkü Nişantaşı-Ihlamur Yolu'nun başına kadar olan adada (ki bu ada arkada Çınar Caddesi'ne [bugün Şakayık Sokağı] kadar uzanmaktadır) Şehzade Yusuf Izzeddin Efendi'nin konağı bulunmaktaydı. Daha

sonra Naciye Sultan Konağı olan bina Işık Lisesi'nin mülkiyetine geçtikten sonra uzun yıllar okul olarak kullanılmış, 1950' lerin sonunda yıkılmıştır. Sokağı geçince Nişantaşı kavşağına kadar gene konaklar sıralanmaktaydı. Bu konakların ilki, 1980' lerin sonuna doğru geçirdiği yangına rağmen dış cephesiyle hâlâ varlığını koruyan Sadrazam Said Paşa Konağı'dır. Onun üstünde II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) istanbul'a gelen yabancı misafirlere tahsis edilen iki büyük konak vardı. Bu konaklar da 1930'larda Şişli Terakki Lisesi'nin mülkiyetine geçecek ve yıkılıp yerlerine yeni okul binaları yapılacaktır. Şişli Terakki Lisesi bu konakların hemen arkasına rastlayan Akkavak Sokağı ile Şakayık Sokağı arasındaki adada bulunan Sadrazam Halil Rifat Paşa Konağı'm da satın alarak uzun yıllar okul olarak kullanmıştır. 1960' ların ortalarında yıkılan bu binanın yerinde şimdi kat otoparkı ile park bulunmaktadır. Arkada, bugünkü Nilüfer Hatun İlköğretim Okulu'nun yer aldığı alan da tümüyle boştu. Caddeye dönüp kavşağa doğru ilerlendiğinde son konak Paris Elçisi Salih Münir Paşa'ya aitti. Köşeden itibaren sağa, bugünkü Vali Konağı Caddesi'nin (o günkü adı Meşrutiyet Cadde-si'dir) aşağı kesimine doğru dönülünce, burada apartmanların yer aldığı görülürdü. Köşede Hayat, yanında Yeremia, Venghel, Seferoğlu ve Halil Bey apartmanları bitişik nizam sıralanmaktaydı. Gene ana caddeye dönüp sol yana bakılırsa, karakol ile Nişantaşı kavşağı arasındaki adanın yarısının bütünüyle boş olduğu görülürdü. Diğer yarısı ise Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa'nın konağı ve bahçesiydi. Nişantaşı Sarayı olarak da anılan bu görkemli yapı, sonraları II. Abdülhamid tarafından satın alınıp kızı Şadiye Sultan'a hediye edilmiş, bu yüzden bir süre Şadiye Sultan Konağı olarak da adlandırılmıştır. Bu sırada Bostan Sokağı (Emlak Caddesi, bugün Abdi İpekçi Caddesi) ile Eytam Caddesi (daha sonra Mim Kemal Öke Caddesi) arasındaki adada Hariciye Nazın Konağı yer almaktaydı. 1888'de II. Abdülhamid'in baş-mabeyincisi Süreyya Paşa tarafından yaptırılan bu konak daha sonra gene onun yakın adamlarından İzzet Holo Paşa'ya geçmiş, II. Meşrutiyet döneminde de hariciye nazırlarının resmi konutu olmuştur.

Cumhuriyet döneminde bir süre Avusturya Konsolosluğu olarak kullanılan yapının yerinde daha sonra Yunus Nadi'nin Yayla Palas'ı vardı. Bugün bu apartman da yıkılıp yenilenmiştir. Hariciye Konağı'nm bahçesinden sonra bir itfaiye karakolu bulunmaktaydı. Bugün yerinde 1940'ta yapılmış park yer almaktadır. Ondan sonra Harbiye Mektebi'nin bahçesi başlar. Karşıya geçip geriye doğru dönülürse eski Konak Sineması'nm yer aldığı adada Rus kilisesi, 19l4'te kapatılan Rus Hastanesi ve Nestle çikolata imalathanesinin varlığı tespit edilir. Aradaki Hacı Mahak (bugün Süleyman Nazif) Sokağı'nın karşı köşesinde hâlâ duran ünlü mimar Vedat Bey'in (Vedat Tek) konağı bulunuyordu. Buradan Nişantaşı kavşağına kadar çok az boşlukla

Yüzyıl başında Nişantaşı.

Necib Bey (1918) ve Pervititch (1925) haritalarından yararlanarak hazırlanmıştır.




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   149   150   151   152   153   154   155   156   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin