OSMANLI TİYATROSU
Güllü Agop'un(~>) kurduğu tiyatro topluluğu.
Batı etkisindeki Türk tiyatrosunun 150 yıllık serüveni içinde denebilir ki en ö-nemli tiyatro topluluğudur. Bu önem öncelikle tiyatro seyircisinin, oyuncuların, yönetmen ve sahne adamlarının olmadığı bir dönemde bütün bunları yaratmış olmasından gelir. Ayrıca Namık Kemal(->), Direktör Ali Bey(-»), Ahmed Midhat Efen-di(->), Ebüzziya Tevfik(-») gibi yerli oyun yazarlarının da yetişmesini sağlamıştır. İlk Türkçe oyunla bir Türk yazarının elinden çıkmış ilk oyun da burada sahnelenmiştir. Bu Mustafa Efendi'nin Leyla ve Mecnun adlı manzum oyunudur. Ayrıca Batı tiyatrosunu tanımayan Türk seyircisine, onların bildiği hikâyelerden, örneğin Tayyar-zade yahut Binbirdirek, Tabir ile Zühre gibi oyunlar hazırlanıp sahnelenmiştir. Bunun yanısıra Moliere, Senliler, Victor Hu-go, baba-oğul Alexandre Dumas, Shakes-peare gibi Batı'mn kalburüstü yazarlarının oyunları da Türk seyircisine tanıtılmıştır, ilk devlet tiyatrosu düşüncesi de Osmanlı Tiyatrosu ile gerçekleşmiştir. Bir bakıma günümüzdeki Devlet Tiyatrosu'ndan uygulama bakımından daha çağcıl uygulamaları da olmuştur. Örneğin Devlet Ti-yatrosu'nda yazarla tiyatrocular arasında
kopukluk varken, Osmanlı Tiyatrosu'nda yazarlar, tiyatronun içindeydiler. Oyuncuların telaffuzlarım düzeltiyorlar, repertuva-rı düzenliyorlardı.
Osmanlı Tiyatrosu Güllü Agop'un da içinde bulunduğu Şark Tiyatrosu ve Vas-puragan topluluklarının deneyimleri sonucu ortaya çıkmıştır. Osmanlı Tiyatosu'nun kuruluş yıllarında Güllü Agop'un Asya Kumpanyası ile paralel temsiller veriyorlardı. Gedikpaşa'da 1859'da da Osmanlı Tiyatrosu adıyla bir tiyatro vardı (bak. Gedik-paşa Tiyatrosu). Ancak daha çok sirk gösterileri verilen bu tiyatro kalıcı bir topluluk olmaktan çok tiyatro binasının adıydı, devletten de 15 yıllık bir imtiyaz almıştı. 1867' de Osmanlı Tiyatrosu hem Gedikpaşa Tiyatrosu'nda hem de Üsküdar'da Aziziye Tiyatrosu'nda gösterimler veriyordu. Sahnelenen ilk Türkçe oyun Fransızcadan çevrilmiş olan Cesar Borgia, ilk bir Türk yazarının oyunu ise Leyla veMecnun'duT. Osmanlı Tiyatrosu topluluğunun en önemli yılı 1870'tir. Sadrazam Âli Paşa 1870'te Beyoğlu'ndaki birçok tiyatronun yok olmasına neden olan yangından sonra ulusal bir tiyatro kurmak istiyordu. Önce bir girişimde bulundu, Tiyatro-yi Sultani adıyla Türkçe, Ermenice, Rumca ve Bulgarca gösterimler vermek için ilgili kişilerle bir tiyatro kurmak istedi, bu gerçekleşmeyince aynı yıl Güllü Agop'un Osmanlı Tiyatrosu'na 10 yıllık bir imtiyaz verdi.
Osmanlı Tiyatrosu'nun 1882'de Bağlarbaşı'nda sahnelediği Çezar Borciya (Cesar Borgia) oyununa ait el ilam.
TETTV Arşivi
Bu imtiyaz bir tekel getiriyordu. Buna göre Türkçe dram, tragedya, komedya ve vodvil oynatmak Osmanlı Tiyatrosu'nun tekelinde olacaktı. Buna karşın Osmanlı Tiyatrosu'ndan devletin beklentileri vardı, bunları yerine getirmezse tekel kaldırılacaktı. Bu yükümlülükler arasında belli sürelerde İstanbul yakasında, Üsküdar'da, Galata'da, Tophane'de ve Beyoğlu'nda birer tiyatro açacak, bu tiyatrolarda tabanı gösterilen sayıda gösterimler verilecekti. Osmanlı Tiyatrosu tekelin bitim tarihi olan 1880'e dek çok parlak mevsimler geçirdi. Türkçe oyunlar bakımından rakipsiz bu tekele karşın 1874'te iki önemli rakip çıktı. Operet, opera gibi müzikli oyunların bu tekelin kapsamı dışında kalması sonucu Dik-ran Çuhacıyan'm(->) kurduğu Opera Tiyatrosu topluluğu birinci, ortaoyuncuları da sahneye çıkıp tuluat tiyatrosu kurarak ikinci rakip oldular. Onların gerekçesi ise ikiydi: Birincisi Güllü Agop imtiyaz sözleşmesine uymamış, sadece Gedikpaşa Tiyatrosu'yla Üsküdar'daki Aziziye Tiyatrosu'nu işletmişti. İkincisi ise tuluat tiyatrosu suflör-süz, bir başka deyişle metinsiz oynuyordu, bu bakımdan Batı anlayışındaki tiyatroyla bir benzerlikleri yoktu.
Bu 10 yıl içinde topluluktan bazı kopmalar da oldu. Örneğin 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ve ondan sonra kimi oyuncular Edirne'ye; 1879'da da Ahmed Vefik Paşa'nın vali olduğu Bursa'ya gittiler. 1880'de Osmanlı Tiyatrosu'nun Gedikpaşa Tiyatrosu ile kira sözleşmesi sona erince topluluk gösterimlerini Şehzade-başı'nda sürdürdü. 1882'de Güllü Agop saraya alındı, bu bir bakıma Osmanlı Tiyatrosu'nun sonu demekti. Çünkü yerini alan Mardiros Mınakyan'm(->) eser seçimi ve kadrosu farklıydı. Bu da bir bakıma yeni ve uzun ömürlü yeni bir topluluğun başlangıcı idi (bak. Osmanlı Dram Kumpanyası).
Osmanlı Tiyatrosu 1884'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda Tomas Fasulyeciyan(->) yönetiminde başka topluluklarla birlikte gösterimler veriyordu. Böylece Osmanlı Tiyatrosu adını iki topluluk paylaşıyordu. Ancak aynı yıl Gedikpaşa Tiyatrosu'nun yıktırılması ya da kapatılması sonucu yalnız Mmakyan yönetimindeki Osmanlı Tiyatrosu kaldı. 1884'ten başlayarak sansürün sıkılığı yüzünden tiyatro yaşamı sönükleşti, özellikle yerli oyunlar hiç oynanmaz oldu. Bu arada Osmanlı Tiyatrosu Türkçe'nin yanısıra Ermenice ve Bulgarca gösterimler de vermiştir. Öyle ki Bulgar tiyatrosunun önemli oyunları ilk kez Osmanlı Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir.
Dostları ilə paylaş: |