Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


RALIİ KÖŞKÜ 300 30,? RAMAZAN EFENDİ CAMÖ



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə519/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   515   516   517   518   519   520   521   522   ...   980
RALIİ KÖŞKÜ

300


30,?

RAMAZAN EFENDİ CAMÖ

Raks eden bir çengi, 19 yy'ın başlan. Anonim / Galeri Alfa

sap", Yunanlılarda da "hassapiko" diye bilinen dansın bununla ilintisi olduğu kuşkusuzdur. Çeşitli yazılı kaynaklarda İstanbul'daki dansların çoğunun adım ve tanımım buluyoruz. Örneğin "romeika" kadınlı erkekli yapılan bir dans; "momatça ıg-ra" daha çok hızlı bir dans; "strolianka" genellikle kadın ve erkek iki kişinin birbirine değmeden yaptığı belli zamanlarda ayakla yere tepildiği, inceliği olan bir danstır. Bunun bir benzerinde ise sıçrama ve sekme hareketleri vardır. "Keteuş" gene kadın ve erkeğin birlikte yaptığı bir danstı ve bunda dançıların kendi eksenleri etrafında dönüş hareketleri de vardı. "Şu-madinska ıgra" erkek dansı olup ayakla yeri tepmeler ve bağırışlar çoktur. Edward Jones 1804'te Londra'da yayımladığı Lyric Airs adlı kitapta istanbul danslarından söz ederken "arnavut", "matraki" ya da "ulah" adlı dansları da tanımlar ve bu danslara ait eserlerin notalarını verir. Daha başka örnekler de vardır.

Osmanlılarda seyirlik dans geleneği çok zengin ve çağının bale sanatından çok gelişkindi. Bir örnek verirsek klasik bale sanatı ilk kez 1581'de Fransız sarayında görülmüştür, oysa bir İtalyan belgesine göre 1524'te İstanbul'da mitolojiye dayanan iki bale gösterimi verilmiştir. Bu gösterime I. Süleyman da (Kanuni) seyirci olarak gelmiştir. Belgede kadın dansçıların da dans ettikleri belirtilir ve ayrıntılı olarak anlatılır. Belge bunlara "çengi" yerine "zeng-hi" demektedir.

Eskiden çengi sözcüğü hem erkek hem kadın dansçılar için kullanılıyordu. Daha sonraları yalnız kadın dansçılar için kullanıldı (bak. çengiler). Dansçılar tıpkı bale gibi belli konularda pandomimler de yapıyorlardı. Öteki oyuncular gibi bunlar da belli kollara ayrılıyorlardı. Ellerinde tartım çalgısı olarak çarpare olurdu. Bunlar sert tahtadan iki çift çubuktu. Kastanyet gibi çalınıyordu. Bir başka tartım çalgısı ise çe-

gâne idi, üzerinde üç çift zil vardı, bir başka adı da zilli maşa idi. Ayrıca dans ederken parmaklarının ucunda porselen kâseleri de çevirenler vardı, bunlara da kâse-baz deniliyordu.

Erkek dansçılara gelince bunlara köçek, tavşan ya da tavşanoğlanı demliyordu (bak. köçekler). Köçekler etek giyerlerdi, saçları uzundu, tıpkı kadın gibi davranırlardı. Bu profesyonel gelenek bugün de Anadolu'nun bazı yörelerinde görülmektedir. Tavşanlara gelince köçeklerin etek giymesine karşın bunlar çuhadan şalvar giyerler, başlarında ufak sivri bir külah olurdu. Bunlara tavşan denmesinin nedeni çevik hareketleri ve yüzlerinin kaslarım tavşan gibi oynatmalarıydı. 18. yy şairlerinden En-derunlu Fazıl(-0 bunlar üzerine 2 şiir kitabı yazmıştır: Çenginame ve Defter-i Aşk. Burada dönemin ünlü köçeklerinin adlarını vermiş, onların sanatını ve güzelliklerini övmüştür.

"Curcunabaz" ve "cin askeri" denilen dansçılar ise yüzlerine maske takarak, acayip giysiler içinde kaba, bağırtılı, yer yer komik ve grotesk danslar yaparlardı. Batı tiyatrosunun Türkiye'ye girmesiyle sahne dansı olarak yalnızca kantolar görülmüş, çengi ve köçek geleneği silinip gitmiştir.



Bibi. M. And, Geleneksel Türk Tiyatrosu, İst., 1985, s. 208-217; ay, 16. Yüzyılda İstanbul. Kent-Saray Günlük Yaşam, İst., 1993fây, A Pictorial History ofTurkish Dancing, Ankara, 1976; ay, "1524 Yılında İstanbul'da Bir Bale Temsili', Forum, S. 126 (15 Haziran 1959).

METİN AND




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   515   516   517   518   519   520   521   522   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin