SALİHA SULTAN SIBYAN MEKTEBİ
Azapkapı'da, Atatürk Köprüsü'nün başında yer alan ve 1957'deki imar hareketleri sırasında ortadan kaldırılan tarihi eser.
Saliha Sultan Sıbyan Mektebi, Sokollu Mehmed Paşa'nın yaptırdığı Azapkapı'daki cami ve Saliha Sultan Sebili ile birlikte bir bütün oluşturmaktaydı. Mektep, II. Mustafa'nın (hd 1695-1703) zevcesi ve I. Mahmud'un (hd 1730-1754) annesi Valide Saliha Sultan tarafından yaptırılmıştır. Galata'nın başlıca iskelelerinden birinin başında bulunan mektep, Çeşme Meydanı olarak tanınan ufak bir meydanı süslemekteydi. Mektep, sebil ve çeşmelerin 1114/1731-32 tarihli vakfiyesinden, bir ekmekçi fırını ile beş dükkânın gelirlerinin bu eserlere vakfedildiği anlaşılmaktadır.
Mektebin içinde, dershane odasının kapısı üzerinde bulunan güzel sülüs hatla yazılmış kitabe 1146/1733-34 tarihini taşımaktadır.
Yapının mimarı hakkında bilgi yoktur. Yanındaki sebil ve çeşmelerin yazılarının
hattatı Eğrikapılı Rasim Mehmed Efendi olduğuna göre büyük ihtimalle, mektebin de kitabesinin hattatı o olabilir.
Saliha Sultan Mektebi, vakıf mekteplerinin îdare-i Hususiye'ye devredilmelerini isteyen kanun gereğince Vakıflar Idare-si'nden alınmıştır. Önce Beyoğlu 48. İlkokulu olan ve bir süre böyle kullanılan bu tarihi eser, sonraları boşaltılarak kendi haline terk edilmiş, bu sırada mektebin altında bulunan dükkânlar kiracıları tarafından işletilmeye devam edilmiştir. Mektep, 1957'deki imar faaliyetleri sırasında istanbul Belediyesi tarafından verilen emir ve Beyoğlu Şube Müdürlüğü'nün kararı ile yıktırılıp ortadan kaldırılmıştır. Bugün mektebin yerinde kısmen bir boşluk, kısmen ise Atatürk Köprüsü'nü Perşembepa-zarı'na bağlayan varyant bulunmaktadır.
Mektebin eksik bir planı bulunmakla birlikte iyi bir rölövesi yoktur. Saliha Sultan Sıbyan Mektebi iki caddenin köşesinde kemerli dükkânların üstünde yükseliyordu. Her cephede üç dükkân vardı. Bunlardan beşinin vakfiyede adı geçen dükkânlar, altıncısının ise fırın olduğu tahmin edilebilir. Mektep bir sıra muntazam işlenmiş kesme taş ve üç sıra tuğla örülerek inşa edilmişti. Dershane mekânı eski Mahmudiye Caddesi'ne taşkın olup bir dizi taş konsol üzerine oturuyordu. Binanın Halic'e bakan arka cephesi ön cephe kadar itinalı bir işçiliğe sahip değildi. Buradaki kapılardan birinden sıbyan mektebine geçit verilirken, diğer kapı ise dükkânlarla bağlantılıydı. Bu kapıların içerideki bağlantıları bilinmemektedir. Yukarı kattaki mektebe çıkan merdivene nasıl ulaşıldığına dair bilgi ve zemin katın planı da elde edilememiştir. Zeminde olan ve caddelerin çizgisine göre şevli yapılan kısmın üstünde aslında ne olduğu anlaşılamaz. Geç devirlerde bunlardan Karaköy tarafında olanının üstüne ahşap bir mekân oturtulmuştur.
Yapının sıbyan mektebi olarak kullanılan kısmı kare planlı bir salondan ibaretti. Bu salon iki cephede açılmış üçer pencere ile aydınlanıyordu. Tek sıra halindeki pencerelerin tuğladan birer boşaltma kemeri bulunuyordu. Salonun Galata tarafında caddeye bakan yanında iki pencereli bir giriş holü vardı. Giriş holünde bir hela yer alıyordu. Giriş holünün Karaköy tarafındaki cephesi üç kemerli bir açıklığa sahipti. Böylece burası bir "hayat" (veranda) tarzında idi ki, bu sıbyan mekteplerinde pek rastlanmayan bir yeniliği oluşturuyordu. Sonraları bu "hayat"ın kemerlerinin içleri örülmüş, sadece bir pencere açıklığı bırakılmıştı. Mektebin Haliç ve Karaköy tarafındaki yanlarına, yakın tarihlerde ahşap ekler yapılmıştı.
Giriş holünde esas mektep mekânına girişi sağlayan kapı kemeri kabartma çiçekler işlenerek süslenmiş, bunun üstüne de altı satirlik kitabe yerleştirilmişti. Kitabenin tacını ise stalaktitli bir friz ile bunun üstünde uzanan Türk rokokosu üslubunda kabartma bir şerit süslüyordu. Esas mektep mekânı, bu tip yapıların çoğunda görüldüğü gibi aynalı tonoz ile örtülü tek bir oda
idi. Duvarlarda tonoz başlangıcım belirtmek üzere çepeçevre stalaktitli bir friz dolaşıyordu. Bu mekânın Halic'e bakan tarafındaki duvarda alçı davlumbazlı bir ocak yer almıştı. Bina ilkokul olarak kullanılmaya başlandığında davlumbaz kaldırılarak yerine bir pencere açılmış, ancak ocağın malakari süslemesinin üst kısmı korunmuştu. Ocağın iki yanındaki dolaplardan sağdaki de delinerek pencere haline getirilmişti. Ocağın bulunduğu duvarın itinalı ve zengin bir kalem işi süslemeye sahip olduğu bilinmektedir.
Mektebin çatısı alaturka kiremit ile kaplanmıştı. Dış cephelerden Azapkapı ve cadde yönüne bakan ikisinde saçağa yakın yerlerde birer kuş evi vardı. Mektebin esas mekânının tepesinde ise altın yaldızlı ve içinde bir ayet yazılı güzel bir alem bulunuyordu. Mektebin yıkılmasından birkaç yıl önce yerinden çıkarılan bu alem kaybolmuştur.
Osmanlı dönemi Türk sanaünda sıbyan mektepleri daima bir çeşme ve sebil ile birlikte küçük bir külliye meydana getirecek şekilde yapılıyordu. Saliha Sultan Sıbyan Mektebi'nin sebil-çeşmeleri ayrı bir kitle olarak yükseliyordu. Bu durum, sıbyan mektebi-çeşme ve sebil kompozisyonunda bir yeniliğe ve değişikliğe işaret etmesi bakımından çok önemli bir husustu.
Bibi. Necib Bey, istanbul Rehberi, ist., 1340, pafta 3; Eyice, istanbul, 102; S. Eyice, "istanbul' un Ortadan Kalkan Bazı Tarihi Eserleri", TED, S. 12 (1981-1982), 847-852; ay, "İstanbul (Tarihi Eserler)", lA, V/2, 1214/ 93; Unsal, Eski Eser Kaybı, 42.
SEMAVÎ EYİCE
Dostları ilə paylaş: |