Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


PİSAULAR 252 253 PİŞKİN, HALİDE



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə444/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   440   441   442   443   444   445   446   447   ...   980
PİSAULAR

252


253

PİŞKİN, HALİDE

Pirîzadelerden Şeyhülislam Mehmed Sahib Beyefendi Sultan V. Mehmed'in (Reşad) kılıç alayında. Pirizade ismet Özbek albümünden

şiir, edebiyat, çeviri çalışmaları ile geçirdi. Ölümünde Üsküdar'da, babasının kabri yanına gömüldü. Arapça, Farsça, Türkçe şiirleri olup "Sahib" mahlasını kullanmıştır. İbn Haldun'un Mukaddime'sini Türkçeye çevirmiştir. Yeniliklere ve pozitif bilimlere açık olan Mehmed Sahib Efendi, Beyşehir Müftüsü Hacı Mahmudzade'nin buluşu olan bir mühendislik aletini I. Mahmud'a sunmuş ve ödüllendirilmesini sağlamıştı.

Mehmed Sahib Efendi'nin oğlu Pirîzade Osman Sahib Efendi (1710, İstanbul-2 Mart 1770, istanbul), özel eğitim ve medrese öğrenimi gördü. 1730'da Galata kadısı oldu. 1744'e değin istanbul medreselerinde müderrislik yaptı. 1745'te İstanbul kadısıy-dı. 1751'de Anadolu, 1755'te Rumeli kazaskerliğine yükseldi. 1756'da Bursa'ya sürüldü. 1761'de ikinci kez Rumeli kazaskerliğine getirildi. Aynı görevi üçüncü kez yapmakta iken şeyhülislam oldu (26 Ekim 1768-2 Mart 1770). Ölümünde Aksaray'daki Murad Paşa Camii yakınındaki Kara Da-vud Paşa'nın kabri yanına gömüldü. Osman Efendi de şair ve yazar olup şiirlerinde Sâhib mahlasını kullanmıştır.

Osman Efendi'nin kızından torunu olan Yahya Efendi (ö. 1837) ailenin ikinci atası sayılır. Anadolu kazaskerliğine kadar yükselen Yahya Efendi'nin oğlu ibrahim îsmet Efendi de (1805, İstanbul-1857, İstanbul) ilmiye sınıfına mensup olup Galata kadılığı yaptı ve 1847'de Anadolu kazaskerliği payesi aldı. 1854'te Meclis-i Maarifin reisliğine atandı.

Aileden yetişen üçüncü şeyhülislam olan Mehmed Sahib Beyefendi (1838, İs-tanbul-6 Temmuz 1910, İstanbul), Sâhib Molla olarak da tanınır. Özel eğitim ve medrese öğrenimi gören Mehmed Sahib döneminin ünlü hattatlarından "ta'lik" yazısı çalıştı. Fıkıh alanında da uzmanlaştı. 1858' de Meşihat mektupçuluğuna atandı. 1863-1876 arasında kadılık, Tanzimat meclis-

lerinde azalık görevlerinde bulundu. II. Abdülhamid döneminde (1876-1909), Şûrayı Devlet ve Muhakemat Dairesi reisliklerinde bulunmakla birlikte kendisinden kuşkulanılan kişilerdendi. Bunun da nedeni dürüst, hür düşünceli, bilgili olmasıydı. Bir kez, hakkındaki bir jurnalden dolayı ilmiye sınıfından çıkarılıp ula rütbesi verilerek Amasya'ya mutasarrıf atanması söz konusu olmakla birlikte II. Abdülhamid, güvendiği devlet adamlarının aracılığı sonunda bu kararından vazgeçti. Aileden gelen serveti ve çiftlikleri ile İstanbul'un sayılı zenginlerinden olan Mehmed Sahib Beyefendi, Şirvanizade Rüşdî Paşa'ya verdiği borç yüzünden varlığının büyük bölümünü yitirdi. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra, oğlu İbrahim Bey'in de İttihad ve Terakki Cemiyeti içinde yer almış olması, ayrıca kendisinin istibdat dönemindeki durumu nedeniyle adı öne çıkan ulema arasında yer aldı. 31 Mart Olayı'ndan sonra şeyhülislamlığa^ (5 Mayıs 1909-22 Temmuz 1909) ve Ayan azalığına atandı. Şeyhülislamken siyasi düşüncelerini bir beyanname yayımlayarak ilan etti. Heyet-i Vükela'da (Bakanlar Kurulu), Ayan Mec-lisi'nde ve Meclis-Umumi'de, önemli karar ve oylamalarda muhalif kalması ile dikkat çekti. Meclis-i Mebusan için Çırağan Sarayı'mn(->) tahsis edilmesinin doğru olmayacağını, zira böyle yoğun ve kalabalık bir çalışmaya açılan bu sarayın yana-bileceğini ileri sürdü. Nitekim Çırağan Sarayı, kısa bir süre sonra (Ocak 1910) yanmıştır. Sahib Molla, şeyhülislam olarak katıldığı törenlerde özellikle de sadaret alayında ve V. Mehmed'in (Reşad) kılıç alayında, şeyhülislamlara özgü törensel birer simge olan "teP'i ve "taleysan"ı sarığına takmamasıyla da dikkat çekti. Döneminin en kibar ve kültürlü İstanbul efendilerinden sayılan Sahib Molla, Hekimbaşızade-lerden(->) Tarihçi Hayrullah Efendi'nin kızı Fatma Fahrünnisa Hanım'la evliydi. Halası Behiye Hamm'm torunu Fatma Zehra Hanım da (ö. 1885) Hayrullah Efendi'nin oğlu Abdülhak Hâmid (Tarhan) ile evlendiğinden, bu iki aile arasında akrabalık ve kültür bağlan vardı. Abdülhak Hâmid, genç yaşta yitirdiği ilk eşi Fatma Zehra Hanım için yazdığı "Makber"de Pirîzade idi

Pirîzadelerden

Adliye

Nazırı


ibrahim

Bey.


Pirîzade

İsmet Özbek

albümünden

nâm ü sânı /Beş yüz senelikdi hanedanı diyerek Pirîzadelerin çok köklü bir aile olduğunu vurgulamıştır. Yine bu aileler arasında anlatılagelen öyküleştirilmiş bir rivayete göre Kafkasya'dan toplanıp İstanbul'a getirilen ve konaklara satılan Çerkez kızlarından ikisi uzun gemi yolculuğunda birbirlerine çok ısınırlar. Fakat İstanbul'da biri Ferid Efendi diye birisinin köşküne, diğeri de Pirîzadeler Konağı'na satılır, izlerini kaybederler. Hekimbaşızade Hayrullah Efendi, Ferid Efendi Köşkü'nde-ki cariyeye (Münteha Hanım) âşık olur, evlenir. Abdülhak Hâmid, bu evlilikten doğar, Pirîzadelerden İbrahim îsmet Beyefen-di'nin cariyesi olan Dilhezar Hanım ise Mehmed Sahib Efendi'nin annesidir. Sâhib Molla, Münteha Hanım'ın kızı Fahrünnisa ile evlenince gemideki kader yoldaşı iki Çerkez cariyenin çocuklarından yeni bir İstanbul ailesi kurulmuş olur.

Mehmed Sahib Beyefendi'nin büyük oğlu Pirîzade İbrahim Bey (1859, İstanbul-1930 ?, İstanbul) hukuk öğrenimi yaptı. İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin önde gelen üyelerindendi. II. Meşrutiyet'te (1908-1918) Selanik valiliği, adliye nazırlığı (1913-1915), Ayan Meclisi azalığı, Şûra-yı Devlet reisliği görevlerinde bulundu. 1919'da Malta'ya sürüldü.

İbrahim Bey'in ölen oğulları Osman Bey (ö. 1932) ve İsmail Bey de (ö. 1941 ?) II. Meşrutiyet döneminde mebustular. Adnan İbrahim ise, İstanbul'da ilk futbol oynayanlardan olup bir dönem Galatasaray Spor Kulübü'nün başkanlığım yapmıştı. İstanbul'un ünlü avcılarındandı. Ailenin son büyük yalısı Paşabahçe'de, şimdiki şişe ve cam fabrikasının yerindeydi. Buradaki cadde halen Sahip Molla adını taşır. Yalının arkasındaki tepede de Kara Köşk ve Beyaz Köşk vardı.

Bibi. Müstakimzade, Devhatü'l-Meşayih, (tıpkıbasım) İst., 1978, s. 93, 103; Altunsu, Şeyhülislamlar, 128-129, 145, 226-229; Y. Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, Ankara, 1989, s. 788-790; S. Mümtaz, Tarihimizde Hayal Olmuş Hakikatler, îst, ty, s. 48-49; Gövsa, TûrkMeş-hurlan, 338; 1. Necmi, Abdülhak Hâmit ve Eserleri, îst., ty, s. 8; F. Ülgen, "Abdülhak Hâ-mid'in Ecdadı", Hayat Tarih Mecmuası, S. 5 (Haziran 1973), s. 74 vd.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   440   441   442   443   444   445   446   447   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin