Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə522/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   518   519   520   521   522   523   524   525   ...   980
Ramazan Efendi Türbesi

Ertan Uca, 1994/TETTVArşivi

RAMAZAN EFENDİ CAMİİ

302

303

RAMAZAN GELENEKLERİ

Fuat Paşa'nın Çubuklu'daki yalısının bahçesinde verdiği iftar yemeği. Cengiz Kahraman arşivi

ligi" üstlenmiş bulunan Şeyh Hafız Mustafa Fevzî Efendi (ö. 1865), 15) M. Fevzî Efendi'nin oğlu Pîşkadem Şeyh Mustafa Şükrî Efendi (ö. 1906), 16) M. Şükrî Efendi' nin oğlu ve tekkenin son postnişini Şeyh Hafız Mehmed Tevfik Efendi.

Arsa batıda Ramazan Sokağı, kuzeyde Bezirgan Odaları Sokağı, doğuda kısmen, aynı adı taşıyan çıkmaz, güneyde de kısmen Dağıstanlı Çıkmazı ile sınırlıdır. Düzgün olmayan bir plan arz eden bu alanın güney kesiminde cami-tevhidhane, bunun güneydoğu köşesinde çilehane, doğusunda türbe bulunmakta, nazire cami-tevhid-haneyi güney ve batı yönlerinden kuşatmaktadır. 13 sayılarının olduğu ileri sürülen ve önleri revaklı olduğu anlaşılan derviş hücreleri ile diğer bazı tekke bölümleri, cami-tevhidhanenin kuzeyindeki şadırvan avlusunun çevresinde sıralanmaktaydı. Nitekim arsanın bu kesimini sınırlayan sokak ile çıkmazın "Bezirgan Odaları" adını taşıması dikkati çekmektedir. Avlunun girişi batıda Ramazan Efendi Sokağı üzerindedir. Girişin yanlarında ufak müştemilat birimleri ile güney tarafında, hazire duvarı üzerinde, 17. yy'ın sonlarına ait Çavuşzade Ahmed Efendi Çeşmesi yer almaktadır. Avlunun kuzey veya doğu yönünde, derviş hücrelerinin yanında yer alan diğer bir girişe sahip olduğu tahmin edilebilir.

Tasarım açısından Osmanlı döneminin kagir duvarlı, kırma çatılı tipik mescitlerinden olan cami-tevhidhane 15,50x13,50 m boyutlarında bir alanı kaplamakta ve her ikisi de dikdörtgen planlı olan harim (12x 8,25 m) ve kapalı son cemaat yerinden (12,50x4,80 m) meydana gelmektedir. Harim duvarları almaşık örgüye sahiptir. Son cemaat yerinin aslında, ahşap direklere oturan bir sundurma niteliğinde olduğu anlaşılmakta, klasik üslupta bir silmeyle son bulan özgün taban hâlâ seçilebilmektedir. Sonradan, büyük bir ihtimalle 1818-1819 onarımında son cemaat yerinin dışa kapalı ve iki katlı olması tercih edilmiş, bunun için ahşap direklerin arası, zemin katta kesme küfeki taşından duvarlarla, üst katta ise ahşap kaplama ile kapatılmıştır.

Kuzey duvarının ekseninde, kesme taştan sövelerin kuşattığı, basık kemerli giriş bulunmaktadır. Yuvaklar kemerli ve sülüs hatlı bir ayet levhası girişi taçlandırır. Söz konusu duvarda, biri girişin üzerinde olmak üzere, iki sıra halinde düzenlenmiş dokuz adet pencere vardır. Ahşap dikmelerin arasındaki kesimlerin eksenlerine yerleştirilmiş olan bu pencereler alt sırada dikdörtgen, üst sırada kare açık-lıklı olarak tasarlanmış, aynı türde bir pencere grubu son cemaat yerinin batı duvarına konmuştur. Batı duvarında, altta yer alan pencere sonradan kapıya dönüştürülmüş, bunun arkasına, son cemaat yerinin üstündeki kadınlar mahfiline çıkan merdiven yerleştirilmiştir.

Son cemaat yeri girişi ile aynı eksende bulunan harim girişi yanlardan beyaz mermer sövelerle kuşatılmış, basık kemeri, mermer ve pembe renkli bir taşla alternatif ve geçmeli olarak örülmüştür. Beyaz

Ramazan Efendi Camii ve Tekkesi'nin

vaziyet planı.

M. Baha Tanman, 1980

mermerden yontulmuş olan kilit taşı üzerinde, klasik Osmanlı mimari bezemesinde hemen hiç görülmeyen, ilginç bir kabara dikkati çeker. Yarım küre biçimindeki kabaranın tepe noktasında bir daire, bunun çevresinde altı tane daha küçük daire, geriye kalan yüzeyde de, ışınsal düzende yerleştirilmiş on iki adet çubuk bulunmaktadır. Bir taraftan Halvetîliğin, silsilesi Hz Ali'ye dayanan ve On İki Imam'a bağlılık gösteren bir tarikat olduğu, diğer taraftan Mimar Sinan'ın yeniçeri ve dolayısıyla Bektaşî kökenli olduğu hesaba katılırsa, ilk bakışta pek göze çarpmamakla birlikte, tevhidhane girişi gibi, tarikat sembolizmi ve ritüeli açısından çok önemli bir noktada yer alan bu kabaranın sıradan bir bezeme öğesi olmayıp birtakım sembolleri ifade ettiği düşünülebilir.

Bu arada sövelerin iç yüzeyinde, kemerin üzengi hizasında bulunan meandr ve palmet dizileri, ayrıca kemer ile kitabe levhası arasında kalan üçgen yüzeylerdeki, mercan kırmızısı üzerine yaldızlı işlenmiş rumîler harim girişinin diğer ilginç bezeme ayrıntılarıdır. Söz konusu kapıyı taçlandıran, 994/1586 tarihli, istifli sülüsle yazılmış manzum kitabenin metni Sinan'ın dostu ve Sinan'a ait eserlerin dökümünü içeren Tezikerü'l-Bünyân ile Tezkiretü'l-Eb-niye'nin yazarı, şair Mustafa Saî Çelebi'ye (ö. 1620) aittir.

Harimin kuzey duvarında, eksendeki bu girişin yanlarında dikdörtgen açıklıklı ikişer pencere ile bunların arasında yarım sekizgen planlı birer son cemaat yeri mihrabı vardır. Son cemaat yerinin üstünü işgal eden, alçak tavanlı kadınlar mahfili, harimin kuzey duvarına oturan üç adet kavisli çıkma ile genişletilmiş, 1818-1819 onarımına işaret eden, barok karakterli bu kavisli hat boyunca ahşap korkuluklar ile tavana kadar yükselen kafesler yerleştirilmiştir. Diğerlerinden daha büyük olan ortadaki çıkmanın altında, malzeme ve tek-

nik açısından kendi türünün hemen tek örneği olan ufak boyutlu beyzi bir göbek dikkati çeker. İnce ince kesilerek şekillendirilmiş tenekeden mamul olan bu göbeğin çevresinde defne dallarından bir çelenk, ortasında bir lahana kabartması, arada kalan yüzeyde de, ondüle şeritlerin kuşattığı çiçekler ve kıvrık dallar gözlenmektedir. Barok üslubun özelliklerini yansıtan bütün bu motifler, birbirleriyle uyumlu, açık ve neşeli renklere boyanmıştır.

Harimin yan (doğu ve batı) duvarlarında, ikili gruplar halinde düzenlenmiş altışar pencere, ayrıca batı duvarının kuzey ucunda minare girişi, doğu duvarında, bunun karşısında genişçe bir niş, güney duvarının ekseninde mihrap, mihrabın yanlarında aynı şekilde gruplandırılmış sekiz pencere yer alır. Alt sıradakiler dikdörtgen açıklıklı olup dışarıdan mermer söveler, demir parmaklıklar ve sivri hafifletme kemerleri ile donatılmış, sivri kemerli olan tepe pencereleri ise çift cidarlı alçı rev-zenlerle kapatılmıştır. Harimin zengin çini bezemesi yapının cephelerindeki yalın ifade ile tezat teşkil eder. Kuzey duvarında alt pencerelerin üst hizasına, diğer duvarlarda tepe pencerelerinin başlangıcına kadar çıkan bu çiniler, 16. yy'ın sonlarından itibaren hızı kesilen İznik çiniciliğinin son parlak örneklerini oluşturmaktadır. Teknik, kompozisyon ve renk kalitesi açısından dikkat çekici olan çiniler sıraltı tekniği ile imal edilmiş, beyaz zemin üzerine lacivert, firuze, yeşil ve ünlü mercan kırmızısı kullanılmak suretiyle rumîli bor-dürlerin yanısıra hatayı, şakayık, lale, karanfil ve çeşitli rozetler gibi klasik dönemin natüralist üsluptaki motifleri resmedilmiştir. Bu arada çini bezeme ile tasarım ve ayrıntılar arasındaki uyum da gözden kaçmamaktadır.

Beyaz mermerden yontulmuş olan mihrap ile minber, dönemlerinin klasik oranlarını ve ayrıntılarını sergilerler. Mu-karnaslı kavsarası kum saatli köşe sütun-çeleri ile mihrap, köşk korkulukları ve yan yüzeyleri şebeke parçalan ile hafifletilmiş olan minber sade ve dengeli bir tasarıma sahiptir. Günümüzdeki ahşap tavan ince çıtalarla küçük karelere bölünmüş, ortada yer alan büyük karenin içine, 1818-1819 , onarımına ait, barok üslupta ışınsal bezemeli bir göbek oturtulmuştur. Aslında bu tavanın yerinde, çatı altında gizlenen ahşap (ya da bağdadi) bir kubbenin var olduğu tahmin edilebilir.

Klasik üslubunu günümüze kadar koruyabilen minare, harim ile son cemaat yerinin sınırında, batı cephesinden taşan, almaşık örgülü, kare tabanlı bir kaide üzerine oturur. Prizmatik üçgenlerden oluşan pabuç kısmı, yukarıda sivri kemercikler-le, altta palmetli kıvrımlarla birleşen çubukların görüldüğü gövdesi, şerefenin mu-karnaslı dolgusu ve şebekeli korkulukları ve petek bölümü kesme küfeki taşı ile örülmüştür. Kurşun kaplı, koni biçimindeki külahın saçak hizasında, firuze renkli çimlerin kakılı olduğu bir dizi sivri kemerli yuva bulunmaktadır.

Harimin doğu duvarının güney ucun-

daki pencereden ufak boyutlu çilehaneye geçilir. Kuzey yönünde dışarı açılan bağımsız bir kapıya sahip çilehane yakın bir tarihte kagir duvarlarla yenilenmiştir. Söz konusu birimin Halvetî tekkesi olarak tasarlanan bu yapıda başından beri mevcut olduğu kesindir. Ancak diğer bazı tarikat yapılarındaki gibi, ibadet mekânı ile bütünlük arz edecek şekilde tasarlanmadığı anlaşılmaktadır.

Şeyh Ramazan Efendi ile haleflerinden altı kişiye ait toplam yedi adet ahşap sandukayı barındıran türbenin planı 9x8,50 m boyutlarında yamuk bir dikdörtgen ile bunun kuzeybatı köşesinde yer alan yarım sekizgen planlı bir çıkmadan oluşur. Yapımlarında moloz taş ve tuğla kullanılan duvarlar sıva ile örtülmüş, yapı kiremit kaplı bir çatı ile donatılmıştır. Biri güneybatı, diğeri kuzeydoğu köşesinde olmak üzere, dikdörtgen.açıklıklı iki adet giriş, güney, doğu ve kuzey duvarlarında aynı türde birer pencere, gerisinde Şeyh Ramazan Efendi'ye ait sandukanın bulunduğu çıkmanın yüzlerinde de yuvarlak kemerli birer pencere açılmıştır. Ramazan Efendi'nin diğerlerinden daha büyük olan ve demir parmaklıklarla kuşatılmış bulunan sandukasının üzerinde, ahşap çatının arasından yükselen, kurşun kaplı ve alemli ahşap bir kubbe yer alır. Çıkmanın bulunduğu kesim, volütler ve lale kabartmaları ile bezeli başlıklara sahip ahşap sütunlarla türbenin geriye kalan kesiminden ayrılmıştır. Kubbenin içi eklektik kalem işleri ile bezenmiş, ampir üslubunun egemen olduğu türbe cepheleri geniş bir saçakla gölgelendirilmiştir.

Bütünüyle beyaz mermerden mamul olan şadırvan, dikdörtgen prizma biçimindeki bir hazneye sahiptir. Musluklar, içleri rozetlerle süslü sivri kemerli ve kırık kaş kemerli çerçevelerle kuşatılmış, haznenin üst kesimi, geometrik şebekelerle donatılmıştır. Muslukların arasındaki yüzeylere yerleştirilmiş servi kabartmaları 17. yy mimari bezeme zevkini müjdelemektedir.

Bib. Evliya, Seyahatname, ty, I, 214; Ayvansa-rayî, Hadîka, I, 66-67; Ayvansarayî, Mecmua-i Tevârih, 376; Kut, Dergehname, 230, no. 11; Çetin, Tekkeler, 586; Aynur, Saliba Sultan, 37, no. 145; Âsitâne, 10; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 14-15, no. 26, no. 77; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 9; thsaiyat II, 21; Vassaf, Sefine, V, 274; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 63-64; Osmanlı Müellifleri, I, 176; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 94-96; Eyice, İstanbul, 91; R. C. Ulunay, "Ramazan Efendi", Milliyet, 22 Nisan 1957; M. Batur, "Ramazan Efendi Camii", Ar-kitekt, 293 (1958), s. 176-180; Öz, İstanbul Camileri, I, 116; Eyice, "istanbul Minareleri", Türk Sanatı Araştırma ve İncelemeleri, I (1963), s. 31-132; Meriç, Mimar Sinan, 28, 76; Goodwin, Ottoman Architecture, 291; Pakalm, Tarih Deyimleri, III, 12; Bayrı, İstanbul Folkloru, 175; A. Stratton, Sinan, Londra, 1972, s. 246-247; Sözen, Mimar Sinan, 372; M. O. Bayrak, İstanbul'da Gömülü Meşhur Adamlar, İst., 1979, s. 122; S. Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, ist., 1981, s. 247; H. K. Yılmaz, Azîz Mahmud Hüdayî ve Celvetiyye Tarikatı, İst., 1982, s. 290-291; R. Serin, İslâm Tasavvufunda Halvetilik ve Halvetiler, İst., 1984, s. 157; O. Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarîsi, İst., 1986, s. 304; Kuran, Mimar Sinan, 34, 36, 252, 260, 281; Fatih Anıtları, 98-99; A. Kuran, "Mimar Si-

nan'ın Camileri", Mimarbaşı Koca Sinan, Yaşadığı Çağı ve Eserleri, İst., 1988; M. B. Tanman, "Sinan'ın Mimamirisi/Tekkeler", ae; Ş. Yetkin, "Sinan'ın Mimarisinde Çini Süsleme", ae; Fatih Camileri, 192-193, 273, 359; M. Öz-damar, Dersaâdet Dergahları, İst., 1994, s. 140-141.

M. BAHA TANMAN


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   518   519   520   521   522   523   524   525   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin