Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə75/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   980
Namık Kemal

Nazım Timuroğlu arşivi

millette ümid ettiğim feyzi/Yazılsın seng-i kabrimde vatan mahzun, ben mahzun mısraları yazılıdır.

Namık Kemal Tanzimat Batıcılığının da kurtuluş olmadığını anlayan Yeni Osmanlılardandır. Vatansever ve hürriyetçi düşünceleri, şiirleri dahil bütün yazdıklarına ve tüm hayatına damgasını vurmuştur. Meşrutiyetçidir, hürriyetçidir, milli ve İs-lami değerler temeli üzerinde bir uygarlaşmadan yanadır. Eski toplumsal yapıya uygarlık aşısı Namık Kemal'e göre anayasa ve eğitim yoluyla yapılacaktır. Ömrünün son yıllarında umudunun büyük ölçüde söndüğü ve mezarında yazıldığı gibi "mahzun" öldüğü söylenebilir.

Namık Kemal'in sağlığında toplanıp kitap haline getirilmemiş pek çok şiiri vardır. Çok genç yaşlardan itibaren divan şairlerinden esinlenerek yazdıklarının yanında, onu "vatan şairi" olarak tanıtan şiirleri 1862 sonrası ürünleridir. Siyasal mesajını iletmekte en etkili tür olarak gördüğü tiyatro eserleri arasında Vatan Yahut Silistre, Akif Bey, Celaleddin Harzemşah, Gülnihal en önemlileridir. İntibah ve Cez-mi romanlarında, psikolojik ve tarihi roman türlerini dener. Tarih yazıları, biyografiler yazmış, yorumlu bir Osmanlı tarihi üzerine çalışmıştır. Dergi ve gazetelerde yazdığı yazılar çeşitli derlemelerde toplanmıştır. Kendisinden sonra gelen Jön Türkler ve aydınlar üzerinde etkisi büyük olmuştur.

İSTANBUL


NÂMÎ

(1840 ?, İstanbul -1869 ?, İstanbul) Ermeni harfleriyle Türkçe basılmış divan ve âşık tarzı şiirleriyle tanınan aşuğ.

Asıl adı Agop'tur. Kumkapı'da doğdu. Heretik Hoca diye tanınan ve Mesrûrî mahlasıyla yazdığı Türkçe şiirleri de bulunan Reteos Kirkoryan'dan (1819-1904) özel olarak Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri aldı. Çeşitli meslekleri denedikten sonra marangozluk ve mobilyacılığı tercih edip Beyoğlu'na yerleşti. Genç yaşta âşıklığa heveslenerek, İstanbul'a yerleşmiş olan Bursalı Serverî'ye(-+) çırak oldu. Aşıklık sanatının o dönemde kabul görmüş, tür ve söyleyiş özelliklerini bu şairin yanında öğrendi.

19 yaşında evlenen Agop Nâmî, İstanbul'un çeşitli semtlerindeki âşık kahvelerine devam ederek fasıllara katıldı. Kısa sürede büyük bir ün kazandı, meydan şairleri arasında üstatlığa yükseldi ve ustası Serverî'yi geçti. Önce çiçek, ardından da tifoya yakalanan Nâmî, 29 yaşındayken öldü.

19. yy aşuğları, bu yüzyılın okuryazar âşıklarının geliştirdiği biçim ve söyleyiş özelliklerini aynen benimsemişler, Nâmî de bu yoldan giderek yer yer Osmanlıca kelime ve söz öbeklerine şiirlerinde yer vermiştir. Aruzla söylediği şiirlerde ölçü yanlışlığına fazla rastlanmaz. Bîdârî(->) mahlaslı Mihran Arabacıyan tarafından derlenen ve ilkin Divanı Belağet-unvanı Namiyi Merhum (1877) adıyla yayımlanan, daha sonra bazı eklerle

Ermeni harfli Türkçe Divançeyi Namii Merhum'un iç kapağı. Nuri Akbayar koleksiyonu

NamiiMerhum (1887) adıyla yeniden basılan Ermeni harfleriyle Türkçe kitap, Nâ-mî'nin şiirlerini günümüze getirmiş önemli bir kaynak özelliği taşır. Eserin ikinci basımında yer alan 86 şiirden 44'ü divan, 21'i koşma, 8'i gazel, 6'sı semai, 3'ü kalender, 3'ü destan ve l'i tahmis başlığını taşımaktadır.

Nâmî'nin şiirleri arasında doğrudan doğruya İstanbul'u ilgilendiren "Dasitanı İstanbul / der Vasfı Kolera ve Harikı Hoca Paşa ile Kalata" başlıklı bir destan bulunmaktadır. 54 dörtlükten oluşan bu destanda İstanbul çeşidi yönleriyle övülür (1-7. dörtlük), Abdülaziz'e kadarki Osmanlı padişahlarının adları anılır (8-17. dörtlük), Abdülaziz döneminde (1861-1876) peşpe-şe yaşanılan Galata yangını (18-26. dörtlük), kolera salgını (27-41. dörtlük) ve Ho-capaşa yangını (42-54. dörtlük) söz konusu edilir.

Nâmî'nin diğer destanlarından "Dasitan/ der Hakkı Sarhoş ile Ayık" geleneksel de-yişmeli destan türünün ilginç bir örneğidir. 28 dörtlükten oluşan bu destanda sarhoş ve ayık kendilerini över ve hallerini arz ederler. "Dasitan / der Hakkı Mirzo Reyis" ise Beyoğlu'nda yaşayan ve asıl adı Kir-kor olup Mirzo diye anılan bir tulumbacının ölümü üzerine söylenmiştir. 21 dörtlükten oluşan bu destanda Mirzo Reyis'in takımıyla bir yangına gidip geldikten sonra bilinmeyen bir sebepten ölüşü, kendi ağzından acıklı bir dille anlatılmıştır.

19. yy'da İstanbul'da yetişen ve Türkçe şiirler söyleyen Ermeni aşuğlar arasında, genç yaşta ölmesine rağmen haklı bir ün kazanmış olan Nâmî için ustası Serverî 34 dörtlükten oluşan bir destan söylemiş, hakkında bilinenlerle kendi duygularını dile getirmiştir.



Bibi. Serveri, Diyançe-i Serveri Efendi, (haz. M. Arabacıyan), İst., 1889; Ahmed'Rasim, Mu-

harrir Bu Ya.', İst., 1926, s. 255; V. L. Salcı, "Kızılbaş Şairleri-XH", HBH, S. 108 (1. Teşrin 1940); M. H. Bayrı, "İkrarî ve Sabrî", Folklor Postası, S. 4 (Ocak 1945), s. 6-8; Bayrı, istanbul Folkloru, (1972), 85, 88-89; M. S. Koz, "19. Yüzyıl Aşuğlarmdan Nâmî ve Divançesi", IV. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri (Bildiriler), Eskişehir, 1991, s. 231-235; ay, "19. Yüzyıl Aşuğlarmdan Nâmî'nin istanbul Destanı", Prof. Dr. Saim Sakaoğlu'na 55. Yıl Armağanı, Kayseri, 1994, s. 272-282; A. T. Kut, "Ermeni Harfleriyle Türkçe Basılmış Şarkı ve Kanto Mecmuaları", Müteferrika, S. l (1993) s. 24-25.

M. SABRİ KOZ



NARGİLE

Eski İstanbul kahvehanelerinin vazgeçilmez öğelerinden birisi de nargileydi. Nar-gile'nin, İstanbul'a IV. Murad döneminde (1623-1640) geldiği kabul edilir. 19. yy'da Beyazıt'ta müşterilerine yalnızca nargile veren "nargileciler kahvesi" de bulunuyordu. Bu türden kahvehanelere aynı semtte bugün de rastlanılmaktadır.

Türkler Ol nedir su içinde seslenir / Leblerimin busesine yaslanır /Dem çeker yanar tüter hem sinesi / Üfledikçe gark olur sefinesi, biçimindeki bir İstanbul bilmecesine de konu ojan nargile yapımında da büyük beceri göstermişlerdir. Billurdan beyaz ve renkli şişeler, gümüş çiçekli ve meyvelerle süslü başlıklar ve yaldızlı toprak lüleler en çok İstanbul'da imal edilmiş nargile parçalarıdır. Bazen şişesi bile gümüşten çok zarif nargileler yapılmış, marpuç ucuna takılan ağızlık yapımında kehribarların en iyisi kullanılmıştır. Keçi memesi adı verilen ucu çavuşüzümü biçiminde ortasına doğru kalmlaşarak tekrar incelen ve zamanla kırmızılaşan eski yekpare kehribar ağızlıklarla, ucu palamut biçiminde olup ortası altın kakmalı yeşimlerle süslü, eteği yine kehribardan

Eski bir fotoğrafta nargile içen kadın. Images d'Empire, İst, 1993




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin