SIKIYÖNETİMLER
Sıkıyönetim kurum olarak ülkemize 1876'da ilan edilen I. Meşrutiyet anayasası Kanun-i Esasi'de "kanun ve nizamın muvakkaten tatili" tanımlamasıyla girmiş, ama ilk uygulaması Cumhuriyet döneminde yapılmıştır. Fransız yasalarında "etat de siege"
SIMEON
548
549
SİGORTACILIK
İl
(kuşatma hali, savaş hali), İngiliz yasalarında ise "martial law" (savaş hukuku) sözcükleriyle ifade edilen bu terim Osmanlı-cada "idare-i örfiye" (örf ve adetlere uygun yönetim) olarak benimsenmiş, daha sonra Cumhuriyet'te Türkçenin yenileştirilmesi akımı sırasında "sıkıyönetim" sözcüğü uygun görülmüş, 1950'de başlayan Demokrat Parti döneminde resmi kurum ve makam adlarında Osmanlıca sözcüklere dönülmesiyle "örfi idare" tercih edilmiş, 1960'ta ise sıkıyönetim sözcüğü geri gelerek resmi ve gayri resmi dile yerleşmiştir.
Sıkıyönetime bir yönetim biçimi olarak Meşrutiyet anayasalarında yer verilmesine rağmen ilk uygulamalarına Cumhuriyet döneminde başvurulmuştur. Yaygın adıyla Şeyh Sait isyanı diye bilinen 1925 Kürt ayaklanması nedeniyle bölgede uygulanan iki buçuk yıllık sıkıyönetim ile 23 Aralık 1930'da Menemen'de laiklik karşıtı bir grup fanatik kişinin "şeriatı ilan ettik" diye gösteri yapmasına engel olmak isteyen yedek subay asteğmen (asıl mesleği öğretmenlik) M. Fehmi Kubilay'ın tekbir sesleriyle boğazlanması ve kesik başının yeşil sancak üzerine geçirilip kasabada dolaştırılması, olaylar sırasında iki bekçinin de öldürülmeleri yüzünden getirilen ve 8 Mart 1931'e kadar süren yerel sıkıyönetim dışında, Türkiye'deki tüm sıkıyönetim ilanlarının kapsamında istanbul ili yer almıştır.
İstanbul kentini içine alan sıkıyönetimler, tarih sırasına göre şunlardır: II. Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul, Kocaeli ve tüm Trakya illerinde 23 Kasım 1940'tâ ilan edilen ve 22 Aralık 1947'de kaldırılan sıkıyönetim; yakın tarihimize Altı-Yedi Eylül Olayları(->) diye geçen ve Beyoğlu'nda Rumların ev ile işyerlerine yönelik toplu çapulculuk, yağma ve tahrip olayı nedeniyle istanbul, İzmir ve Ankara'da 7 Eylül 1955'te ilan edilen, istanbul'da 7 Haziran 1956'ya kadar süren sıkıyönetim; olağanüstü yargı yetkileriyle donatılmış Tahkikat Komisyonu'nun kurulmasını öngören yasanın 27 Nisan 1960'ta TBMM'den geçmesini protesto etmek amacıyla ertesi gün istanbul'da başlayan öğrenci eylemleri nedeniyle aynı gün öğleden sonra Ankara ile İstanbul'da ilan edilen ve 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra da devam ederek,
12 Eylül
sıkıyönetiminde
Galata
Köprüsü
çıkışında
askerler
tarafından
yapılan
bir üst
araması.
Cumhuriyet
Dönemi Türkiye
Ansiklopedisi
1 Aralık 196l'de sona eren sıkıyönetim (bak. Yirmi Sekiz Nisan Olayları); 21 Mayıs 1963'te Kara Harp Okulu eski komutanı emekli albay Talat Aydemir ile emekli bin başı Fethi Gürcan ve arkadaşlarının başlat tıkları, Kara Harp Okulu öğrencilerinin de aktif olarak katıldıkları askeri darbe giri şimi nedeniyle aynı gün ülkenin 3 büyük kentinde ilan edilen ve Ankara ile istan bul'da 20 Temmuz 1964'e kadar süren sı kıyönetim; On Beş-On Altı Haziran Olay- ları(->) diye bilinen işçi eylemleri sırasında; İstanbul ve Kocaeli'de ilan edilen (16 Ha ziran 1970) ve 17 Eylül 1970'te biten sıkı yönetim; 12 Mart 1971 muhtırasıyla başla yan askeri darbenin tamamlayıcı öğesi ola rak 26 Nisan 1971'de 11 ilde ilan edilen ve İstanbul ile Ankara illerinde 14 Ekim 1973 genel seçimlerinin öncesine değin (26 Eylül 1973) devam eden sıkıyönetim; 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs'a askeri çı karma yapılması nedeniyle ilan edilen ve bir yıl kadar sürdükten sonra, yaklaşan Ekim 1975 Cumhuriyet Senatosu üçte bir yenileme seçimleri öncesinde 6 Ağustos 1975'te kaldırılan sıkıyönetim; 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve sol eğilimli ya da Alevi inançlı yurttaşla rın canına, malına yönelik toplu saldırı olayları nedeniyle 13 ilde ilan edilen, daha sonra kapsamı kademeli olarak genişleti len, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden son ra ise bütün illeri içeren ve istanbul'da 19 Kasım 1986 tarihine kadar devam edip, ye rini olağanüstü hal uygulamasına terk eden sıkıyönetim.
Böylece, ülkenin en büyük kenti İstanbul, içindeki insanlarıyla, kurumlarıyla, işletmeleriyle bugüne değin toplam 21 yıl,
2 ay ve 17 gün sıkıyönetim rejimi altında yaşamıştır. (Bir karşılaştırma yapmak için İstanbul'dakilerden sonra gelen en uzun sıkıyönetim süre toplamlarına bakacak olursak, Kocaeli 13 yıl, 11 ay, 7 gün; Diyar bakır 13 yıl, 3 ay, 22 gün; Ankara 13 yıl,
3 ay, 10 gün; Siirt 13 yıl, 2 ay, 22 gün ra kamlarıyla karşılaşırız.)
Kolluk kuvvetlerinin mülki idareye bağlı olmaktan çıkıp askeri kurum emrinde çalışması, yargı bağımsızlığına sahip bulunmayan askeri nitelikli sıkıyönetim mahkemeleri, basın-yayma konulan sansürler ve
diğer kısıtlamalar, gazete-dergi kapatmalar, hepsinde değilse bile çoğunda uygulanan gece sokağa çıkma yasaklan başta olmak üzere, yurttaşların yaşamlarına ve kurumların, işletmelerin çalışmalarına dönük çeşitli yasak ve sınırlamalar sıkıyönetimli yaşamın öğelerinden olduğu gibi, sıkıyönetim komutanlıklarının trafik düzenlemelerinden, meyve sebze narhlarını, taksi, dolmuş fiyatlarını belirlemek dahil birçok belediye işlevini üstlenmelerine, kent hayatının çeşitli alanlarına, sivil yönetime müdahale etmelerine kadar birçok uygulama İstanbul halkının bu sıkıyönetimlerde kar-şılaşageldiği olgular arasındadır.
Bibi. Z. Üskül, Siyaset ve Asker, ist., 1989; F. ve B. Turgay Ahmad, Türkiye'de Çok Partili Politikanın Açıklamak Kronolojisi 1945-1971, ist., 1976; M. Gökman, 50 Yılın Tutanağı, ist 1973.
YALÇIN YUSUFOĞLU
Dostları ilə paylaş: |