SARAÇHANEBAŞI
Merkezi Atatürk Bulvarı ile Şehzadebaşı Caddesi'nin kesiştiği nokta olan; Bozdoğan Kemeri'nin(->) çevresinde ve kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda Zeyrek ile Aksaray, doğu-batı doğrultusunda ise Şehzadebaşı ile Kıztaşı arasında kalan semt.
Bizans döneminde kenti ortasından aşan ve Beyazıt'tan sonra, Yedikule ve Edir-nekapı(-0 yönlerine ayrılan Mese'nin(-») Edirnekapı'ya doğru giden kolu günümüzde Saraçhanebaşı diye adlandırılan semtten geçiyordu. Bizans döneminde kentin yerleşim dokusu, esas olarak Marmara De-nizi'ne paralel şekillendiğinden Edirnekapı'ya yönelen yol kentin daha az meskûn bölgelerinden geçiyor ve Aetios Sarnı-cı'nın(->) üstünden Edirnekapı'ya ulaşıyordu. Bölgede Roma veya Erken Bizans döneminde inşa edilmiş en önemli yapı, bazı kaynaklara göre Hadrianus (hd 117-138), başka kaynaklara göre ise Valens döneminde (364-378) yapılmış olan Bozdoğan Kemeri'dir. II. Teodosios'un kızı Eu-doksia Şehzadebaşı-Saraçhanebaşı bölgesinde Azize Eufemia adına bir kilise yaptırmak istemiş, ancak bu yapı, kızı Plakidia ve onun eşi Anikius Olybrius tarafından tamamlanmıştır. Anikius Olybrius'un kızı Anikia İuliana(->) 524-527 arasında, yine Saraçhane'de Ayios Polieuktos Kilise-si'ni(-») yaptırmıştır. Bu kilisenin kalıntıları bugün Saraçhanebaşı'nda görülebilmektedir. İuliana'mn bu kiliseyi kendi sa-
Saraçhanebaşı ve çevresinin genel görünümü. Ertan Uca, 1994/TETTVArşivi
Saraçhanebaşı
istanbul Ansiklopedisi
rayının yakında yaptırdığı da bilinmektedir.
Saraçhanebaşı semtinin asıl gelişmesi Osmanlı döneminde olmuştur. II. Mehmed (Fatih) istanbul'un fethinden sonra, bugün onun adıyla anılan semtte kendi külliyesini inşa ettirmiş ve bu bölgeyi şenlendirmek amacıyla da bugün Fatih Kaymakamlığı, Saraçhanebaşı Parkı ve bu parkın etrafındaki apartmanların bulunduğu yerde 1475'te İstanbul Saraçhanesi'ni kurdurmuş-tur. Saraçhanebaşı semtinin adının kaynağını teşkil eden bu saraçhanenin ilk kuruluşundaki mimarisi ve dükkânlarının sayısı hakkında bilinen kaynaklarda bilgi
yoktur. Evliya Çelebi esnaf alaylarından bahsederken İstanbul saraçlarının 1.084 dükkân olduğunu belirtir. Ancak bu sayının abartılı olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul'un bu ilk saraçhanesi 5 Eylül l693'te tamamen yandıktan sonra kagir olarak yeniden yapılmıştır. Bazı kaynaklar bu saraçhanenin yuvarlak ve etrafındaki duvarların kagir olduğunu, üç kapısı bulunduğunu, bu duvarların iç tarafında kemerli dükkânların yer aldığını, tam ortada ise Saraçhane Camii'nin bulunduğunu bildirir. Saraçhanenin içinde ve dışında dükkânların temizliği ve derilere tav verilmesi için birçok çeşme ve tulumba da vardı. Burada saraçlardan ayrı sandıkçılar, kırbacılar ve deri tüccarları bulunuyordu. Saraçhane'de başlangıçta 290 civarında dükkânın, 1908'de yandığı sırada ise 320 dükkânın bulunduğu anlaşılmaktadır (bak. saraçlar). Bu ölçüde yüksek sayıda esnafın Saraçhane'de toplanması semte büyük bir canlılık kazandırmıştı. Esnafın yoğun olarak yerleştiği semtlerin tekke, hamam, mescit gibi yapılara da bir gereksinim doğuracağı açıktır. Nitekim Saraçhanebaşı semtinde bulunan ve Atatürk Bulvarı(->) açıldığı sırada yok olan Çandarlı İbrahim Paşa Hama-mı(->) vakfiyesinin 1494 tarihini taşıması, ilk saraçhanenin yapılmasından hemen sonra, burada bir hamamın da inşa edildiğini göstermektedir. Altuncuzade Tekke-si(->) ile Ordu Şeyhi Tekkesi de semtin başlıca tekkelerini oluşturmaktaydı. Semtin bir başka önemli yapısı Süleyman Halife Sıbyan Mektebi'ydi(->).
Büyük yangınlar ve imar hareketleri Saraçhanebaşı semtinin fiziki ve sosyal yapısında önemli değişiklikler yaratmış, semt bir esnaf bölgesi niteliğini kaybederek kentin önemli bir kavşak noktası haline gelmiştir. 1950'lerde Beyazıt'ı Edirneka-
Dostları ilə paylaş: |